TÜRK TOPÇULARI, KÜRT KÖYLERİNİ ŞİDDETLİ BİR ŞEKİLDE TOPA TUTTU. PNA-Türk ordusunun Dohuk’a bağlı Amediye’ye yakın bazı köyleri şiddetli bir şekilde topa tuttuğu bildirildi. Bombalanan köylerde birinin Deraluk nahiyesine sadece 1 kilometre uzunlukta olduğu belirtildi. Bombardımanlara ilişkin PNA’ya demeç veren Sınır Muhafaza Komutanlığı yetkililerinden Said Haci, Türk ordusunun dün akşam saat 03:00’da Geli Tubız Ağa, Pışta Nızdur, Baluka ve Sarka Xırapı köylerini şiddetli bir biçimde bombardıman ettiğini bildirdi. Haci, bombardımanlarda herhangi bir can kaybının meydana gelmediğini söyledi. Öte yandan, Türk topçularının Dereluk nahiyesine bağlı Reşawa, Hituti, Ginı ve Zılı köylerini şiddetli bir şekilde top tuttuğu belirtildi. Reşawa köyünün Dereluk’un merkezine sadece 1 kilometre uzaklıkta olduğu belirtildi. Bombardımanlarda herhangi bir can kaybının yaşanmadığı belirtildi.
Etiketler: kurdistan, turkey terror
Herald Tribune: Tarihçilerin tahmini, 1,5 milyon Ermeni’nin Osmanlı Türkleri tarafından öldürüldügü
Kurdians: Monday, October 08, 2007Gönderen: rizgarionline Tarih: 08.10.2007 Saat: 11:17 Katkıda Bulundu rizgarionline Rizgarî Online*/Başkan George W. Bush cuma günü Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a Birinci Dünya Savaşı döneminde 1.5 milyon Ermeni’nin ölümünü soykırım olarak niteleyen Kongre'deki yasa tasarısına şiddetle karşı olduğunu söyledi. Bush ve Erdoğan, çarşamba günü Temsilciler Meclisi'nin Dış İlişkiler Komitesine gelecek olan yasa tasarısıyla ilgili bir telefon görüşmesi yaptılar. Tasarının onaylanması bekleniyor. Beyaz Saray Sözcüsü Gordon Johndroe, Bush'un, "Kabul edilmesi halinde, ABD'nin Türkiye ile olan ilişkilerine zarar verecek olan tasarıya karşı olduğunu tekrarladığını" söyledi. Johndroe, Bush'un, Ermeni olaylarının 20. yüzyılın en büyük trajedilerinden biri olduğuna, ancak bu olayların bir soykırım olup olmadığı kararının verilmesinin "yasamanın değil, tarihi incelemenin konusu olması gerektiğine" inandığını söyledi. Tarihçiler, Birinci Dünya Savaşı sırasında 1,5 milyon Ermeni’nin Osmanlı Türkleri tarafından öldürüldüğü tahmininde bulunuyorlar. Olay, soykırım konusunda bazı bilim adamları tarafından büyük ölçüde 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak görülüyor. Türkiye, ölü sayısının abartıldığı ve ölenlerin iç savaş ve kargaşa kurbanları olduğunu belirtiyor, ölümlerin soykırım olduğunu kabul etmiyor. Osmanlı Türkiye'sinde azınlık olan Ermenilerin ölümü, 1915 yılından, 600 yıllık imparatorluğun kalıntılarından modern Türkiye'nin doğduğu 1923 yılına kadar sürmüştür. ABD Dışişleri Bakanlığının Türkiye ile ilişkilerden sorumlu üst düzey yetkililerinden birisi, ABD'nin, soykırımın olduğunu kabul ya da reddetmek gibi bir konumda olmadığını söyledi. Bununla birlikte, Dışişleri Bakanı Yardımcısı Daniel Fried, "Bu tasarının, ne tarihi gerçeğin amacına, ne Türk-Ermeni barışına ne de ABD'nin çıkarlarına yararı olacağına inanıyoruz" dedi. Freid, Türklerin tasarının kabul edilmesine gösterecekleri tepkinin çok sert olabileceğini ifade etti. Tasarı, bir NATO müttefiki olan Türkiye ile ilişkilere "ciddi zarar" verebilir ve ABD'nin Türkiye'nin komşusu olan Irak'taki savaş çabalarını da zedeleyebilir. Tasarı büyük ölçüde sembolik ve dış politikada bağlayıcılığı da yok. Benzer tasarılar daha önce de önerilmiş ama Meclisten geçmemişti. Fakat çarşamba günü Dış İlişkiler Komitesine gelecek olan tasarının, Demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi'nden geçme şansının yüksek olduğu görülüyor. *İnternational Herald Tribune gazetesi/05 Ekim 2007 Hazırlayan: Kaya Vural
1847′de Bedirxan Bey’in Kürdistan’ı bağımsızlık ilanına sert bir müdahale ile karşı çıkan ve ayaklamayı bastıran Osmanlı Devleti, Bedirxan Bey, Mehmûd Xan ve maiyetindekileri aileleriyle birlikte Girit ve Ruscuk’a sürgüne gönderdi. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, bastırılan isyan ardından bölgede çeşitli düzenlemelere gitti ve Abdülmecid’in isteği üzerine Kürdistan Eyaleti’ni yeniden düzenledi. Mustafa Reşit Paşa, bu dönemde İngilizlerden etkilenerek halen devam eden köle ticaretine karşı geldiyse de devlet eliyle, Bedirxan Bey’e destek vermiş Yezidi, Hristiyan, Nesturî ve Yakubî Kürtlerden oluşan birçok tutsak, kadın ve çocuklarla birlikte Diyarbekir, Musul ve Bağdat pazarlarında köle olarak satıldı.
Bu olay Bâbıâli’de tartışmalara yol açtı. İngiltere başta olmak üzere Avrupalı ülkeler köle satışına karşı girişimde bulundular. İstanbul’daki tartışmalar neticesinde durumun İslam şeriatına uygun olmadığı resmen beyan edildiyse de sonuç pek farklı olmadı. 1847-1848 yılları arasında yaşanan köle satışları olayı üzerine Meclis-i Vâlayı Ahkâm-ı Adliye, Diyarbekir Mutasarrıflığı ve fetvahâne arasında sert tartışmaların bulunduğu yazışmalar yapıldı. Halen Başbakanlık Arşivi İrade Koleksiyonu’nun Meclis-i Vâla bölümünde 2961 nolu dosyada kayıtlı bulunan bu yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla isyan sonrası tutuklanan ve köle olarak satışı yapılanların garimüslim Kürtlerden oluştukları ve Bedirxan Bey’in liderliğini yaptığı isyana destek oldukları, gayrimüslim olduklarından dolayı da satılmalarının devlet nezdinde meşru olduğu görülmektedir.