Yaklaşık 2 haftadır morgda bekletilen ve henüz teşhis edilemeyen 10 gerillanın cenazesini teşhis etmek için Bingöl'e giden bir grup Barış Annesi, gördükleri karşısında şok oldu. Barış Anneleri cenazelere uygulanan vahşeti, 'yer-gök böyle zulüm görmedi' sözleriyle dile getirdi Bingöl kırsalında 3 Şubat'ta çıkan çatışmada yaşamını yitiren 10 HPG gerillasının kendi çocukları olup olmadığını öğrenebilmek için Bingöl'e giden ve cenazeleri teşhis etmeye çalışan Barış Anneleri, cenazelerin yanmış ve parçalanmış olduğunu belirterek, 'Ayaklar yok, eller koparılmış ve bantla birbirine yapıştırılmıştı. Cenazeler tanınmayacak haldeydi. İnsanın yüreğinde biraz Allah'ın rahmeti varsa bunu kabul etmez. Vahşettir bu' dedi. Emine Deniz adlı Barış Annesi de gerilla cenazelerine uygulanan vahşeti 'Yer-gök böyle zulüm görmedi' sözleriyle dile getirdi. Bingöl'de 3 Şubat'ta meydana gelen çatışmada yaşamını yitiren 10 HPG gerillasının kimlikleri henüz açıklanmadı. Şimdiye kadar birçok aile kendi çocuklarının da yaşamını yitirenler arasında olabilme ihtimaliyle Bingöl'e giderken, hiç kimse cenazelere uygulanan vahşet nedeniyle çocuklarını teşhis edemedi. Bunun üzerine 10 HPG gerillası cenazelerine ilişkin incelemelerde bulunmak üzere bir grup Barış Annesi Bingöl'e geldi. Salı günü Bingöl'e hareket eden Diyarbakır Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, 2 saatlik Diyarbakır-Bingöl yolunu 7 saatte tamamlamalarından dolayı geceyi kentte geçirdi. Ertesi gün sabah saatlerinde bir araya gelen Barış Anneleri'nden bir grup, yaşamını yitiren 10 HPG gerillasının arasında çocuklarının olup olmadığını öğrenebilmek için Bingöl Devlet Hastanesi'ne geçti. DTP Bingöl İl Başkanı Ömer Faruk Ersöz, İHD Bingöl Şube Başkanı Mehmet Şirin Yanılmaz ve İHD Diyarbakır Şubesi'nden Ömer Halefoğlu'nun da eşlik ettiği 13 Barış Annesi, önce Hastane Polisi'ne başvurdu. Burada kimlik bilgileri alınan annelerden hangilerinin çocuklarının dağda olduğu soruldu. Teşhis için öncelikle fotoğraflar gösterildi, ancak fotoğraflardan teşhis gerçekleşmedi. Barış Anneleri, daha sonra hastane morguna geçerek burada yaşamını yitiren HGP gerillalarının kendi çocukları olup olmadığını öğrenebilmek için teşhise geçti. İkişerli şekilde teşhise götürülen anneler, gördükleri karşısında şok oldular. Yapılan işlemlerin ardından hastaneden ayrılan Barış Anneleri, İHD Bingöl Şubesi'ne geçerek cenazelerin durumuna ilişkin hukuki yardım talebinde bulundu. 'Hepsi sünnetli idiler' Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan ve karşılaştıkları manzarayı 'vahşet' olarak tanımlayan Barış Anneleri, Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu'nun 'sünnetsizler' şeklindeki açıklamasına da tepki gösterdi. Yapılan teşhis işleminde Barış Anneleri ile birlikte bulunan DTP Bingöl İl Başkanı Ömer Faruk Ersöz, '13 Barış Annesi morga teşhis için içeri girdiler. Vali'nin dediği gibi bu insanlar 'sünnetsiz' değillerdi. Bu insanların hepsi sünnetli idiler. Bazı cenazeler tanınmaz haldeler. Paramparça edilmişlerdi' dedi. 'Parçalayarak veriyorlar' Teşhis için morga giren Barış Anneleri İnisiyatifi üyelerinden Reyhan Yıldız, yaşamını yitiren 10 HPG gerillası için Bingöl'e geldiklerini belirterek, şunları söyledi: 'Buraya gelirken önümüze engeller çıktı ama biz buraya ulaştık. Hastaneye giderek kendi çocuğumuz olup olmadığını öğrenmek için başvuruda bulunduk. İsmimizi ve dağda olan çocuğumuzun adını aldılar. Daha sonra teşhis için morga girdik. Gördüklerimiz dehşetti. Bu kabul edilemezdi. Bazılarının başı gövdesinde değildi. Bazılarının gözü çıkarılmıştı. Kollarını koparmıştılar. Bedenleriyle oynamıştılar resmen. Onlar için 'sünnetsiz' demiştiler. Ben hepsine baktım ve hepsi de sünnetli idiler. Hiçbiri sünnetsiz değildi. Gerillalar askerleri esir aldığında serbest bırakarak onlara teslim ettiler. Onlar gerillaları parçalayarak veriyorlar. Bu bize bir hakarettir.' 'Yer-gök böyle zulüm görmedi' Emine Deniz adlı Barış Annesi ise cenazeleri teşhis etmeye gittiklerini ancak bu çocukların kendi çocukları olsa da 'tanınmayacak' halde oldukları için teşhis edemediklerini vurguladı. Deniz, cenazelerin bazılarının yanmış ve hepsinin parçalanmış olduğunu dile getirerek, 'Ellerini, ayaklarını ve kollarını parçalamışlar. Zaten başları gövdelerinde değildi. Biz şoka girdik. O şokta şuurumuzu yitirdik. Yerde-gökte böyle zulüm görülmemiştir. Cenazelerin ayakları yoktu. Elleri koparılmış ve bantla birbirine yapıştırmıştılar. Gözlerini çıkarmışlardı. Başlarının yarısı yoktu, beyinleri dışarı çıkmıştı. Bu cenazeler kimin olsa da tanınmayacak haldeydi. Yürekleri parçalamışlardı. Her taraflarını kesmişlerdi. Kalplerini kesmişlerdi. Yani her tarafları paramparça idi. Bu vahşet dünyada görülmemiştir. İnsan olan bunu kabul edemez. İnsanın yüreğinde biraz Allah'ın rahmeti varsa bunu kabul edemez. Vahşettir bu' dedi. 'Onur varsa bunu görürler' Hiçbir ırk, hiçbir din, hiçbir halkın bu manzarayı kabul edemeyeceğini dile getiren Deniz, 'Erdoğan diyor, 'Ben İslam dinindenim' ve Kürtlerin oylarını alıyor. Şimdi gelin bu vahşeti görün. Bunlar da Kürtlerin çocuklarıdır ve gelsin görsün. Yalan söyleyerek çocuklarımız için 'sünnetsiz' diyorlar. Hepsi de sünnetli idiler. Milletvekilleri için Kürt'tür diyor. Eğer o milletvekillerinde onur ve şeref varsa bunu görürler. Bu çocuklar onların da yakınlarının çocuklarıdır. Bu cenazelere gelip baksınlar' dedi. 'Vücutları yakılmıştı' İnisiyatif üyelerinden Hazim Aktaş da cenazelerin paramparça bir halde olduğunu anlatarak, şunları ifade etti: 'Hiçbiri tanınacak halde değildiler. Her taraflarını parçalamıştılar. İkisinin beynini çıkarmışlardı. Vücutları yakılmıştı. Her taraflarını paramparça edip böyle organlarını sıkıştırmışlardı. Bu vahşet karşısında kendimizi yakabilirdik. O kadar ki dayanılamayacak gibiydi.' 'Vahşeti yapanlar yargılanmalı' Bir başka Barış Annesi Fikriye Tanrıkulu da gördükleri manzaranın vahşet olduğunu ifade ederken, 'Çocuklarımız tanınmayacak haldedir. İnanmak istemedik. Bu nasıl bir insanlıktır bilemiyoruz. Biz cenazeleri teşhis edemedik. Ama çocuklarımız için 'sünnetsizdir' diyorlardı. Bunun da yalan olduğunu biliyorduk. Biz özellikle buna dikkat ettik. Ama biliyoruz ki bu ülkede Başbakan Erdoğan gelsin bu cenazelere baksın. Acaba dünyanın hangi yerinde böylesi bir vahşet görülmüştü. Bu mudur insanlık ve Müslümanlık? Biz buna 'Yeter artık' diyoruz' diye konuştu. Muş'tan gelen M. Zeki Erol adlı yurttaş da cenazelerin kendi çocuğuna ait olabileceği düşüncesiyle Barış Anneleri ile birlikte morgda cenazeleri teşhis etmeye çalıştı. Erol da cenazelerin tanınmaz halde ve teşhisin çok zor olduğunu söyledi. Teşhis işlemi için morga girenler şunlar: 'Perihan Karayıl, Hidayet Demir, Sahide Hayme, Husna Aldan, Hasime Güler, Fikriye Tanrıkulu, Hazım Aktaş, Azize Karataş, Reyhan Yıldız, Emine Deniz, Ayşe Gündüz, Asiye Soylu, Şevkiye Demir, M. Zeki Erol.' BİNGÖL / DİHA HİKMET ERDEN Bu yazı 17-24.02.2007 tarihli Yaşamda Demokrasi Gazetesi'nde yayınlanmıştır
17-Feb-08 [14:11]-PNA-New York Times gazetesinin Pazar eki New York Times Magazine'nde yayınlanan uzun bir yazıda Kürtlerin haklarının kısıtlandığı savunulurken yeni anayasanın bu açıdan bir 'test' oluşturacağı öne sürüldü. Türkiye'de Kürtlerin haklarının kısıtlandığı savunulurken hazırlanan yeni anayasanın bu açıdan 'test' oluşturacağı öne sürüldü. New York Times gazetesinin Pazar eki New York Times Magazine 'Azınlık Kuralları' başlığı ile Türkiye'deki Kürtler konulu çok uzun bir yazı yayınladı. PKK sorunu üstünde durulmadığı yazıda Kürtlerin kültürel haklarının kısıtlandığı savunulurken Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş hakkında açılan soruşturma ve davalar örnek gösterildi. DPT'nin Meclis'e girebilmesinin 'şaşırtıcı' olarak nitelendirilen yazıda buna karşın DTP hakkında kapatma davasının açıldığına dikkat çekti. AB'nin 'tutarlı bir biçimde Kürt kültürel haklarına destek verdiği' ancak birçok Türk için Avrupa'nın 'azınlık haklar'ı desteklemesinin, Osmanlı İmparatorluğunu zayıflatmak için çeşitli etnik grupları birbiri ile karşı karşıya getirdiği dönemi anımsattığı belirtildi. Son genel seçimlerde Kürtlerin önemli bir bölümünün AKP için oy kullanmasının 'sürpriz' yarattığı kaydedilen ekte AKP'nin diğer büyük partilere göre Kürtlere 'daha şefkatli' davranmasına karşın, azınlıklık haklarına olan bağlılığının 'alacalı bulacalı ve parti liderleri arasında önemli bir farklılık gösterdiği" yorumu yapıldı. New York Times Magazine, 'AKP'nin halen hazırladığı anayasa değişikliklerinın bu konulardan bazıları açısından test oluşturacağı" savunduktan sonra ilk taslakta Kürtçe'nin belediye işlerinde kullanılması konusunun yer almadığını ancak mahkemelerde Kürtler için Kürtçe konuşan tercümanlarının bulundurulacağı garantisi verildiğini kaydetti.