Albay Ali Öz hatırlamıyormuş

Hrant Dink cinayeti sırasında Trabzon'da İl Jandarma Alay Komutanı olanı Albay Ali Öz, nihayet hakimin karşısına çıktı. Daha önce yargılanması için yapılan başvurular reddedilen ve Dink cinayetindeki rolü sürekli olarak hasır altı edilmeye çalışılan Öz, dün dün Bursa'da tanık olarak ifade verdi. Dink cinayetiyle ilgili olaydan önce kendisine bilgi geldiğini hatırlamadığını söyleyen Öz, Dink'i tanımadığını ileri sürdü.ali_oz_il_jandarma_komutan_hrant_dink
Öz'ün hafıza sorunu yok ama hatırlamıyor
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinde ihmali olduğu gerekçesiyle hakkında soruşturma açılmasına karar verilen eski Trabzon Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz, olay öncesi kendisine bir bilgi geldiğini ama hatırlamadığını iddia etti. Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda Bursa 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde tanık olarak ifadesine başvurulan Albay A.Ö, 16-17 Ocak 2007 tarihinde Trabzon Jandarma Bölge Komutanı ile birlikte bağlı birimlerde denetleme yapmak üzere bölgede dolaştıklarını belirtti. Albay Öz, 20 Ocak 2007'de Zigana Dağı'na gittiklerini, Gümüşhane Alay Komutanı ile toplantıda biraraya geldiklerini ve geceyi de burada geçirdiklerini söyledi.
A.Ö, Zigana'da bulundukları sırada Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Yüzbaşı Metin Yıldız'ın kendisini aradığını belirterek, 'Bana 'Komutanım Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili bazı bilgiler var, çekelim mi?' dedi. Ben de kontrol ederek çekmelerini söyledim' dedi. Aynı gün Trabzon Emniyet Müdürü'nün kendisini arayarak, Ahmet Samast isimli bir kişinin gelip, gazeteci Hrant Dink'i vuran kişinin oğlu olduğu yönünde ihbarda bulunduğunu bildirdiğini anlatan Albay Öz, şöyle devam etti: 'Olaydan sonra müfettişler geldi. Kapalı zarfla benden bazı bilgileri istediler. Ben bu bilgileri hazırlayarak gönderdim. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın bizden istediği bilgiler de gönderildi.' Mahkeme Başkanı Tülin Ertuğrul Özkan'ın, Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'görevi kötüye kullanma'' suçundan yargılanan Jandarma Kıdemli Başçavuş O.Ş ve Uzman Çavuş V.Ş'nin ifadelerini okumasının ardından Albay A.Ö, şunları kaydetti: 'O.Ş. ve V.Ş'nin söylediği gibi olay öncesi bana bir bilgi geldiğini hatırlamıyorum. Toplantıda herhangi bir şekilde söylenmedi, konu gündeme gelmedi. Gerçekten ben hatırlamıyorum. Öyle bir istihbari bilgi ellerine geçmiş ise zaten bu kişilerin bunu hemen kayda girmesi gerekirdi. Toplantıda gündeme getirilip getirilmemesi çok önemli değildir. Benim anlatılanlar ile ilgili bilgim ve görgüm bu kadardır.''
Havuz sorunu yokmuş Albay Öz, Dink Ailesi'nin avukatlarından Ergin Cinmen'in, 'M.Y, A.O.Ç, H.P, G.G, H.Y ve G.A'yı tanıyor musunuz? Bu kişilerle aranızda bir husumet oldu mu?' yönündeki sorusuna, 'Bu askeri bir konu olduğu için cevaplamak istemiyorum' cevabanı verdi. Avukatlardan Hakan Bakırcıoğlu'nun 'Hrant Dink'i tanıyor muydunuz' sorusunu ise Albay Öz, 'Olaydan önce ne Hrant Dink'i ne de gazetesini tanımıyordum, bilgi sahibi değildim' diye yanıtladı. Avukatların 'Hafıza sorunu yaşıyor musunuz' yönündeki sorusunu ise A.Ö, 'Herhangi bir sorunum yoktur' diye yanıtladı. Bu arada, Albay Öz mahkeme salonu çıkışında gazetecilerin davaya ilişkin soruları üzerine, 'Şu an askeri görevliyim. Belki emekli olunca konuşuruz, belki de kitap yazarız' diye konuştu. BURSA
Arşiv bağlantıları
Ukrayna olayında da yollar Öz'lü çıktı / 16.08.2007
Dink cinayetine bir örtü de YAŞ'tan / 06.08.2007
Trabzon'un Öz'ünü Türkiye'ye dağıttılar / 28.05.2007
Sözde değil Öz'de dokunun / 23.04.2007

‘’KÜRDİSTAN TAHRAN TEMSİLCİLİĞİNİN RESMİ OLARAK TANINMASI IRAK’A BAĞLI’’

PNA-Mesrur Cihani /Tahran: Irak’ın Tahran Büyüleçisi Muhammed Mecid, Kürdistan Bölgesi Hükümetinin İran’taki temsilciliğinin resmi bir şekilde tanınmasının Irak Bakanlar Kurulunun kararına bağlı olduğunu söyledi.

PNA’ya demeç  veren Mecid,  Kürdistan Bölgesi Hükümetinin İran’taki temsilciliğinin resmi bir şekilde tanınmasının Irak Bakanlar Kurulunun ve  Irak’ın Tahran Büyükelçiliğinin kararına bağlı olduğunu söyledi.

Mecid, Kürdistan Bölgesi hükümetinin bürosunun, İran’daki çalışmalarında şuana kadar herhangi engelle karşılaşmadığını ve karşılaşmayacağını söyledi.

Mecid, Kürdistan Bölgesi hükümeti ve PDK’nin İran temsicileriyle ilişkilerinin çok iyi oduğunu ve beraber çalıştıklarını söyledi.

Köylülere şüpheli saldırı : 'Yardıma gelenlere havan atıldı'

 

imageBingöl'ün Genç ilçesine bağlı Yayla (Warê Mêrg) Köyü Eskiköy (Dewa Xiraf) Mezrası'nda 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan ve basın-yayın organları tarafından arazi kavgası olarak verilen olayın arazi kavgası olmadığı ortaya çıktı.

Olayda yaralanan Abdulhakim Ak, kimseyle alıp veremediklerinin olmadığı karakalo üç defa haber verdikleri halde müdahale etmedekilerini belirterek olayın karanlık güçler tarafından yapıldığına dikkat çekti. Ak, 'Bizim kimse ile arazi alıp veremediğimiz yok. Biz karakola 3 defa haber verdik. Vermesek ne olur ki, bizim mezraya yakındır. Bizim o bölgede av tüfeğiylebir el ateş etsen askerler köye gelirler, kim ateş etti diye sorarlar. Kobra helikopter kaldırırlar. Tarama devam ederken 3 defa karakola haber verdik. Yarım saat kurşun altında kaldık, karakoldan müdahele olmadı. Tek bir helikopter gelmedi. Bu da olayı anlatmaya yetiyor' dedi.

Medya çarpıtıyor

Genç'in Yayla (Warê Mêrg) Köyü Eskiköy (Dewa Xiraf) Mezrası'nın taranması sonucu 4 kişi yaşamını yitirmiş, 2'si ağır 7 kişi de yaralanmıştı. Şefik Ak, Aziz Ak, Hamit Ak ve Fırat Bayram, olay yerinde hayatını kaybederken, Nihat, Yakup, Hamit, Fehmi ve Ayşe Ak ile Mehmed Ali Meral, Yasin Saydam, buradaki ilk müdahalelerin ardından Bingöl Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu, olayın iki aile arasındaki arazi kavgası biçiminde geliştiğini açıkladı.Olayla ilgili önceki akşam saatlerinden itibaren çelişkili bilgiler verilirken, olay 'PKK köy bastı' şeklinde basına yansıtıldı. Ardından Genç Devlet Hastanesi önüne gelen Vali Balkanlıoğlu, olayla ilgili soruşturmanın başlatıldığını, kan davası ve arazi kavgasından çıkmış olabileceğini söyledi.

Çelişkili açıklama ve bilgilere rağmen olayın arazi kavgası olmadığı, yaralı kurtulanların anlatımlarıyla ortaya çıktı. Ayrıca olayın şekli ve yaralıların ifadeleri akıllarda soru işareti bıraktı. Saldırıdan yaralı kurtulan Abdulhakim Ak yaşananları şöyle anlattı: 'Köyde ev yapmak için taş topluyorduk. Akşam saatleriydi, ama karanlık olmamıştı. Ara verdik. Oturup çay yaptık. Tam bu sırada bir kurşun sesi geldi ve hemen ayağım havaya kalktı. Baktık bizim arka yamaçtan ateş ediliyor. Annem üzerime atladı. İki kurşun da ona denk geldi. Bu sırada tek tek hedef alarak ateş ediliyordu. Amcamın oğulları ve ağabeyim ayağa kalktı, 'Biziz, niye ateş ediyorsunuz' diye bağırdılar. Onlar ayağa kalkınca otomatik bir şekilde taramaya başladılar. Direk kafamıza ateş ediyorlardı. Sonra aralarından bazıları aşağı indi. Ağabeyim, amcam gözümün önünde vuruldu.'

'Haber verdik gelmediler'

Olayın iddia edildiği gibi bir arazi kavgası olmadığının ısrarla vurgulayan Ak, bu yönlü açıklamanın kasıtlı olduğunu belirterek, 'Bizim kimse ile arazi alıp veremediğimiz yok. Diyelim öyle bir sorun var. Gelir beni vurur, bir başkasını vurur. Ama tüm akrabaları taramaz' dedi. Olay devam ederken karakola haber verildiği halde kimsenin gelmediğini öne süren Ak, 'Tarama devam ederken 3 defa karakola haber verdik. Vermesek ne olur ki bizim mezraya yakındır. Av tüfeği ile bir el ateş etsen askerler köye gelirler, kim ateş etti diye sorarlar. Kobra helikopter kaldırırlar. Ama biz orada yarım saat kurşun altında kaldık. Tek bir helikopter gelmedi. Bu da olayı anlatmaya yetiyor' diye konuştu.

'Yardıma gelenlere havan atıldı'

Mezranın yamaçlarından ateş edilmesinin yanı sıra köy içinde de bazı kişilerin olduğuna dikkat çeken Ak, 'İnenlerden bir tanesinin silahını ağabeyim yakaladı ve boğuştular. Bu sefer

image

yamaçlarda duranlar destek verdi bunlara. Bir süre sonra Yayla köyünden geldiler yardım için. Köylüler geldikten sonra büyük bir patlama oldu, galiba havan atıldı. İzi bellidir, onlar da korktu ve tekrar kaçtılar' diye kaydetti. Ak, olayın köyde inceleme yapıldığında ortaya çıkacağını dile getirerek, 'Bu olayı kim yaparsa yapsın birileri ya göz yumdu ya da destek verdi' dedi. Bu arada Basının ilk başta 'PKK köy bastı', Bingöl Valiliğinin ise 'İki aile arasındaki arazi husumeti' şeklinde duyurduğu olayın JİTEM'le ilişkisi olan bir kişi tarafından yapıldığı iddia ediliyor.
Öldürülenler toprağa verildi
Önceki akşam saat 19.30 sıralarında meydana gelen olayda yaşamını yitiren 4 kişiden 3'ünün cenazesi Diyarbakır'a getirildi. Saldırıda yaşamını yitiren Şefik Ak, Aziz Ak ve Hamit Ak Mardinkapı Mezarlığı'nda toprağa verilirken, yeğenleri Fırat Bayram ise Genç'te defnedildi. Yüzlerce kişinin katıldığı cenaze töreni sırasında bazı aile bireyleri sinir krizi geçirdi. Kürtçe ağıtlarla toprağa verilen 3 kişinin taziyeleri Şehitlik Semti'nde bulunan Botanlılar Yasevi'nde kabul ediliyor. Olayda yaralananların Bingöl Devlet Hastanesi'nde, ismi öğrenilemeyen bir kişinin ise Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'nde tedavileri sürüyor. ERSİN ÇELİK - BİNGÖL(DİHA)

İran'da 5 Kürt idam edildi

iranda_idamlar_kurt _kurdish

İran'da 5 Kürt, 'PJAK'a yardım ettikleri' iddiası ile idam edildi. İdam edilenler arasında 15 yaşında bir çocuk da bulunuyor.
Dünyada en fazla idam cezalarının verildiği ikinci ülke olan İran'da 5 Kürt 'PJAK'a yardım ettikleri' gerekçesiyle idam edildi. Cep telefonundan çekilen görüntülerde aralarında bir gazeteci ve 15 yaşında bir çocuğun da bulunduğu belirtilen 5 Kürt Tebriz kentinde idam ediliyor. Temmuz ayı içinde çekildiği belirtilen görüntülerde çevrede bulunan bir grubun da idamları alkışladığı görülüyor.

image


Kürtlere karşı baskılarda artış
İran'da özellikle son dönemlerde Kürtler üzerinde uygulanan idam politikası dikkat çekiyor. Özellikle Mahmud Ahmedinecad'ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, idam edilen Kürtlerin sayısında artış görüldü. Kürt parti ve kurumları İran'ın Kürtlere yönelik baskı ve sindirme politikasını arttırdığını belirterek, duyarlılık çağrısı yaparken, İran'da yüzlerce Kürt idam tehdidi altında bulunuyor. PJAK adına faaliyetlerde bulunduğu iddia edilen Türkiye vatandaşı Hasan Hikmet Demir (35) de, Xoy kentinde ailesine haber verilmeden idam edilmişti.
OKTAY CANDEMİR -VAN (DİHA)

Eşzamanlı saldırılar arttı

iran turkey

İran ve Türkiye, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın önceki hafta Bağdat ziyaretinden sonra Güney Kürdistan'a yönelik hava saldırılarını şiddetlendirdi. Siviller bombardıman nedeniyle bulundukları yerleri terk ederken, Irak ve Güney Kürdistan hükümetinin hava saldırısı karşındaki sessiz tutumunu koruması dikkat çekti.

image


Fırat Haber Ajansı'nın (ANF) dün geçtiği habere göre, son beş gündür Güney Kürdistan'a yönelik saldırılarını artıran İran ordusu, önceki gece de saat 23.00 sıralarında Xinere, Sinine, Lolan, Birikim ve Mirgemer gibi geniş bir alanı havan ve katyuşalarla bombaladı. Yaylaya çıkan köylüler bombaların hedefi olurken, Mirgemer'de bir kişinin yaralandığı belirtildi. Saldırılar sonucu köylülerin yerlerini terk etmek zorunda kaldığı bildirildi. Top atışlarından sonra bölgenin birçok ormanlık alanında yangınlar çıktığı ifade edildi. İran ordusuyla eşzamanlı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) de hava saldırıları ve top atışlarını yoğunlaştırdı. Başbakan Erdoğan'ın Bağdat ziyaretinden sonra saldırılarını artıran TSK, son üç günde art arda hava saldırılarında bulundu. 18 Temmuz'da Zap'ı bombalayan TSK uçakları, önceki gün de Güney Kürdistan'ın Amediye ilçesinin Kanimasi beldesine bağlı Maye, Ormana ve Ura köylerine top atışları yaptı. Köylüler, saldırılar karşısında sessiz duran Irak ve Güney Kürdistan hükümetine tepkili. İran ve Türkiye'nin bombalamalarının hedefinin siviller olduğunu belirten köylüler, saldırıların biran önce durdurulması için yetkililerin harekete geçmesini istedi.

image


Bölge'de yürütülen operasyonlar kapsamında çatışmalar da yoğunlaştı. HPG 18 Temmuz'da Bingöl Yedisu kırsalında çıkan çatışmada, 1975 Adıyaman doğumlu Hasari Güneş (Agit Roj) ile 1978 Sine doğumlu Faruk Sawati (Kawa Sine) adlı HPG'lilerin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Şırnak kırsalında da operasyona çıkan bir askeri konvoya HPG'lilerin saldırısı sonucu 1 askerin yaşamını yitirdiği, 3 askerin de yaralandığı bildirildi. ALTERNATİF

DAĞCILARIN SERBEST BIRAKILMASIYLA MERKEL RAHAT NEFES ALDI...

image PNA-Almanya Başbakanı Angela Merkel, PKK tarafından götürülen 3 Alman dağcının serbest bırakılması sonrasında, "Rahatladım" dedi.

Angela Merkel, yaptığı açıklamada, "Dağcıların serbest kalmasında rol alan herkese teşekkür etmek istiyorum" dedi.

Ordudan 'isyan' çağrısı

Sert bir gece yarısı bildirisi daha yayınlayan Genelkurmay, 'TSK'ye yönelik saldırılara tepki gösterin' çağrısında bulundu. 'İsyan çağrısı' olarak nitelendirilen bildirinin Anayasa'ya aykırı olduğu kaydediliyor.

image


ORDUDAN SERT BİLDİRİ
Kürt sorununun çözümsüzlüğü, Ergenekon operasyonu, askeri vesayet rejimi ve darbe söylentilerinin yoğunca tartışıldığı, bütün bu konuların orduyla bağının ortaya konulduğu bir dönemde Genelkurmay Başkanlığı yine sert bir bildiri yayınladı. Genelkurmay Başkanlığı, 'özgürlük ve demokrasi savunucuları'nı yine sözde ilan ederek, 'Türkiye'nin istikrarını bozan odaklar haline gelmekle' suçladı.
ANAYASA'YA AYKIRI
'TSK'ye yönelik saldırıların olduğunu' ileri süren Genelkurmay, 'Türk milletinin de tepki göstermesi doğal bir beklentidir' çağrısında bulundu. 'İsyan çağrısı' olarak yorumlanan bildirisinin, 'halkı isyana tahrik', 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik', 'Anayasa'da belirlenmiş sorumluluklarının dışına çıkmak' suçlarını oluşturduğu ve sorumluların yargılanması gerektiği kaydediliyor.
Kürt sorununun çözümsüzlüğü, Ergenekon operasyonu, askeri vesayet rejimi ve darbe söylentilerinin yoğunca tartışıldığı bir dönemde, bütün bu konulara müdahale etmekten geri durmayan Genelkurmay Başkanlığı, yine sert bir bildiriyle gündeme oturdu. Emekli orgenerallerin de aralarında bulunduğu çok sayıda eski askerin tutuklandığı Ergenekon operasyonu sonrasında ilk kez ordudan sert bir açıklama geldi.

image

Ordu suç işliyor

Ergenekon-ordu bağlantılarının tartışıldığı bu dönemde, Genelkurmay Başkanlığı, 'özgürlük ve demokrasi savunucuları'nı yine sözde ilan ederek, 'Türkiye'nin istikrarını bozan odaklar haline gelmekle' suçladı. Genelkurmay, bununla da yetinmeyerek, 'TSK'ye yönelik saldırıların olduğunu' ileri sürdü ve 'Türk milletinin de yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir' çağrısında bulundu. 'İsyana çağrı' olarak yorumlanan ordunun bildirisinin, 'halkı isyana tahrik', 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik', 'ordunun Anayasa'da belirlenmiş sorumluluklarının dışına çıkması' suçlarını oluşturduğu ve sorumluların yargılanması gerektiği kaydediliyor. Önceki gün bir gazetede yayınlanan haberde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda görev yapan subayların isimlerinin Ergenekon soruşturmasında geçtiği, bu konuyla ilgili MİT'in bir rapor hazırlayarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na gönderdiği, komutanlığın da o askerlerle ilgili soruşturma başlattığı belirtilmişti. Genelkurmay Başkanlığı, bu habere karşılık önceki gün akşam geç saatlerde 6 maddelik sert bir bildiri yayınladı. Bildiride sözkonusu iddialar reddedilirken, özellikle bildirinin son iki maddesi tartışma yarattı: 'Her fırsatta Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ve onun mensuplarını olayların içine çekme gayretinde bulunan ve görünüşte özgürlük ve demokrasi savunucusu olduklarını vurgulayan çevreler, Türkiye'nin istikrarını bozan odaklar haline gelmiş bulunmaktadırlar. Kaynağı neresi olursa olsun; bu tür haberlerle Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yöneltilen hukuk dışı saldırılara karşı yalnız Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değil, onun gerçek sahibi yüce Türk milletinin de yasal ve demokratik tepki göstermesi doğal bir beklentidir.'image
Daha öncede yapmışlardı

'İsyana çağrı' olarak yorumlanan bu bildiriye benzer bildiriler, son yıllarda sık sık yayınlandı. Genelkurmay Başkanlığı tarafından 2005 Newroz'unda Mersin'de yaşanan 'Bayrak provokasyonu' sonrasında bir bildiri yayınlanmış ve Kürtler için 'sözde vatandaşlar' denilerek, 'sabrımızı taşırmayın' tehdidi savrulmuştu. Bu bildiriden sonra birçok yerde Kürtlere yönelik linç saldırıları görülmüştü. Benzer bir bildiri 27 Nisan 2007'de yayınlandı. '27 Nisan Muhtırası' olarak nitelendirilen ve cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı gün yayınlanan bildiride, ordunun 'laiklik konusunda taraf olduğu' ilan edilerek, gerektiğinde tavır alabileceği duyuruldu. 'Ne mutlu Türküm demeyen herkes düşmandır' sözleriyle de başta Kürtler olmak üzere farklı kimliklere sahip bütün toplumsal kesimlere savaş açılmış oldu. 7 Haziran 2007'de de bir bildiri yayınlandı. Yine gece yarısı yayınlanan bildiride Kürtlere karşı 'kitlesel refleks' çağrısı yapıldı. Böylece, Kürtler hedef gösterildi, sivillere yönelik infazların ve Kürtlere karşı linç girişimlerinin yolu açıldı.

ergenekon4


Genelkurmay 'ABD casusluğunu' sorguluyor
Genelkurmay Başkanlığı'nın, Hava Kuvvetleri'nde görevleri başında bulunan 20'den fazla subay ile bazı sivil memurları sorguladığı haberi, ANF'nin 5 Temmuz'da yayınladığı 'Türk subaylarına casusluk suçlaması' haberini doğruladı. Genelkurmay Başkanlığı yayınladığı bildiride, Akşam Gazetesi'nde çıkan haberi kısmen doğrulayarak, soruşturmanın Ergenekon operasyonu değil 'başka bir operasyonla bağlantılı olduğunu' söyledi. Soruşturma kapsamında en az 3 subayın tutuklandığı, 'ABD'ye casusluk yapmak' suçundan soruşturmanın halen Ankara ve Diyarbakır'da sürdüğü öğrenildi. ANF, 5 Temmuz tarihinde yayınladığı haberde, Diyarbakır 2. Taktik Ana Jet Üs Komutanlığı'nda görevli biri Albay, biri Binbaşı, ikisi Üsteğmen olmak üzere 8 subayın 'Başka bir ülke hesabına casusluk yaptıkları' gerekçesiyle gözaltına alındıklarını, iki subayın Muş ve Bitlis nüfusuna kayıtlı olduklarını ve soruşturma kapsamında Ankara'ya götürüldüklerini, ardından da tutuklandıklarını yazmıştı.

erdogan-buyukanit


Erdoğan Genelkurmay Bildirisi'ne destek verdi
Başbakan Tayyip Erdoğan'dan, genelkurmayın 'isyan' bildirisine destek geldi. Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile görüşmesinden sonra düzenlediği ortak basın toplantısında, 'Silahlı Kuvvetler'e karşı hukuk dışı saldırılara hiçbir zaman sıcak bakmamız ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir vatandaşının da sıcak bakması inanıyorum ki mümkün değildir' dedi. Diğer yandan Genelkurmaylık açıklamasının ardından İstanbul Kadıköy'de Atatürkçü Düşünce Derneği dün bir miting düzenledi. 2007 Nisanı'nda Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinin düzenleyicileri arasında yer alan ADD'nin mitingine az sayıda kişinin katılması dikkat çekti. ALTERNATİF