KATIL KOMSULAR ISBASINDA!

Hasani, Kürdistan hükümetinin petrol anlaşmalarına karşı çıktı Rizgarî Online/Petrol konusu merkezi Bağdat yönetimiyle Federe Kürdistan hükümeti arasında sorun olmaya devam ediyor. Federal Irak Parlamentosu Petrol Komisyonu başkan yardımcısı Abdulhadi Hasani, Kürdistan hükümetinin uluslararası petrol şirketleriyle yaptığı anlaşmalar karşısında yeni bir tehditte bulundu. KTV’nin bildirdiğine göre, Abdulhadi Hasani, Irak Hükümetinin komşu ülkelerin yardımıyla Kürdistan Bölge Hükümeti’nin (KRG) çıkardığı petrolü yurt dışına göndermeyi engelleyebileceğini söyledi. Hasani, Kürdistan hükümetinin imzaladığı petrol anlaşmalarında yabancı şirketlere inanılmaz bir pay verdiğini, anlaşmaların bu şekliyle kabul edilmesi halinde Irak’ın milyarlarca dolar zarar edeceğini, bu nedenle merkezi hükümetin istemesi halinde çıkarılacak petrolün yurt dışına gönderilmesinin engellenebileceğini kaydetti. Hasani son olarak, “Kürdistan Bölge Hükümeti ile anlaşma imzalayan petrol şirketlerine tavsiyemiz sözleşmelerini iptal etmeleridir. Aksi halde bu şirketlerin Irak’ın orta ve güney bölgelerinde iş yapmalarına izin vermeyeceğiz” dedi. İngiliz Global Şirketi 2008 Başında Kürdistanda 3 Petrol Kuyusu Açacak İngiliz Global Şirketi, Kürdistan’ın Germiyan bölgesinde yaptığı arama çalışmalarını tamamlayarak, gelecek yılın başlarında 3 petrol kuyusunun sondaj çalışmalarına başlayacak. KTV’nin Kurdistan4news adlı internet sitesine dayanarak verdiği habere göre Dream Petrol şirketi de gelecek yılın Mart ayında Şabel bölgesinde ilk kuyunun sondaj çalışmalarına başlayacak. Bu arada hükümetin sözleşme imzaladığı diğer petrol şirketlerinin de çalışmalarını sürdürdüğü ve gelecek yıl birçoğunun sonuç almaya başlayacağı belirtildi. RO/Zilan Dersim

‘Saddam’ın, Cehenneme Giden Yolu’ Rizgarî Online/ Saddam rejiminin vahşice katlederek yok ettiği 8000 Barzan Kürdünün trajedisini sergileyen ve 2007 Emmy Ödülü’ne layık görülen ‘Saddam’ın Cehenneme Giden Yolu’ adlı İngiliz dokümanter filmi, yılın en iyi 12 dokümanter filmi arasında yer alıyor. BBC Dünya Kanalı tarafından, yılın en iyi dokümanter filminin tespiti için izleyicilerinin oylamasına açılan 12 filmin arasında aday gösterilen film eğer oylamayı kazanırsa, 29-30 Aralık 2007 ve 5-6 Ocak 2008 tarihlerinde yeniden yayınlanacak. Orijinal adı ‘Saddam’s Road to Hell’ olan film, Irak’ın kanlı rejimi tarafından 1983 yılında tutuklanarak Güney Irak çöllerinde yok edilen 8000 Kürdün akıbetlerine ışık tutuyor. Saddam’ın mahkemesinde bu film Saddam Hüseyin’e gösterilmiş ve kendisi bu katliamdan birinci dereceden sorumlu kişi olarak suçlu bulunmuştu. Filmin yönetmenleri Gwyne Roberts ve John Williams filmi hazırlarken, Doktor Muhammed İhsan’ın başkanlığında oluşturan bir Kürt araştırma ekibiyle birlikte bu araştırmayı gerçekleştirmişti. Irak devlet arşivlerine, katliam tanıklarına, çeşitli video ve mahkeme delillerine dayanılarak hazırlanan film, katliamı dünya izleyicisinin gözleri önüne seriyor. Bu katliam yine, Saddam rejimi tarafından gerçekleştirilen ve 180.00 kişinin katledildiği Anfal Katliamı’na giden yolun başlangıç basamakları olarak kabul ediliyor. Filmin yönetmenlerinden John Williams, filmin çekimi sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu Özgür Kürdistan’da ölmüştü. Filmi izlemek ve oylamasına katılmak için şu sayfası ziyaret edebilirsiniz: http://www.edigitalresearch.com/clients/bbcworld/by07/survey.php Kaynak: BBC News&KRG/Hazırlayan: RO/Rojger Koçgîrî23 Kasım 2007

DTP’den rest: Bir vekilin dokunulmazlığı kalkarsa toptan istifa ederiz ANF/BATMAN (23.11.2007)- DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, HPG tarafından esir alınan 8 askeri teslim alan 3 milletvekiliyle ilgili fezlekenin Meclis'e verilmesinin ardından, "Bir vekilin dokunulmazlığı kalkarsa hepimiz toptan istifa ederiz’’ dedi. DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, partilleriyle birlikte merkeze bağlı köyleri ziyaret ederek köylülerin sorunları dinleyip sohbet etti. Ata, köylülerle yaptığı sohbetler sırasında 8 askeri teslim alan DTP milletvekilleri Osman Özçelik, Fatma Kurtulan ve Aysel Tuğluk hakkındaki fezlekenin Meclis'e verilmesi ve haklarında 7.5 yıl hapis istenmesini eleştirdi. DTP’ye karşı linç girişimlerinin sürdüğünü, sadece partilerine yönelik milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması yönünde bazı partilerin yaptığı girişimlere de anlam veremediğini söyleyen Ayla Akat Ata, ‘’Amaçları da bizi gruptan düşürmektir. Bir süredir partimize yönelik linç girişimleri var. Kapatma girişimi de bunun bir örneğidir" dedi. "Şayet bir milletvekilimizin dokunulmazlığı kalkarsa, hepimiz toptan istifa ederiz’’ diyen Ata, Türkiye’nin kapatılan parti mezarlığına dönüştüğünü söyledi. Ata konuşmasında, ‘’Demokratik özerklik projemizde, asıl amaç bölge insanının kendini ifade etmesidir. Demokratik özerklik projemizi açıkladığımızda, `bunlar ayrı bayrak istiyorlar' dediler. Kesinlikle böyle bir şey yok. Bu raporun tümü okunduğunda gerçekler anlaşılacaktır. Nasıl bir mahalle futbol takımının simgesi varsa, belediyenin amblemi, bir simgesi vardır. Resmi dilin Türkçe ve ortak bir bayrak olması gerektiği de bu projede yer almaktadır. Fakat yine bunu yanlış değerlendirdiler" dedi. Demirlispor Köyü'nde kendisini sadece erkeklerin karşıladığını gören Ata, camiden ses yayın cihazından anons yaptırarak kadınların da toplanmasını istedi. Bunun üzerine köy meydanında toplanan kadınlarla sohbet eden milletvekili Ayla Akat Ata, kadın seçmenlerin mağdur olduğu ve sorunlarını dinlemek için köy gezilerine ağırlık verdiğini söyledi. Ata, "Batman'da ilk kadın milletvekiliyim, haliyle kadınların sorunlarına da kulak vermek zorundayım. Kadın seçmenler nedense sorunu anlatmakta zorlanıyor. Her köyde kadınlarla konuşmak, onları dinlemek istiyorum. Çünkü onlar kendilerini ifade etme olanağı bulamıyorlar. Köylerdeki kadın seçmenlerin kendi aralarında bir temsilci seçmelerini istiyorum. Bu sözcü ve temsilci arkadaşlarımız, sorunlarını daha iyi bir şekilde aktarabilir. Yeter ki, kadınlara söz hakkı tanınsın. Bölgede ezilmiş kadın sayısı oldukça fazla. Onların sözcüsüyüm. Seçim bölgeme geldiğimde, kırsaldaki kadını dinlemeyi bir görev biliyorum" dedi.

Avrupa Konseyi "Kürtçe" yayın izin istedi Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimleri Kongresi, Türkiye'den yerel otoritelerce sağlanan kamu hizmetlerinde Türkçe'den başka dillerin kullanılmasına izin vermesini istedi. Yerel yönetimlerce sağlanan kamu hizmetlerinde Türkçe'den başka dillerin kullanılmasına izin verilmesi, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nde son bahar oturumları kapsamında yapılan "Türkiye'de Yerel Demokrasi" konusunda yapılan görüşmelerin çerçevesinde Türkiye'ye iletilmek üzere Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne yapılan öneriler arasında yer aldı. Söz konusu oturuma Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Sur eski Belediye Başkanı Abdullah Demirtaş da katılmıştı. Oturuma davet edilmesine karşın Türk hükümeti ve iktidar partisi AKP'nin ise temsil edilmediği belirtildi. Kongre tarafından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne sunulmak üzere hazırlanan önerilerin arasında, Türkiye'deki Belediye Yasası'nın değiştirilmesi, Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi ve Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı'nın imzalanması da yer aldı.ANKA

PKK: ABD’nin bölgedeki planlarını bozacak güçteyiz CELİL DEMİRALP -ANF/HABER MERKEZİ (23.11.2007)-Kürdistan İşçi Partisi (PKK), ABD’nin Türkiye’nin Irak’ı istikrarsızlaştırma girişimlerini görmezden gelerek PKK’yi Ortadoğu’da istikrarsızlık yaratan güç olarak görmesine tepki gösterdi. PKK yetkilileri, ‘’ABD’nin bu olumsuz politikası devam ederse, ABD’nin bölgedeki projelerini bozacak gücümüz var’’ uyarısında bulundu. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı George W. Bush arasında 5 Kasım’da yapılan görüşmede PKK konusunda bir mutabakat sağlandığı açıklandı. PKK’yi “terörist örgütler” listesine ilk alan ülkelerden biri olan ABD, bu kez PKK’yi “ortak düşman” ilan etti. TÜRKİYE KÜRTLERİN DOSTU MU? Erdoğan-Bush görüşmesinden sonra PKK diplomasisi yarı gizli, yarı açık bir şekilde daha da hızlandı. Bir yandan askeri operasyonunun yapılacağı konusunda işaretler artarken, diğer yandan PKK’ye silah bırakma çağrıları yeniden gündeme geldi. Bu yönlü en açık mesajlardan biri Federal Kürdistan Hükümeti’nden geldi. Ve bu mesajdan sonra Kürt hükümetinin tavrında da şaşırtıcı bir değişim yaşandı. Daha önce Türkiye’nin operasyon niyetinin Kürdistan bölgesini işgal amaçlı olduğunu ve Türkleri güllerle karşılamayacaklarını söyleyen Kürt yönetimi bu kez, okları PKK’ye yönelterek Türkiye’yi dost ilan etti. DÖRTLÜ MEKANİZMA FİİLEN DEVREDE Kürt hükümeti kısa bir süre önce PKK konusunda dörtlü bir mekanizma önerdi. Bu mekanizma resmiyette olmasa da fiilen oluşmaya başladı. Zira PKK’ye yönelik tedbirler konusunda en sıkı önlemler KDP ve YNK’den geldi. Güney hükümetinin bu tavır değişikliği kafalarda soru işareti bırakırken, özellikle nasıl bir pazarlık sonucu PKK’ye karşı bu önlemlerin alındığı merak ediliyor. Kerkük referandumu da halen belirsizliğini korurken, Kürt hükümetinin siyasi statüsünün Türkiye tarafından karşılanmasını istediği öne sürülüyor. Bu tavır değişikliği özellikle Bush-Erdoğan görüşmesinden sonra açık bir şekilde ortaya çıktı. Gerilla etrafında ambargo, lojistik ve iletişim ağlarının kesilmesi gibi oluşturulan çember ve uluslararası diplomaside PKK’ye karşı seslerin yükselmesinden sonraki aşamanın operasyon olacağı tahmin ediliyor. Operasyon öncesi diplomatik olarak tüm kapılar kapatılmaya çalışılarak son hamlenin amaçlandığı belirtiliyor. KANDİL’E KİM YERLEŞTİRİLECEK? Tüm bu gelişmeler yaşanırken, ilginç bir açıklama da Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’den geldi. Zebari, Kandil’i kimseye ait olmayan topraklar, yani “No mens’ land” olarak tanımladı. Diğer yandan Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ve Kürt yönetimi Türkiye’nin Kandil’e işgal harekatından rahatsızlık duymayacaklarını ifade etti. Kimseye ait olmadığı ileri sürülen bu topraklardan PKK çıkarılmak istenerek yerine kimlerin yerleştirileceği sorusu da önem kazanıyor. TÜRKİYE’NİN IRAK’TAKİ İSTİKRARSIZLIK GİRİŞİMLERİ NEDEN GÖRÜLMEDİ? 2003 yılında Ortadoğu’ya barış ve istikrar iddiasıyla gelerek Irak’ı işgal eden Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ta Türkiye’nin sürekli istikrarsızlık yaratan girişimlerini görmezlikten gelerek PKK’yi istikrarsızlık yaratan bir güç olarak göstermesi dikkat çekici bir diğer nokta olarak duruyor. Oysa bu yönlü açık bir tehdit Türk askeri yetkililerinden de gelmişti. Türkiye’nin Irak’taki şiddet olayları ve istikrarsızlıkta başlıca rolü oynadığı, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ tarafından itiraf edildi. Eylül ayında Başbuğ, ''Türkiye, Irak'taki gelişmeleri engelleyebilecek ve maliyetleri artırabilecek güce sahiptir'' dedi. ‘PKK: ABD’NİN PLANLARINI BOZARIZ’ ANF’ye bilgi veren PKK yetkilileri, bölgede özellikle de Irak ve Güney Kürdistan’da dengeleri altüst edebilecek güçte olduklarını söyledi. ABD’nin baskıları sonucu KDP ve YNK’nin de bu cephede yer aldığına dikkat çeken PKK’li çevreleri, ABD’yi uyararak bu politikasından vazgeçmeye çağırdı. PKK’nin istikrarsızlık yaratan güç olmadığını belirten PKK yetkilileri, tam tersine Ortadoğu’da istikrarın yakalanması için tüm barışçıl çabaları sergilediklerini vurguladı. Ortadoğu dengelerinden bahsedilerek ABD Türkiye ile birlikte hareket ederken, temel demokrasi dinamiklerinden biri olan Kürtler ve PKK istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor. Özellikle Kuzey, Doğu ve Güney Batı Kürdistan’da büyük örgütlenmelere sahip olan ve peşinden büyük halk kitlelerini sokaklara çıkaran PKK’siz bir istikrar planlarının başarı şansının olmayacağı bir çok uzman tarafından da dile getiriliyor. PKK çevreleri, “Bölgede dengeleri değiştirecek gücümüz var, ABD’nin planlarını boşa çıkartabiliriz” uyarısında bulunarak bugüne kadar bu konumlarını barışçıl çözüm için kullandıklarına dikkat çektiler. Ancak ABD’nin yaklaşımları bu şekilde devam eder ve Türkiye ile ortak operasyona kadar giderse, Amerika’nın çıkarlarını da hedef alacaklarını ima eden PKK yetkilileri, “Şu ana kadar ABD’ye karşı herhangi bir eylemi olmayan PKK yeni bir politika belirlemeye çalışabilir” dedi. ‘KDP VE YNK GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMALI’ PKK cephesinde Güneyli güçlere yönelik de öfkenin arttığı gözleniyor. Bütün ihtiyatlı ve ulusal birlik temelindeki yaklaşımlarına rağmen böyle bir tavırla karşılaşmalarına sert tepki gösteren PKK yetkilileri, KDP ve YNK’yi geçmişten ders çıkarmaya çağırdı. PKK yetkilileri saldırı kimden ve nereden gelirse gelsin karşı koymaya hazır oldukları mesajını vererek, ‘eğer Güneyli güçler kendilerine karşı Türk cephesinde yer alırsa PKK’nin hiçbir çatışmadan kaçmayacağı’ uyarısında bulunuyorlar. Kendilerine yönelik silah bırakma çağrılarını da reddeden PKK yetkilileri, “kimse bizden bu koşullarda silah bırakmamızı beklemesin” diyerek, bunun için öncelikle barışçıl bir çözüm projesinin geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. ‘HİÇBİR PKK’Lİ TESLİM ALINAMAZ’ Türk medyasında son olarak KCK Yürütme Konseyi Üyeleri Murat Karayılan ve Cemil Bayık’ın yakalandığını da yalanlayan PKK yetkilileri, tek bir PKK’liyi bile yakalamaya güçlerinin yetmeyeceğini vurguladı. ANF’ye bilgi veren bir PKK yetkilisi, “kafalarına çuval geçirilecek birileri varsa o da Türk ordusudur” diyerek uyardı.

Dört yaşındaki Dilara ile dört aylık Kübra yetim kaldı. Polis tek tekmeyle Kürdü öldürdü! İSTANBUL - Polisin yetkilerini daha da genişleten 'Polis Vazife ve Selâhiyetleri Kanunu'nda geçen haziranda yapılan değişiklerden sonra peş peşe gelen polis kaynaklı işkence, yaralama ve ölüm olaylarına bir yenisi daha eklendi. Avcılar'da bir parkta oturan 26 yaşındaki Feyzullah Ete görgü tanıklarının ifadesine göre sivil polis ekibinden bir polis memurunun göğsüne attığı tekme sonucu öldü. Polis memuru A. M.'nin ifadesi alınıp serbest bırakıldığı öğrenildi. Avcılar Meydanı'ndaki Merkez Camii'nde dün az sayıda kişinin katıldığı bir cenaze töreni vardı. Tabutta 26 yaşındaki Feyzullah Ete yatıyordu. Anne Hayriye Ete, feryat etti: "Parkta oturduğu için insan öldürülür mü? O benim herşeyimdi. Karıncayı incitmezdi." Yengesi birkaç gazeteciye Feyzullah'ın 26 yıllık hayatını anlatıyordu. Dört çocuklu bir ailenin ortanca oğluydu. Siirt Eruhluydular. Ama o doğmadan Van'a göç etmişlerdi. Feyzullah sekiz yaşına geldiğinde tekrar göç yoluna koyuldular. Fatih Balat'tan Avcılar'a... Fatih Balat'taki harabe bir eski Rum evine yerleştiler. Van'da üçe kadar okuyan Feyzullah, okuldan alındı. Ayakkabı boyacısı oldu. İnşaatlarda çalıştı. Üç kardeşi de çalışmaya başlayınca Avcılar Parseller'de apartman dairesine taşındılar. Feyzullah Ete de konfeksiyon atölyelerinde çalışarak askerlik, daha sonra evlilik çağına geldi. Altı yıl önce memleketlisi Necla'yla evlendi. Dört yıl önce doğan ilk kızlarına Dilara adını verdiler. Diğer kardeşleri birer birer evlenip baba evini terk ederken o, kaldı. Dört ay önce ikinci kızı Kübra doğdu. Annesi, babası, hepsi, onun 700 YTL maaşıyla altı kişi geçiniyorlardı. Cami avlusunda annesi feryat ederken kapıda kollarına yakınları girmiş, çok kısa boylu, sakallı, çok yaşlı bir adam göründü. Annesi "Bu babası işte. 80 yaşında, Türkçe bilmez, Kürtçe bilir. Gece gündüz sadece Kuran okur" dedi. Sözleri "Haydi cenaze namazı kılınacak" cümlesiyle yarım kaldı, bir adam kadınları kaba bir tavırla avlunun dışına çıkarttı. Zorlukla ayakta durdu, anlatmaya devam etti: "Eve geldi. Saat beş gibi dışarı çıktı. Yavrucuğumun ne kahvesi vardır, ne içkisi. Kazandığı parayı ay başı bana verirdi." Acaba bir hastalığı var mıydı? "Aslan gibiydi. Hiç bir hastalığı yoktu..." Uzak bir köşede ağlayan 15 yıllık arkadaşı Ali Oturakçı ise hala şoktaydı. Önceki gün Üniversite Mahallesi Piyade Komando Onbaşı Hakan Kuyucu Parkı'na gitmişlerdi. Milli maç için kalkmak üzereydiler ki, saat 20.30 sıralarında Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden üç sivil geldi. Kimliklerini aldılar. A. M., "Burada niye oturuyorsunuz, eve gidin" dedi. Ete, "Mahallenin çocuklarıyız" dedi. Cevaba sinirlenen A. M., Ali Oturakçı'ya yumruk attı. Ete'yi de kolundan tutup banktan kaldırmaya çalıştı. Polis, kalkmak istemeyen Ete'nin göğsüne tekme attı. Yere yıkılan genç, hareket etmiyordu. Ete'yi ekip otosuyla Avcılar Hospital'a götürdüler. Ama Ete'nin hastaneye gelmeden öldüğü anlaşıldı. Doktorlar göğsünün sol tarafında geniş bir morluk tespit etti. Oturakçı ağlarken "Tekmeyle öldürdüler. Tam göğsüne vurdular" diye mırıldanıyordu. Ete'nin çalıştığı işyerinin sabihi Ufuk Çelik de şaşkındı: "Feyzullah çok iyi biriydi. Yanımda çalışan en güçlü işçilerdendi. Biz ağır iş yaptığımız için eğer hasta olsaydı bu işi yapamazdı. Polisin darbesiyle öldüğünü düşünüyoruz." Polis neden cenazeyi izledi? Az sayıda vatandaş cenaze namazını kılarken bir polis kamerası kayıt yapıyordu. Bir başka polisse gazetecilerden konuştukları kişilerin isimlerini öğrenmeye çalışıyordu. Cenaze arabasının yanında Avcılar İlçe Emniyet Müdürü ve yardımcıları duruyordu. Emniyet Müdürü "Bu konuda açıklama yapamayız. Savcılık soruşturuyor" demekle yetindi. Ancak bazı polislerden alınan bilgiye göre polis memuru A. M. ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmış, izne çıkmıştı. Küçük grup tabutu cenaze arabasına polislerin önünden geçirerek koydu. Cenaze Firuzköy Mezarlığı'na götürülürken polis de camiyi terk ediyordu. Ölüm, intihar, felç Polis kurşunuyla ölüm ve yaralanma, karakol dayağı haberleri bu yıl basından eksik olmadı. 14 Ekim: Sertan Çelik, Taksim'de müziğin sesini kısmadı diye trafik polisince darp edildi. Tutuklandı. 7 Ekim: 19 yaşındaki Ferhat Gerçek, Yenibosna'da Yürüyüş dergisi satarken çıkan arbede sonrası polis kurşunuyla vuruldu. Felç oldu. 18 Eylül: Polonyalı Dariusz Witek, Yabancılar Şubesi misafirhanesinde intihar etti. Kimse görmedi. 20 Ağustos: Nijeryalı Festus Okey, Taksim Polis Merkezi'nde polis tarafından vurularak öldürüldü. 10 Ağustos: Taksim Polis Merkezi'de dövülüp yola atılan Mehmet Nezir Çirik'in dalağı alındı. 29 Temmuz: Avukat Muammer Öz, Moda'da kimlik soran polisle tartışınca dövüldü; burnu kırıldı. 26 Temmuz: Gazeteci Serkan Tekpetek, zorla sokulduğu polis aracında dövüldü, araçtan atıldı. 17 Haziran: Hırsızlık iddiasıyla gözaltına alınan 24 yaşındaki Mustafa Kükçe, üç karakol gezdirildikten sonra Ümraniye E Tipi Cezaevi'nde öldü. 8 Haziran: Taksim Polis Merkezi'nde dövülen Sezai Yakar'ın burnu ve eli kırıldı.

Başkan Barzani’nin hangi ülkeye gittiği ile ilgili olarak herhangi bir bilgi verilmedi.

BAŞKAN BARZANİ, ÇEŞİTLİ TEMASLARDA BULUNAMAK ÜZERE YURTDIŞINA ÇIKTI. 22-Nov-07 [22:46]PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başkanı Mesut Barzani’nin özel bir ziyaret için yurtdışına çıktığı bildirildi. Kürdistan Bölge Başkanlığı Sözcülüğü tarafından PNA’ya verilen bilgilere göre Başkan Barzani yurtdışına çıktı. Başkan Barzani’nin hangi ülkeye gittiği ile ilgili olarak herhangi bir bilgi verilmedi.

IRKCI TAHAMMULSUZLUGUN ADI ADALET!

‘’KÜRDİSTAN’’ İFADESİNE 10 AY HAPİS... 23-Nov-07 [11:26]PNA-Türkiye’de İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nin eski Başkanı Eren Keskin'e, dört yıl önce Şanlıurfa Viranşehir'deki yaptığı konuşmada, 'Kürdistan' ifadesini kullanıdığı , 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği' için 10 ay hapis cezası verildi. Türkiye'de yayın yapan Radikal gazetesinin geçtiği haberde Keskin, bu sözü Bulanık'ta da söylemiş, ancak Bulanık Savcılığı, 'Kabul edilebilir olmasa da düşünce açıklamaktan ibaret' diyerek takipsizlik kararı almıştı. Eren Keskin, Viranşehir Belediyesi'nin 1-3 Ekim 2004'te düzenlediği panelde namus cinayetlerine değindi. "İstanbul'da, Uşak'ta, İzmir'de bu tavrı gösterebiliyor musunuz? Bu cinayetler orada olduğunda namus cinayeti, Kürdistan'da olduğunda töre cinayeti diyoruz" diyen Keskin, ardından Güneydoğu'daki çatışma ortamına değiniyordu: "Türkiye ve Kürdistan devlet kaynaklı cinsel şiddette fail sayısı olarak bakacak olursak askerler çoğunluktadır, çok olmasının nedeni de Kürdistan'da yaşanan savaştır." Bu üç yıllık dava, 16 Ekim'de son buldu. Viranşehir Asliye Ceza Mahkemesi, Keskin'e, TCK'nın 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçunu düzenleyen 216. maddesi gereğince 10 ay hapis cezası verdi. Bu ceza 3 bin 300 YTL para cezasına çevrildi.

Kopeklerin duasi kabul olsaydi gokten kemik yagardi..!

FEDERAL KÜRDİSTAN BÖLGESİ BAŞKANLIK DİVANI’NDAN ‘ BAŞKAN MESUT BARZANİ’NİN TERÖRİST BİR SALDIRI SONUCU YARALANDIĞI’ İLE İLGİLİ HABERE YALANLAMA.... 23-Nov-07 [15:1]PNA-Federal Kürdistan Bölgesi (FKB) Başkanlık Divanı'ndan yapılan açıklamada, ‘’Arap medyası tarafından yayınlanan ve Federal Kürdistan Bölgesi başkanı Mesut Barzani’nin terörist bir saldırı sonucu yaralandığını’’ iddia eden haberin doğru olmadığı bildirildi. Konuya ilişkin yazılı açıklama bulunan FKB Divanı Başkanı Dr. Fuad Hüseyin, Arap medyası tarafından yayınlanan haberin gerçeklikten uzak olduğunu bildirdi. Yazılı açıklamada, ‘’Arap medyasında güya, ‘Kürdistan Bölge Başkanı sayın Mesut Barzani terörist bir saldırı sonucu yaralandı’ şeklinde yalan bir haber yayınlanmıştır. Bu haber yalandan ibarettir ve bu haberin hiçbir doğruluğu yoktur. Çünkü, sayın Başkan Barzani özel bir ziyaret amacıyla yurtdışındadır ve bu ziyeretin kendisinin sağlığıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu yüzden bu haberi yalanlamayı gerekli bulduk. (Kürdistan Bölge Başkanlığı Divanı Başkanlığı /23.11.2007)’’ Denildi.