Türk hükümeti, Federe Kürdistan’ın içişlerine karışacağını “tehditlerle” teyit etti!

 

Rizgarî Online/Türk hükümeti, Federe Kürdistan yönetimiyle Bağdat merkezi hükümeti arasında devam eden Kerkük anlaşmazlığı ve Kerkük`te Kürdistanlıların barışçıl gösterisine teröristlerce bombalı saldırı düzenlenmesinin ardından, tansiyonun yükselmesi vesilesiyle yaptığı açıklamada, Federe Kürdistan bölgesinin içişlerine ve özellikle Kerkük`e müdahale etmeye devam edeceğini bir kez daha teyit etti. Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada :“Kerkük'teki gerilim ortamını kaygıyla izlediğini” ve “Kerkük politikasında herhangi bir değişiklik olmadığını“duyuruldu.

 

Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Kerkük Vilayet Meclisi'nin, “Kürt İttifakı mensubu üyelerinin bir basın toplantısı düzenleyerek, Kerkük'ün Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetime bağlanmasını talep ettiği” ne işaret edilerek, şunlar ifade edildi: 

"Bu çerçevede, Irak'ta bazı yerel ve bölgesel TV kanallarından yapılan yayınlarda bu girişime Türkiye'nin itirazı olmadığına dair iddialar da yayınlanmaktadır. Türkiye her zaman Irak halkını oluşturan tüm toplum kesimlerinin ahenk içinde birlikte yaşamalarını sağlayacak siyasi uzlaşı çözümlerini desteklemiştir. Kerkük'ün de tüm kesimlerinin Irak'ın bütünlüğü içinde adil ve dengeli bir şekilde temsil edildiği özel bir statüyle yönetilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu politikamızda herhangi bir değişiklik yoktur ve olması da söz konusu değildir."

Kerkük'te gerginliğe neden olan unsurlar ve yaratılmak istenen oldu-bittiler"in dikkatle izlendiği ifade edilen açıklamada, "Bu gerginlik ortamının, buna neden olanlar dahil, kimsenin yararına olmayacağı açıktır. Türkiye, Kerkük'te ve Irak'ın genelinde tüm kesimleri bir kere daha uzlaşı ve diyaloğa davet etmektedir. Irak'ta huzur ve istikrarın tesisi doğrultusundaki çabalarımız tüm Iraklı kardeşlerimizle eşgüdüm ve istişare içinde kararlılıkla sürdürülecektir" denildi.

RO/Ömer Kaçar

KERKÜK EMNİYET MÜDÜRÜNE YÖNELİK TERÖR SALDIRISI…     2-Aug-08 [9:52]
PNA-Kerkük güvenlik güçlerinden bir kaynak, Kerkük’ün Güney Batısı'nda bulunan bir bölgede, Kerkük Emniyet Genel Müdürüne yönelik bir terör saldırısı düzenlendiğini bildirdi.

Kaynak, sadırının dün akşam saatlerinde düzenlendiğini bildirdi.

Kaynak, saldırının Kentin Güney Batısı’nda bulunan Bağdat Garacına yakın bir yerde gerçekleştirldiğini ve daldırıda herhangi bir can kaybının ve yaralanmanın olmadığını ancak bazı araçlarda hasar meydana geldiğini bildirdi.

Kerkük İl Emniyet Müdürü Helo Necat, daha önce yaptığı açıklamada saldırı ardından yaptıkları araştırmada, ITC'ye bağlı silahlı kişilerin patlama sırasında halka açıkça ateş açtığını belirtti. Emniyet Müdürü Necat'ın verdiği bilgiye göre, güvenlik ekiplerinin olaylar sırasında yaralanan Ziya Sıdkı adında ITC büro koruması ile hastanede görüştüklerini ve Sıdkı'nın gösteri sırasında meydana gelebilecek herhangi bir saldırı ve patlamada, halka ateş açılması yönünde 'yukarıdan' kendilerine talimat verildiğini belirtti…

 

İLGİLİ HABERLER

Emir Türkiye’den geldi

KERKÜKLÜLER KARARINI VERDİ... ‘’KÜRDİSTAN BÖLGE YÖNETİMİNE BAĞLANMAK İSTİYORUZ’’

'Kerkük Kürtlerin yüreğidir'

YNK : Türkmen Cephesi 4 Kürdü öldürdü

'Ergenekon'un avukatı' Baykal'ın açıklamaları ve ITC saldırısı failleri gösteriyor

Kerkük'te İran, Türkiye, Suudia Arabistan'ın anti-Kürt ittifakı ve ITC parmağı

KERKUK ,ERBiL’DEN SONRA SÜLEYMANİYE’DE SEÇİM YASASINA KARŞI BÜYÜK PROTESTO

KÜRDİSTAN BÖLGE BAŞKANLIĞI’NDAN İNTİHAR SALDIRISINA KARŞI SERT KINAMA...

ERGENEKON IRAK FELLUCE’YE NE GÔNDERDI?

İsyan çağrısından sivil katliama

KERKÜK SALSIRISI İLE İLGİLİ AYTINTILAR GÜNYÜZÜNE ÇIKIYOR: ITC , ‘’HALKA ATEŞ AÇIN’’ TALİMATI VERDİ...

Sağlık Bakanı: Kerkük'te 25 kişi öldü, 180 kişi yaralandı

 

Kerkük Kuzey Irak'a Bağlanıyor

 

imageSongül Çabuk ile Söyleşi - İndirmek İçin (MP3)

imageSongül Çabuk ile Söyleşi - Dinlemek için (MP3) 

 

songul_cabuk Türkiye, Kerkük'teki siyasi gerginlikten kaygı duyduğunu bildirdi.

Evrim Bunn 01/08/2008 Amerika'nın Sesi

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada , Irak hükümetinin Kerkük'teki değişik etnik gruplar arasında eşit ve adil iktidar paylaşımını güvence altına alması gerektiği belirtildi.

Türkiye'nin Kerkük'e özel statü verilmesi yolundaki tutumunun değişmediğinin altı çizilen açıklamada Irak toplumunun barış içinde yaşamasına yarayacak siyasi uzlaşmalara destek verileceği belirtildi

Bu arada Kerkük İl Meclisi kentin Irak'ın kuzeyindeki Kürt yerel yönetimine bağlanması yönünde karar aldı. İl Meclis Başkanı Rızgar Ali'ye göre  karar Irak anayasasıyla çelişmiyor. Irak Parlamentosu Türkmen milletvekili Songül Çabuk da kararın çelişkili bir yönü olmadığını söyledi.
Kürt Yerel yönetimi Kerkük il meclisinin kararını onayladı. Ancak konunun Irak parlamentosu'nda da onaylanması gerekiyor. Irak parlamentosu Pazar günü toplanarak Kerkük sorununu ele alacak. Parlamento Kerkük'te yönetiminin Kürt, Arap ve Türkmenler arasında eşit dağılımını öngören bir yerel seçim yasası çıkarmış ancak Kürtlerin protestosuna yol açmıştı.image

Protesto sırasında göstericilerin arasına giren bir intihar eylemcisinin üzerindeki bombaları patlatması sonucu 25 kişi ölürken, Kürtlerle Türkmenler arasında çatışma çıkmış, Türkmen Cephesi'nin büroları basılmıştı. Milletvekili Çabuk Kerkük halkının Irak hükümetinden bir yarar görmediğini, buna karşılık Kürt yönetimine bağlı kentlerin giderek geliştiğini söylüyor. Türkmen milletvekiline göre Kerkük halkının çoğunluğu Kerkük'ün Kuzey Irak'a bağlanmasını destekliyor.
Kerkük halkının birbirini sevdiğini söyleyen Çabuk medyanın Kerkük'teki olayları abarttığını savunuyor. Çabuk, Kerkük halkının tek isteğinin sesini duyurmak olduğunu ve başkalarının içişlerine karışmasını istemediklerini belirtiyor.
Türkiye'nin desteğinden memnuniyet duyduklarını belirten Çabuk, Irak anayasasının Türkmenlerin haklarını güvence altına aldığını ve komşu devletlerin kararlarına karışmasını istemediklerini söylüyor. Çabuk, Kerkük petrolünün tüm Iraklılara ait olduğunu ve sadece Irak'ın kuzeyinde yaşayanlara verilmesinin sözkonusu olamayacağını da söylüyor.

AKP 'devlet partisi' yolunda

image Anayasa Mahkemesi'nin AKP'yi kapatmama kararından sonra AKP'nin nasıl bir duruş sergileyeceğine yönelik birçok senaryo üretilmeye başlandı. Anayasa Mahkemesi'nin 10 üyesinin 'AKP'nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu'nu söylemesi, AKP'yi yeni bir yol ayırımına itiyor. Kapatma davasından önce özellikle kadrolaşmasını sağlayarak, 'devleti ele geçirme' politikası güden AKP'nin yeni dönemde 'devleti ele geçirme' değil, 'devlet partisi' olmak için yol alacağı dile getiriliyor. Kapatma kararı açıklanmadan iki saat önce 'Ulusa Sesleniş'te Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 'yeni bir başlangıç' sözleri de buna yorumlanıyor. AKP'nin tıpkı bir dönem Çiller'in DYP'si gibi 'devlet partisi' olacağının sinyalleri AKP'nin devlete sadık kurmaylarından geldi. Kapatmama kararından sonra 'devlet kontenjanın'dan AKP'de yer alan Meclis Başkanı Köksal Toptan ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in 'daha dikkatli olma ve söylemlerine daha özen gösterme' çağrısının özellikle AKP'nin içinde yeralan 'sivri uçlara' dönük olduğu belirtiliyor. Ordu, Ergenekon'la 'sivri uçlarını' törpüledi, kapatmama kararıyla törpüleme sırasının AKP'de olduğu kaydediliyor. AKP'nin bundan sonraki yol haritasını da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül belirliyor: 'Terörle mücadelemizde nihai başarıya ulaşmak.'
Devlet kontenjanındalar AKP'nin kapatılmaması yeni senaryoları gündeme getirdi. 6 yıllık iktidarı döneminde adım adım devletin tüm kurumlarında kadrolaşmasını sağlayan AKP'nin 'devleti ele geçirme' politikasının yerine 'devlet partisi olma' politikasını izleyeceği belirtiliyor. Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesi'nin kararı açıklamadan iki saat önce yaptığı 'Ulusa Sesleniş' konuşmasındaki, yeni bir başlangıcın arifesinde olduklarını ifade ederek, 'Hep söylerim; her gün yeni bir başlangıçtır. Her yıl, her mevsim, her ay da yeni bir başlangıçtır' sözleri, devlete verilen bir mesaj olarak okundu. Anyasa Mahkemesi'nin kararının bu açıdan AKP için 'rahatlatıcı' değil tam aksine 'zor' ve 'denetleyici' olduğu belirtiliyor. Bundan sonra AKP'nin atacağı her adımda laikliğin demoklesin kılıcı gibi kafalarında sallandırılacağı kaydediyor. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını en iyi okuyan hiç kuşkusuz 'devlet kontenjanıyla' AKP içinde yer alan Meclis Başkanı Köksal Toptan ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in olduğu dile getiriliyor. Nitekim kapatma davası sürerken Anayasa Mahkemesi'nin herkese 'Oh' dedirtecek üçüncü bir yol bulması temennisinde bulunan Toptan'ın, AKP'ye bundan sonra 'daha dikkatli olma ve söylemlerine özen gösterme' çağrısı yapmasının dikkat çekici olduğu belirtiliyor. Toptan'ın, kararın hükümete yeni hamle fırsatı yarattığını söylemesi, 'AKP'ye çeki düzen verme zamanının geldiği' şeklinde yorumlanıyor. Toptan'ın 'Odak kararından herkes ders almalı' sözleri de 'Devleti ele geçirme politikasından vazgeç, devletin çizdiği yolda devam et' şeklinde değerlendiriliyor. Yine Çiçek'in, 'Bugüne kadar tartıştığımız üslubun dışında tartışalım' sözleri Toptan'ı tamamlıyor. Çiçek'in bu üslubun sağlanmasında Toptan'a önemli görevler düştüğünü belirtmesi de dikkat çekiyor.
AKP'nin sivri uçları Toptan ve Çiçek'in açıklamalarının aynı zamanda Başbakan Erdoğan'a 'vitrinde değişiklik yapma zamanı geldi' mesajının verdiği belirtiliyor. Erdoğan-Başbuğ'un Başbakanlık konutunda 24 Haziran'da yaptıkları görüşme ve mutabakat sonucu Ergenekon operasyonuyla ordu içindeki 'sivri uçlar' törpülendi. 'Sivri uçları' törpüle kararının kapatmama kararıyla birlikte AKP için de geçerli olduğu kaydediliyor. Ergenekon'la 'sivri uçları'nı tasfiye ederek kendini aklayan orduyla uyum için olan AKP'nin de 'sivri uçlarını' törpüleyerek, 'laik cephe'ye karşı kendini aklayacağı belirtiliyor. AKP'nin bu listesinde başı Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat çekiyor. AKP'nin olası değiştirilmesi düşünülen kabinede 'devlet adamı' görünümünde olan yeni isimlere yer vermesi bekleniyor.
Gül'den yol haritası AKP için böyle senaryolar ortaya atılırken, Anayasa Mahkemesi'nin kararına ilişkin açıklama yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AKP'nin bundan sonra izlemesi gereken yol haritasını belirledi. Gül'ün, yol haritasında öncelikler arasında şunlar yer aldı: 'Önümüzdeki dönemde, başta hükümet olmak üzere herkesin, uluslararası siyasi ve ekonomik gelişmeleri de dikkate alarak, ülkenin öncelikli gündem maddeleri üzerinde daha fazla odaklanmasını gerekli görüyorum. Bu öncelikler arasında, terörle mücadelemizde nihai başarıya ulaşılmasını, ekonomik-siyasi reform süreçlerinin devamını, AB ile tam üyelik müzakerelerinin tamamlanmasını ve dış politikadaki barışçı çabalarımızın sonuç vermesini saymak mümkündür.' Cumhurbaşkanlı koltuğuna oturduğunda ilk ziyaretini Bölge'deki askeri noktalara yapan Gül'ün önceliklerinde başı PKK'ye yönelik mücadele çekiyor. PKK'ye dönük hem sınıriçinde hem de sınırötesinde saldırılarını artıran TSK'nin yeni dönemde, Gül-Erdoğan-Başbuğ konsensüsüyle PKK'ye yönelik operasyonları daha da artıracağı kaydediliyor. Dolaysıyla AKP için ortaya atılan senaryolar içinde netleşen ve adım adım gerçekleşen PKK ve Kürt sorununa yönelik planlar olduğu belirtiliyor. Diğer senaryoların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ise bekleyip göreceğiz...
RAMAZAN PEKGÖZemine_ayna 

 

Rüya görmenin anlamı yok
Kapatılmama kararı ardından AKP'nin Çiller'in DYP'si gibi tamamen 'devlet partisi' olacağı belirtiliyor. DTP Eşbaşkanı Ayna ise, AKP'nin 'reform yapacağı' beklentilerine ilişkin 'Rüya görmenin anlamı yok' dedi.
AKP ARTIK 'DEVLET PARTİSİ'
Anayasa Mahkemesi'nin kapatmama kararının ardından AKP'nin yeni dönemde daha çok Çiller'in DYP'si gibi 'devlet partisi' olmak için yol alacağı kaydediliyor. Bu konudaki en güçlü sinyaller AKP'nin 'devlet kadrosu' isimlerinden Çiçek ve Toptan'dan gelirken, Erdoğan'ın 'yeni bir başlangıç' açıklaması da bunu gösteriyor. AKP'nin bundan sonraki yol haritasını da Cumhurbaşkanı Gül açıkladı: 'Terörle mücadelede nihai başarıya ulaşmak.'
'İMHADA ISRARLIDIRLAR'
AKP'nin kapatılmamasının siyasi bir karar olduğunu söyleyen DTP Eşbaşkanı Emine Ayna ise, 'Keşke demokrasi adına olsaydı, ama değil' dedi. Kararın belli bir mutabakat doğrultusunda alındığına dikkat çeken Ayna, AKP'nin reform yapacağı yönündeki beklentilere ilişkinse, 'Rüya görmenin bir anlamı yok. Gül ilk öncelik olarak 'terörle mücadele'yi ortaya koyuyor. Bu da Kürtlere karşı imhada ısrar ettiklerini gösteriyor' dedi.
Keşke demokrasi adına olsaydı
AKP'nin kapatılması ardından başlayan tartışmalar sürüyor. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara ilişkin değerlendirmeler devam ederken, DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, kararın belli bir uzlaşmaya dayalı olarak alındığını belirtti ve 'Keşke demokrasi adına olsaydı, ama değil' dedi. Ayna, karardan sonra AKP'nin reformlar yapacağı yönündeki değerlendirmelere de katılmadığını belirterek, 'yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı gibi Kürtlere yönelik imha ve inkar politikasının birinci öncelik olacağını' vurguladı.
Gazetemize AKP'nin kapatılmamasına ilişkin ilişkin gündemi değerlendiren Ayna, Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç'ın siyasi bir değerlendirme yaptığına dikkat çekti. Ayna, bundan hareketle mahkemenin siyasi bir karar aldığını dile getirerek, AKP'nin kapatalımaması yönünde karar verildiğini dile getirdi. 'Parti kapatma doğru değil, demokrasiyle bağdaşmaz' diyen Ayna, ancak AKP'nin kapatılmamasının belli bir siyasi uzlaşma içinde kararlaştırıldığını söyledi. Mevcut Anayasa'ya göre AKP'nin kapatılması gerektiğini, mahkemenin buna rağmen kapatma kararı vermediğini dile getiren Ayna, Ergenekon davası ile kapatma davasının birbirleriyle ilintili olduğuna dikkat çekti. Ayna, varılan mutabakat gereği, AKP'nin kapatılmaması karşılığında Ergenekon operasyonlarına nokta konulması uzlaşmasının görüldüğünü söyledi.
Gül'ün rolü Mutabakatın oluşması konusunda özellikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oynadığı role dikkat çeken Ayna, 'Gül'ün faaliyetleri oldu, tek tek görüşmeler yaptı, son olarak da Erdoğan'la görüştü ve karar bundan sonra geldi' dedi.
Demokrasi mücadelesi verilebilir Bu değerlendirmeler sonrasında Ayna, 'Keşke alınan karar demokrasi adına alınmış olsaydı, ama değil' dedi. Yine de bir partinin kapatılmamış olmasını olumlu karşıladığını dile getiren Ayna, mahkemenin anayasa değişikliği konusunda yaptığı çağrıların ve 12 Eylül Anayasası'na rağmen aldığı kararın önemli olduğunu, demokrasi cephesinin ortaya çıkan bu fırsatı demokrasi mücadelesine çevirebileceğini söyledi.
Reform yapmazlar Kapatmama kararının ardından AKP'nin reformlar yapacağı konusundaki değerlendirmeleri gerçekçi bulmadığını da belirten Ayna, 'Rüya görmenin anlamı yok, yetkililerin açıklamalarına bakıldığında önceliklerin ne olduğu görülebiliyor. Abdullah Gül ilk öncelik olarak 'terörle mücadele'yi ortaya koyuyor. Bu da Kürtlere karşı imhada ısrar ettiklerini gösteriyor' dedi. İmha siyasetinin sürdürüldüğü yerde reformlardan bahsetmenin mümkün olamayacağına işaret eden Ayna, 'Reformlar özgürlüklere hizmet eder, özgürlüklerin olduğu yerde imha olamaz, ancak imhadan bahsedenler özgürlükleri geliştirir mi' diye sordu.
'Olumlu manzara yok' DTP hakkındaki kapatma kararına da değinen Ayna, partileri hakkında alınacak kararın da siyasi bir karar olacağını söyledi. Ancak AKP hakkında alınan karar gibi belli bir mutabakat sonucu alınmış bir siyasi karardan ziyade Ayna, Kürtlere ve Kürt sorununa yaklaşımı ifade eden bir siyasi karar çıkacağını vurguladı. Bu kararın ne olacağına ilişkinse Ayna, yetkililerin son dönemde yaptığı açıklamalara bakılması gerektiğini dile getirdi. Ayna, 'DTP hakkında olumlu bir manzara görülmüyor. Alınacak siyasi kararın DTP'nin kapatılacağı yönünde olduğu görülüyor' dedi. ALTERNATİF

Doğudan batıya alev alev

image

Bölge'de askerlerce 'operasyon ve güvenlik' iddiasıyla ateşe verilen ormanlar cayır cayır yanarken, Batı illerinde ise rant amaçlı çıkarılan orman yangınlarının önü alınmıyor. Son olarak Antalya'nın Manavgat ilçesinde çıkan yangın çok sayıda köye sıçradı, binlerce hektarlık alan yandı kül oldu. 'Antalya tarihinin en büyük ve zarar verici yangını' olarak nitelendirilen yangın, dün geç saatlere kadar da kontrol altına alınamadı.image

Manavgat yangını dalga dalga büyüyor

Son günlerde orman yangınlarıyla dikkati çeken Ege ve Akdeniz bölgesi, yine bir orman yangınıyla gündemde. Antalya'nın Manavgat ilçesi Karabük köyü yakınlarında başlayan ve Serik ilçesine bağlı Sarıabalı, Bucak, Deniztepesi ve Karataş köyleri civarına da sıçrayan orman yangını giderek büyüyor.

Yangında şu ana kadar 10 bin hektar yani 20 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alan kül oldu. Antalya Orman Bölge Müdürlüğü Basın Sözcüsü Aydoğan Türedi, yangını 'Antalya tarihinin en büyük ve zarar verici yangını' olarak niteledi. Türedi, yangını kontrol altına alabilmek amacıyla çok sayıda helikopter, uçak ve iş makinesinin yanı sıra binlerce kişinin çalışmalarını sürdürdüğünü bildirdi. Türedi, ancak nem oranının düşük, rüzgarın şiddetli ve havanın sıcak olması yüzünden alevlerin geniş bir alana yayıldığını, bölgenin yoğun duman altında olması nedeniyle de, alevlerin hangi istikamete ilerlediğini tespit etmekte güçlük çektiklerini söyledi. Öte yandan Manavgat yangını gece boyunca şiddetini hiç kesmeyen rüzgarın da etkisiyle dün sabaha karşı Serik İlçesi'ne 5 kilometre kadar yaklaştı. Önü alınamayan alevler, 2 bin yıllık Aspendos Antik Tiyatrosu'nu da tehdit ediyor. Kaymakamlığın uyarısı üzerine Karataş, Akbaş, Bucak ve Sarıabalı köylerinde oturanlar da sabaha karşı saat 03.00'ten itibaren evlerini boşaltmaya başladı. Büyük korku ve panik yaşayan bölge sakinleri evlerini boşaltıp, mallarını kurtarmanın telaşına düştü. ANTALYA

Kerkük = Kürt sorunu

osmanli-harita-kurdistan+ KIRKUK+KERKUK+ OTTOMANS+MAP+MAPS

Kürtler Kerkük ile Kürt sorunu arasındaki bağı iyi analiz etmeliler. Çünkü Kerkük şehri ile Kürtlerin kaderi aynı kefeye girmiştir. Kerkük şehri sahip olduğu petrol rezervlerinden kaynaklı emperyal güçlerin müdahalesine maruz kalıyor demek, tek başına eksik bir yaklaşım olur. Kerkük sorununu bu kadar çetrefilli kılan Kerkük'teki petrol yatakları değil. Bölgede yıllardır inkar ve imhaya maruz bırakılan Kürt sorununun kendisidir. Bölgedeki sömürgeci ve inkarcı rejimler tarafından Kürtler ve Kürdistan kabul edilmeden Kerkük sorununun adil bir biçimde çözülmesi düşünülemez. Bölgede Kürt sorunu çözülmeden Kerkük sorununun çözülebileceğini söyleyenler varsa bunlar ya kendilerini kandırıyorlar ya da Kürt kamuoyunu yönlendirmeye çalışıyorlar derim.image

 

Basını yakından takip edenler, 2005 yılında Güney Kürdistanlı üst düzey yetkililerden biri Suudi Arabistan Kralı tarafından davet edildiğinde Suudi Kral'ın Kürt yetkiliye Kerkük sorununu on yıllığına ertelemesi için 3.5 milyar dolar teklif ettiğini hatırlayacaklardır.

Bu durum karşısında akla gelecek ilk soru Kerkük sorununun ertelenmesinde Suudi Arabistan'ın ne çıkarı olabilir?

Suudi Arabistan'ın çıkarı ekonomik mi?

Yoksa bölgedeki politik dengeler mi?

Peki ya Türkiye'nin Kerkük sorunu?

Bu sorun gerçekten ekonomik ya da Türkmenlerle alakalı bir durum mu?

Yoksa Türkiye'nin Kürt sorunu noktasındaki inkarcı yaklaşımı mı?

Aynı şekilde İran, Suriye, Ürdün, Katar, Mısır ve ABD'nin Kerkük'ün adil çözümünden yana olmamalarını sadece Kerkük'teki zengin petrol yataklarıyla izah etmek mümkün mü?Asıl Kerkük sorununu çıkmaza sokan bölgesel anlamda çözümü bekleyen Kürt sorunudur. Bu durum görülmeden Kerkük sorununun vahameti anlaşılamaz.9162-kerkuk140

 
Kerkük şehri, bölge ve uluslararası tüm politik dengelerin üzerine kurulmuş bir durumdadır. Bu şehrin bir taşını oynatmak ya da değiştirmeye çalışmak, bölgedeki tüm dengeleri yerinde oynatmak demektir. İşte Kerkük şehrine bu politik karakteri giydiren Kürt sorununun kendisidir. Bu yüzden hiçbir Kürdün Kerkük sorununu Kürt sorunundan ayrı görmemesi gerekiyor.
Sorun iyi tahlil edilmeden çözüm yöntemini de bulmak güçtür. Zaten sorunun karakteri çözümün rehberidir. Kerkük sorununun adil çözümünü Kürtler başka güçlerden beklemesinler. Nasıl ki Kürt sorununun çözümü başka güçlere havale edilmeyecek kadar ağır ve önemli bir sorun ise Kerkük sorunu da ancak Kürtlerin kendi öz güçleriyle çözecekleri bir sorundur. Çözümün temel gücü, sorunun muhatabı ve çözüm yöntemi iyi anlaşılmasa sorunun çözümü için oturulacak masada Kerkük ile birlikte Kürdistan da kaybedilebilinir.
Bu kısa analizden sonra Irak Parlamentosu'nun onaylamış olduğu yerel seçim yasası olan 24 maddeye bakabiliriz.


24 madde;
Kerkük'te yapılacak seçimler altı ay ertelenmeli; bu altı ay içerisinde Kerkük yönetimi 32 Arap, 32 Türkmen, 32 Kürt ve 4 Hıristiyanlardan oluşmalı. Bu altı ay içerisinde Kerkük yönetiminin alacağı tüm kararlar sonrasında geçerli kılınacak.kirkuk sunni shi a kurd arab usa un iraq


Irak Parlamentosu bünyesinde Kerkük sorunun çözümü için bir komisyon çıkarılacak bu altı ay içerisinde komisyon Kerkük sorununun çözümü için rapor hazırlayacak.
Kerkük şehrinin güvenliği ve asayişi Orta ve Güney Irak'tan gelecek özel askeri güçlere devredilecek. Bu askeri güç içinde ancak Iraklı olanlar yer alabilir. Kerküklüler bu ordu içerisinde yer alamaz, çünkü bunlar güven vermemektedir. (Aynı zamanda Kürtler de yer almayacak)
Kerkük şehri 2003 yılındaki haliyle kabul edilmeli. Yani Irak düştükten sonra Kerkük'e yerleşen Kürtler geldikleri yere geri gönderilmeli, çıkarılan Araplar da tekrardan Kerkük'e geri dönmeliler.
Bu maddenin içeriğine baktığımızda sadece ön görülen Kerkük şehrinin paylaşımı değildir. Aynı zamanda Kerkük şehrini tümden almak, Kürt rengini yok etmektir. Çünkü kabul görülen çözüm Kerkük'ün 2003 yılındaki halidir. Bu da sorunun çözümü için Baas politikaları sonucu oluşturulmuş bir Kerkük'ü ön görmektir.KURDISTAN
İşin esas ilginç olan kısmı ise Kürt liderlerinin bu formülü önermiş olmalarıdır. Bugün Irak parlamentosunda bu maddenin geçmemesi için tüm Kürt parlamenterler oturumu terk ederken bu formüllün kimin önerdiğine hiç kafa yormamaktadırlar. YNK lideri aynı zamanda Irak Cumhurbaşkanı olan Celal Talabani, Türkiye ile yapacağı görüşme öncesi 2 Şubat 2008 tarihinde Kerkük'e giderek Arap ve Türkmen liderlerle yapmış olduğu görüşme sonrası basına yapmış olduğu açıklamada; 'Türkmenlerin kendisine önermiş olduğu yedi maddelik bir öneri paketini kabul ettiğini, ayrıca Kerkük İl Meclisi'nde eşitlik ilkesi sağlandığını, buna göre 32 Türkmen, 32 Arap, 32 Kürt üyeden oluşacak bir tablo belirlediklerini ve il meclisinin buna göre yürüyeceğini' açıkladı. Arkasında 4 Haziran 2008 tarihinde Dubai'de Neçirvan Barzani, Reuters'e vermiş olduğu demeçte, Celal Talabani'nin Kerkük sorunu için önermiş olduğu 32'lik formüllü destekler açıklamalarda bulundu. Kürt liderlerin bukurdistan_ heart turks arabs and persian açıklamalarından sonra süreç işlemeye başladı, Irak parlamentosunun aldığı kararla bu güne gelindi.
YNK Lideri Celal Talabani'nin bu yasayı veto etmesi kendi kamuoyunu rahatlamaya dönük bir tutum olarak görülüyor. Çünkü yasa Celal Talabani'nin Kerkük'te basın önünde dile getirmiş olduğu öneriden başka bir şey değildi.
Esas sorun hiçbir şekilde Kürtlerin çıkarına olmayan bu önerilerin neye karşılık yapıldığıdır. Kürt kamuoyu gizli kapılar ardında kendi kaderlerinin tayin edilmesine izin vermemelidir. Sözkonusu Kürt halkının kaderiyse tartışma ve çözüm yolları kamuoyu önünde yapılmalıdır. YUSUF ZİYAD

 

İLGİLİ HABERLER

Emir Türkiye’den geldi

KERKÜKLÜLER KARARI ‘’KÜRDİSTAN BÖLGE YÖNETİMİNE BAĞLANMAK İSTİYORUZ’’

'Kerkük Kürtlerin yüreğidir'

YNK : Türkmen Cephesi 4 Kürdü öldürdü

'Ergenekon'un avukatı' Baykal'ın açıklamaları ve ITC saldırısı failleri gösteriyor

Kerkük'te İran, Türkiye, Suudia Arabistan'ın anti-Kürt ittifakı ve ITC parmağı

KERKUK ,ERBiL’DEN SONRA SÜLEYMANİYE’DE  BÜYÜK PROTESTO

KÜRDİSTAN BÖLGE BAŞKANLIĞI’NDAN İNTİHAR SALDIRISINA KARŞI SERT KINAMA...

ERGENEKON IRAK FELLUCE’YE NE GÔNDERDI?

İsyan çağrısından sivil katliama

ITC , ‘’HALKA ATEŞ AÇIN’’ TALİMATI VERDİ...

Sağlık Bakanı: Kerkük'te 25 kişi öldü, 180 kişi yaralandı

Türk hükümeti, Federe Kürdistan’ın içişlerine karışacağını “tehditlerle” teyit etti!

KERKÜK İL MECLİSİNİN TALEBİ İÇİN UYGUN BİR YOL SUNULACAK

imagePNA-Federal Kürdistan Bölgesi hükümeti Dışilişkiler Sorumlusu Felah Mustafa, Kürdistan Parlemantosu üyelerinin Kerkük İl Meclisinin talebini desteklemesi durumunda Bölge hükümetinin bunun için uygun bir yolu öne çıkaracağını söyledi.

Konuya ilişkin Sarelawsat gazetesinin sorularına telefonla cevap veren Mustafa,  Kerkük vilayetinin kendi anayasal yetkisini kullanmaya ve taleplerinde Kürdistani kimiğine işaret etmeye hakkının olduğunu söyledi. 

Mustafa, ‘’Bu meşru talebi sunan liste Kardeşlik Listesidir.  Bu listenin tam bir yasal yetkisi var. Çünkü halk tarafından seçildi’’ dedi. image

Şuan Bağdat’ta bulunan ve Kürdistan Bölgesi heyetine eşlik eden Mustafa, Kerkük İl Meclisi’nin  bu tutumunun Kerkük’teki vatandaşların istekleri için doğal olduğunu söyledi.

Mustafa, ‘’Onlar iki  gün önce barışçıl bir şekilde yapılan gösterilere katıldılar ve Irak Parlemantosu Başkanı Meşedani’nin yasal olmayan bir yolla geçirmek istediği  yerel seçimler yasasının 24.maddesini reddettiler.’’ Dedi.

Mustafa, ‘’Bu konudaki istek üzerinde durmak Kürdistan Parlemantosunda bağlı. Biz Kerkük İl Meclisinin talebinin yasal ve anayasal ilkelere uygun olduğunu görüyoruz.’’ Dedi.image

Mustafa, Kürdistan Parlemantosu üyelerinin Kerkük İl Meclisinin talebini desteklemesi durumunda  Bölge hükümetinin bunun için uygun bir yolu öne çıkaracağını söyledi.

 

ADNAN MÜFTÜ: ‘’KERKÜK İL MECLİSİNİN KARARI ANAYASAL BİR HAK VE KARARDIR’’ 
PNA-Federal Kürdistan Parlemantosu Başkanı Adnan Müftü, Kerkük İl Meclisi’nin Kürdistan’a bağlanmaya yönelik aldığı kararın anayasal olduğunu bildirdi.

Dün Bağdat’ta yaptığı açıklamada Müftü, yerel seçimler yasası için kabul Parlemantoda onaylanan 24 madde yüzünden çok sayıda sorunun meydana geldiğini söyleyerek kararın Irak’taki demokratik siyasi süreç ve ülkenin inşası için tehlikeli olarak addetti. Müftü,  kararın herşeyden önce Anayasayı ihlal ettiğini söyledi.

Kerkük İl Meclisi’nin Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanmasın yönelik kararı konusunda Müftü, bu kararın Kerkük il Meclisinin ve Kerkük halkının anayasal bir hakı ve kararı olduğunu söyledi.

Müftü, Irak halkının şuan içinde olduğu sorunlardan anayasa ve kanunlar çerçevesinde bir anlaşmaya vararak çıkması temennisinde bulundu.

image

BAŞKAN BARZANİ VE TALABANİ BAŞKANLIĞINDA YEREL SEÇİM YASASI ELE ALINIYOR

PNA-Kürdistan Demokratik Parti ve Kürdistan Yurtseverler Birliği siyasi büroları arasında Bağdat’ta yaplan toplantılar bugün de devam ediyor.

Bugün gerçekleşmekte olan toplantıya Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani ve Irak Devlet Başkanı Celel Talabani başkanlık yapıyor.

Şuan devam eden toplantıda BM Irak Özel Temsilcisinin yerel semler konusundaki önerileri, 140.maddenin uygulanması ve Irak’taki siyasi gruplarla ittifakın ele alınması tahmin ediliyor.

İki parti arasında Bağdat’ta yapılmakta olan toplantıların bundan  sonra da devam edileceği bildirildi.

‘Botlarımızın içi kan doluyordu’

ermeni_soykirimi_tanigi 1915 Ermeni tehciri döneminde 11 yaşında olan Abdurrahman Yavuz, Urfa'ya getirilen binlerce Ermeni'nin kurşuna dizildiğini, öldürülenlerin cesetlerine de kurşun sıkıldığını belirtti. Olayları silik de olsa hatırlayan Yavuz, katliamı, 'Öyle günler gördüm ki tam mahşer gününü andırıyordu. İnsan ölüleri o kadar artmıştı ki atılan kurşunlar yine ölülere değiyordu. Yürüdüğümüzde toprakta biriken kan botlarımızın içine giriyordu' cümleleriyle anlattı.
İnsanlığa karşı işlenen uluslararası siyasi bir suç sayılan Ermeni Soykırımı'nın olup olmadığına yönelik tartışmalar sürerken, katliam o dönemin tanıklarının belleğinden ise silinmiş değil. Osmanlı döneminde 'ülkeyi bölecekler', 'işbirlikçi' oldukları iddiasıyla 1915 yılında Suriye çöllerine tehcir edilen Ermenilerin yaşadıklarına tanıklık edenlerden biri de Abdurrahman Yavuz. 104 yaşında olan Yavuz, o dönemi silik de olsa hatırlıyor. Yaşananları mahşer günü olarak tanımlayan Yavuz, o dönem ülke genelinde toplanan Ermenilerin Urfa'ya getirildiğini ve günlerce Urfa'da tutulduğunu söyleyen Yavuz, o günlerin insanın içini kanatacak kadar acı olduğunu hiçbir zaman unutamadığını söyledi. Şu an yaşadığı Çamurlu (İngilik) köyüne binlerce Ermeni'nin 'Suriye götürülecek' diye getirildiğini söyleyen Yavuz, köye getirilenlerin çoğunun vahşice öldürüldüğünü söyledi. Ermenilerin 'Suriye'ye götürülecek' denilerek, binlercesinin yollarda öldürüldüğünü belirten Yavuz, yaşananlara tanık olmanın bile insanı yıktığını kaydetti. Öldürülen insanların kanından toprağın kızıla boyandığını söyleyen Yavuz, kurşunlardan ölülerin bile nasibini aldığını belirtti.

Ermeni Soykırımı tehciri
'Toprak kızıla boyandı'
Birçok Ermeni çocuğunu Kürt aileleri tarafından gizlice koruma altına alındığını ifade eden Yavuz, halen birçoğunun yaşadığını söyledi. Yavuz, 'Öyle günler gördüm ki tam mahşer gününü andırıyordu. İnsan ölüleri o kadar artmıştı ki atılan kurşunlar yine ölülere değiyordu.

Yürüdüğümüzde toprakta biriken kan botlarımızın içine giriyordu. İnsanları grup grup getirip öldürüyorlardı. Ben o zaman yaşananlara anlam veremeden yaşananları anlamsızca izliyordum' dedi. Grup grup getirilen Ermenilerinden önce erkeklerin sonra da kadın ve çocukların öldürüldüğünü ifade eden Yavuz, yaşananları şu cümlelerle anlattı: 'Getirilen kadınların birçoğunun ırzına geçildi. Kimisi kaçarak kendini kurtardı ama çoğunluğu öldürülmekten kendisini kurtaramadı. İnsanlar öyle bir duruma geldi ki kurşuna dizilmektense kendi ölmeyi tercih etti. Kadınlar kendisini çaylara atıyor ve insan ölüleriyle doluyordu su yüzeyleri. İşte böyle belki anlatılacak çok şey var ama hepsi hafızamdan silinmiş.' URFA – DİHA VOLKAN BORA