BIR AK PARTI ICRAATI : 'Türkçe dışında telefonda konuşmak yasak'

Telefonda Kürtçe'ye yasak! Erzurum H Tipi Cezaevi'nde yatan Fettah Karataş isimli tutuklu, Türkçe bilmeyen annesi ile anadili Kürtçeyle konuşmasına 'Kürtçe yasak' denerek izin verilmiyor. 1 yıldır annesiyle Kürtçe konuşmak için dilekçe veren Karataş'ın dilekçeleri ise 'Türkçe dışında telefonda konuşmak yasak' reddediliyor. Karataş, bu durumu kendi cümleleriyle mektubunda, 'Burada bir yıldır telefon türkçe olmuş' diye ifade etti. Türkiye tüm uluslararası platformlarda 'Kürtçe'ye özgürlük' verdiğini savunsada, uygulamada Kürtçe üzerindeki katı yasaklar devam ediyor. Kürtçe eğitim ve Kürtçe yayın konusunun tartışıldığı şu günlerde, Kürtçe konuşmaya da yasak geldi. Erzurum H Tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklular, 'Adalet Bakanlığı'nın genelgesi var' denerek telefonda Kürtçe konuşmamaları konusunda uyarıldılar. Uygulama ile cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin aileleriyle Kürtçe konuşmaları yasaklanmış oldu. Erzurum H Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Fettah Karataş da Türkçe bilmeyen annesi ve yengesi ile telefonda görüşmeye çalıştı. Annesi ile anadili olan Kürtçe konuşmaya izin vermeyen cezaevi yönetimi, ise topu AKP hükümetine attı. AKP Hükümeti'ne bağlı Adalet Bakanlığı'nın 1980 Diyarbakır Cezaevi'nde uygulamaya benzer şekilde, 'Türkçe konuş, çok konuş' mantığıyla, telefonda sadece Türkçe konuşmaya izin verdiği bildirildi. Türkçe bilmeyene telefon yasak Uygulama nedeniyle yaklaşık 1 senedir Türkçe bilmeyen annesi ve yengesi ile konuşamıyor. Konuyu İnsan Hakları Derneği'ne yarım yamalak Türkçesiyle bildiren Karataş'ın mektubundan kendi cümleleriyle Kürtçe yasağını şöyle anlattı: 'Burada bir yıldır telefon Türkçe olmuş. Ailemde Türkçe az bilen vardır. Annem, yengem Türkçe hiç bilmiyorlar, Kürtçe tek biliyor. Yasaya göre de telefonda Türkçe bilmeyen Kürtçe konuşamaz bu gelengede de vardır. Bir yıldır burda idareye dilekçe veriyorum. Annemle kürtçe konuşmak.' ERZURUM-ANF

İSTANBUL (08.05.2008) – ANF

  • Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan üst düzey bir Ergenekon yöneticisi, şok itiraflarda bulundu. Kürtleri öldürmek için milis gücü kurduklarını anlatan Ergenekon yöneticisi, Genelkurmay'ın söz konusu milis güce silah dağıtmayı kararlaştırdığını, ancak Ergenekon Operasyonu nedeniyle planlarının gerçekleşmediğini açıkladı.

Savcı Zekeriya Öz'ün yürüttüğü Ergenekon soruşturmasında sürpriz gelişme yaşandı. ANF'nin güvenilir kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Ergenekon yapılanmasında bir üst düzey yöneticisi Savcı Öz'e önemli itiraflarda bulundu. Güvenlik nedeniyle ismini deşifre edemediğimiz kişi, geçtiğimiz günlerde Ergenekon'un milis örgütlenme ayağını yürüttüğü gerekçesiyle gözaltına alındı. Ergenekon üst düzey görevlisi, Savcı Öz tarafından bizzat sorgulandıktan sonra tutuklanarak cezaevine konuldu.

ERGENEKON MİLİS GÜCÜ KURMUŞ

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde Savcı Öz tarafından 2.5 saat süreyle sorgulanan üst düzey Ergenekon üyesi, Ergenekon'un tüm Türkiye genelinde bir milis güç oluşturduğunu, bu gücün daha sonra motorize hale getirildiğini belirtti. Bu milis örgütlenmesinin askeri hiyerarşiye göre yapılandırıldığını aktaran üst düzey görevli, milis yapılanmasında en alt kademede yer alan kişiye "onbaşı", en üst kademede yer alan kişiye de "paşa" denildiğini aktardı.

 ‘KÜRTLERİ TEMİZLEYECEKTİK’

Ergenekon’un üst düzey sorumluluğunu yürüten kişi, Türkiye'nin Güney Kürdistan'a karşı başlattığı hava operasyonuyla eş zamanlı olarak milis yapılanmasını harekete geçirmeyi planlandıklarını belirterek, "Kuzey Irak'a operasyon başlatıldıktan sonra bizler de tüm metropollerde harekete geçecektik. Birinci amacımız metropollerdeki Kürt işgalini engellemekti. Örneğin Beyoğlu'ndaki tüm Kürt kurum ve kuruluşlarının adresleri, çalışanları, ev adresleri belirlenmiş ve tespit edilmişti. Hava operasyonu ile birlikte harekete geçecek Kürtleri temizleyecektik. Operasyon için her şey hazırdı" dedi.

 ‘GENELKURMAY SİLAH DAĞITACAKTI’

Irak'a yönelik operasyonun başlamasından sonra "harekete geç" emri almadıkları için hareketsiz kaldıklarını anlatan aynı üst düzey Ergenokon üyesi, Savcı Öz'e şu bilgileri verdi: "Operasyon başladı ancak bize harekete geç talimatı verilmedi. Bunun üzerine Veli Küçük'e mektup yazdım. 'Operasyon oldu hala neyi bekliyoruz' dedim. Küçük bana "Genelkurmay ile görüştüm. Genelkurmay 200 bin kişiye silah dağıtacağını söyledi. Ancak milis yapılanması emri sadece Genelkurmay'dan alacak" yanıtını gönderdi" şeklinde konuştu.

ERDOĞAN'I ÖLDÜRECEKTİK

Ergenekon operasyonu yüzünden planlamanın hayata geçirilmediğini ifade eden aynı kişi, Ergenekon'un AKP'ye karşı darbe planladığını, darbe ile birlikte Başbakan Erdoğan ve AKP çevresinin temizlenmesinin amaçlandığını, darbe öncesi zemin hazırlamak için suikast planları hazırlandığını söyledi.

 PAMUK, TUNCEL, BAYDEMİR…

Ergenekon üst düzey yetkilisi, Ergenokon Çetesi'nin suikast planlarına ilişkin olarak da şu detaylı bilgileri verdi: "Basına yansıdığı gibi Yazar Orhan Pamuk, Osman Baydemir ve Sebahat Tuncel öncelikli öldürülecek listede yer alan isimlerdi. Bunlar için tetikçi temin edildi. Ancak daha sonra bu tür eylemlerden vazgeçildi. Bu kararda planların erken deşifre olmasının büyük etkisi oldu." Ergenekon üst düzey yetkilisi, Pamuk, Tuncel ve Baydemir'i vuracak tetikçileri bizzat Fikri Karadağ'ın yetiştirdiğini söyledi.

ERGENEKON PORNO CD SATIYOR

2.5 saat süren itiraflarla Ergenekon soruşturmasına farklı bir boyut getiren üst düzey Ergenokon görevlisine Savcı Öz, "Dikkatimizi çeken bir husus var. Ergenokoncuların büyük kısmı genelde porno cd satıyor, uyuşturucu ticareti yapıyor. Neden?" diye sordu. Üst düzey Ergenokon yetkilisi bu soruyu yanıtlamazken Savcı Öz'ün "Ergenokon'un tepesi kim" sorusuna ise "Veli Küçük yanıtını" verdi.

SAVCI GENELKURMAY'I SORMADI

Yetkililer, Savcı Öz'ün itiraflarda bulunan üst düzey Ergenokon üyesine milis gücüne silah temin edecek Genelkurmay bağlantısı ile ilgili soru sormamasının oldukça manidar olduğunu, bu durumun Ergenokon soruşturmasında derinliğin Veli Küçük'e kadar olacağını, Veli Küçük'ü aşacak isimlere dokunulmayacağını gözler önüne serdiğini belirttiler.

DTP'liler Talabani ile görüştü

Kürt sorununun çözümüne ilişkin görüşmelerde bulunmak üzere dün Federal Kürdistan Bölgesi'ne giden DTP heyeti Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile görüştü. Görüşme sonrası bir açıklama yapan Türk, Kürt sorununun çözüm yerinin Türkiye olduğunu ancak dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayan Kürt siyasetçilere de görev düştüğünü söyledi. DTP Grup Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Dış İlişkilerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Sebahat Tuncel, DTP Eşbaşkan Yardımcısı Kamuran Yüksek, DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve DTP Muş Milletvekili Nuri Yaman'dan oluşan heyet, Süleymaniye kentinde Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin evinde bir araya geldi. Görüşmeye Celal Talabani, Federal Kürdistan Bölge Başkan Yardımcısı Kuster Resul, Irak Parlamentosu Üyesi Fuat Mahsum, YNK Polit Büro üyeleri Emerê Seyît Elî, Mustafayê Sekadîr, Osmanê Hecî Mehmut ve Ersalan Bahiz katıldı. Yaklaşık 2 saat görüşmenin ardından DTP'li heyet kaldığı Süleymaniye Palas Oteli'nde basına açıklama yaptı. 'Kürt sorununun çözülmesi için Kürt siyasetçilere büyük rol düşüyor' DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, Türkiye'de çatışmasız bir ortama geçilmesi ve demokratik bir sürece evrilmesi için çalışma yürütmek üzere temaslarda bulunduklarını belirtti. Kürtlerin kendini özgürce ifade edebilmesi gerektiğini belirten Türk, 'Bu konuda bizden çabalar beklenmektedir. Yeni bir sürecin geliştirilmesi için temaslarda bulunduk. Kürt sorunu demokratik bir sürece evrilmesi gerekir' dedi. Sorunun çözüm yerinin Türkiye olduğunu vurgulayan Türk, 'Bunun için iç dinamiklerle çözülmeye çalışan bir düşünce içindeyiz. Yani çağdaş bir iletişim dünyasında da yaşıyoruz. Demokratik siyaset içerisinde mücadele yürüten Kürt siyasetçiler de nerede olursa olsun dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun barışa katkı sunacak rol oynayabilir. Bunun için ortak çabanın daha fazla geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz' dedi. Türkiye'nin Kürt ve diğer halkları kucaklayan bir yaklaşım içinde olması gerektiğini ifade eden Türk, bunun Ortadoğu barışına da önemli bir katkısı olacağını söyledi. Ortadoğu'nun hassas bir bölge olduğunu belirten Türk, bölge sorunlarının demokratik esaslar çerçevesinde çözülmesi gerektiğini dile getirdi. Ortadoğu'da en fazla acıyı Kürtlerin çektiğine dikkat çeken Türk, 'Bu sürecin devamı Türkiye'de daha farklı sorunların gündeme getirecektir. Sakarya'da örneği görüldü. Bu konularda bize ve devlet yetkililerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Demokratik refleksin gelişmesi için çaba göstermeliyiz. Sorunun çözümüne yönelik düşüncemizi Sayın Talabani'ye de aktardık. Bunun için Sayın Cumhurbaşkanı'ndan da destek istedik' dedi. 'Temaslarımız devam edecek' Celal Talabani ve Kürt yetkililerle temaslarının önümüzdeki süreçte de devam edeceğini ifade eden Türk, 'Demokratik güçlerin güç oluşturabileceği bir ortaklık hazırlamaya çalışacağız. Ortak temasları geliştirecek ortaklık oluşturmaya çalışıyoruz. Barışçıl sürece ihtiyaç var. Bunu tartışmak için ortaklaşma ve güç birliği için bir aradayız' diye konuştu. Talabani'nin PKK'ye karşı yaklaşımı yönündeki sorulara Türk, şu yanıtı verdi: 'Mesele iç dinamiklere çözülmesi gerekiyor. Önemli olan bu sorunun nasıl çözüleceğidir. Barışçıl sürecin nasıl geliştirebileceğimizdir. Sayın Talabani de barışçıl bir sürecin kalıcı hale gelmesi için hazır olduklarını söyledi. Silahlı çözüm döneminin artık bittiğini ve demokratik siyasetle demokratik politika ile gelişmesi konusunda bu arayışın içinde olanlara destek vereceğini söyledi.' Talabani'nin çatışmalı ortamın diğer ülke ve kesimlere de yansıdığını bildiğini söylediğini ifade eden Türk, 'Ateşsiz ve silahsız bir ortamın ihtiyaç olduğunu söyledi. Ama önemli olan bunun alt yapısı üzerinde bir tartışma zemini üzerinde bir tartışma yürüttük' dedi. Kürt sorunun demokratik çözümü için herkesin ortak aklı ortaya koyabileceği bir yaklaşım içinde olması gerektiğinin altını çizen Türk, barışın önündeki engel ve kurumların üzerinde durmak gerektiğini söyledi. Meselenin isminin doğru konulması gerektiğini ifade eden Türk, AK Parti Hükümeti'nin siyasi ve ekonomik bir kriz içinde olduğunu söyleyerek, 'Türkiye'de yapılması gereken değişim ve dönüşümün hedef alınacağı bir yol haritası önüne koymalı. Krizle çözülecek bir noktada olmadığı da ortada' dedi.AYŞE OYMAN / ADNAN MUSTAFA - SÜLEYMANİYE