Bağdat Kurdistan'a vız geliyor

Kuzey Irak Kürt yönetiminin, yeni petrol yasasının onaylanmamasına ve Bağdat'ın tüm itirazlarına rağmen yabancı enerji şirketleriyle anlaşmalar imzalaması Irak'ta gerginlik yarattı. Kürt yönetimi Bağdat'ı dikkate almıyor... ABDUZZEHRA ERREKABİ Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, işgal altındaki Irak'a son ziyaretinde ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'la Bağdat'ta görüşmek için acele ediyordu. Ancak Kürt lider, Kerkük'e geldiğinde Rice'la görüşmekten kaçınmıştı. Gözlemcilerin bu durumdan yola çıkarak hazırladığı raporlar, Kürtlerin temel hedefinin Kerkük'ün ayrılıkçı Kürdistan bölgesine katılması olduğunda hemfikir. Diğer etnik gruplar açısındansa, bu talebin gerçekleşmesi imkânsız; temel neden de petrol gelirlerini elde etme arzusu. Kürtlerin aşamalı istila operasyonu gasp olarak görülüyor. Kürt varlığının büyümesi, özellikle de Türkmenler açısından büyük sıkıntı yaratıyor. Türkmenler Kerkük'ü tarihi bir Türkmen kenti, Kürtleri de kentte önemli bir azınlık sayıyorlar. Kerkük'te çıkmaz Artan güçlerinin Kürtlere, Kerkük'le ilgili çekişmeyi kaynama noktasına götürecek türden bir emrivaki yaratma imkânı verdiği şüphesiz. Anayasa taslağının belirlenmesindeki rolleri Kürtlere, hükümeti Kerkük'ün Arap dokusunun yok edilmesine yol açacak bir program uygulamak zorunda bırakan bir maddeyi anayasaya sokma olanağı sağladı. Bunu 2007 sonunda yapılması öngörülmüş olan nüfus sayımı ve referandum hazırlığı izledi. Fakat anayasa her halükârda Kürtlerin hak sahibi olduğunu belirlese de, Kerkük'teki gruplar ve merkezi hükümetin büyük kesimi bu icraatları desteklemiyor. Ayrıca açıklandığı üzere, Kuzey Irak'a komşu ülkeler Kerkük'ün Kürt oluşumuna katılmasına karşı çıkıyor. Özellikle de Türkiye, Kerkük'ün resmi olarak Kürt bölgesine katılmasına göz yummayacağına ve Kürt ayrılıkçı uygulamaları durdurmak için son çare olarak askeri müdahalenin yanı sıra diplomatik gücü de elinde bulundurduğuna işaret etti. Türkler bozuk plak gibi belirli aralıklarla tehdit yöneltmeyi sürdürüyor. Bu tehditler, Türklerin Kerkük ve Musul'la ilgili emelleriyle alakalı. Hükümete bağlı Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu, Musul ve Kerkük'ü Irak'a bağlayan 1926 anlaşmasını gözden geçirme çağrısı yaptı ve Washington'ın Irak'ı bölmeyi kararlaştırması durumunda, bu iki kenti almanın Türkiye'nin hakkı olduğunu, çünkü Türkiye'nin Musul ve Kerkük'ü birleşik Irak devletine bıraktığını ifade etti. Irak uzmanı gözlemciler, son zamanlarda ayrılıkçı Kürt oluşumun hükümetiyle uluslararası petrol şirketlerinin imzaladığı anlaşmaların Irak'taki anlaşmazlıklara eklenmesi sonrası, Bağdat'taki Maliki hükümetiyle Kürtler arasında bir çatışma meydana geldiğini gözlemledi. Irak Petrol Bakanı Hüseyin el Şehristani'nin Riyad'taki son Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) toplantısı sonrasında, 'Bağdat'ın onayı olmaksızın anlaşma imzalayan şirketlerin hükümet kurumlarıyla çalışma imkânı bulamayacağını' belirtip, 'hükümetin bu şirketleri cezalandırma uyarısı yaptığını ve Irak'ın çıkarılacak petrolün ihracatına izin vermeyeceğini' söylediği belirtiliyor. Parlamentonun yeni petrol yasasına nihai onay vermesinden önce ve merkezi hükümetin itirazına rağmen, Kürtler petrol çıkarılması konusunda 20 yabancı şirketle anlaşma imzaladı. Aynı çerçevede, parlamentonun petrol ve doğalgaz komisyonu başkanı Abdulhadi el Hasani, Kürtlerin petrol ve doğalgaz yasası çıkarma konusunda merkezi otoriteden bağımsız hareket etmelerinin Irak toplumunda olumsuz sonuçlar yaratacağını belirtti. El Hasani basın açıklamasında Kürtlerin, anayasanın Kürtlerle merkezi yönetim arasında yapılmasını öngördüğü siyasi istişareleri petrol ve doğalgaz konusunda gerçekleştirmediğini ekledi. Komisyon Başkanı, bu durumun Kürtlerin petrol ve doğalgaz kârlarını artırma eğilimine işaret ettiğine dikkat çekti ve Kürtlerin yabancı şirketlerle imzaladığı anlaşmaların ortak anayasada öngörülmediğini vurguladı. El Hasani, Kürtlerin yabancı şirketlere verdiği kâr oranının dünya piyasalarına göre yüksek olduğunu açıkladı. Eski anlaşmalara yeni düzenleme Kürt milletvekili Mahmud Osman yabancı şirketlerle petrol anlaşmaları yapmanın Kürtlerin anayasal hakkı olduğunu ifade ederken, başbakan Maliki'nin danışmanı Yasin Mecid'se merkezi hükümetle Kürtler arasında büyük anlaşmazlıklar yaşandığını yalanladı ve Kuzey Irak'taki petrol anlaşmaları konusunda hükümetin tutumunu Petrol Bakanı Şehristani'nin belirlediğini söyledi. Kürtler her halükârda Maliki hükümetinin itirazlarıyla ilgilenmedi ve birçok uluslararası şirketle petrol ve doğalgaz yatırımı için yeni anlaşmalar imzaladılar. Ayrıca eski anlaşmalara da yeni düzenlemeler getirdiler. Kürtler, silahlı PKK unsurlarının izini sürmek için Kuzey Irak'a girme yönündeki Türk tehditlerine rağmen, uluslararası şirketleri çekmek için uzun vadeli planlarını hayata geçirdi. (Lübnan gazetesi Müstakbel, 29 Ocak 2008)-radikal

Göç mağduru Rusya Kürtleri

Sovyetler Birliği tarafından 1989'da Don Kazaklarının yaşadığı Krasnadar bölgesine göç ettirilen Kürtler, tüm zorluklara rağmen gelenek ve göreneklerini sürdürüyor. Rusya Kürtleri Bölge'deki gelişmeleri de yakından takip ediyor. Eski Sovyet coğrafyasında yaşayan azınlıkların çoğu taşra bölgelerindeydi. Sovyet sisteminin değişmesiyle birlikte herkes bir mecra buldu kendine, ama o dönemde taşranın en diplerinde yaşayan, sürekli dağ bölgelerine doğru çekilen Kürtler hâlâ taşrada yaşamaya devam ediyorlar. Yaşadıkları coğrafyaya kendi kültürlerini de taşıyan Kürtlerle diğer halklar arasındaki kültürel diyalog ise kimi zaman sancılı, kimi zaman şenlikli... Devlet kayıtlarına göre halen Krasnadar bölgesinde 6 bin Kürt yaşıyor, gayri resmi yerleşimlerle birlikte 8 bini buluyor bu sayı... Adıgey bölgesinde bulunan 6 köydeki sayıları ise 4 bin kadar... Adıgey'de yerleşik halk Çerkes olsa da burası tam bir halklar mozaiği... Ermeniler, Ruslar, Yunanlılar, Tatarlar, Asurilerle birlikte Kürtler de bu mozaiğin renklerinden birini oluşturuyor. Kürtler ve göç Krasnadar bölgesi, Rus edebiyatçı Şolov'un 'Durgun Don' romanında geçen Don Kazaklarının yaşadığı bir bölge. 1989'da Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışmalarda göçe tabi tutulan Kürtler, Pimakov'un talimatıyla bu bölgeye yerleştirildiler. Bu göçe şahitlik edenler bu dönem trenlerle buralara göçertilen Kürtlerin sayısının 60-65 bin olduğunu belirtiyor. Bunların 50 bin kadarı Krasnadar çevresine, 15 bin kadarı Adıgey bölgesine yerleştirilmişti. Ancak devletin desteğini çekmesiyle giderek yoksullaşan Kürtler, çareyi Rusya'nın diğer bölgelerine göç etmekte bulmuşlar. Ve sonunda Krasnadar'da 8 bin civarında Kürt kalmış. Çerkes yöneticiler Kürtlerden oy aldığı için memnun olsa da, bölge yönetimi hâlâ Kürtleri politik olarak ulusal güvenlik sorunu olarak görüyor. 1989'da Kürtler bu bölgeye yerleştirildiği sırada başlayan otonomi tartışması, bu paranoyanın temelini oluşturuyor. Bu nedenle Çerkesler ve aşırı milliyetçi Slav örgütleri, Kürtlerin buradaki yoğunlaşmalarını bir özerklik talebi korkusuyla izliyor. Bazı basın organları ve internet sitelerinde bu yüzden sürekli Kürt karşıtı bir söylem kullanılıyor. Tek gelir kaynağı kabak üreticiliği Bu bölgede hayatını sürdüren Kürtler, hâlâ geleneklerini sürdürüyorlar. Bir evde aynı sülaleden 7-8 çocuklu iki-üç aile birlikte yaşıyor. Diğer halklar tarafından garip karşılanan bu durum, yeni nesille yavaş yavaş değişiyor. Kalabalık aile ve toprak işçiliği Kürtleri serf konumunda tutuyor. Adıgey'in köylerinde yaşayan Kürtler çoğu zaman Ruslardan kiraladıkları topraklarda tarım yapıyorlar. Kendileri için aldıkları küçük bahçeler henüz istihdama yetmiyor. Bu yüzden de çoğu aile kiraladığı topraklarda çalışıyor ve mahsulden elde ettikleri gelirleri toprak sahibiyle paylaşıyor. Kürtler daha çok kiraladıkları topraklarda kabak yetiştiriyorlar. Çünkü bu topraklar, en cok kabak ürünü için verimli. Diğer yandan, üreticiler kapılarının önünde ürünlerini satabiliyorlar. Kabağa ihtiyacı olan fabrika sahipleri, özel arabalarıyla bu köylerdeki satıcıların kapılarına kadar gelip ürünleri satın alıyorlar. En büyük sorun işsizlik İşsizlik konusunda bilgi veren Feyzo Hüseyin, Kürtlerin genelde kabak yetiştirmelerine rağmen yer yer az olan topraklarından maksimum gelir elde etmek için seracılık yaptıklarını da kaydediyor. Her evin tarımın yanında birkaç baş hayvan da yetiştirdiğini belirten Hüseyin, bölgedeki Kürtlerin en büyük sorununun işsizlik olduğunu dile getiriyor. Hüseyin, genç bir nüfusa sahip olan Kürtlerin sadece bir kısmının yılın bazı mevsimlerde tarım yapabildiğini söylüyor. Çünkü arazi az... Tarımda iş bulamayan Kürtlerin önemli bir bölümü ise sürekli işsiz... Kültürel çatışma yaşanıyor Tam bir mozaik olan 700 hanelik Belo köyünde 200 hane Kürtlere ait. Buradaki Kürtlerin kurduğu Kürt Kültür Derneği, çevre köylerde ve Adıgey Özerk Cumhuriyeti'nde belli bir saygınlık kazanmış durumda. Kürt Kültür Evi ve Yerel Kürt Meclisi Başkanı Xudeda Ahmet, Kürtler ve Ermeniler gibi bazı halkların sonradan göçle buraya geldiklerini anlatıyor. Ve ekliyor: 'Halklar arasında toplumsal uzlaşma da var, kültürel farklardan doğan sorunlar da...' Aynı köyde yaşayan halkların birbirlerini kabullendiklerini, acı ve tatlı günlerini paylaştıklarını vurgulayan Ahmet, 'Ancak gençler kültürel bir çatışma yaşıyor. Bunun toplumlararası uzlaşmayı zora sokacağından korkuyorum' diye konuşuyor. Evlilik ilişkileri geliştiriyor Yaşanan kültürel çatışmaya rağmen Kürtlerle diğer toplumlar arasında evlilik ilişkileri oldukça yaygın. Örneğin Sadove köyünde yaşayan Yunus adlı yurttaşın ailesi oldukça ilginç. Yunus önce bir Kürt kızıyla evleniyor, ancak çocukları olmayınca eşi Yunus'un yeniden evlenmesine izin veriyor. Yunus komşu köyden, bir kız çocuğu annesi dul bir kadın olan Nataşa Stubovokova ile evleniyor. Şimdi Yunus'un iki eşi ve biri üvey olmak üzere 3 çocuğu var. Çocukların hepsi Rus anneden olmasına rağmen evde Kürtçe konuşuyorlar ve Kürtçe'yi Rusça'dan daha iyi biliyorlar. Şüphesiz Ruslarla evlilik yapan bir tek Yunus değil. Kürtler ve Ruslar arasında evlilik oldukça yaygın. İslam'a inanıyorlar Burada yaşayan Kürtler Müslüman ancak, ibadetleri yerine getirme konusunda oldukça esnekler. Sayıları parmakla gösterilecek kadar az olan melelerden biri olan Abdulbari Hısso, Kırgızistan'dan gelmiş. Mele Hısso burada yaşayan Müslüman Kürtlerin Müslümanlığı bilmediklerinden yakınıyor. Mele Hısso, buradaki Kürtlerin dini inancıyla ilgili şunları aktarıyor: 'Ermenistan, Azerbaycan hatta Kazakistan'dan buraya gelen Kürtler, Müslüman inancını benimsemiş ancak ne Müslümanlık hakkında bilgileri var, ne de ibadet ediyorlar. Çoğu İslam'ın beş şartını bile bilmiyor. Asla namaz kılmaz ve oruç tutmazlar. İslam'ı çoğu zaman Hıristiyanlık gibi ele alıyorlar ve yaşamlarıyla inançlarını birbirinden ayrı tutuyorlar. Örneğin yaşadıkları köylerde cami veya mescit yok ve toplu ibadet talep etmiyorlar. Ama ölülerinin İslam'a göre yıkanmasını istiyorlar, kurban ve Ramazan bayramlarını kutluyorlar.' Yaşlı kadının Demirtaş sorusu Rusya Kürtleri, Kürdistan'daki gelişmelere de oldukça duyarlılar... Örneğin Sadove köyünden Kaze adlı yaşlı kadının sorduğu ilk soru DTP Eşbaşkanı Nurettin Demirtaş'ın neden tutuklandığı ve sonuçlarının ne olabileceğiydi... Ülkelerini hiç görmemiş olsalar bile, ülkelerindeki sorunları yakından takip etmeleri ve bölgede Kürtlerin uğradıkları baskılara karşı bu kadar ayrıntılı bilgi sahibi olmaları şaşırtıcı geliyor bize. Dünyanın başka yerlerindeki Kürtler gibi onlar da Roj TV izliyorlar. Ancak bölgede konuştuğum birçok insan PKK'nin geliştirdiği silahlı direnişten sonra Kürtlerin de giderek ülkeleri hakkında daha duyarlı olduğunu ve televizyon olmasa bile çeşitli yayınlar yoluyla olup bitenleri öğrenmeye çabaladıklarını belirtiyorlar. Rusya'da göçle, ekonomik sefaletle, yoksulluk ve sürgünlerle iç içe yaşayan Kürtler, hâlâ kültürlerini koruyor ve Kürdistan'daki gelişmeleri dikkatle takip ediyorlar. Sorunlar kadınların sırtında Kürt toplumu içinde şaşırtıcı bir biçimde eğitim düzeyi düşüyor. Sovyet döneminin nispi imkanlarından dolayı kısmen eğitime yönelen ve giderek okuma düzeyi yükselen Kürtler, Sovyet sonrasındaki yeni göç dalgasıyla birlikte tekrar eski cehalet kıskacına giriyor. Rusya'nın kırsal bölgelerinde yaşayan Kürt çocuklarının eğitim düzeyi düşüyor. Özellikle de kız çocukları içinde bu oran belirgin biçimde göze çarpıyor. Bu durum, önemli toplumsal sorunlara da yol açıyor. Kız çocuklarının okuldan erken alınması ve küçük yaşta evlendirilmesi bu sorunların başında geliyor. Adıgey Kürt Kültür Derneği çalışanlarından Newroz Serhat, sorunun kapalı feodal yapıdan kaynaklandığını belirtiyor. Erken yaşta evliliği geleneksel yapıya bağlayan Serhat, sosyal yapıdaki farklı kültürler karşısında duyulan paniğin bunda rol oynadığını anlatıyor. Serhat'a göre Kürtler, çocuklarının Rus komşulara benzeyeceğinden korkuyor ve erken yaşta evlendirerek kontrol altına almak istiyorlar. Son 15 yılda erken yaştaki evliliklerde yaşanan artışı da bunun göstergesi olarak sunuyor Serhat... Ancak Kürt kadınlarının tek sorunu bu değil. Kadınlar, diğer Kürdistan parçalarında olduğu gibi tarlada çalışıyor ve bütün gıda ihtiyacını onlar karşılıyor. Bu nedenle kadınlar, sosyal ve ekonomik sorunlardan en çok etkilenen kesim oluyor. Kürtlerin bilinen 'kaderi' burada da değişmedi Kürtlerin kendi coğrafyalarındaki sefalet ve geri kalmışlık, bu bölgede de yakalarına yapışmış durumda. Rusya'nın diğer bölgelerindekiler gibi Adıgey Kürtleri de bürokratik sorunlarla boğuşuyor. Halen bine yakın kişi, kimlik veya oturum belgesi olmadığı için köylerinden dışarı çıkamıyor. Kürt Kültür Merkezi ve Yerel Kürt Meclisi Başkanı Xudeda Ahmet, bölge yönetiminin oturum ve yurttaşlık verdiğini ancak bunda eli ağır davrandığını belirtiyor. Ahmet, bu durumu yeni Kürt göçlerinden duyulan kaygıya bağlıyor. Bölge yönetiminin bu tutumu hukuk ve insan hakları açısından büyük bir haksızlık olarak değerlendirilse de, yeni göçler ve bekleme konusundaki kaygılar hiç de yersiz değil. Çünkü Kırgızistan'daki Kürtlerin bu bölgeye göçleri halen devam ediyor. Kırgızistan Kürtlerinin sosyal ve ekonomik durumları kötüye doğru giderken, Kazakistan Kürtleri arasında son dönemlerde uğradıkları baskılar nedeniyle her an yeni bir göç dalgasının patlak vermesi bekleniyor. Adıgey Kürtleri ise göçlerin yeni sorunlara yol açmasından kaygılı. Çünkü bölge yönetimi daha önce yeni göçlerin olmaması için uyarılarda bulunmuş. Aslında göçler konusunda yasal yollar da var. Örneğin Rus devleti eski Sovyet coğrafyasında yaşayan insanların Rusça bilme koşuluyla Rusya'nın belli bölgelerine göç etmesine izin veriyor, hatta bunu teşvik ediyor. Ancak Kürtler tuhaf bir biçimde, devlet yasaları ve planlarından bağımsız hareket etmeyi seçiyorlar. KRASNADAR - ANF RAHMİ YAĞMUR