PEŞMERGEYE SAVUNMA EMRİ Turk Medyasi-Mesut Barzani'nin Başkanlığı'nı sürdürdüğü ‘Kürdistan Bölge Başkanlığı’ adına yapılan açıklamada, Türk askeri birliklerinin Kuzey Irak sınırlarını ihlal ederek sınırdan girdiği, ancak şu ana kadar peşmerge güçlerinden uzakta olduğu iddia edildi. Barzani'ye bağlı ‘Kurdistan TV'de yer alan açıklamada, Türk ordusunun daha ileri gelerek, köylere zarar vermesi halinde Peşmergeye Kürt halkının onurunu, hayatını ve değerlerini savunun talimatının verildiği belirtildi.
Peşmergeye Kürt halkının onurunu, hayatını ve değerlerini savunun talimatının verildiği belirtildi.
Kurdians: Tuesday, December 18, 2007Xakurke'deki çatışmada 8 asker öldü http://www.kurdistan-post.tk/ Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nden Federal Kürdistan Bölgesi'ne geçen Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) bağlı askeri birlikler ile HPG gerillaları arasında Xakurkê ve Geliyê Reş bölgelerinde çıkan çatışmada, 8 askerin yaşamını yitirdiği bildirildi. Hewlêr'in Diyana İlçesi'ne bağlı Xakurkê ve Geliyê Reş bölgelerinde TSK'ye bağlı askerler ile HPG gerillaları arasında çıkan çatışmada 8 askerin yaşamını yitirdiği, birçok askerin de yaralandığı bildirildi. Sabah saatlerinde Şemdinli sınırından Federal Kürdistan Bölgesi'ne geçen TSK'ye bağlı askeri birlikler, Xakurkê ve Geliyê Reş'e kadar ilerlemişti. Edinilen bilgilere göre bu bölgelerde askeri birlikler ile HPG'liler arasında çatışma çıktı. Çatışmada 8 Türk askerinin yaşamını yitirdiği, çok sayıda askerin de yaralandığı kaydedildi. Aynı bölgede pusuya düşen askerlerin, belli oranda geri çekildiği ve çekilmenin ardından bölgenin top atışlarıyla vurulmaya başlandığı bildirildi. XAKURKE-ANF
PKK’yı durdurabileceği sanılmamalı. PKK militanlarının yenilgiye uğratılması için kendileriyle karada hesaplaşmak gerekecek.
Kurdians: Tuesday, December 18, 2007Amerika 'Kandil bombardımanı'nın neresinde Cengiz Çandar-Referans “Kandil’e hava bombardımanı” Amerikan “yeşil ışığı” ile mi gerçekleşti? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a bakarsanız “evet”; dünkü Amerikan basınının etkili yayın organlarına göz attığınız takdirde ise, “ikircikli” bir Amerikan tavrını görüyorsunuz. Büyükanıt, “Amerika istihbarat verdi. Ama istihbarat kadar önemli başka bir nokta var. Asıl önemlisi, Amerika dün gece, Kuzey Irak hava sahasını bize açtı. Amerika dün gece Irak hava sahasını açarak, bu harekata onay vermiştir. İstihbarat açısından da hiçbir sıkıntımız yoktur” diye konuştu. Washington Post, Reuters Haber Ajansı’na dayandırdığı haber yazısında, “Türk Ordusu, Amerika’nın hava saldırılarını onayladığını söyledi. Türkiye’nin başkenti Ankara’daki bir ABD sözcüsü bunu yalanlayarak, Amerika’nın sadece hava saldırılarından önceden haberdar edildiğini bildirdi” diyor. Los Angeles Times, Washington’daki Dışişleri yetkililerinin olay hakkından “yorum yapmak"tan kaçındığını belirtirken, BBC, “Irak’taki (Bağdat) Amerikan Büyükelçiliği’nin, komutanların saldırıları onaylamadıklarını, ama başlamadan önce haberdar edildiklerini” belirtiyor. Irak hükümeti “protesto notası” veriyor; Türkiye, “nota”yı “protesto notası” olarak algılamıyor. Bu arada, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari (KDP’li Kürt) Türkiye’nin “yanlış istihbarat” ile hareket ettiğini ve “sivillere zarar verdiğini” ileri sürdükten sonra, Amerikalıların, bombardımandan “çok kısa bir süre önce haberdar edildiği”ni açıklıyor. Amerika, “yeşil ışık” yaktı mı, yakmadı mı? *** *** *** Konuyu bir “dedektif öyküsü”ne büründürmenin alemi yok. Irak hava sahasına giriş-çıkışların “operasyonel kontrolü” tümüyle Amerikan askeri yetkililerinin elinde. Onların haberi olmadan, Irak hava sahasına bir kelebeğin süzülmesi neredeyse imkansız. Dolayısıyla, “çok kısa süre önceden” bile olsa, bir-iki değil 50 Türk savaş uçağının Irak hava sahasına girmesi, elbette ki, ABD’nin bilgisi altında ve bu anlamda ister “zımni” ister “açık” onayı altında gerçekleşmiş demektir. Orgeneral Büyükanıt, bu nedenle “Asıl önemlisi” diye vurgulayarak “Amerika dün gece Kuzey Irak hava sahasını bize açarak, bu harekata onay vermiştir” diye konuşuyor. Peki, Amerika “istihbarat” da verdi mi? Bunu sorgulamanın gereği, 5 Kasım’daki Erdoğan-Bush görüşmesini hatırlarsak gereksiz. O görüşmede, bizzat Başkan Bush’un kendisi bunun böyle olacağını ilan etmedi mi? O görüşmeden birkaç gün önce, “Genişletilmiş Irak’a Komşu Ülkeler Konferansı” sırasında, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Türkiye’ye PKK ile “askeri alandaki mücadelesi”nde “istihbarat desteği” sağlanacağını açıkça bildirmedi mi? Bir şekilde “Amerikan işbirliği” olmaksızın, Türkiye’nin Kandil’e ya da Irak toprakları içinde herhangi bir PKK hedefine yönelik bir “askeri harekat” yapması söz konusu değildir. Bu konuda kendimizi aldatmayalım. Ya Amerikan kaynaklarının “ikircikli” tutumu ve Iraklı ve Iraklı Kürt yetkililerin açıklamalarını ne şekilde anlamalıyız? Durumun nezaketi ve “ince denge” hesaplarıyla. *** *** *** Strateji ve güvenlik konularında analiz yapan ve tahminler yürüten bir Amerikan kuruluşu olan “Stratfor”, Türkiye’nin Kandil operasyonuna ilişkin “Türkiye’nin Irak’taki Hava Saldırısını Okumak” başlıklı değerlendirmesinde şöyle diyor: “Karar, ABD-Kürt ilişkilerini gerebilir, ama Türkiye’yi dışarıda tutmak için Irak Kürtlerinin ödemesi gereken fiyat budur. Türkler açısından, bu, Amerika ile sürtüşmeye girmeden başvuracakları en etkili önlemdi. Sahadaki tüm oyuncular mümkün olan en düşük maliyeti araştırıyorlar. Fakat, umdukları sonucu elde ettikleri pek açık değil. Bir gerilla grubunu havadan vurmak ve başarılı olmak zordur. Tek başına hava saldırılarının PKK’yı durdurabileceği sanılmamalı. PKK militanlarının yenilgiye uğratılması için kendileriyle karada hesaplaşmak gerekecek.” Değerlendirmenin “siyasi” yönü doğru; “askeri” bölümü anlamsız. PKK ile mücadele, sadece “askeri” bir mücadele olsa, Stratfor değerlendirmesinin o yönü doğru olurdu. Ama, mücadele, çok yönlü ve çok uzun. Bu nedenle, “Kandil operasyonu”na farklı bir pencereden bakmak gerekli. Burada önemli olan: 1.Türk hava harekatının Kandil’e yönelik kış şartlarında ve üstelik karanlıkta yapılabilmiş olması; 2.Bu harekatın yapılmasıyla, PKK’ya karşı “Amerikan işbirliği”nin vurgulanmış olması; 3.PKK ile mücadelede, “reaktif” olmaktan “pro-aktif” olmaya geçildiğinin gösterilmiş olmasıdır. Başkaca ve daha da “önemli olan”, Kandil operasyonunun bu türün “sonuncusu” olmaması ve sonuç getirecek mücadele açısından “askeri yön”ün dışındaki yöntemlerin “esas alınması"nın benimsenmesidir. Bunlar yapıldığı takdirde, Kandil operasyonu bir anlam taşıyacak. Göreceğiz...
Tisdall ‘’Türkiye askeri olarak abartılı oynarsa, ABD ile olan hasas yeni anlayış birliği sallantıya girer
Kurdians: Tuesday, December 18, 2007Washingtonpost: Saldırılar ABD istihbaratına dayalı yapılıyor ANF-WASHİNGTON (18.12.2007)- Washingtonpost gazetesi, Pazar günü Güney Kürdistan’a düzenlenen hava saldırısı yanısıra 1 Aralik günü gerçekleştirildiği ileri sürülen saldırının da ABD istihabarat bilgilerine dayalı yapıldığını yazdı. Washingtonpost gazetesinde yer alan İran uzmanı Robin Wright imzalı Pentagon yetkililerinden alınan bilgilere dayalı haberde Türk ordusunun PKK’ye karşı gerçekleştirdiği saldırıların ABD istihbarat bilgilerine dayalı yapıldığını yazdı. Haberde, ABD askeri personeline dayalı olarak Ankara’da bir istihbarat merkezinin kurulması yanı sıra, ABD keşif uçakları ile insansız istihbarat uçaklarının Türkiye- Irak sınır bölgesinde PKK yerlerini tespit faaliyetlerinde bulunduğu aktarıldı. Türk ordusunun 1 aralık günü Güney Kürdistan’a yönelik gerçekleştirdiği ileri sürülen saldırının ABD istihbaratından elde edilen bilgilere dayalı yapıldığı belirten gazete ABD istihbaratının ‘’Türk savaş uçaklarının Kuzey Irak’ın derinliklerine doğru 1 kadının öldüğü yüzlerce köylünün göç ettiği, Pazar günkü köyleri bombalaması saldırısında da ‘belirleyici’ rol oynadığıni ifade etti. ABD’nin ‘’özellikle hedefler konusunda’’ bilgi verdiğini söyleyen bir askeri yetkili, hedefler konusunda bilgi verdiklerini aktararak ‘’onlar biz bir şey yapmak istiyoruz dediler, bizde tamam bu sizin kararınızdır’’ diye konuştu. Washingtonpost, aynı askeri yetkilinin, hava saldırısı konusunda ısrarla onay vermediklerini söylediğini aktardı. ABD’nin NATO üyesi Türkiye’ye yardımda bulunmasının ABD’nin Irak’taki diplomatik girişimlerini daha karmaşık hale getirebileceğini yazan Washingtonpost ‘’Türkiye ile işbirliği aynı zamanda ABD’yi 2003 yılında Saddam Hüseyin rejimine karşı kuzey cephesinin açılmasında kendi sahasının kullanılmasını reddeden ülkeye yardım eden rejim konumuna koymaktadır. Diğer yandan liderlerinin ABD’nin Irak’taki varlığına güçlü destek verdiği Irak’ın Kürt azınlığı ile ilişkileri de tartışmalı hale getirmektedir’’ yorumunda bulundu. Türk başbakanı Tayyıp Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesinde Bush ile yapacağı görüşmenin ABD ile olan ilişkiler açısından ‘’ciddi bir test’’ olduğunu söylediği ifade edilen haberde, ABD’li üst düzey bir yetkilinin ‘’istihbarat üzerindeki anlaşma ile askeri ziyaretler ilişkilerde farklı bir dönemeçte girdiğimiz anlamına gelmektedir. Türkler bunun nasıl işlediğini görmek istiyor’’ dediği aktarıldı. Time: ABD resmi olarak reddetti ancak fiilen onayladı Diğer yandan, Time gazetesinin geçtiği bir haberde Washington yönetiminin resmi olarak Pazar günü düzenlenen hava saldırısını onaylamadığını söylediği ancak ABD’nin hava sahasını kontrol ettiği ve Pentagon’un hava sahasını 3 saat süren saldırı için açtığı belirtildi. Gazeteye konuşan eski Ankara büyükelçisi, düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü uzmanlarından Mark Parris hava saldırısının ‘’Irak savaşının başlamasından bu yana ABD Türkiye arasında görülmemiş düzeyde gerçekleşen taktik işbirliğinin gelişimine takabul ettiğini’’ söyledi. Parris ‘’ABD nihayet, PKK konusunda belirttiğimiz söylem ile yaptıklarımız arasındaki farkı kapatmaya başladı’’ diye konuştu. Saldırılarla Türk hükümetinin kendi açısından içerdeki kamuoyu baskısını azaltmaya çalıştığını belirten Time ‘’ancak saldırılar bir diplomatik hedefe ulaşmak için yapıldığı izlenimini verirken, PKK’yi Kuzey Irak’ın yüksek dağlarında tümden bitirmeyi amaçlayan askeri hedef için gerekli olan işbirliğinden kaçındığı görülmektedir’’ yorumunda bulundu. Guardian: ABD-Türkiye tekrar bir arada İngiliz Guardian gazetesinde simon Tisdall imzalı bir makalede ise ABD ile Türkiye’nin tekrar birlikte hareket etmeye başladıklarını yazdı. Türkiye’nin Pazar günü 2003 yılından bu yana Güney Kürdistan’a en büyük operasyonunu gerçekleştirdiği belirtilen makalede, bu saldırının ABD’nin istihbarat işbirliği ve onayı ile gerçekleştirildiği ifade edildi. Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmanın kaderini Türkiye’nin, PKK ayaklanmasına son verecek sınırlı bir af gibi ekonomik ve yasal adımlarının belirleyici olabileceğini söyleyen Tisdall ‘’Türkiye askeri olarak abartılı oynarsa, ABD ile olan hasas yeni anlayış birliği sallantıya girer’’ yorumunda bulundu.
Kürt köyleri ve sivil halk Türk güçleri tarafından bombardıman altına alınırken başkan Barzani’nin Bağdat’a gitmesi bizim açımızdan biraz zor..
Kurdians: Tuesday, December 18, 2007BAŞKAN BARZANİ, TÜRK OPERASYONUNA TEPKİ OLARAK RİCE İLE GÖRÜŞMEYİ REDDETTİ... 18-Dec-07 [20:33]PNA-Federal Kürdistan başkanı Mesut Barzani , bugün Kerkük kentine sürpriz bir ziyarette bulunan ABD dışişleri bakanı Coondoleezza Rice ile görüşmeyi reddetti.Başkan Barzani, ABD’nin, Türkiye’nin Kürdistan Bölgesine yönelik askeri operasyonuna göz yumduğunu söylemişti. Kürdistan Bölgesi başbakanı Neçirvan Barzani, bugün başkent Hewlér’de yaptığı basın toplantısında , ABD dışişleri bakanı Rice’sın, alınan karar doğrultusunda Kerkük ziyaretinin ardından Bağdat’ta başkan Barzani’nin de hazır bulunacağı Irak yetkilileriyle bir toplantı gerçekleştirmesi bekleniyordu fakat Başkan Barzani, ABD’ nin göz yumduğu Türk operasyonuna tepki olarak bu toplantıya katılmayı reddetti.’’ şeklinde konuştu. Başbakan ayrıca , ‘’Kürdistan bölge sınırındaki Kürt köyleri ve sivil halk Türk güçleri tarafından bombardıman altına alınırken başkan Barzani’nin Bağdat’a gitmesi bizim açımızdan biraz zor..’’ dedi.