ANF-PARİS (27.03.2008) - Fransız Le Monde gazetesi Amerika Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in Güney Kürdistan ve Türkiye ziyaretlerine dikkat çekerek, Türkiye’nin Amerikan-Kürt ittifakına davet edildiğini kaydetti. Dick Cheney’in Ortadoğu turu kapsamında Türkiye’ye yaptığı ziyarette PKK’ye karşı istihbarat sağlama konusunda Türkiye’ye yardıma devam edeceği güvencesini verdiğine işaret eden Le Figaro, bundan sekiz gün önce de Cheney’in Kürdistan Bölgesi’ne giderek Beyaz Saray’ın desteğini tazelediğini ifade etti. BUSH BARZANİ’YE DAVETİYE YOLLADI Le Figaro, Türk ordusunun sınırötesi kara operasyonundan bir ay sonra bir takvimin Amerika’nın Türkler ile Kürtler arasında gerçekleştirdiği diplomatik dengeye işaret ettiğini kaydetti. Bunun da Kürtlerin zararına olduğunu belirten gazete, Federal Kürdistan Başkanlık Divanı Başkanı Fuad Hüseyin’in Cheney ziyaretine ilişkin şu sözlerini aktarıyor: Dick Cheney, George Bush’un Mesud Barzani’ye davetini iletti.” Bunun Amerikalıların Kürtlere yönelik çok önemli bir sinyali olduğunu belirten Fuad Hüseyin, bunun “Kürtler ve Amerikalılar arasındaki stratejik ilişkiler halen çok iyi” yönünde bir mesaj olduğunu dile getirdi. ABD’NİN KÜRT İTTİFAKINA İHTİYACI VAR Saddam Hüseyin’in devrilmesinden 5 yıl sonra Kürtlerin Amerikalıların Irak’taki en değerli ortağı olduğunun altını çizen Le Figaro, “Ve Amerikan’ın koruma gölgesi altında, Kürt hükümeti Bağdat’taki merkezi iktidara kıyasla kendi bağımsızlığını güçlendirdi. Kürt bölgesi ve Washington mevcut durumda Kuzey Irak’ta bir Amerikan askeri üssü kurmak için görüşmeler yürütüyor. Birlikleri geri çekilmesi durumunda, ABD’nin Kürt ittifaka ihtiyacı olacak. Ama Ankara ve Washington arasındaki yakınlaşma Kürdistan olan embriyon devletin kırılganlığını hatırlatıyor” diye yazdı. Gazete Amerikalıların olası geri çekilmesi halinde Irak’ın Şii ve Sünni oluşumlar arasındaki rekabete kalacağını ifade etti. KÜRTLER ABD’NİN KENDİLERİNİ TERK EDEBİLECEĞİNİ BİLİYOR Geçen Sonbahardan beri Ankara ve Washington arasında yoğun bir diplomatik balenin 2003’te Türkiye’nin ABD’nin Irak’a geçişine izin vermemesiyle yaşanan gerilim süreci parantezini kapattığını kaydeden gazete, Şubat ayında ABD’nin Türkiye’nin sınırötesi kara operasyonuna izin verdiğine dikkat çekti. Fuad Hüseyin, “Türkiye’nin ABD’liler açısından önemini anlıyoruz. Afganistan veya Orta Asya’daki rolünün tamamen bilincindeyiz” dedi. Irak’taki Avrupalı bir diplomat, “Kürtler her ne kadar mevcut durumda ABD’lilerin için yararlı olsa da, Kürt makamlar Amerikalıların onları terk edebileceğini iyi biliyor” diyerek, Kürtlerin halen Irak güçlerinin istikrar kazanmasına katıldığını ifade etti. Sonuç olarak gazete Kürtlerin ABD’nin korumasını muhafaza etmek için yer altındaki petrolüne güvendiğini belirtirken, gazeteye konuşan Kürt yazar Ferhad Pirbal ise, “ABD’nin Irak’ı terk etmesi düşünülemez zira petrolü için çok bedel ödedi. Ve eğer PKK sorununu çözme arayışındaysa, Kürdistan’da da çıkarları olduğundandır” dedi.
ANF-PARİS (28.03.2008)- Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan PKK yetkililerinden Bozan Tekin eğer Türkiye sivillere karşı saldırılarını durdurmazsa PKK’nin misillemede bulunacağı uyarısında bulundu. Bozan Tekini, AFP’ye verdiği mülakatta, “Türk devleti Kürt halkının özgürlük mesajını duymalı ve sivillere karşı şiddeti derhal durdurmalı” dedi. “Kontrolsüz reaksiyonlar gelişir” diye uyaran Tekin, “Türk devleti ve iktidar partisi bu yeni gelişmelerin sorumlusu olacaktır” ifadelerini kullandı. Yeni gelişmelere rağmen Türk devleti sivillere karşı saldırılarını durdurmazsa, “PKK misillemede bulunacaktır” diyen Tekin, Kürt halkının özgürlük mücadelesini sürdürdüğünü ve bir kez daha PKK ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a desteğini gösterdiğini kaydetti. Tekin, “sivillere karşı bu yeni saldırılar Türk devletinin zorla asimilasyon ve haklarımızı inkar politikalarındaki ısrarını gösteriyor” diye belirtti. Türk ordusunun sınırötesi operasyonunu da değerlendiren Tekin, ABD desteğine rağmen operasyonun başarısızlıkla sonuçlandığının altını çizdi. Tekin, 21-29 Şubat’taki yapılan kara operasyonunda “Türk ordusu ağır bir ders aldı” dedi.
12:01Hakkari'de polisin kameralar önünde kolunu kırdığı 15 yaşındaki C.E, 'Devlet memuruna mukavemetten' tutuklandı. İHD Hakkari Şubesi olayla ilgili suç duyurusunda bulundu. Hakkâri'de Valiliğin izin vermemesi üzerine olaylı geçen Newroz kutlamaları sırasında, polisin basın mensupları önünde kolunu kırdığı 15 yaşındaki C.E., olaydan sonra gözaltına alınarak Hakkari Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Burada 2 gün tutulan C.E., bugün çıkarıldığı Hakkari Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'Devlet memuruna mukavemetten' tutuklandı. C.E'nin kolunun tedavi edilip edilmediği konusunda ne ailesine ne de avukatlarına bilgi verilmedi. Babası televizyondan öğrendi Oğlunun 22 Mart'ta alışveriş yapmak amacıyla, kent merkezine gittiğini belirten baba Zübeyir E., 'Olaylardan sonra oğluma ulaşamadım. 2 gün boyunca haber alamadık. Oğlumun olaylarda gözaltına alındığını düşündüm. Sonra görüntülerini Roj TV'de izledim. Polisler oğlumun kolunu bütün basın mensupları önünde kırıyordu. Olayı gördüğümde dehşete kapıldım. Gözlerime inanmak istemedim' dedi. Sonuna kadar olayın takipçisi olacağını belirten E., 'Ekonomik durumum iyi değil, hukuksal süreçte özelikle barodan yardım talebinde bulunuyorum' dedi. İHD suç duyurusunda bulundu İHD Hakkâri Şubesi, C.E'nin görüntülerinin televizyonlarda yayınlanmasının ardından Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. İHD Şube Yöneticisi İsmail Akbulut, yaşananların insanlık dışı olduğunu belirterek, 'Sorumlular cezalandırılıncaya kadar olayın peşini bırakmayacağız. Görüntüler Hakkari'de büyük bir tepkiye neden oldu' diye konuştu. Kol kırma görüntüsü Roj TV'den sonra YOUTUBE paylaşım sitesine de atıldı. HAKKÂRİ (DİHA)
ANF-ANKARA (27.03.2008)- DTP, Fetullah Gülen cemati tarafından özünden boşaltılan Kürt düşünürü Said-i Kürdi için İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın cevaplaması istemiyle soru önergesi hazırladı. DTP Batman milletvekili Bengi Yıldız Said-i (Kurdi) Nursi’nin devlet nazarında hala suçlu bulunup bulunmadığını ve mezarının nerede gömülü olduğunu sordu. Said-i Kurdi’nin, ölümünün 48 yılında DTP tarafından Meclis gündemine getirildi. DTP'li Bengi Yıldız, soru önergesinde Nursi'nin mezarının gizli tutulma gerekçesini ve 'düşünce suçu' nedeniyle yıllarca hapis yattığına dikkat çekerek, devlet nazarında hala suçlu görülüp görülmediğini sordu. İADE-İ İTİBAR VERİLMELİ Said-i Nursi’nin büyük bir din alimi olduğunu söyleyen Yıldız, "Said-i Nursi'nin 'düşünce suçu' dışında hiçbir suçu bulunmamış. Eserlerinin tümü yargıda aklanmış. Ancak buna rağmen yıllarca hapis yatmış. Devletin bu kişiye artık iade-i itibar vermesi gerekir" dedi. Said-i Nursi’yi Meclis gündemine getirme gerekçesini "Yüzyılın din alimi olan Nursi'nin mezarının gizlenmesini antidemokratik buluyorum" diye açıklayan Bengi Yıldız, şunları söyledi: "Parlamentoda ezber bozmayı bizim yapmamız gerektiğine inanıyorum. Nazım Hikmet'e nasıl sahip çıkıyorsak, Said-i Nursi'ye de sahip çıkmalıyız. Düşünceleri bizimle yüzde yüz örtüşmese de, düşüncenin suç olmasına karşı çıktığımız için düşünce suçlularını savunacağız" dedi. MEZARI NEREDE? Said-i Nursi'nin 1960 yılında Urfa'da vefat ettiğini ve oraya defnedildiğini hatırlatan Yıldız, 27 Mayıs darbesinin ardından mezarının buradan alınıp bilinmeyen bir yere götürüldüğünü kaydetti. Nursi'nin Urfa'ya gömülmek istediğini vurgulayan Yıldız, "Kendisi peygamberler şehri olarak gördüğü için Urfa'ya özel bir anlam yüklüyordu. Sevenleri de onu Urfa'da görmek istiyor. Aradan bunca yıl geçmiş. Mezar yeri bile bilinmiyor. Mezarının nerede olduğunu bilmek herkesin hakkı" diye konuştu. Yıldız, mezar yerinin neden gizlendiğinin açıklanması gerektiğini belirtirken "Hala suçlu olarak mı görülüyor, bu konunun açıklığa kavuşması lazım" dedi.
BRÜKSEL - Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Hollandalı Hristiyan Demokrat Ria Oomen-Ruijten, ''Türkiye'de herkesin güvenebileceği bir yargı maalesef yok'' dedi. Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporu taslağı, AP Dış İlişkiler Komisyonunda tartışıldı. Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporu taslağı, AP Dış İlişkiler Komisyonunda tartışıldı. Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporu taslağı, AP Dış İlişkiler Komisyonunda tartışıldı. Komisyon üyelerine ve siyasi grupların temsilcilerine hazırladığı raporla ilgili bilgi veren ve eleştirileri yanıtlayan Raportör Oomen-Ruijten, ''dengeli bir rapor hazırladığını ve eleştirilerin yanında olumlu yönlere de vurgu yapmaya çalıştığını'' söyledi. 'BAŞÖRTÜSÜ KARARI ALINIYOR AMA UYGULANMIYOR' Türk hükümetinin reformlar konusunda kararlılık mesajları verdiğini, ancak artık geçirilecek zaman olmadığını belirten Oomen-Ruijten, ''TCK 301'de Türkiye artık ürününü ortaya koymalı'' dedi. Türkiye'deki son gelişmelere değinen Hollandalı AP Üyesi Oomen-Ruijten, ''Ordu ve yargıdan oluşan elit tabakası var. TBMM 3'te 2 çoğunlukla (üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasına) karar veriyor fakat uygulanmıyor. Ben dünyada böyle başka bir ülke bilmiyorum. Bunun örneği yok. Yargı bağımsızlığından yanayım. Ama Türkiye'de herkesin güvenebileceği bir yargı maalesef yok. Bu Türkiye'nin eksiği. Bu konuda çalışma yapılması gerekiyor'' şeklinde konuştu. ELEŞTİRİLER SERTLEŞECEK AKP ve DTP'ye kapatma davaları açılmasının bütünüyle karşısında olduğunu vurgulayan Oomen-Ruijten, ''sadece yargıyla ilgili hızlı reformlar yapılarak bu sorunun üstesinden gelinebileceğini'' vurguladı. Oomen-Ruijten, son gelişmeler nedeniyle taslak raporda yargıya yönelik eleştirilerini sertleştirmeyi düşündüğünü dile getirdi. Raportör Oomen-Ruijten, ''Orduya da güçlü mesaj vermek gerekiyor. İyi işleyen modern demokrasi istiyorlarsa kendilerini sınırlamalılar'' diye konuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın KKTC'yi ziyaret ederek ''çözümde ilk söz hakkı bizim'' mesajı verdiğini savunan Oomen-Ruijten, Kıbrıs sorununun çözümünde ordunun yapıcı davranmasını istedi. 'SİYASİ SÜRECE YARGI DARBESİ' Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ise ''doğru bir üslupla'' raporu hazırlayan Oomen-Ruijten'e teşekkür ederek, Türkiye'deki son gelişmelerle ilgili şunları kaydetti: ''AKP ve DTP'ye açılan davalar hala beklemede. Bu konuda çok açık olmalıyız. Türkiye'de siyasi sürece yargı darbesi yapılıyor. Yargı, halkın çoğunluğunun seçimine 'yanlış' diyor. Bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Yargının verdiği imaj çok kötü. Türkiye'de yargı reformu talebi konusunda tutumumuz sert olmalı.'' Lagendijk, Oomen-Ruijten'in raporunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da yaptığı ''asimilasyona hayır'' konuşmasıyla Türkiye'deki Kürt kökenlilerin kültürel hakları arasında bağlantı kurmasını kabullenemeyeceğini ifade etti. Taslak raporla ilgili söz alan diğer milletvekilleri ve siyasi grup temsilcileri de yargının ve ordunun siyasete müdahalelerini eleştirirken, AP'nin her iki kesime çağrı yapmaması ve demokratik yollarla seçilmiş Türk hükümetini muhatap alması gereğini vurguladı. Değişiklik önergelerinin 3 nisana kadar verilebileceği Türkiye taslak raporunun, mayıs ayında AP Genel Kurulunda oylanması bekleniyor. 'ERGENEKON SORUŞTURMASI KARARLILIKLA SÜRDÜRÜLSÜN' Taslak raporda, Ergenekon soruşturmasının kararlılıkla sürdürülerek örgütün ''devlet organlarındaki tüm bağlantılarının ortaya çıkarılarak örgütle ilişkisi olanların yargıya teslim edilmesi'' isteniyor. Yeni sivil Anayasa hazırlığının ''insan hakları ve özgürlüklerin korunmasını anayasanın merkezine yerleştirme'' açısından çok önemli bir fırsat sunduğu anlatılan raporda, yeni anayasa çalışmasında sivil toplumun geniş katılımının sağlanması tavsiye ediliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''2008'in refom yılı olacağı'' taahhüdünün memnuniyetle karşılandığı belirtilen raporda, hükümetin parlamentodaki çoğunluğuna dayanarak reformlarda kararlı davranmasının Türkiye'nin modern demokratik refah toplumuna dönüşümünde hayati önem taşıdığı vurgulanıyor. ''2007 yılında ordunun siyasete müdahale çabalarının demokrasinin üstünlüğüyle sonuçlanmasından'' övgüyle bahsedilen taslakta, ''demokratik yollarla seçilmiş siyasi liderliğin iç ve dış politikayla güvenlik konularının şekillenmesinde tam sorumluluk üstlenmesinin ve ordunun demokratik sorumluluğa saygı göstermesinin garanti altına alınmasında'' ve TBMM'nin askeri ve savunma politikasında bu kapsamdaki tüm harcamalarda tam denetim yetkisinin tesis edilmesinde ''hükümetin yeni sistematik çabalar göstermesi'' talep ediliyor. TCK 301'E ÖNCELİK Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin ''tekrar tekrar verilen taahhütlere'' bağlı kalınarak öncelikle değiştirilmesi istenen belgede, ifade özgürlüğü kapsamında yeni reformların yapılmamış olması eleştiriliyor. Taslak raporda, ''Vakıflar Kanunu'nun onaylanmasını memnuniyetle karşılıyoruz. AB Komisyonunun metni tetkik ederek gayrimüslim azınlıklarca mülklerin idaresi, satın alınması ve 3. kişilere satılmış olanlar dahil geri alınmasının mümkün olup olmayacağını araştırması gerekir'' deniliyor. Vakıflar Kanunu'nun kabulünün ardından Türk hükümetinin bu olumlu adımı değerlendirerek dini özgürlüklerle ilgili tüm taahhütlerini yerine getirmesi istenen taslak belgede bu kapsamda tüm dini toplumluluklara faaliyetleri için gerekli yasal statü, ruhani görevlilerin eğitimi, hiyerarşik seçim ve ibadet yerlerinin inşası konusunda yasal çerçeve sunulması, Heybeliada ruhban okulunun yeniden açılması ve ''ekümenik partik'' unvanının kullanımına izin verilmesi taleplerine yer veriliyor. 'KÜRT MESELESİ İÇİN SİYASİ İNİSİYATİF BAŞLATILSIN' Belgede, ''Türk hükümetine, Kürt meselesinin kalıcı çözümü amaçlayan siyasi inisiyatifin öncelikli olarak başlatılması çağrısı yapılır'' ifadesine yer verilerek, DTP'li milletvekilleri ve belediye başkanlarından ''demokratik Türk devleti içinde Kürt meselesine siyasi çözüm arayışına yapıcı şekilde dahil olmaları'' isteniyor. Taslak raporda, Başbakan Erdoğan'ın Almanya'da yaptığı ''asimilasyona hayır, entegrasyona evet'' konuşmasının not edildiği belirtilerek, bu kapsamda ''Türkçe dışındaki dillerde televizyon yayınına ve eğitime erişimde ve kamu hizmetlerinin verilmesine'' değiniliyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede Türkiye'nin sağladığı ilerlemeden övgüyle bahsedilen belgede, ''eşit muameleyle kadınların eğitime erişimleri ve ekonomik açıdan güçlendirilmeleri Türkiye'nin daha fazla ekonomik kalkınması ve refahı açısından kritik önemdedir'' deniliyor. ''Türkiye ekonomisindeki olumlu gelişmeleri övgüye değer bulan'' raporda, kayıt dışıyla mücadele ve sosyal güvenlik sisteminde reform yapılması talep ediliyor. Terör örgütü PKK'nın eylemleri şiddetle kınanarak ve terörle mücadelede Türkiye'yle dayanışmaya vurgu yapılan raporda, terör örgütünün ön koşulsuz olarak derhal silah bırakması isteniyor. Raporda, ''Türkiye'ye karşı terörist eylemlerde topraklarının üs olarak kullanılmasına izin vermemeleri konusunda'' Irak hükümetine ve bölgesel Kürt yönetimine çağrı yapılarak, bu kapsamda Türkiye ve Irak arasındaki diyalogdan memnuniyet duyulduğu belirtiliyor. 'ERMENİSTAN'LA SINIR KAPILARI AÇILSIN' Kıbrıs sorununa, BM gözetiminde kapsamlı çözüm bulunması gereğine vurgu yapılan taslak belgede, Ada'dan ''Türk askerlerinin çekilmesinin çözüm müzakerelerini kolaylaştıracağı'' savunuluyor. AP'nin önceki Türkiye raporlarında yer bulan 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarına değinilmeyen rapor taslağında, ''Türkiye'nin ekonomik ambargoyu sona erdirerek Ermenistan'la sınır kapısını yeniden açması, Türk ve Ermenistan hükümetlerinin geçmişteki olaylarla ilgili açık ve samimi tartışmaya izin vererek uzlaşma sürecini başlatması ve AB Komisyonunun bu süreci kolaylaştırması'' çağrıları yapılıyor. ''Karadeniz havzasında, Orta Asya'da ve daha geniş Orta Doğu'da AB dış politika hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önemli bir ortak olarak Türkiye'nin rolü tasdik edilir'' denilen raporda, AB Komisyonuna ve üye devletlere çağrı yapılarak bu bölgelerde Türkiye ile işbirliği potansiyelinden daha iyi yararlanılması isteniyor. Raporda, Türkiye'nin Bosna Hersek ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) misyonları yanında Kosova ve Afganistan gibi NATO operasyonlarına katılımı övülürken, ''Türkiye'nin AB-NATO stratejik işbirliği anlaşmasının uygulanması engellemesinden üzüntü duyulur'' deniliyor. Türkiye'nin ''Avrasya'nın enerji terminali olma hedefini ve Avrupa'nın enerji güvenliğine katkıda oynayacağı rolü tanınan'' taslakta enerji faslının müzakerelere açılmasına destek veriliyor. Oomen-Ruijten'in hazırladığı rapor taslağında, ''vize kolaylığı anlaşması müzakerelerine başlamaları'' için AB Komisyonu ve Türkiye'ye çağrı yapılıyor. (AA)