Amed'de onbinler Öcalan'a yönelik saldırıyı protesto etti

diyarbakir18102008 Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fiziki saldırıya uğraması nedeniyle Diyarbakır'da onbinlerin katılımıyla yapılan yürüyüş Koşuyolu Parkı'nda sona erdi. Açıklamada, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Öcalan'ın durumuna ilişkin derhal açıklama yapması istendi. Açıklamanın ardından polis gaz bombaları ile kitleye müdahale etmesinde DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, DTP'li vekiller ve belediye başkanları da nasibini aldı. Açıklamanın ardından kentin birçok yerinde başlatılan eylemler sürüyor.
İmralı Cezaevi'nde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fiziki saldırıya uğraması nedeniyle Diyarbakır'da yapılmak istenen yürüyüşte yaşanan gerginliğin ardından yüzlerce polis yolu kapatarak, yürüyüşe izin vermeyeceğini söyledi. Bunu üzerine kitle, 'Biji Serok Apo', 'Öcalan' ve 'Öcalansız dünyayı başınıza yıkarız' sloganları atarak, protesto etti. Yürüyüş korteji engellendiği sırada Diyarbakır'ın birçok mahallesinden yürüyüşe katılmak için yürüyüş güzergahında bekleyen kitle ise bulundukları noktadan, alkış ve sloganlarla engellemeyi kınadı. Bunun üzerine yer yer küçük çaplı çatışmalar meydana geldi. Gerginlik üst boyuta ulaşınca, DTP'liler ile polisler bir kez daha görüştü. Polis bir kez daha yürüyüşe izin vermeyeceğini açıkladı. Bunun üzerine DTP'liler bunun gerginliğe yol açacağını ifade ederek, yürüyüşe izin verilmesini istedi. Yapılan ikinci görüşmenin ardından polis yolu açacağını ifade etti. Polisin yolu açmasının ardından kitle yürüyüşe devam etti.
Öcalan lehine yazılı pankartlar eşliğinde yürüyüş
Yürüyüş sırasında DTP Eşbaşkanı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, DTP'li Diyarbakır Milletvekilleri, DTP Batman Milletvekili Ayla Akat, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DTP'li belediye başkanları kortejin en önünde yürüdü. Yürüyüş esnasında yüzlerce Öcalan posteri ve Demokratik Konfederalizm diyarbakir181020082 bayrakları taşındı. Yürüyüş sırasında yüzleri kapalı yüzlerce genç, 'Önder Apo'nun özgürlüğü kadının özgürlüğüdür', 'Gençlik Apo'nun fedaisidir' ve 'Be serok jiyan na be' pankartları eşliğinde yürüdü. Yürüyüşte kadınlar 'Edi bes e', 'Öcalanı'n özgürlüğü özgürlüğümüzdür' yazılı sarı kırmız yeşil motiflerle işlenmiş pankartlar taşınması dikkat çekti. Güzergah boyunca anons aracında 'PKK', 'Oremar', 'Gerilla', 'Ey Raqip', 'Ey Şoreşgere Kurdistan', ve 'Serok Apo' şarkıları çalındı. Kitle çalınan şarkılara alkış ve zılgıtlarla tempo tuttu. Kortej kilometreleri bulurken, onbinlerin yürüyüşü Koşuyolu Parkı'nda sona erdi. Yürüyüşün ardından kitle demokrasi mücadelesinde yaşamlarını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.
'Bu olay onur kırıcıdır'
Saygı duruşunun ardından DTP İl Başkanı Nejdet Atalay kısa bir açıklama yaptı. diyarbakir181020083 Öcalan üzerindeki saldırıya dikkat çeken Atalay, 'Son bir kaç yıldır toplum üzerindeki hassasiyeti bilindiği halde Sayın Öcalan'ın sistematik bir şekilde hukuk dışı uygulamalara maruz kalması Kürt ve Türk çatışması yürütmenin konseptinin parçasıdır. Öcalan'ın saçları kazıtıldı. İdari cezalar verildi. Son olarak yaşanan fiziksel saldırı ve tehdit bu konseptin parçasıdır ' dedi. Daha önceki uygulamaların toplumda yarattığı infial bilinmesi halinde bunun sistematik uygulamanın devam ettiğini bildiren Atalay, 'Yaşanan bu olay onur kırıcıdır. Kabul edilemez. Bu saldırı ile Kürtlerin orunu kırılmak isteniyor. Kürt ve Türk halkı arasında çatışma yaratılmak isteniyor. Başbakanlık Kriz Masası tarafından yönetilen cezaevinde bunların olması uygulamaların tesadüf değildir. Bu yaşanan olay Başbakanlık tarafından yapıldığını göstergesidir. Bu uygulamaların yaratacağı infialden AKP sorumludur' şeklinde konuştu.
Başbakan'a çağrı
Atalay, Başbakanlığın derhal olaya müdahale edip toplumu rahatlatması gerektiğine dikkat çekti. Atalay'ın açıklaması sırasında kitle sık sık sloganlar attı. Yapılan açıklamanın ardından gençler Ofis Semti'ne yürümek istedi. Polis kitleye gaz bombaları ile müdahale etti. Polisin attığı gaz bombasından DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, DTP'li milletvekilleri, belediye başkanları etkilendi. gençler polislere taşlarla karşılık verdi. Çatışmalar kentin birçok alanına yayılırken, gençlerin yer yer barikat kurduğu öğrenildi. Müdahalelerde gözaltılar yaşanırken, çatışmalar devam ediyor.
DİHA

Batman'da Öcalan'a saldırı ve ölüm tehdidi protesto edildi

DTP Batman İl Örgütü'nün açılışı için binlerce kişi yeni DTP binası önünde toplandı. Açılışta, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın onlarca posteri ve Demokratik Konfederalizm bayrağı, yeşil, sarı, kırmızı flamalar taşınırken, 'Öcalansız dünyayı başınıza yıkarız' pankartı açıldı.
Kitle, 'Katil Erdoğan', 'Selam selam İmralı'ya bin selam', 'Biji Serok Apo', 'İntikam intikam', 'Dağlarda arama Apocular her yerde', 'Münafık Erdoğan', 'Vur gerilla vur batman18102008 Kürdistan'ı kur', 'Sayın Öcalan', 'Gençlik Apo'nun fedaisidir', 'PKK halktır halk burada' sloganları atıldı. Farabi Hastanesi'ne doğru sloganlarla yürüyüşe geçen kitle, DTP'li heyetin gelmesiyle birlikte DTP Batman İl binasına tekrar geri döndü. Açılışta yoğun güvenlik önlemlerinin alınması dikkat çekti. DTP otobüsü ile DTP Batman İl Örgütü'nün açılışına gelen DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, DTP'li Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, DTP'li Batman ilçe belediye başkanları, DTP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Hüseyin Yılmaz, DTP PM Üyesi Mazlum Tekdağ, 'Bijî Serok Apo' sloganları ile karşılandı.
Açılışta demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. DTP Batman İl Başkanı Özcan Erdem, kısa bir konuşma yaptı. Erdem'in ardından konuşan DTP Eşbaşkanı Ayna, Asrın Hukuk Bürosu'nun 2 gün önce PKK Lideri Öcalan'a dönük yapılan saldırılara ilişkin açıklama yaptığını söyledi. Öcalan'ın koğuş araması bahanesiyle tartaklandığını kaydeden Ayna, bu gelişmelerin kaygı verici olduğunu söyleyerek, 'Bu ateşle oynamayın. Bu ateş herkesi yakar. 25 yıldır bedellerle yaratılan bir değer vardır bu bedellerden vazgeçmemizi istiyorlar. Şu anda ellerde taşınan resimler bizim değil Sayın Abdullah Öcalan'ındır. Biz bu mesajı alıyoruz. Saçları kazıtılarak aşağılanmaya çalışılan Öcalan şahsında Kürt halkıdır. Basitleştirilmeye çalışılan Kürt halkının iradesidir' diye konuştu. Kürt halkının duygu ve düşünceleriyle oynanmaması gerektiğini ifade eden Ayna, diyolog yöntemleriyle çözümün getirilmesi gerektiğini söyledi.
'Aklınızı başınıza toplayın'
batman181020082 Her gün yapılan operasyonlarda onlarca gencin yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Ayna, 'Aktütün saldırısına ilişkin PKK açıklama yaptı ve 62 askerin yaşamını yitirdiğini söyledi. Devlet ise 15 asker diye basına yansıttı. Devlet bunu açıklamak zorundadır' dedi. Kürtlerin kimliğinin anayasal güvenceye alınması gerektiğini söyleyen Ayna, Türkiye'nin tarihinin ve coğrafyasının çok kimlikli olduğunu belirtti. Bu nedenle anayasanın da çok kimlikli olması gerektiğini kaydeden Ayna, 'Barış olmak zorundadır. Barışı getirmek zorundasınız. Savaşın olduğu bir ortamda siyasi adımlar nasıl atılır? Siyasi adımlar ancak barış ortamlarında atılır. Bu günden sonra biz bu halkı baskılayamayız. Bu halkı çığırından çıkarmayın. Zehirlemenin ardından saç kazıtmak fiziki bir saldırıdır. Yeter artık bunu yapmayın. Aklınızı başınıza toplayın. Fiziksel saldırı yüreğimizi acıttıysa buna vereceğimiz en büyük cevap 24 saatimizi özgürlük mücadelesi ile yükseltmek olmalıdır' diye kaydetti.
'Savaşın bitmesi için üzerimize düşeni yapacağız'
Bir yandan askerlerin bir yandan da HPG'lilerin yaşamını yitirdiğini ifade eden Ayna, çatışmaların bitmesi için üzerlerine düşeni yapacaklarını söyledi. Seçimlerin yaklaştığını hatırlatan Ayna, bütün güçleriyle seçime hazırlandıklarını kaydetti. Mevcut belediyeleri iki katına çıkaracaklarını ifade eden Ayna, AKP'yi kastederek, 'Siz Batman'ı, Diyarbakır'ı, Dersim'i alacağız derken biz gidip İstanbul'da, İzmir'de ilçe alacağız. Başbakan Erdoğan Diyarbakır'ı alacağız diyor. 3 kez Diyarbakır'a geleceğim deyip de iptal eden Erdoğan, nasıl Diyarbakır'ı alacak? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bir sözünde 'Başbakan Erdoğan Diyarbakır'a gidemiyor ve Diyarbakır'ı alacam diyor' Erdoğan domates ve yumurtadan korktuğu için Diyarbakır'a gelemiyor. Geldiğinde de gidip bir spor salonunda dört duvar arasında kalıyor' dedi.
Ayna'nın konuşmasının ardından DTP Batman İl Örgütü'nün yeni binasının açılışı yapıldı. Açılışın ardından kitle sessizce dağıldı.
BATMAN (DİHA)


yuksekovasavasalani18102008 Yüksekova savaş alanına döndü

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde yaklaşık 40 bini aşkın kişinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik saldırıyı kınamak amacıyla düzenlediği yürüyüşten sonra başlayan ve mahallerde devam eden eylemler sürüyor. Olayların büyümesi üzerine müdahalede bulunmak üzere asker mahallere girdi.
Yüksekova'da bir araya gelen 40 bini aşkın kişinin düzenlediği yürüyüşe güvenlik yuksekovasavasalani181020082 güçleri sert müdahalede bulunmasından sonra çarşı merkezinde başlayan ve başta Esentepe, Güngür, Yeşiltepe Cumhuriyet ve Mezarlık mahallerinde devam eden eylemler sürüyor.
Güvenlik güçleri ile eylemciler arasında çatışmalar devam ederken, olaylara müdahale etmek için askerler de panzerler eşliğinde mahallere girdi. Olaylara asker ve polisler havaya ateş ederek, gaz bombaları atarak, ve tazikli su sıkarak müdahale ediyor.
Güvenlik güçlerin müdahalesine kitle kurduğu barikatlar arkasında taş ve molotofkokteyli ile karşılık veriyor. Silah seslerin yükseldiği ilçede olaylar sürüyor. Yeni Mahalle'de Kaymakamlık Sosyal Tesisleri'nde bulunan Yüksekova Korucu Derneği'ne saldırı düzenlendi. Dernek binasının camları kırıldı. Gerginlik devam ediyor.
HAKKARİ (DİHA)
Yüksekova'da patlama

KÜRTLER NE İSTİYOR?

kurtler_hedefte_paris Kürt sorununa ilişkin tartışmalar sürerken, Kürtlerin ne istediği gayet açık: Öcalan muhataptır, İmralı kapatılmalı, Kürtlerin kimlikleri kabul edilmeli, dil ve kültürel haklar anayasal güvenceye alınmalı, Demokratik Özerklik tanınmalı
Kongra Gel Başkanı Zübeyir Aydar

İmralı'da görüşmeler yaparak halledebilirler. Bize gelebilirler veya seçilmişler ile oturup konuşabilirler. Karşılıklı silahların susturulması ancak diyalogdan geçer. Başka formül yoktur. Başka ülkelerde de böyle olmuştur. Türkiye, Filistin, İsrail, Suriye ve ABD arasında arabulucu olmaya çalışıyor, ama kendi içinde savaşıyor.
DTP Eşbaşkanı Emine Ayna
Çözüm için öncelikli adım operasyonlardan vazgeçmek. İkinci adım Anayasa'yı bir bütün değiştirmektir. Anayasal vatandaşlık hakkı tanınmalı, bir Türk hangi haklara sahipse, bir Kürt de Kürt kimliğiyle aynı haklara sahip olmalı. Anadilde eğitim hayata geçirilmelidir. Demokratik Özerklik kabul edilmelidir.

 
İşte Acil Çözüm Eylem Planı
Bir: Operasyonlar durdurulmalı.
►İki:
PKK ile devlet arasında diyalog başlamalı.
►Üç: Yeni bir anayasa hazırlanmalı, demokratik özerklik hayata geçirilmeli.

Dört: Siyasi genel af ilan edilmeli
HPG'nin Bezelê eylemi iki açıdan stratejik sonuçlar doğurdu. Kürt sorununda başat rol üstlenen ordu, tarihte ilk kez özgür eleştirinin odağı haline geldi. Toplumda, 'ordunun HPG'ye karşı yürüttüğü askeri strateji' masaya yatırılarak başarısız görüldü. Halk, 'Ordunun güçlü ve etkili olduğu' propagandasının gerçekleri yansıtmadığı algısına kapıldı. Bu durum halkın orduya beslediği sadakatin sorgulanması sonucunu doğurdu. Sorunun sadece askeri strateji ile çözülemeyeceği kanaati tüm toplum kesimlerine hakim olmaya başladı. Buna bağlı olarak Kürt sorununa çözüm tartışmaları yeniden güçlü bir şekilde alevleniverdi. Ancak kamuoyunda sürdürülen çözüm tartışmalarının katılımcı bir tartışma platformlarında gerçekleştiğini söylemek olası değil. Çünkü sorunun tartışıldığı platformlarda ne Kürt siyasal aktörlerini görebildik, ne de o siyasal aktörlerin hangi çözüm argümanlarını seslendirdiğini duyabildik. Kürt siyaseti denilince akla gelen önemli isimlerden biri Zübeyir Aydar. Çünkü Aydar KCK sistemi içinde yer alan Kongra Gel'in başkanı. Dolayısıyla Kürt siyasetindeki ağırlığı ve etkinliği önemli bir yere sahip. Zübeyir Aydar, Bezelê sonrası çözüm tartışmalarının daha fazla gündemleştiği tezine katılıyor. Bu yüzden ortaya çıkan sonucu olumlu görüyor. Aydar'ın ortaya çıkan sonuca getirdiği yorum şöyle: 'Bazı çevreler artık yeter diyorlar. Türk kamuoyu da artık belli bir bıkkınlık içinde. Çözüm tartışılıyor, değer veriyoruz.' Aydar'a göre, ilk defa bu düzeyde ordunun yanlışları görülüyor. Çözüm tartışmaları basında bu denli yer alıyor. 'Ancak' diyor Aydar, 'Bu durum orduyu çileden çıkarıyor. Başbuğ'un muhtıra niteliğindeki konuşması, bu tartışmalardan duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Bu kadar sinirli basın önüne çıkması, bazı çevreleri tehdit etmesi olayın ordu cenahındaki rahatsızlığı ve çözümsüzlüğü dile getiriyor.'
'Biz çözüme hazırız'
Ancak ortaya çıkan tartışmalı ortam, akan kanın durdurulmasına yetmiyor. Bu yüzden çatışmalı ortamı acil durduracak mekanizmalara ihtiyaç var. Aydar da bu kanaatte. Peki akan kanı durdurmak için acil hangi parametrelere ihtiyaç var? Aydar, o parametrelerin diyalogla sağlanabileceğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: Türkiyeli muhataplar kendilerine güveniyorlarsa, varız diyorlarsa, çözmek istiyoruz, sizi Kürt olarak kabul ediyoruz derlerse bu işin çok kolayı var. Oturulur mesele konuşulur ve halledilir. Ama önce kendilerinin karar vermeleri lazım. Kürt yoktur politikasından vazgeçecekler mi? Tek millet, tek kültürden vazgeçecekler mi? Kürtleri dili, kimliği ile kabul edecekler mi? Böyle bir irade varsa Kürt tarafı hazırdır. İkna etmeye, ikna olmaya hazırız. Sınırlar dahilinde hak eşitliği temelinde çözüme hazırız.'
'Acil diyaloğa ihtiyaç var'
Peki Zübeyir Aydar, diyalog ile neyi kastediyor? Veya diyalog için hangi somut mekanizmaları öneriyor? Aydar, soruları yanıtlıyor: 'Başkan Apo ordadır. Ta nerelere elçi göndereceklerine İmralı'ya gidip görüşmeler yaparak halledebilirler. Bize gelebilirler veya seçilmişler ile oturup konuşabilirler. Karşılıklı silahların susturulması ancak diyalogdan geçer. Başka formül yoktur. Başka ülkelerde de böyle olmuştur. Türkiye, Filistin-İsrail sorununda arabulucu, Suriye-İsrail sorununda arabulucu, Suriye-ABD arasında arabulucu, İran-ABD arasında arabulucu, Kafkaslarda arabulucu olmaya çalışıyor. Doğu-Batı arasında medeniyetler ittifakı ile zaten arabulucu. Dışarda barış arıyor ama kendi içinde savaşıyor. Böyle şey olamaz.'
'Silah bırakın tezi çözümsüzlüktür'
Kamuoyunda bazı kanaat önderleri, 'PKK kayıtsız şartsız silah bıraksın. Bu jest çözümün önünü açar. PKK bu jestle aynı zamanda çözüm için psikolojik ortamı da hazırlar' şeklinde düşünce belirtiyorlar. Acaba PKK bu tezi nasıl değerlendiriyor. Aydar anlatıyor: 'Bu tez çözümsüzlükte ısrardır. Önce silahlar sussun diyorlar. Tek taraflı susturulduğu zaman da operasyonlar sürüyor. İşte çözüm için psikolojik ortam oluşturulsun deniliyor. Bizde de psikolojik ortam var. Her gün cenaze kaldırıyoruz. Biz geçmişte beş kez tek taraflı ateşkes ilan ettik. Ama tek taraflı ateşkesin sorunu çözmediği ortada. Mantıklı düşünürsek, herkesin kendi kamuoyunu hazırlaması gerekir. Hainler edebiyatı yaparsan, ortamı kendin bozmuş olursun. TC yöneticileri için psikolojik ortamı hazırlamak çok zor değil. Önce samimi olacaklar. Samimiyet olursa ortam çabuk oluşur. Bu da tek taraflı olmaz. karşılıklı diyalogla olur.' Aydar, bu tezleri dile getirirken bir hususun altını özellikle çiziyor: 'Meseleyi böyle sürekli silahla, çatışmayla, insan öldürmeyle götürmek isteyen bir hareket değiliz. Silah bir savunma aracıdır, saldırı değil. Biz saldırı altındayız, her gün yok edilmek isteniyoruz. Bunun karşısında bir savunma mekanizması işliyor.'
'Önce zihniyet değişmeli'
DTP Eşbaşkanı Emine Ayna ise, çatışmalı ortamın acil sona ermesi, akan kanın bir an önce durabilmesi için önce zihniyet değişliğine ihtiyaç olduğunu söylüyor. Ayna, 'değişmelidir' dediği zihniyeti tanımlıyor: 'Yargı, yasalar, her şey tek ulusa göre şekillendi. Bu değişmedikçe özgürlük, eşitlik Türkiye geneline yayılmaz. Zihniyet değişimi Kürtlerin kabulü, diğer kimliklerin kabulü anlamına gelecek. Böylece tek ulus zihniyeti ile yanlış yapıldığı kabul edilecektir. Zihniyet değişikliği operasyonlarla çözüm olmayacağı bakışını geliştirecektir. Çünkü kanın dökülmesinin nedeni şiddet yanlısı politikalardır. Bunun da varlık nedeni resmi ideolojidir. Bu değişirse çözüm yaklaşımı da değişir.' Peki ortada zihniyet değişikliği için umutlu olmamızı gerektirecek elle tutulur bir atmosfer var mı? Ayna soruyu yanıtlıyor: 'Mevcut durum 'çözüm vardır' diyen demokratik güçler için çözüme en yakın durumdur. Bugüne kadar askeri zihniyet bu kadar sorgulanmadı. H‰l‰ kaygılı bakışlar, çekingen duruşlar olsa da bu kadar sorgulama olmadı. Bugün bu sorgulama halk tarafından yapılıyor. Bu çok önemli bir fırsattır ve değerlendirilmesi gerekir.'
Somut iki adım önerisi
Ayna, fırsatın değerlendirilmesi için hangi somut önerileri seslendiriyor? Emine Ayna, önerileri iki maddede dile getiriyor. Birinci madde operasyonların durdurulması, ikinci madde yeni bir anayasa değişikliği. Ayna'ya kulak verelim: 'Çözüm için öncelikli adım operasyonlardan vazgeçmek, öldürmek kavramını siyasi literatürden çıkarmak olmalı. Hala siyasi literatürde öldürmek kavramı var. Bu yüzden çözme iradesi açığa çıkmıyor. O yüzden Meclis iradesizleşmiştir, çünkü TC'yi yöneten Genelkurmay'dır. İkinci adım anayasayı bir bütün değiştirmektir. Kürtçe televizyondan bahsediliyor. Diğer taraftan da hala bir spiker bulunamıyor. AB'ye karşı bunu yapmak zorunda Türkiye. Ama yapamıyor. Bu hala sindirmeme, hazmetmeme durumunun çok açık göstergesi.'
Somut çözüm parametreleri
Kuşkusuz diyalog ortamının geliştirilmesi veya operasyonların durdurulması çok önemli tarihsel bir adım anlamına gelecek. Ancak bu adımın çözüm konsensusu oluşturabilmesi için tarafların çözüm parametrelerini kamuoyu ile paylaşması gerekir. Emine Ayna, Kürt siyasetinin çözüm parametrelerini üç başlık altında sıralıyor. Birinci başlık anayasal vatandaşlık hakkının tanınması, ikinci başlık demokratik özerklik, üçüncü başlık dağdakileri toplumsal yaşamla buluşturacak katılım yasalarının hayata geçirilmesi. Ayna, teorik çerçeveyi daha da somut bir hale getiriyor: 'Bir Türk, Türk kimliğiyle hangi haklara sahipse, bir Kürt de TC vatandaşı olarak Kürt kimliğiyle aynı haklara sahip olmalıdır. Anadilde eğitim hayata geçirilmelidir. İşte üniversitesi var, maliyeti var deniliyor, iş yokuşa sürülüyor. Savaş kadar mı maaliyeti var? İnsan maliyeti kadar mı var? Kürtçe'ye Türkçe'ye yaklaştığımız gibi yaklaşmak zorundayız. Eşitliğin şu kadarı, bu kadarı olmaz. Anadile seçmeli ders olarak bakamayız. Üniversiteye kadar böyle olmalı. Türkçe müfredata bir dil dersi olarak korunmalı. Kişi Kürt'tür ama eğitim dili Kürtçe olan bir okulu tercih etmez. Bu tercihine olanak sağlanır. Bir diğer çözüm talebi demokratik özerkliktir. Kürtlere ağırlıklı olarak yaşadıkları yerlerde kendi kimlikleriyle yönetme ve yönetilme hakkı verilmelidir. Her özerk bölgede özerk meclisler veya bölge meclisleri kurularak bu yönetim sağlanır. Mali, askeri, üniter yapıyı ilgilendiren konular merkeze bağlı kalır, merkez de kaynakları her bölgeye eşit dağıtır. Bunlar üniter yapı içinde gerçekleşir. TC vatandaşlığı tanımlaması kimliğe dayalı olmalıdır.'
'Eşit ve genel katılım olmalı'
Emine Ayna'nın çözüm parametreleri Kongre Gel Başkanı Zübeyir Aydar ile paralellik arz ediyor. Aydar, Ayna'nın dile getirdiği üç temel teze katılıyor. Aydar, 'Çözüm demokratik özerklik projesidir. Çünkü bu sağlandığı zaman Kürt sorunu çözülmüştür diyeceğiz' diyor. Kürtçe eğitim konusunda da Aydar ile Ayna'nın görüşleri paralel. Aydar, 'Kürtçe eğitim seçmeli değil ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim dili olur. Devlet dairelerinde, kamuda iki dillilik olacak. Kürtçe seçmeli dersle, enstitüyle geçiştirilecek bir konu değil çünkü' diyor. Peki 2003 tarihinde seslendirilen ama son iki yıldır rafa kaldırılmış görünen 'yönetimi' hariçte tutacak bir af yasası yeniden gündemleşirse PKK bu durumu nasıl okur? Aydar, soruya çok net yanıt veriyor: 'Demokratik siyasal yaşama katılım yasası gerekli. Yasaya istisnaları koymak, yöneticiler kapsam dışı demek iyi niyeti sorgulatır. Bu tür formüller geçmişte tartışıldı. Formülü iyi bir çözüm değil, bir hareketi çözme yaklaşımı olarak değerlendirdik. Bu tür formülleri örgütü tasfiye, çözme olarak görüyoruz.'
Öcalan'dan çözüm önerileri
Kürt Halk Önderi
Abdullah Öcalan, İmralı'ya getirildikten sonra pek çok kez Kürt sorununun çözümüne ilişkin somut çözüm önerilerinde bulundu. Öcalan, çözüm önerilerini İmralı duruşmalarında Demokratik Cumhuriyet, Temmuz 2003 yılında Uzlaşma ve Çözüm Deklarasyonu, 21 Mart 2005 tarihinde ise Demokratik Konfederalizm olarak kavramsallaştırdı. Öcalan'ın çözüm önerileri şu parametreleri içerdi:
►Kürtler demokratik toplum inşa edebilmek için Demokratik Konfederal sistem inşa etmelidirler. Bu sistem Ortadoğu ve tüm dünya halkları için geçerlidir. Dolayısıyla evrenseldir. Milliyetçilik ve devletçilikten uzak durur, demokratik ulusçuluğa önem verir. AB sürecini bir sentez olarak algılar. ►Devleti içermeyen demokratik ulus örgütlenmesidir. Azınlık, kültür, dil, din, cins vb. örgütlenmeyi esas alır. Üç yasal duruşu esas alır. Bu yasalar AB, üniter devlet ve Demokratik
Konfederalizm yasalarıdır. Toplumsal temelde etnik, dini, sınıfsal farklılıkları gözeten, ancak bir arada yaşatan sistemdir. Ekonomik, kültürel, sosyal, çevresel, mesleki vb. unsurların söylem tarzı, ifade biçimidir. Yüzlerce birimin bir aradalığına ve örgütlülüğüne dayanır.
►AB sürecine karşı değiliz. Bu süreci önemli buluyoruz. Ancak Kürt olgusu demokratikleşmenin temel bir olgusu olarak kabul edilmeli.
Kürtlerin demokratik, siyasal hakları yasal ve anayasal güvenceye kavuşturulmalı. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalı, serbest siyaset yapmanın tüm koşulları yaratılmalı. Siyasal ►Partiler ve Seçim Yasası demokratik ölçülere göre yeniden düzenlenmeli. Özgür ve bağımsız bir seçimin tüm koşulları yaratılmalı
►Cumhuriyetin temel niteliklerin aykırılık teşkil etmenin dışında, Kürtlerin kültürel hakları tanınmalı, Kürtler kendi kültürlerini özgürce ifade edebilmeli. Buna TV, radyo, kitap, eğitim hakkı da dahildir. Bu konuda sınırlamaya gidilmemeli, halk ne kadar istiyorsa o kadar kültürel hakları, TV, radyo, basın-yayın, eğitim hakkı verilmelidir.
►Demokratik bir Yerel Yönetim Yasası çıkarılarak, yerel yönetimlerin yetkileri artırılarak demokrasi geliştirilmeli
►Köye dönüşlerin güvenli bir şekilde sağlanması için gerekli girişimler yapılmalı, gerekli idari, hukuki, ekonomik ve sosyal tedbirler alınmalı
►Koruculuk, ekonomik ve sosyal tedbirler alınarak kaldırılmalı. Devlet içinde yuvalanmış ve hiçbir kanuni dayanağı bulunmayan gayri meşru güçler, çeteler lağvedilmeli. Meşru güçler dışında güvenlik gücü kalmamalı
►GAP Projesi çerçevesinde etkin bir planlama ve destekleme ile Bölge ekonomisi için yeni projeler geliştirilmeli
►Toplumsal barış ve demokratik katılım yasası çıkarılarak dağdakilerin, sürgündekilerin ve cezaevindekilerin yasal ve demokratik sürece katılmaları sağlanmalı
►Uzlaşma ve diyalog gelişmediği takdirde meşru savunma hakkı kullanılacak, bu çözümün bir parçası olarak ele alınacak
►Şu ana kadar yürütülen yanlış politikalardan dolayı devlet, Kürtlerden özür dilemeli
CENGİZ KORKMAZ/ www.gundemonline.org