Yürüttükleri psikolojik politikalarla DTP'yi bölmeyi hedefleyen, birbiri ile çatışmalı göstererek kamuoyunu etkilemeye çalışan yayınlar her geçen gün yeni bir ayrışma noktası üretiyor. Daha önce Şahinler- Güvercinler tartışması ile bu konuda kafaları muğlaklaştırmaya çalışan kimi medya organları bir süredirde DTP'li vekilleri Kürtçe bilen ve bilmeyen diye ayırıyor, ne hikmetse kürtçe bilmeyenlerle 'Şahin'leri aynı isimler olduğunu yazıp çizerek DTP'yi karalama kampanyasına tavan yaptırmaya çalışıyorlar. Kendilerinin Kürtçe bilen ve bilmeyen biçiminde ayrıştırılmasına tepki gösteren DTP'li vekiller ise, bazılarının kendi anadillerini bilmemelerinin Türkiye'nin bir ayıbı olduğunu, bunun yapılan asimilasyon politikalarının göstergesi olduğunu kaydediyorlar. 'Mecliste Kürtçe Konuşamazlar' diyen TBMM Başkanı Köksal Toptan'a ise 'neden?' diye soruyorlar.
Niçin İngilizce oluyorda Kürtçe olmuyor
Kürtçe meselesinin yanlış aktarıldığını ve tartışıldığını belirten DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, 'Sorun neden Kürtçe Meclis'te konuşulamıyor sorunudur' dedi. Meclis'te Kürtçe konuşma kararları bulunmadığını böyle bir tartışma da yürütmediklerini belirten Ayna, Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın 'Konuşamazlar' açıklamasına tepki göstererek, 'Ancak, biz böyle bir karar alırsak, kimse bizim konuşup konuşmamamıza karar veremez. Bu kararı alırsak, bunun bedelini öderiz. Eğer bu Meclis'te birileri İngilizce, İsrail'ce konuşabiliyorsa neden bir Kürt milletvekili Kürtçe konuşamasın? Bu konudaki yasaların yanlışlığına dikkat çekiyoruz' ifadelerini kullandı.
Kürtçe bilmemek Türkiye'nin ayıbı
TZPKurdi tarafından başlatılan anadil kampanyasına destek verdiklerini ve bunu Meclis'e taşıyacaklarını belirten Ayna, bazı kesimlerin bilerek tartışmayı saptırdığını kaydetti. Kürtçe konuşmanın bir hak olduğunu kaydeden Ayna 'Meclis'te de sokakta da okulda da haktır. Yanlış olan bir Kürt milletvekili olarak, Türkiye'nin asimilasyon politikaları nedeniyle benim dilimi bilmememdir. Yanlış olan Kürtçe bilen vekillerin Kürtçe konuşamıyor olmasıdır. Tartışılması gereken bunlardır. Aydınların, kendilerine demokratım diyenlerin, Türkiye AB'ye girmeli diyenlerin, bu nedenle faşist AKP'nin peşine düşenlerin bunu görmesi gerekiyor. Keşke bu çevreler, 'Bu kadar milletvekili Kürt'tür ama Kürtçe bilmiyor bu Türkiye'nin ve bizim ayıbımızdır' diyebilselerdi' dedi.
Söylem 2 Mart darbesinin devamı
DTP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ise ilkesel olarak anadili savunduklarını ve bunun da parti programlarında yer aldığını hatırlattı. Tuncel, 'Başbakan Almanya'da asimilasyonun bir insanlık suçu olduğunu söylüyordu. Bugün biz kendi anadilimizi yani Kürtçe'yi bilmiyorsak bu Türkiye'nin ayıbıdır, uygulanan politikaların sonucudur' dedi. TZPKurdi tarafından başlatılan anadil kampanyasına destek verdiklerini söyleyen Tuncel, Toptan'ın 'konuşamazlar' açıklamasını 12 Eylül darbe zihniyetinin sonucu olarak değerlendirdi. Yaklaşımın DEP'lilere yönelik 2 Mart darbesinin devamı anlamına geldiğini kaydeden Tuncel, 'Bu tekçi zihniyetin devamıdır. DTP'ye açılan kapatılma davası da aynı zihniyetin sonucudur. Türkiye gerçekten şeffaf ve demokratik bir ülke olacaksa önce buradan başlaması gerekiyor' ifadelerini kullandı
Açıklamalar asimilasyona destek
Gazetelerde Kürtçe bilen ve bilmeyen milletvekillerinin sıralanmasının asimilasyon politikalarına verilen destek anlamına geldiğini belirten DTP Grup Başkanvekili ve Van Milletvekili Fatma Kurtulan ise, Türkiye'de Kürt vekillerin neden anadilini konuşamadığı sorusunun sorulması gerektiğini söyledi. Anadil hakkını savunmak için illa Kürtçeyi bilmek gerekmediğini kaydeden Kurtulan, anadil hakkını savunan Türklerinda var olduğunu, Türkiye'de Kürtçe yasağı olduğunu belirtti. Anadilde eğitim, siyaset ve yayın yasağının kaldırılmasını istediklerini hatırlatan Kurtulan Toptan'ın Meclis'te 'Kürtçe konuşamazlar' sözlerine şöyle tepki gösterdi: 'Jose Manuel Barosso ve ABD Başkanı Bill Clinton Meclis kürsüsünde kendi anadilleri ile konuşuyor neden bu ülkenin vatandaşı olan Kürtler kendi ana dilinde kendisini ifade edemiyor. Bu talep bir çırpıda engelleniyor. Bir karar var biz yapacağız diye söylemiyorum. Bu tartışılabilir. Olması durumunda kıyamet mi kopacak, neden yabancılar gelip bizim Meclis'te konuşuyor da, Türkiye vatandaşı Kürtler konuşamıyor?'
DTP'den Taraf ve Milliyet gazetelerine tekzip
Demokratik Toplum Partisi (DTP), içerisinde çelişki yaratma ve yakalamaya odaklanan Taraf ve Milliyet gazetelerine DTP'den tekzip geldi. DTP tarafından yapılan açıklamada yapılan haberlerin DTP içinde çelişki yaratmaya yönelik olduğu belirtildi. Açıklamada, yapılan haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtilerek, bir grup gazeteci ile yaptıkları görüşmede, TZPKurdi'nin başlattığı anadil kampanyasına destek verdiklerini beyan ettikleri belirtildi. Konunun Meclis'te gündemleşmesi için, 'DTP'li vekiller Meclis kürsüsünde Kürtçe konuşsun' gibi öneriler geldiği ve bu önerilerin değerlendirileceği kaydedilen açıklamada, bu sözlerin alınan bir karar şeklinde yansıtıldığı kaydedildi. Açıklamada, şunlara yer verildi: 'Söz konusu haberlerin, sanki bu konuda Parti Meclisi'nin kararı varmış, kimi PM üyelerinin ve Eşbaşkanlarımızın ise bu karardan haberi yokmuş gibi yansıtılmasının bir gazetecilik marifeti olmadığını düşünüyoruz. Bundan hareketle de parti içi çelişkiler yaratılmasına dönük bu tür çarpıtma haberleri üzüntüyle izlemekteyiz. Bir yandan basın özgürlüğü savunuculuğu yapıp diğer yandan özellikle DTP söz konusu olduğunda en temel basın etik ilkelerini dahi göz ardı etmekten çekinilmemesi ibret vericidir. Eşbaşkan Yardımcımız Kamuran Yüksek alınmış bir karardan bahsetmediği gibi, konuya ilişkin parti içerisinde bir çelişki de söz konusu değildir. Parti Meclisimiz anadil kampanyasına ilişkin önerileri değerlendirerek karara bağlayacak ve kamuoyuna duyuracaktır.
ANKARA / DİHA
Bingöl'de çıkan çatışmada yaşamını yitiren İran doğumlu Şirzat Paşayi'nin cenazesinin memleketine götürülmesi İçişleri Bakanlığı emriyle engellendi
Bingöl Kiğı'da çıkan çatışmada yaşamını yitiren İran doğumlu HPG'li Şirzat Paşayi'nin cenazesinin memleketine götürülmesine izin verilmedi. Askerlerin iki defa yoldan çevirdiği cenaze, Bingöl'de toprağa verildi. DTP Milletvekili Gültan Kışanak, bu uygulamanın bizzat İçişleri Bakanlığı'nın bilgisi dahilinde geliştiğini söyledi. Kışanak, 'Bakanından valisine, savcısından askeri yetkililerine kadar hepsi bu insanlık suçunun ortağıdır' dedi.
Mutabakatın meyvesi
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un uzlaşmasından sonra devreye konulan yeni konsept, meyvelerini vermeye başladı. Bingöl'ün Kiğı ilçesinde Tevzat Karakolu'na düzenlenen baskında çıkan çatışmada yaşamını yitiren HPG'li İranlı Şirzat Paşayi'nin cenazesinin İran'a götürülmesinin iki defa engellenmesi üzerine aile, Paşayi'nin cenazesini Bingöl'de toprağa verdi. DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, 3 gün boyunca insanlığa dair bütün değerlerin ayaklar altına alındığını söyledi. Kışanak, 'Bu ülkede bakanından valisine, savcısından askeri yetkililerine kadar hepsi bu insanlık suçunun ortağıdır. Bizzat İçişleri Bakanlığı'nın bilgisi dahilinde bu hukuksuzluk günlerce sürmüştür' dedi. Engel ve baskılar birçok kentte protesto edilirken, Hakkari'de kepenkler kapatıldı.
HPG'lilerin cenazelerine tahammülsüzlük Ramazan ayında da sürüyor. Elazığ Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesi morgunda önceki gün alınan İranlı HPG'li Şirzat Paşayi'nin cenazesi, İran'da toprağa verilmek üzere yola çıkarılırken, önce Van'ın Balaban, sonra da Bitlis'in Güroymak ilçesi girişinde bulunan askeri arama noktasında engellerle karşılaştı. DTP Van Milletvekili Özdal Üçer, Diyarbakır Milletvekili Gülten Kışanak, Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı ve Diyarbakır, Muş, Bitlis, Bingöl ve Van il başkanlarının da aralarında bulunduğu yüzlerce DTP'li Güroymak'a akın ederken, askeri yetkililer, Adalet Bakanlığı'nın talimat gönderdiğini ve cenazenin Bingöl'e götürülerek belediyeye teslim edilmesi gerektiğini aktardı. Bitlis Valisi Mevlut Akbaş olay yerine giderek DTP'liler görüştükten sonra Elazığ Cumhuriyet Savcısı da daha önce verdiği karardan döndü. Savcı, sadece Bingöl için defin kararı vereceğini bildirdi.
Paşayi Bingöl'de toprağa verildi
Bunun üzerine Paşayi'nin cenazesi çevre illerden gelen 100 araçlık konvoyla Bingöl'e götürüldü. Paşayi, Düzağaç Şehir Mezarlığı'nda 'Şehit namirin' sloganları eşliğinde toprağa verildi. Cenaze töreninde konuşan Paşayi'nin amcası Sait Paşayi, devlete tepki gösterdi. DTP Diyarbakır İl Başkanı Necdet Atalay, uygulamanın yeni bir konsept ve saldırı yöntemi olduğunu vurguladı. Atalay, 'Bu yeni konsept ve saldırı, Genelkurmay ve AKP'nin yani İlker Başbuğ'un ve Erdoğan'ın yeni politikalarıdır' dedi.
İnsanlık değerleri ayak altında
DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ise, 3 gün boyunca insanlığa dair bütün değerlerin ayaklar altına alındığını söyledi. Kışanak, şunları kaydetti: 'Bu ülkede bakanından, valisine, savcısından, askeri yetkililerine kadar hepsi bu insanlık suçunun ortağıdır. Bizzat İçişleri Bakanlığı nezdinde temaslar yapılmıştır. Bu hukuksuzluğa bir an önce son vermek istenmiştir. Ama ne yazık ki bakan bilgisi dahilinde bu hukuksuzluk günlerce sürmüştür. Ama bu halk geçmişte olduğu gibi bu günde evlatlarına sahip çıkmıştır. Bundan sonrada çıkacaktır.' Kitle cenaze töreninin ardından Bingöl DTP İl Binası'na giderek aileye taziye ziyaretinde bulundu. Taziyeler, DTP Bingöl İl Binası'nda 3 gün kabul edilecek.
Birçok ilde protesto
Cenazenin engellenmesi, Diyarbakır ve Hakkari başta olmak üzere birçok ilde düzenlenen gösterilerle protesto edildi. Diyarbakır'da toplanan kalabalık yürüyüşle engellemeleri kınarken, Hakkari ve Yüksekova'da kitle sokaklara çıkarak gösteri yaptı. Gece geç saatlere kadar süren gösteriler, cenazenin Bingöl'de toprağa verileceği kararının ardından sona erdi. Cenazenin defnedildiği gün de Hakkari'de esnaf tepkisini kepenkleri açmayarak gösterdi.
Köşker Maraş'ta son yolculuğuna uğurlandı
Paşayi ile aynı karakol baskınında yaşamını yitiren HPG'li Derviş Köşker (Özgür Roni) de Maraş'ın Elbistan ilçesi Çokyaşar köyünde yüzlerce kişinin katılımya toprağa verildi. Mezarlıkta yapılan cenaze törenine DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan,DTP PM üyesi Mehmet Selim Özalp, Yurtsever Demokratik Gençlik (YDG) Meclis üyeleri, İHD Diyarbakır Şube yöneticileri ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Maraş İl Başkanı Ayşe Sonsamancı'nın yanısıra çok sayıda kişi katıldı. Sık sık Öcalan lehinde sloganların atıldığı cenaze töreninde konuşan Köşker'in babası Mehmet Köşker, 'Oğlum Kürdistan halkının şehididir. Kürt halkının başı sağolsun' dedi. Öte yandan geçen yıl Batman'da yaşamını yitiren HPG'li M. Mansur Koçak (Munzur Welat) için Siirt'te, 31 Ağostos'ta Dersim'in Ovacık ilçesinde yaşamını yitiren HPG'li Kader Çiftçi ve Aynur Erdem için de Diyarbakır'da mevlit verildi.
BİNGÖL / DİHA
PARLAMENTO BAŞKANI MÜFTÜ: “SİLAH ALIMI İLE İLGİLİ TUTUMUMUZ YANLIŞ ANLAŞILDI”
Kurdians: Sunday, September 14, 2008PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Parlamentosu Başkanı Adnan Müftü, “Tutumumuz bazı kesimler tarafından yanlış anlaşıldı. Biz, Irak ordusunun silahı olmasın demedik. Ancak gelecekte bu silahların Irak halkına karşı kötü kullanılmaması için garanti istememiz hakkımız.” dedi.
Dün Kürdistan Üniversitesi’nde ABD Büyükelçiliği’nin Kürdistan Bölgesi’ndeki temsilciliği tarafından 11 Eylül terör saldırılarının 7’inci yıl dönümü münasebetiyle bir anma merasimi düzenlendi.
Merasime, Kürdistan Bölge Parlamentosu Başkanı Adnan Müftü, Parlamento Başkan Yardımcısı Dr.Kemal Kerkuki, Kürdistan Demokratik Parti siyasi Büro Sekreteri Fazıl Mirani, Hewler Valisi Newzad Hadi, parlamento üyeleri ve bazı hükümet yetkilileri de katıldı.
Merasimde bir konuşma yapan Adnan Müftü, 11 Eylül kurabanlarının aileleri ve ABD halkıyla ortak üzüntüyü paylaştıklarını söyledi.
Müftü, 11 Eylül saldırısının meydana geldikten hemen sonra Kürdistan halkı ve Kürdistan Bölgesi Liderliği’nin bu insanlık dışı saldırıyı sert bir şekilde kınadığını hatırlatarak teröristlerin bu saldırıyla İslam dinini lekelemek istediklerini, ancak İslam dininin bu tür davranışlardan uzak olduğunu belirtti.
Müftü konuşmasında ayrıca, “Kürdistan ve Irak halkının hala ABD’nin destek ve yardımına ihtiyacı var. Çünkü federal demokratik ve Anayasa çerçevesinde yeni bir Irak’ın inşası için önlerinde büyük engeller var. Demokrasi Irak’ta yeni bir modeldir. Irak’ın özgürleştirilmesinden sonra ilk kez bütün oluşumların istek ve haklarını garantileyen bir Anayasa kurulabildi. Bu da ABD, İngiltere ve mütefiklerin rolü ve yardımıyla yapılamazdı. Bu yüzden ABD’nin yardımı, Iraklıların anayasaya bağlı kalmaları ve ülkede demokrasi yerleşene kadar devam etmeli ” dedi.
Irak’ın silah alacağı yönündeki haberlere ilişkin Kürdistan Parlamentosunun tutumu hakkında Adnan Müftü, “Tutumumuz bazı kesimler tarafından yanlış anşıldı. Biz, Irak ordusunun silahı olmasın demedik. Ancak gelecekte bu silahların Irak halkına karşı kötü kullanılmaması için garanti istememiz hakkımız.” dedi.
Kürdistan Bölgesi kentlerine güç gönderilmesi konusunda da Müftü, asker gönderme konusunda kordinasyon ve müzakerelerin göz önünde bulundurması gerektiğini söyleyerek bu tutumlarının sadece Kürdistan için olmadığını aynı zamanda Basra, Musul ve diğer tüm Irak kentleri için de aynı tutuma sahip olduklarını belirtti.
FKB Parlamento Başkanı Müftü konuşmasının son bölümünde de, Irak'taki sorunların yasal olarak çözüme kavuşturulması ve Irak Daimi Anayasasında bulunan 140.maddenin uygulanması gerektiğine değindi.
Kürdistan - XANEQİN’DE TERÖRİST SALDIRI: 9 PEŞMERGE ŞEHİT OLDU
13-Sep-08 [16:6] PNA-Xaneqin ilçesinde bugün yola yerleştirilen bombayla düzenlenen terörist saldırı sonucunda aralarında bir albayın da bulunduğu 9 Peşmerge şehit oldu.
Xaneqin Kaymakamı Muhammed Mela Hasan PNA’ya yaptığı açıklamada, bugün öğlen saatlerinde Navdoman bölgesine yakın Xaneqin-Sadiye ilçesi anayolunda yol kenarına yerleştirilen bombanın Kürdistan Peşmerge Güçleri’ne ait aracın geçişi sırasında patladığını söyledi.
Hasan, bu terörist saldırıda aralarında bir albayın da bulunduğu 9 Peşmerge’nin şehit olduğunu belirtti. Terörist saldırıda 3 Peşmerge’nin de yaralandığı belirtildi.
İSTANBUL (13.09.2008)- Alevi örgütleri, bugün İHD İstanbul Şubesi'nde yaptığı basın toplantısı ile DTP hakkında açılan kapatma davasını protesto etti, Kürt sorununa demokratik çözüm talebini dile getirdi.
Alevi örgütleri adına açıklamayı Özgür Demokratik Alevi Hareketi Sözcüsü Ergin Doğru yaptı. 12 Eylül askeri faşist darbesinin yıldönümünde olduklarını hatırlatan Doğru, 12 Eylül darbesinin yarattığı baskılardan Alevilerin de nasibini aldığını; Alevi köylerine cami yapma, zorunlu din dersi uygulaması gibi asimilasyoncu politikaların hedefi olduğunu söyledi.
12 Eylül zihniyetinin getirdiği bir diğer uygulama ise muhalif, demokratik partilerin kapatılması olduğunu ifade eden Doğru, “Kürt halkının dil ve kültürel taleplerinin karşılanması ve demokratik, barışçıl çözüm talebini programına koyan DTP'nin, bu davaların bugünkü hedefi” olduğunu belirtti.
DTP'nin kapatılmasına karşı açıktan tavır alınmalı
“Halkın antidemokratik seçim sistemi ile siyaset yapma hakkının elinden alınmaya çalışılması yetmiyormuş gibi bir de kapatma davalarıyla milyonlarca insanın siyasal iradesi yok sayılıyor ve Kürt sorunu çözümsüzlüğe sürükleniyor” diyen Doğru, Türkiye'nin, demokratik, laik, hukuk devleti olduğu iddiasını sürekli dile getirenlerin, AKP davasında olduğu gibi bu davada da DTP'nin kapatılmasına karşı açık tavır almak zorunda olduklarını aktardı.
Basın toplantısını Alevi-Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul Şubeleri, Özgür Demokratik Alevi Hareketi, Hubyar Sultan Kültür Derneği, Munzur Aydın Ve Sanatçılar Platformu, Tunceli Dernekleri Federasyonu, Koçgiri Kültür Merkezi Girişimi, Kapıkaya-Der Kayy-Der, Sev-Der düzenledi.
Alevi örgütleri, açıklamanın ardından oluşturdukları bir heyetle DTP İstanbul İl Örgütü'nü ziyarette bulundu.
- Özgürlüğe daha yakınız, Sesimiz Ankara’ya, Bağdat’a, Tahran ve Şam’a gitsin!
- Keçiören'de Alevi esnaf değil, tüm insanlık dövülmüştür
- Mahkeme de mezarı bulmak istemiyor
- Rıza ikinci kez idam edildi! Sivas'ta Ölenler, Yaralananlar, Kurtulanlar...
- 1925 KÜRDİSTAN HAREKETİNİ ANMA PANELİNE ENGELLEME
- 3. Dersim Festivali Almanya’da Yapıldı
- DERSİM KATLİAMI TANIĞINDAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR Çiftçi katliamda yaşadıklarını anlattıktan bir hafta sonra, 3 Ocak 2007 tarihinde yaşamını yitirdi
- Ortadoğu’da Kürt yetimleri için adalet yoksa, kimse için olmayacaktır... Bu bir abartı ve meydan okuma değildir.
- 'Türk devleti kendi tarihi ile yüzleşmekten korkmamalıdır. Bu karanlık ve kanlı kesitin aydınlatılması için Genelkurmay'ın arşivi mutlaka açılmalıdır.
- 'Kürdistan yek e, Kurd biran e'
- Dersim katliamının tanığı 69 yıl sonra konuştu
- Üçüncü nesil Şeyhler ve AKP…
- Dedelerimizin Mezarlarının Nerede Olduğunu Bilmek İstiyoruz!
- İstanbul'da belediyeye ait inşaatta çalışan 20 işçi Kürtçe konuştukları için işten atıldı
- Aleviler Oturarak Uyardı
Kars Halk Meclisi Başkanı Mahmut Alınak, bulunduğu cezaevinden tahliye oldu. Aldığı cezanın karşılığında para ödemeyi reddeden Alınak 50 gün cezaevinde kaldı.
Tahliyesi ardından açıklama yapan Alınak 'Cezaevine giderken 'hoşçakalın' demiştim. Bugün de 'merhaba' diyorum. Çünkü düşüncenin bedeli olan cezayı çekerek bugün cezaevinden çıktım. Geride kalan cezalar için valizimi hazırda tutmaya devam edeceğim” dedi.
Özgürlük mücadelesinin 'kefen ve kelepçe' göze alınmadan verilemeyeceğini savunan Alınak, şunları söyledi:
'Açıktır ki biz özgürlük istiyoruz. Bu özgürlük Türk ve Kürt ulusunun iki eşit ulus olarak kabulüdür. Zenginliklerin emekçilere ait olmasıdır. Devletin ve ekonominin emekçiler tarafından yönetilmesidir. Beni cezaevine uğurlayan arkadaşlarımdan biri o gün üzgün bir sesle, 'Biz seni milletvekili olarak meclise gönderecekken, cezaevine gönderiyoruz' dedi. Arkadaşıma 'Bizde özgürlüğe giden yol meclisten değil, cezaevlerinden geçer' demiştim.
Bugün İlker Başbuğ ile Tayyip Erdoğan'ın baskısı altında olan meclis hangi özgürlük yasasını çıkarabilir? Bu Meclis bir tek demokrat kanun çıkarabildi mi? Şayet hukuk işleseydi ve yargı bağımsız olsaydı, şimdi cezaevlerinde olmaları gereken Tayyip Erdoğan ve İlker Başbuğ ülkenin kaderini ellerinde tutuyorlar. Ceza Kanunu'na göre görevini yapmadıkları için insanların ölümüne neden olanlar en az 15 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar. PKK ile devlet güçleri arasındaki çarpışmalarda gün yoktur ki gençler ölmesin. Başbakan ve Genelkurmay Başkanın görevi bu akan kanı durdurmaktır. İç hukuk kuralları işlemediğine göre Lahey Adalet Divanı'nda yargılanıp cezalandırılmaları gerekiyor.'
Mahmut Alınak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın tutulduğu İmralı cezaevi ile F tipi cezaevlerine yönelik eleştirileri yanısıra Kars Belediyesi'nden cadde, sokak ve parklara Deniz Gezmiş, Vedat Aydın ve Musa Anter adlarını verilmesini istediği için 50 gün hapis cezasına çarptırılmıştı. 50 günlük hapis cezası karşılığındaki 1000 YTL parayı ödemeyi reddeden Alınak Kars cezaevine gönderildi. Alınak daha sonra Cumhuriyet Savcısı tarafından Kars Cezaevi'nde can güvenliği sağlayamayacakları gerekçesiyle Susuz Cezaevi'ne sevk edilmişti.
KARS / ANF