KDP Karargah Komutanı: Ayaklarının altındaki toprağı yakarız ANF-AMSTERDAM(31.10.2007)-KDP Zaxo Karargah Komutanı Dr. Rızgar, Türk ordusunun Güney Kürdistan’a girmesi durumunda 100 bin kişilik ordu ile karşılaşacağı uyarısını yaptı. Habur üzeri girmeleri durumunda “bir milim bile yana çekilmeyeceklerini” söyleyen Dr. Rızgar ‘’ayaklarının altındaki toprağı yakacağız’’ dedi. Hollanda haber ajansı ANP’ye konuşan KDP Zaxo Karargah Komutanı Dr. Rızgar, olası bir Türk işgaline karşı hazır olduklarını belirterek ‘’hiç kimse kanın akmasından yana değil. Ancak Türklerin Irak’la olan sınırı geçmeleri durumunda bu kaçınılmaz olacaktır’’ dedi. Yerel yöneticilerin Türk askerlerinin iki yoldan gelebileceklerini söylediği aktarılan haberde Rızgar, Zaxo’nun kuzeydoğu bölgesi üzeri gelmeleri durumunda durdurulacaklarını söyledi. ‘’Türkler Habur yolu üzeri gelirlerse, bir milim bile yana çekilmeyeceğiz’’ diyen Rızgar, dağlık bölgelerde ‘göreceli’ heveslerini karşılamak üzere gelebileceklerini ancak daha ileri gelmeleri durumunda 100 bin kişilik Kürt ordusu topçu birlikleri ile karşılaşacaklarını söyledi. ONLARI KENDİ KENTLERİNE KADAR TAKİP EDECEĞİZ Mevcut durumda Türkiye’nin kapsamlı bir işgali göze almadığını söyleyen Rızgar, ‘’yan etkileri çok büyük olacaktır. Herkes kaybedecektir, Türkler de. Biz ayaklarının altındaki toprağı yakacağız. Ekonomi onlar için her şeydir ve biz onları kendi kentlerine kadar takip edeceğiz. Biz sivilleri öldürmeyeceğiz ancak binalarını vururuz’’ diye konuştu. Rızgar, Bunu Güneyli değil, Kuzeyli Kürtlerin yapacağını söyledi. Güney Kürdistan’da hakim olan görüşün, PKK’nin Güney Kürdistan’a girmek isteyen Türk ordusu için sadece bir bahane olduğu belirtilen haberde ‘’PKK güçlerinin üçte ikisi Türkiye’de bulunuyor, dolayısıyla bir işgal Türk-PKK sorununa son vermeyecektir. Irak’ın Türkiye ile olan sınır bölgesinde PKK’nin kalıcı üsleri yoktur. Tek üsleri Türkiye’den bir haftalık yürüme mesafesinde olan Keladize’dedir’’ denildi.
Ankara ABD'yle uzlaşmazsa ağır bedel ödeyecek Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner, Türkiye'nin Güney Kürdistan yönetimine destek olması ve İran'a tavır alması gibi seçenekler üzerinde Washington'la uzlaşmazsa ABD'nin bunun bedelini ağır ödeteceğini söyledi. Devletin resmi politikalarına dönük eleştirileriyle bilinen USAK Başkanı Sedat Laçiner, kurumun internet sitesinde yer alan 'ABD ne istiyor? Türkiye ne anlıyor?' başlıklı stratejik analizinde Türkiye-ABD ilişkileri üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. 1 Mart tezkeresiyle birlikte Türkiye-ABD ilişkilerini zora sokan bir başka sürecin de Ankara-Tahran-Şam yakınlaşmasında yaşandığına dikkat çeken Laçiner, bu ittifakı ve yol açtığı gelişmeleri şöyle özetledi: 'Türkiye'nin Suriye ve İran ile yakınlaşması Amerika tarafından Türkiye aleyhine notlar olarak kaydedilmiştir. 10'uncu Cumhurbaşkanı Sezer'in Şam ziyaretinde olduğu gibi Türkiye bu ilişkiyi Amerika'ya meydan okurcasına ayakta tutmuştur. İran tarafında da durum pek farklı olmamıştır: İki ülke arasındaki ilişkiler her alanda gelişme kaydetmiştir. ABD Tahran'a karşı tam baskı politikası izlerken İranlı diplomat ve siyasetçiler Ankara'da soluk almış, Türkiye Amerikan politikalarının altını oyan bir ülke olarak algılanmıştır. Gerginliğin zirveye çıktığı bir dönemde Türkiye'nin İran ile gaz anlaşması imzaladığını açıklaması bu bağlamda ilişkilere ciddi bir gerilim getirmiştir. Seçim öncesinde bir koz olarak kamuoyuna duyurulan açıklama daha sonra Dışişleri tarafından 'imzalanan henüz bir anlaşma değildir' şeklinde yumuşatılmaya çalışılsa da ABD'nin rahatsızlığı giderilememiştir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan'ın Amerikan topraklarında İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile el sıkışması bardağı taşıran son damladır. Unutulmamalıdır ki bu görüşme Ahmedinejad ABD'ye en sert tonlarda meydan okurken gerçekleştirilmiştir.' İran ve Güney kartı Türkiye'nin son dönemde karşılaştığı sorunların ABD'ye bağımlı bir politika izlemesinden ve her aşamada onun rızasını aramasından değil, tam aksine Washington'dan bağımsız bir politika izlemesinden, hatta zaman zaman meydan okur tarzda hareket etmesinden kaynaklandığını savunan Laçiner, 'Ancak sokaktaki, biraz da şekil verilen heyecan bu basit gerçeğin doğru okunmasına engel olmaktadır' dedi. ABD'nin Türkiye'den taleplerini iki başlık altında toplayan Laçiner'e göre; bunlardan birincisi Türkiye'nin Güney Kürdistan'daki oluşuma destek vermesi ve hatta hamiliğini üstlenmesi gerekiyor. ABD'nin ikinci talebi ise, özellikle İran konusunda Ankara'nın Washington yönetiminin yanında yer alması. Laçiner'in bu konudaki değerlendirmesi şöyle: 'Türkiye'nin her iki konudaki tam desteği hayati bir önem taşıyor. Çünkü ABD özellikle İran konusunda askeri araçları kullanmada eskisi kadar rahat değil. Konvansiyonel bir savaştan ziyade diğer araçlar ile İran'ı istikrarsızlaştırmak ve bu yolla yola getirmek Amerika için hem daha ucuz hem de daha etkili bir yol. Irak'ın ise kalıcı bir şekilde İsrail ve ABD için tehdit olmaktan çıkması gerekiyor. Yani Amerikan yaklaşımına göre sadece Arapların hâkim olmadığı ılımlı bir veya birkaç Irak kurmak şart.' Ankara uzlaşmazsa bedel öder Değerlendirmesinde 'Türkiye ABD'ye rağmen hareket etmeye devam ederse ne olur?” diye soran Laçiner, şu öngörülerde bulundu: “Eğer Türkiye-ABD ikilisi bir uzlaşmaya varamazlar ise Türkiye'nin de bedel ödetebileceği iddia edilmektedir. Elbette Türkiye bölgenin önemli bir ülkesidir ve 1 Mart Tezkeresi'nde olduğu gibi ABD'ye ödetilecek bedeller vardır. Ancak ABD'nin de ilişkileri gittikçe bozulan bir Türkiye karşısında sessiz kalacağını düşünmek zordur. Bu açıdan ilk maliyet terörün devam etmesi olacaktır. Üstelik bu konuda ABD'nin Türkiye'ye karşı herhangi bir ciddi operasyon yürütmesine de gerek yoktur. Türkiye'ye örtülü bir şekilde Irak'ın kuzeyinde sadece dağlarda olmak üzere operasyon izni vermek dahi yeterlidir. Irak sınırından 40-50 km içeride ve Kandil çevresinde, ve elbette Türkiye dağlarında PKK peşinde 'koşturacak' bir Türkiye'nin başarısız olmasını temin etmek çok da güç değildir.'
FAŞİST TÜRK IRKÇILARI BU KEZ KUZEY KIBRIS’TA SAHNE ALDI Türkiye’de Kürdlere karşı genelkurmayın emri üzerine başlatılan linç kampanyası Türkiye’nin işgali altındaki Kuzey kıbrıs’a sıçradı. Faşist türk ırkçıları geçen hafta Lefkoşe’de muhalif ‘afrika’ gazetesinin önünde toplandılar. ‘Bozkurtlar’ ve Türkiye tarafından Kuzey kıbrıs’a yerleştirilen bir kısım fanatik Afrika gazetesini protesto etti. Şener Levent’in sahibi olduğu Afrika gazetesi önüne siyah çelenk bırakan saldırganlar, PKK tarafından esir alındığı öne sürülen 8 Türk askerinin fotoğraflarını yayınladığı için gazeteyi ‘Kürdleri ve teröristleri desteklemekle’ suçladılar ve tehditlerde bulundular. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König yaptığı 29 ekimde açıklamada sözkonusu saldırı ve tehditleri kınadı, ‘bunun kuzey kıbrıs’taki özgür ve bağımsız basına karşı gösterilen bir düşmanlık ve tehdit olarak görüldüğünü’ belirtti ve ‘bu saldırıyı kınadıklarını’ ifade etti. Kıbrıs gazeteciler Birliği de sözkonusu saldırıyı kınadı. Şener Levent’in daha önce sahibi olduğu avrupa gazetesi de benzer saldırılara, bombalama ve yangın gibi sabotajlar maruz kalmıştı. Gazetenin sahibi ve başyazarı Şener Levent ise 2000 yılında türk ordusu tarafından asılsız yere ‘RUM ajanı’ olarak suçlanmış ve tutuklanmıştı. Avrupa'nın kaderi Denktaş’a hakaret ettiği gerekçesiyle 2002 yılında 6 ay hapse mahkum edilen Şener Levent, 2000'de gazetenin KKTC'deki Türk askeri varlığını eleştirmesini takiben, üç muhabirle birlikte casusluk suçlamasıyla gözaltına alınmıştı. Mayıs 2001'de gazete matbaasında bomba patlamıştı. Kasım 2001'de vergilerini ödemediği gerekçesiyle bilgisayarlara da el konulmuştu. Avrupa'nın, Türk Başbakanı Ecevit ve Dışişleri Bakanı Cem'i Rum Kesimi'ne karşı tehditkâr bir çizgi izlemekle eleştirmesini takip eden bu olayın üstüne, Aralık 2001'de mahkeme kararıyla gazetenin bir haftalık geliri (5 milyar TL), mobilya ve makinelerine el konulmuştu. 'Avrupa' 15 Aralık'ta kapanmıştı. Levent "Kıbrıs'ın yüzü Avrupa'ya değil, tarih öncesine Afrika'ya dönük" diyerek gazetenin 'Afrika' adıyla yayınını sürdüreceğini açıklamıştı. Gazetede Türk işgaline karşı muhalefet yürütülüyor.
Radikal gazetesi:Kalkan'da Kürdler ırkçı saldırıya uğradı Gönderen: rizgarionline Tarih: 31.10.2007 Saat: 10:06 Katkıda Bulundu rizgarionline Behzat Miser*/ Terörü protesto eylemi adı altında bir araya gelen bazı kişilerin estirdiği teröre bir yenisi de Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Kalkan ve Yeşildere beldelerinde eklendi. Kürt kökenli vatandaşlar, 'milliyetçi' bir grubun saldırısına uğradı. Jandarma yetkilileri, bölgede olay olmadığını savunurken, dayak yiyen Ersin Acar, savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Acar, dört gündür peşpeşe saldırılara maruz kaldıklarını, dokuz Kürt kökenli vatandaşın öldüresiye dövüldüğünü anlattı. İddialara göre olaylar şöyle gelişti: Önceki gün Kalkan ve Yeşildere caddelerinde toplanan birbirinden ayrı iki grup, ellerinde Türk bayraklarıyla PKK ve Kürtler aleyhine slogan atarak yürümeye başladı. Gruplar bu sırada, beldelerin dört ayrı yerinde gözlerine kestirdikleri vatandaşlardan Türk bayrağını öpmelerini istedi. Saldırganlar, bayraklar öpülürken ellerindeki sopalar ve tekmelerle bu vatandaşları hastanelik edinceye kadar dövdü. Gruplar, bu sırada kendilerine "Yapmayın" diyen çevredeki vatandaşlara da saldırdı. 'Nerelisin diye sordular' Ersin Acar, Kalkan Sağlık Ocağı'nın arkasında arkadaşı İbrahim Öner'le birlikte yürürken, iki otomobil ve bir motosikletle gezen grubun saldırısına uğradığını anlattı: "Etrafımızda, ellerinde Türk bayraklarıyla tur attılar, sonra da bize nereli olduğumuzu sordular. 'Bingöllüyüm' dedim. Hep birden araçlardan inerek saldırdılar ve 'Siz teröristsiniz, ülkeyi bölmeye çalışıyorsunuz' dediler. Ben ekmeğimin derdindeyim, buradan kazandığım parayı aileme gönderiyorum. Bizim terörle ne işimiz olur?". 'MHP'ye yakınlar' Saldırganların MHP ve ülkü Ocakları'na yakın gruplar olduğunu söyleyen Likya Haber gazetesinin sahibi Özer Yılmaz, Acar ve Öner dışında yedi kişinin daha dövüldüğünü söyledi. Yılmaz şu bilgileri verdi: "MHP'li ağabeylerinden 'Hadi koçum, Kürtleri haklayın' talimatı aldılar. Cumhuriyet Bayramı öncesinde bu gruplar, 'Kürt avına çıkacağız' diyorlardı. Bu nedenle kaymakam ve diğer yetkililere olayı anlattım. Ama 'Bizim ilçemizde böyle olaylar olmaz' dediler. Saldırganlar gözlerine kestirdikleri kişilere bayrak öptürüp giriştiler." Kalkan'da yaşayan kapanan Nokta Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş de, "Saldırganlar karanlıktan yararlanarak kaçmışlar. Bu nedenle şahit de yok" dedi. Ancak olayla ilgili sekiz kişinin yakalandığı ve savcılıkta sorgulanmakta olduğu öğrenildi. Radikal gazetesi/31 Ekim 2007
PKK'den Kürtlere çağrı: Tedbirlerinizi alın! 17:42-Koma Civaken Kurdistan (KCK), Türkiye ve yurtdışında Kürtlere yönelik saldırıların sabır sınırlarını zorladığını belirterek, bu sürecin tehlikeli bir noktaya doğru gittiği uyarısında bulundu. Moskova'daki cinayeti hatırlatan KCK, Kürtleri saldırılar karşısında her yerde savunma tedbirlerini almaya çağırdı. Türk devletinin bu dönemde stratejik düzeyde Kürt halkına karşı bir savaş seferliği ilan ettiğini kaydeden KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, son günlerde özellikle Türkiye metropolleri ve değişik yerlerde demokratik Kürt kurumları ile işyerlerine yönelik ırkçı, faşist ve paramiliter çevreler tarafından yoğun saldırılar gerçekleştirildiğini bildirdi. 'Yurt içi ve yurtdışındaki tüm yurtsever Kürdistan halkına' seslenen KCK, 'Bu saldırılar gelinen dönemde artık toplumsal düzeyde Kürt halkının tüm dinamiklerini kapsamına almış bulunmaktadır. Kürt halkının katliama tabi tutulması ve özgürlük değerlerinden uzaklaştırarak, sindirmeyi hedefleyen bu saldırılar giderek daha tehlikeli bir düzeye getirilmektedir' dedi. TÜRKİYE'DE 50'Yİ AŞKIN DEMOKRATİK KURUM KUNDAKLANDI KCK, saldırıların başlamasından bu yana Türkiye'de 50'yi aşkın demokratik Kürt Kurumunun kundaklandığı, saldırılarla tahrip edildiği veya kullanılamaz duruma getirildiğini kaydederek, 'Yine farklı yerlerde Kürtlere ait birçok işyeri ve ev bu saldırılardan nasibini almıştır. Türk devleti içerisinde şiddet ve Kürt katliamından yana olan çevrelerin kışkırtması ve bizzat yönlendirmesiyle gerçekleştirilen saldırılar giderek artan bir düzeyde devam ettirilmektedir' açıklamasında bulundu. Kürt halkına karşı devlet destekli faşist saldırıların sadece Türkiye'yle sınırlı kalmadığına dikkat çeken KCK, saldırıların bugün Kürt halkının bulunduğu yurtdışına da taşırıldığını ifade etti. KCK, Türk devleti konsoloslukların yönlendirmesiyle Kürt halkının bulunduğu her yerde çeşitli düzeylerde saldırılar geliştirdiğini belirterek, bu saldırıların tırmandırıldığı alanlardan birinin Rusya Federasyonu olduğuna işaret etti. MOSKOVA'DA ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ MİLİTANI ÖLDÜRÜLDÜ Moskova'da geçtiğimiz günlerde gerçekleşen saldırıya dikkat çeken KCK şöyle dedi: '29 Ekim'de Rusya Federasyonu'nun başkenti Moskova'da Türk devletinin şiddet ve katliam yanlısı klikleri tarafından örgütlendirilen faşist-paramiliter güçler, Kürtlere ait bir iş yerini basmış, bu iş yerinde bulunan Kürdistan Özgürlük Mücadelesi'nin değerli militanı Bedran (Mehmet Ali Küçükkaya) arkadaşımız bu güçler tarafından katledilmiş, beş Kürt yurtseverde yaralanmıştır. Saldırı tarzından anlaşıldığına göre, bu güçler oldukça profesyonel ve örgütlü bir saldırı gerçekleştirmişlerdir. Dolayısıyla Bedran yoldaşımızın şehit düşmesine yol açan bu saldırı öyle sıradan bazı faşist çevrelerin gerçekleştirebileceği türden değildir. Türk devletinin istihbarat güçleri tarafından çok bilinçli ve planlı bir şekilde gerçekleştirilen bir saldırı olduğu görülmektedir. Bu durum hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak kadar açıktır. Yurtsever Kürdistan halkı, Türk devletinin tüm Kürt halkına karşı ilan ettiği savaş seferberliğinin düzeyini görerek, ona göre gereken tutum ve duruşu göstermelidirler. Özellikle Türk devletinin profesyonel unsurları tarafından 29 Ekim'de Rusya'da Kürt halkının değerli militanını alçakça bir saldırıyla katledilmesi olayı, tüm Kürt halkının daha fazla bir duyarlılık göstermesi gerçeğini açığa çıkarmıştır. Türk devletine bağlı ırkçı güçlerin, artık yurt içi ve dışında yaşayan tüm Kürtleri hedef kapsamına aldığı, her yerde Kürt halkına karşı yoğun katletme saldırılar içerisinde olacağı Bedran Yoldaşımızın şehit düşürülmesiyle son derece çarpıcı bir biçimde açığa çıkmış bulunmaktadır.' TÜRK DEVLETİ GERİLLA KARŞISINDAKİ BAŞARISIZLIĞINI 'Türk devleti, bir yandan sivil ve savunmasız Kürt halkına karşı sürdürdüğü saldırıları giderek daha fazla tırmandırmaya çalışırken, diğer yandan özgürlük gerillalarına yönelik gerçekleştirdiği kapsamlı, imha etme harekatları tarzında gerçekleştirdiği operasyonel saldırıları aralıksız bir düzeyde sürdürmektedir' diyen KCK, Kuzey Kürdistan'ın her bölgesinde Türk ordusunun ciddi ve kapsamlı operasyonları söz konusu olduğunu belirtti. KCK açıklamasında devamla şu ifadeler yer aldı: 'Özellikle Botan'ın Gabar, Cudi, Besta bölgeleri ile Dersim, Bingöl vb alanlarda çok kapsamlı ve kesin imhaya dönük operasyonlar gerçekleştirilmektedir. Türk ordusu, şimdiye kadar Gabar ve Oramar'da da görüldüğü gibi Kürdistan'ın tümünde gerçekleştirdiği operasyonlarda herhangi bir başarı sağlayabilmiş değildir. Bu başarısızlığını gizlemek için Türk basınının da yardımıyla bir taraftan yoğun bir psikolojik savaş tarzını yürüterek, şura da-bura da kıstırıldılar, örgütte panik var denilerek çok sayıda gerillanın vurulduğunu iddia etmektedir. Bu haberlerin hepsi sansasyonel amaçlıdır ve gerçeklerle alakası olmayan uydurma haberlerdir. Öte yandan tüm dikkatleri Güney Kürdistan üzerinde yoğunlaştırarak, buradaki Kürt halkının tüm kazanımlarını da hedeflemek ve ortadan kaldırmak istemektedir.' HER YERDE SAVUNMA TEDBİRLERİ ALINMALI 'Yurtsever Kürdistan halkının bütün özlü dinamiklerine yönelik yurtiçi ve dışında geliştirilen saldırılar karşısında, halkımız örgütlü, bilinçli ve planlı duruşla bu saldırıları boşa çıkarmalıdır' çağrısını yapan KCK, Kürtlerin öncelikle her yerde gerekli savunma tedbirlerini almasını istedi. KCK, 'Hiçbir yerde savunmasız kalmamalı, her yerde kendi içinde örgütlenerek bu saldırılar karşısında büyük bir metanet, olgunluk ve kararlılıkla durarak kendini savunmalı ve gereken cevabı vermelidir. Halkımız, halklar arası düşmanlık tohumlarını ekmek isteyen ırkçı-faşist provokasyonlara gelmemeli ama kendini ve kurumalarını da korumasını bilmelidir. Tüm halkımız, bulunduğu her yerde kendi içinde dayanışma ruhuyla savunma sistemini geliştirmeli ve Moskova'da verdiğimiz şahadet gibi olayların önüne geçmelidir. Bu konuda yurtsever tüm halkımızı saldırılar karşısında daha bilinçli, daha örgütlü bir biçimde görevlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz' dedi. SALDIRILAR SABIR SINIRLARINI ZORLUYOR KCK, 'Kürt halkına karşı bu saldırıları tertipleyen ırkçı güçler bilmelidir ki, bu saldırılar sabır sınırlarını zorlamaktadır' diye uyardı. 'İlgili tüm güçler bilmeli ki, süreç giderek tehlikeli bir noktaya doğru sürüklenmektedir' diyen KCK, bunun önüne mutlaka geçmenin, barış ve halkların kardeşliğinden yana olan bütün çevrelerin en büyük görevi olduğunu belirtti. KCK şu mesajları verdi: 'Kürt halkı, bir halk olmaktan kaynaklı doğal hakları dışında kimseden hiçbir şey istememektedir. Var olan sorunları barış, kardeşlik ve birbirine saygı temelinde çözmek istemektedir. Kürt halkının bu amaçla yürüttüğü barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesine ırkçı-militarist saldırılarla cevap verilmesi hiçbir sonuç vermeyecektir. Kaldı ki Kürt halkı her tarafta kendini savunabilecek bir önderliksel bakışı, ideoloji ve kültürleşme düzeyini yakalamış bulunmaktadır. Dolayısıyla bu yöntemle Kürt halkının teslim alınacağını sanmak büyük bir hayaldir.' MOSKOVA'DAKİ CİNAYET TÜRK DEVLETİNİN İŞİ Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla beraber Turancı-ırkçı hayallerle Bağımsız Devletler Topluluğu'nun birçok ülkesine adeta seferberlik gibi çıkış yapan çok sayıda MHP kökenli faşist kadroların buralara yerleştiğini vurgulayan KCK, 'Bunlar, buralarda çeşitli gayri meşru ticaret, mafya vb sahalarda etkinlik kurmuş bulunmaktadırlar. Bu nedenle Bağımsız Devletler Topluluğu'nda bulunan tüm yurtsever halkımızın daha etkili bir savunma sistemini geliştirmek için örgütsüz davranmamalıdır' ifadelerini kullandı. KCK açıklamasında şu çağrılarda bulundu: 'Yakından tanıdığınız Şehit Bedran'ın anısına bağlılığın bir gereği olarak tüm halkımız dönemin emrettiği yurtseverlik görevlerine sahip çıkmalı, Edi Bese sloganıyla başlatılan Önderlik hamlesine tüm güçleriyle katılarak, kendisine ve geleceğine dönük yapılan saldırılara karşı daha mücadeleci bir duruşu sergilemelidir. Moskova'da Kürtlere ait işyerine yapılan saldırıyı ve Bedran arkadaşımızı katledenler Türk devletinin profesyonel tetikçileridir. Bu açıdan Rusya Federasyonu'nu bu alçakça saldırıyı yapan Türk kolluk kuvvetlerini bulmaya ve Türk devletinin bu saldırıdaki payını açığa çıkarmaya davet ediyoruz. Kürt halkının değerli evladı Bedran arkadaşımız ve Kürtlere ait işyerine yönelik yapılan saldırı Rusya topraklarında yaşanmıştır. Rusya'nın, Türk devlet elamanları tarafından yapıldığı açık olan bu saldırının faillerini bulacağına dair beslediğimiz umudu korumak istiyoruz.' ANF