TALABANİ: ‘’ÖĞRENCİLERİN KABUL EDİLMESİNİN POZİTİF ETKİSİ OLUR’’ 14-Nov-07 [14:20] PNA-Irak Devlet başkanı Celal Talabani, ''PKK’nin eylemlerine son vermemesi durumunda Irak'taki tüm Kürtleri karşısına alacağını'' söyledi. Irak lideri, CHP lideri Deniz Baykal'ın Kuzey Irak açılımını da memnuniyetle karşıladığını söyledi. Doğan Haber Ajansı'na mülakat veren Devlet başkanı Talabani, Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) bürolarının kapatılması ile örgütün Kandil dağı ve iç bölgeler arasındaki irtibatının kesilmesinin amaçlandığını dile getirdi. Kerkük ve Türkmenlerin durumu hakkındaki sorulara karşılık Talabani, "Onlar bizim kardeşlerimiz, yüzyıllardır aynı topraklarda beraber yaşıyoruz. Onların kendilerini savunmasına her zaman saygı duyarız. Kürtler, Araplar ve Türkmenler beraber yaşamaya devam edecektir" dedi. Talabani’nin DHA ile mülakatı: DHA: CHP lideri Deniz Baykal'ın Kuzey Irak (Irak Kürdistanı ile ilgili görüşlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Talabani: Deniz Baykal'ın açıklamalarını duydum. Konuşmasında birçok pozitif yön var. Bence bu konuşma Türkiye-Irak ilişkilerinin gelişmesine yardımcı olacak. Kürtler ve Türkler arasında da olumlu sonuçları olacak. Terör saldırılarından dolayı çok sıkıntılı olan Türkiye'de tansiyonu düşürecek biçimde yapılmış bir konuşma. Sizin de bildiğiniz gibi, Deniz Baykal muhalefetin ve CHP'nin lideri, biz ikimizde Sosyalist Enternasyonal'e üyeyiz. Ortak bakış açılarımız var. Böyle bir parti liderinin Türk-Kürt ilişkilerini güçlendirecek bir konuşma yapması beni çok memnun etti. Temsilcimiz, Türkiye'ye geldiğinde bizim teşekkür ve tebriklerimizi kendisine sunacak. DHA: Baykal'ın açıklamasındaki Irak Kürdistanın’dan gençlerin Türk üniversitelerinde okutulması önerisine nasıl bakıyorsunuz? Talabani: Bu iyi bir adım. Eğer Türkiye Irak'tan, Irak Kürdistanı'ndan o bölgedeki Türkmen ya da Araplardan 500-1000 civarında üniversite öğrencisi kabul ederse çok pozitif bir adım atılmış olacak. İleride Türkiye'deki kültür zenginliği açısından da olumlu olacaktır. Bu öğrenciler uzun vadede Türkiye-Irak ilişkilerinin güçlenmesine yardımcı olabilirler. Ayrıca böyle birşeyin gerçekleşmesi Irak toplumu içinde de Türkiye'ye ılımlı bir bakış doğurmasına etki edecektir. DHA: Baykal'ı Irak'a davet etmek ister misiniz? Talabani: Tabii ki... Deniz Baykal'ın böyle bir arzusu varsa resmi davetiye yollarım. Kendisini ağırlamaktan memnun olurum. Irak'a geldiğinde hoş karşılanır, saygın ve sevgili bir arkadaş olarak görülür. Oturur Türk-Irak meselelerini konuşuruz. DHA: PKK'ya karşı son dönemde alınan tedbirler için ne söyleyeceksiniz? Talabani: Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başbakanı Neçirvan Barzani, PKK ile ilişkisi olduğu için Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) bürolarını kapatma kararı aldı. Tabii bu kapatma kararı, bu bürolar aracılığıyla Kandil Dağı ile iç bölgelerin irtibatını engellemek için verildi. PKK askerlerini etkisiz hale getirmek ve bölgede barışı sağlamak için gerekenler yapılıyor. Ayrıca eğer PKK, Barzani'nin ortaya koyduğu bu yeni çizgisine karşı gelip, Türkiye içinde eylemlerine son vermezse, Irak'taki tüm Kürt nufüsu da karşısına almış olacak. Kandil Dağı konusuna gelince, bu çok zor bir problemdir. Saddam Huseyin zamanında orada görevli bulunmuştum. Çok çetin bir bölgedir. Bizim Irak ordumuzun bile ulaşamayacağı bölgeleri vardır. Orada yapılan operasyonları başarılı olması zor. Türkiye'nin PKK ile mücadelesini Irak üzerinden politik stratejilerle sürdürmesinde fayda var. DHA: Yakında Türkiye'ye ziyaretiniz var mı? Talabani: Türkiye'ye gelmem için bana gönderilmiş resmi bir davetiye yok. Eğer davet edilirsem, gelirim. DHA: Başbakan Erdoğan ile Riyad'daki Arap zirvesinde görüşmüştünüz. Talabani: Riyad'da ve Washington'da Clinton Küresel Girişimi toplantıları çerçevesinde görüştük. Kendisine saygı duyuyorum. Oradaki görüşmemizde de tebriklerimiz sunmuştum. DHA: Türkmenler ve kerkük konusunda ne diyeceksiniz? Talabani: Irak içinde Türkmenler var. Kürt bölgesinde de, bu bölgenin dışında da Türkmen nufüs hep vardı. Onlar bizim kardeşlerimiz, yüzyıllardır aynı topraklarda beraber yaşıyoruz. Onların kendilerini savunmasına da her zaman saygı duyarız. Kürtler, Araplar ve Türkmenler beraber yaşamaya devam edecektir. DHA: Türkiye ve Türk halkına bir mesajınız var mı? Talabani: Evet tabii ki var. Bu -yaptığımzı röportajlar gibi-toplantılar Türk-Irak arasındaki ilişkilerimize yardımcı olacak. Bunun gibi temaslar genel anlayış ve hoşgörünün tüm partner ülkelerine faydalı olacaktır. Abdullah Gül umarım yeni görevinde başarılı olur. Potansiyeli yüksek bir lider olduğunu düşünüyorum. Biz herzaman Türk kardeşlerimize saygı duyarız. Onlar her zaman sorunlara çözüm bulmada ve barışı sağlamada başarılı olmuşlardır.
"PKK, Barzani'nin ortaya koyduğu bu yeni çizgisine karşı gelip, eylemlerine son vermezse, Irak'taki tüm Kürt nufüsu da karşısına almış olacak"
Kurdians: Wednesday, November 14, 2007Kesmek tehdit etmek katletmek yakmak yikmak ve utanmadan hosgoruden bahsedebilmek! Cunku o bir insan degil bir bozkurt!
Kurdians: Wednesday, November 14, 2007'Baltacı Vali(!)' Daha önce Kürtleri hedef göstererek, ‘Buldun mu keseceksin’ diyen Elazığ Valisi Muammer Muşmal bu sefer de Kürtlere ‘cahil’ dedi. Kürtleri hedef göstererek, "Onları baltayla kesmezseniz, onlar sizi keser. Buldun mu keseceksin'' şeklindeki açıklamasıyla tepki toplayan Elazığ Valisi Muammer Muşmal, bu sefer de Kürtlere 'cahil' dedi. Elazığ Valiliği tarafından 17 Mart 2007 tarihinde başlatılan "Elazığ Okuyor" ve "Kitap Okuma Alışkanlığını Geliştirme Projesi" kapsamında Elazığ Sanayi Sitesi'nde oluşturulan kütüphanenin açılışı törenle yapıldı. Törene Vali Muammer Muşmal, Belediye Başkan Vekili Suphi Temiz, ELSİAD Başkanı Veysel Solmaz, Elazığ Esnaf Odaları Başkanı Cemil Erdem, kamu kurum ve kuruluşları temsilcileri, sanayi sitesi esnafları ve vatandaşlar katıldı. Yine Kürtlere çattı Burada bir konuşma yapan Vali Muammer Muşmal, yine Kürtlere çattı. Kürtleri 'cahil' nitelendiren Muşmal, “Hep 15 milyon öğrencimiz, 30-40 milyon gencimiz var diye övünürüz. Eğer biz bu insanlarımızı, bu gençlerimizi iyi eğitemezsek, iyi yetiştiremezsek bu övündüğümüz nesil bizim başımıza bela olur. Bakın dağlarda terörist olarak gezen hainlerin yüzde 99’u cahil, eğitilmemiş insanlardır. Biz o insanları doğru, milli anlamda eğitebilseydik, Türkiye bugünkü yaşadığı sıkıntıları yaşamayacaktı” diye konuştu. Muşmal, çözüm olarak da Mevlana’yı göstererek, "Eğer Mevlana’nın engin hoşgörüsünü, biz bu coğrafyaya, bu insanlara yayamazsak, Türk milletinin geleceği çok parlak değildir" dedi. DİHA
6 Mart 2007 tarihinde 30 gün, 9 Nisan 2007'te 15 gün, 12 Temmuz 2007'te 15 gün, 8 Eylül 2007'de 30 gün yayın durdurma cezası verilmişti.
Kurdians: Wednesday, November 14, 2007Gazetemize 6'ıncı kapatma cezası 17:05/Gazetemiz Gündem, 5'inci 1 aylık yayın durdurma cezasının bitiminden 3 gün sonra bir kez daha 1 ay süreyle kapatıldı. Genel Yayın Yönetmenimiz Yüksel Genç, kararı şaşkınlıkla karşılayarak, 'Gazetemiz karşısında hukuk bitmiştir' dedi. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, gazetemiz Gündem hakkında 1 aylık yayın durdurma cezası verdi. Mahkeme, şimdiye kadar yayın durdurma cezaları nedeniyle 5 ay yayın yapamayan gazete hakkında verdiği 6'ıncı yayın durdurma kararına PKK propagandasını gerekçe gösterdi. Gazetemizin bugünkü (14 Kasım 2007) sayısının 4'üncü sayfasında yer alan 'Kürt Legal Siyasetinde Yakın Tarih' başlıklı haber 1 aylık yayın durdurma kararına gerekçe yapıldı. Haberde, Kürt siyasetinin yakın tarihteki gelişimi konu ediliyordu. Karara tepki gösteren Genel Yayın Yönetmenimiz Yüksel Genç, kararın skandal olmaktan öte hukukun bittiğinin göstergesi olduğunu söyledi. Kararı akıl almaz bulan Genç, şunları belirtti: 'Bu kararı olağan kabul etmemiz mümkün değil. Gerekli demokratik ve hukuki tepkimizi göstereceğiz. Bu karar Türkiye'de Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasında herşeyin göze alındığını gösteriyor. Alınan tutum sadece basın özgürlüğü açısından değil, Türkiye'nin geleceği açısından da kaygımızı artırmıştır.' Tüm demokratik kamuoyunu tepki göstermeye çağıran Genç, 'Bugün susturulanlar sadece Kürtler değil tüm Türkiye halklarıdır' dedi. Genç, ayrıca yeni başlattıkları 'Basın Özgürlüğü İçin Sansüre Hayır' imza kampanyasına katılım çağrısı da yaptı. İmza kampanyamıza katılmak için http://www.ozgurgundem.org/sansurehayir.asp adresine tıklayın. 5 kez kapatılmıştık Gazetemize son olarak 9 Ekim tarihinde yine aynı gerekçeyle 1 aylık yayın durdurma cezası verilmişti. Gazetemize 6 Mart 2007 tarihinde 30 gün, 9 Nisan 2007'te 15 gün, 12 Temmuz 2007'te 15 gün, 8 Eylül 2007'de 30 gün yayın durdurma cezası verilmişti. Büyükanıt hedef göstermişti Gazetemiz Gündem'e üst üste kapatma cezalarının verilmesi, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükkanıt 12 Nisan 2007 tarihinde düzenlediği basın toplantısında gazetemizi direk hedef olarak göstermesiyle başladı. Büyükanıt, 'Biliyorsunuz PKK'nın bir gazetesi var, Gündem. Onun elemanı gelip burada bize katılsa olur mu? Onlar PKK'lı' demişti. Büyükanıt'ın açıklamalarını '12 Nisan darbesinin ilanı' olarak değerlendirilmişti. İSTANBUL
PKK kaynakları, esir askerlerin tutuklanmasının da, bir daha askerlerin teslim olmaması verilen bir gözdağını olduğunu belirtti
Kurdians: Wednesday, November 14, 2007PKK’den Türk basınına yalanlama ANF/İSTANBUL (13.11.2007)- Güney Kürdistan’da görevli bir ABD’li binbaşının PKK tarafından silahlı saldırıya uğradıktan sonra bölgedeki Türk birliğine sığındığı yönündeki haberleri yalanlandı. PKK kaynakları, bu haberin esir askerlerin teslimi sırasında Türkiye’nin yaşadığı ikinci çuval şokunu gizleme amaçlı olduğuna dikkat çekti. Türk basınında çıkan haberlere göre 9 Kasım günü Güney Kürdistan görev yapan ABD’li binbaşı, üs bölgelerini ziyaret etmek için aracıyla seyrederken Sergali köyü yakınlarındaki peşmerge kontrol noktasında durduruldu. Binbaşının aracına kontrol noktasından ayrıldıktan kısa süre sonra ateş açıldı. Aracının iki lastiği patlayan ABD’li binbaşı, yakınlarda bulunan Türk birliğine sığındı. Binbaşı daha sonra ABD’li yetkililere teslim edildi. TAMAMEN ASILSIZ Türk basını saldırının Washington görüşmelerinden sonra ABD’ye gözdağı vermek isteyen PKK tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini iddiası yalanlandı. Amerikalı yetkililer, soruşturmanın devam ettiğini, elde edilen ilk bulgulara göre olayın bir kaza sonucu meydana gelmiş olabileceğini belirtmelerine rağmen Türk basınında olayın PKK tarafından yapıldığını iddi edildi. PKK yetkilileri haberin tamamen asılsız olduğunu kaydetti. ANF’ye bilgi veren PKK kaynakları, ‘’Türk basını son günlerde yalan haber üretiyor. Amerikalılarla şimdiye kadar herhangi bir çatışma olmadı. Sözkonusu olay ise tümüyle hayal ürünü. Bu haberler psikolojik savaş amaçlı olduğunu düşünüyoruz’’ dedi. İKİNCİ ÇUVAL ŞOKONU GİZLEME AMAÇLI PKK kaynakları, 21 Ekim’de esir alınan ve 4 Kasım sabahı serbest bırakılan esir askerlerin teslimi sırasında Türkiye’nin yaşadığı ikinci çuval şokunu gizleme amaçlı olarak bu tür haberlerin yapıldığına dikkat çekti. PKK’nin esir aldığı 8 asker, bir heyet aracılığı ile Amerikan güçlerine teslim edilmişti. Daha önce bir Türk timinin başına çuval geçirildiği için adı Çuvalcı Generale çıkan Petraeus’un, askerlerin teslimi sırasında Türk askeri yetkililerine adeta ikinci bir çuval olayı yaşattığı öğrenildi. Adını vermek istemeyen Kürt hükümetinden üst düzey bir yetkili ABD güçlerinin askerleri Türklere teslim ederken yaşananları ANF’ye anlattı. Kürt yetkiliye göre Petraeus, “Alın askerlerinizi çekip gidin ve bir daha da buralara gelmeyin” diyerek uyarılarda bulundu. Genelkurmay Başkanlığı ve Türk hükümetinin gerçekler Türkiye kamuoyundan gizlediğini ifade eden PKK kaynakları, esir askerlerin tutuklanmasının da, bir daha askerlerin teslim olmaması verilen bir gözdağını olduğunu belirtirken, aynı zamanda olayların üstünü örtme amaçlı olduğunu kaydetti.
Bir kez daha parti ve kişilerin çıkarlarını esas alan acılı tarih ve olumsuzluk tekrarlandı.
Kurdians: Wednesday, November 14, 2007PJAK: Kürt hükümeti geri adım attı ANF KANDİL (13.11.2007)-Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK), Kürdistan Federe Bölge Hükümeti’ne sert eleştirilerede bulunarak, ‘’Kürt hükümeti Türk devletini destekleyen son tavrı ile geri adım attı’’ dedi. PJAK silah silah bırakma çağrılarının teslim ve tasfiye amaçlı olduğunu belirtti. Türkiye’nin işgal tehditleri ve Kürt hükümetinin tavrına dikkat çeken PJAK, ‘Türk Başbakanı Tayyip Erdoğam ve ABD Başkanı George Bush arasında yapılan görüşmede, Türkiye Amerika’nın desteğini almanın memnuniyetini yaşadı’ derken Kürt hükümetine de sert eleştiriler yaptı. PJAK, “Başta işgale karşı olan Kürdistan Bölgesel Hükümeti, bu tavrından geri adım attı. Sadece ulusal birlik ve her tür dağılmaya karşı değil, ulusal imkanların korunması karşısında da Kürt halkının umudu kırıldı. Bir kez daha parti ve kişilerin çıkarlarını esas alan acılı tarih ve olumsuzluk tekrarlandı. Kürt hükümetinin Türk devletini destekleyen son tavrı, PÇDK ve diğer kurumlara baskılar, ilk aşamayı oluşturuyor. PKK ve PJAK güçlerinin bulunduğu Medya Savunma Alanları’na ambargo uygulanması, çembere alınması ve gidiş gelişlerin yasaklanması, PKK’ye karşı Türkiye faşist devletine destek vermenin ikinci aşamasını gösteriyor” dedi. KÜRT HÜKÜMETİNE SERT ELEŞTİRİ Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin başta ulusal bir duruş göstererek Türkiye’nin işgal planlarına karşı çıktığına işaret eden PJAK’ın açıklaması şöyle: “Bush ve Erdoğan görüşmesinden sonra onlara da bir rol verildiği anlaşılıyor ve onların (Kürt hükümeti) açıklamalarından Türkiye kendilerini tanır ve meşru görürse işgale destek vermeye hazır oldukları anlaşılıyor. Şimdi öyle bir süreçteyiz ki, Türkiye’nin olası işgali sadece PKK’yi değil, Kürt ulusal kazanımlarının tümünü ve Kerkük sorununun çözümünü engellemeyi hedefliyor.” Kürt sorununun diyalog ve demokrasi ile çözülebileceğini ifade eden PJAK, bunun tüm Ortadoğu halkları ve Kürtlerin istemi olduğunun altını çizdi. Kürt sorununun çözümü için diyalog ve barışçıl yolların PKK ile PJAK’ın temel aldığı çözüm olduğunu belirten PJAK, kendilerini en fazla üzen durumun “Kürt hükümetinin kendilerini şartsız ateşkese çağırması, Kürdistan’ın yüksek dağlarını terk etmelerini istemesi ve teslim olmayı çözüm olarak görmeleri” olduğunu vurguladı.
Saldırı sonucu can kaybının olmadığını söyleyen Tamir ‘’orda sadece boş köyler var ve orada PKK güçleri yoktur’’ dedi.
Kurdians: Wednesday, November 14, 2007Iraklı yetkili: Türk helikopterleri boş köyleri vurdu ZAXO (13.11.2007)-Türk ordusunun Güney Kürdistan’da PKK varlığını bahane ederek bombaladığı bildirildi. Iraklı yetkili Türk helikopterlerinin boş köyleri vurduğu ve herhangi bir can kaybının olmadığını kaydetti. Alınan bilgilere göre Türk uçakları sınır ihlalinde bulunarak Güney Kürdistan topraklarını bombaladı. Türk ordusuna bağlı savaş uçakları, Zaxo kenti kırsal alanında bulunan Haftanin bölgesine Varsoran Köyü ile Geliyê Pissaka bölgeleri ile Şeladizê İlçesi'ne bağlı Avaşin ve Nergula Köyü kırsal alanına yoğun bombardıman yaptığı bildirildi. Bölgede hava saldırısının sürdüğü öğrenildi. Türk ajansları Türk jetlerinin sabaha karşı saat 02.00'de sınırı geçerek Irak hava sahasına girdiği ve eski bir karakol binası ile bazı hedefleri vurduğunu ileri sürdü. AncaK “Jet” ifadesini kullanmayan Irak’lı bir yetkili de Türk helikopterlerinin Irak sınırındaki bir köye saldırı düzenlediklerini söyledi. AP ajansına konuşan sınır bölgesi denetiminden sorumlu Irak ordusu Albayı Hüseyin Tamir, hava saldırısının Zaxo yakınlarında terkedilmiş köylere yönelik yapıldığını belirtti. Saldırı sonucu can kaybının olmadığını söyleyen Tamir ‘’orda sadece boş köyler var ve orada PKK güçleri yoktur’’ dedi.
RUBIN'IN KURDLERE KIZGINLIGI:"Örnek vereyim: 2003 yılı Ekim ayında, Diyana'da PKK bana silah çekti. Bana refakat edenler ortamı sakinleştirdi."
Kurdians: Wednesday, November 14, 2007Washington, Kürtler yerine Türkler’i seçer İhsan DÖRTKARDEŞ/ (DHA) AMERİKAN Enterprise Ensitüsü uzmanı Michael Rubin, ABD'nin PKK konusunda sağlıklı istihbarata sahip olmadığını, PKK'nın taktik değiştirdiğini, eylemlerinde Kürt Peşmergeler arasında ilişki olduğunu savundu. Türkiye'nin 10 yıl önce izlediği Suriye politikası gibi kararlı olması gerektiğini anlatan Rubin, Iraklı Kürtler'in Washington'u ‘Ankara’ ve ‘Erbil’ arasında seçime zorlaması halinde Washington'un Ankara'yı tercih edeceğini söyledi. ABD'deki Türkiye Michael Rubin, Amerika’nın Sesi Televizyonu’nun sorularını yanıtlarken Bush- Erdoğan görüşmesinde gerçek bir krizin değerlendirildiğini, ABD’nin istediğini elde ederek ortamın sakinleşmesini sağladığını söyledi. Rubin, “Türkiye, ABD’nin PKK’ya karşı somut adım atmasını sağlamak istiyordu, bunu aldı mı bilemiyorum. Türkiye ile ABD istihbarat paylaşımı ve silahlı kuvvetler arasında daha sıkı irtibat sağlanması konusunda anlaştı. Ama, PKK konusunda ABD’nin çok fazla istihbarata sahip olduğunu düşünmüyorum'' diye konuştu. Rubin, biri genel diğeri uydulardan elde edilen olmak üzere iki farklı istihbarat olduğunu, Türkiye'nin bu bilgilere sahip olduğunu belirterek, şöyle dedi: “Türkiye'nin elinde Türk uçakları ve kaynaklarından alınan istihbarat var. Türkiye’nin, saldırıların engellenmesinde kullanabileceği istihbarata ihtiyacı var. Bu da, insan kaynaklarından sağlanır. ABD bu alanda yetersiz. Örnek vereyim: 2003 yılı Ekim ayında, Diyana’nın (Kuzey Irak’taki bir kent) kuzeyinde PKK bana silah çekti. Bana refakat edenler ortamı sakinleştirdi. ABD’ye döndüğümde bu bilgiyi yetkililere ilettiğimde, bana ’orada PKK üyeleri mi var?’ dediler. Eğer o bölgede 30 PKK’lı teröristin bulunduğunu; ve orada kalıcı yapılar inşa ettiklerini bilmiyorsanız, o zaman sizin elinizdeki istihbarat ne kadar sağlıklı olabilir?'' Rubin, Başkan Bush'un istihbarat paylaşımı sözü vermesi üzerine, yönetimin bu sorun üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmasını beklemediğini vurgularken, “2004 yılı Haziran ayında, İstanbul'daki NATO zirvesinde Başkan Bush, PKK tehdidiyle mücadele etme sözü vermişti. Madem istihbaratımız vardı, neden bu istihbaratı NATO müttefikimiz Türklerle paylaşmıyorduk?'' diye sordu. ABD’li uzman, Washington’un elinde çok fazla istihbarat bulunduğuna inanmadığını kaydederek, şöyle konuştu: “Silahlı kuvvetler arasındaki iletişim sorunu daha ziyade bürokratik. ABD’nin Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı, Türk Genelkurmay Başkanlığı ile iletişim içinde. Oradaki komutanlar bu sorunu anlıyor. Ama, Irak’tan sorumlu olan Merkezi Kuvvetler Komutanlığı tamamen farklı bir bürokrasi. Oradaki komutanlar bu sorunu anlamıyor. Kuzey Irak’taki ABD birliklerinin komutanı Tümgeneral Benjamin Mixon, görevinden ayrılmadan önce PKK’ya karşı hiçbir şey yapmadıklarını söyledi. Bu açıklama, Merkez Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki düşünce şeklini diplomatik nezaketlere başvurmadan, yalın bir şekilde yansıtıyor.'' ABD KİMİ TERCİH EDER ? ABD’nin Türkiye uzmanı Rubin, Türkiye'nin Barzani ile diyalogu olduğunu, peşmergelerin eğitiminde rol aldığını ve ayrıca Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin Ankara’da bürosunun bulunduğunu, asıl sorunun ‘3 ilin valisi' konusundaki Barzani’nin kendisini ‘devlet başkanı' olarak görülüp görülmemesi olduğunu söyledi. ABD'li uzman, şöyle konuştu: “Barzani, kendisini Cumhurbaşkanı Gül'ün, Başbakan Erdoğan’ın muhatabı zannediyor. Böyle bir şey yok. Ama, Barzani çok zor bir ders alacak. Bunu söylediğim için Kürtler beni çok eleştirdi. Eğer ABD’yi, Erbil ve Ankara arasında seçime zorlalarsa, ABD, Ankara’yı tecih edecektir. Ben, AKP’nin bazı politikalarını çok eleştirdim. Ama, Türkiye ve ABD’nin güçlü bir ilişkisi var. Son 5-6 yılda yaşanan sorunlara rağmen, ABD stratejik müttefiki olan Türkiye’yi unutmayacak. Barzani de bunu anlayamıyor. Barzani’nin bu mesajı almıyor. Belki bir gün alır. 10 yıl önce de Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Türkiye’nin kararlı bir tutum sergilemesi sonucu bu mesajı almıştı. Türkiye, ciddi olduğunu göstermeli. Geri adım atmamalı. PKK kuzey Irak’ta konuşlandığı sürece saldırılar olacak. Bunun yanı sıra, Türkiye terör konusunda seçici bir yaklaşım sergilememeli. Nasıl Amerika Türkiye’yi bu konuda desteklemeliyse, Türkiye de, örneğin, ‘Hamas meşru bir örgüttür’ dememeli. Ankara’ya davet ederseniz, yarın öbür gün, bazıları PKK’yla Hamas arasında ne fark var derler. Hele, şimdi Meclis’te ‘PKK’lılar kardeşimizdir’ diyen milletvekilleri varken.'' Michael Rubin, ABD’nin, Kuzey Irak’taki Kürtler’e bu konuda adım atması için neden baskı uygulayamadığının sorulması üzerine beceriksizlik olgusunun küçümsenmemesini istedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD hiçbir zaman koordineli bir şekilde çalışmamıştır. Başarısı genelde rastlantılar sayesinde gelişir. Zayıf bir Ulusal Güvenlik Konseyi, zayıf bir Dışişleri Bakanlığı olduğu sürece, büyük stratejiler geliştiremezsiniz. Başkan, son döneminde, sadece en acil krizle ilgileniyor. Partiler ise, daha ziyade 2008 seçimlerine odaklanmış durumda. Beyaz Saray da sükunet istiyor. Türkiye- ABD ilişkilerinin iyileşme sürecine girdiğini düşünmüyorum. Ermeni tasarısının en azından 1 yıl süreyle rafa kaldırılmış olması iyi bir gelişme. Ben Türk-Amerikan ilişkilerinin iyileşmesini istiyorum. Ama sanırım, bu hem Washington’da hem de Ankara’da iktidar değişimiyle mümkün olur. Siyaset ve diplomasi sadece konular üzerinden yürütülmez. Bazen kişiliklere de bağlıdır. Korkarım, ilişkilerin 1990’lı yılların sonundaki düzeye gelmesi için daha çok zaman var.'' “Barzani, Arafat'ın kartını oynuyor'' ABD'li uzman Michael Rubin, Irak’taki Kürtler’in PKK’ya karşı neden harekete geçmediğine ilişkin soru üzerine şöyle dedi: “Bence Barzani, Yaser Arafat’ın oynadığı kartı oynuyor. Yani hem diplomatlarla görüşüyor, hem de saldırılara göz yumuyor. Bunu koz olarak kullanmaya çalışıyor. Barzaniler’le, Talabaniler’le konuştuğunuz zaman şöyle diyorlar: ‘Türkiye biraz daha siyasi ödün verse, o zaman anlaşmaya varabiliriz.’ Bu hiç mantıklı değil. PKK gibi bir grupla uzlaşma olmaz. PKK uzlaşmaz, Maocu ve ideolojilerini zorla kabul ettirmek isteyen bir örgüt. Öte yandan böyle bir adım atmak son dererce tehlikeli bir örnek oluşturur. Danışmanları, Barzani’ye, sadece duymak istediği şeyleri söylüyor. Barzani’nin her şeyi anladığını zannetmiyorum. Kuzey Irak’a yapılan yatırımlara bakıp, Türkiye’nin ciddi olmadığını düşünüyor olabilir. Öte yandan başka bir sorun daha var: 21 Ekim’de düzenlenen saldırıda, PKK çok farklı bir taktik izledi. Kullandığı taktikler, ABD’nin Kuzey Iraklı peşmergelere öğrettiği taktiklere benziyor. Burada çok büyük bir sorun var: Peşmergeler, bu saldırının koordine edilmesinde rol aldı mı? Aralarında kesinlikle bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Barzani’nin saldırı emri verdiğini zannetmiyorum. Ama, eğer insanlarınızı sürekli kışkırtırsanız, bazı peşmergelerin bağımsız olarak böyle bir adım atmış olması mümkün. Barzani bu saldırıya göz yumdu. Ve bu konuda bir şey yapılması gerekiyor.
BAŞBAKAN BARZANİ AB’NİN IRAK BÜYÜKELÇİSİ OSİTALO’YU KABUL ETTİ: KÜRDİSTAN BÖLGESİ İLE AB ARASINDAKİ İLİŞKİLER ELE ALINDI. 13-Nov-07 [11:26] PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başbakanı Neçirvan Barzani, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Kürdistan Bölgesi’ne gelen Avrupa Birliği’nin (AB) Irak Büyükelçisi İlka Ositalo’yu kabul etti. Ositalo, dün ayrıca Federal Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani ve FKB Dışilişkiler Sorumlusu Felah Mustafa tarafından kabul edilmişti. Başbakan Barzani ve Ositalo arasında gerçekleşen görüşmede, genelde Irak’taki siyasi süreç ve güvenlik durumu, özelde de Kürdisrtan Bölgesi’nin durumu çeşitli açılardan değerlendirildi. Görüşmede ayrıca, Kürdistan Bölgesi ile AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, AB’nin yardım programı ve Irak’taki rolü değerlendirildi. MÜFTÜ VE CAMP BİRARAYA GELDİ: TÜRKİYE’NİN SINIR ÖTESİ OPERASYON TEHDİTLERİ KONUSU ELE ALINDI. 13-Nov-07 [11:40] PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Parlamentosu Başkanı Adnan Müftü, İngiltere’nin Kürdistan Bölgesi konsolosu Elliza Camp’ı kabul etti. Parlamento Başkanı Müftü ile Camp arasında dün gerçekleşen görüşmede, Kürdistan, Irak ve bölgedeki siyasi gelişmeler değerlendirildi. Türkiye’nin olası bir sınır ötesi tehditleri ve bu tehditler karşısında Kürdistan Bölgesi yönetiminin tavrı da ele alındı. Görüşmede, Federal Kürdistan Bölgesi ile İngiltere arasındaki ilişkilerin dahada ilerletilmesi konusundan bahsedilirken, İngiltere konsolosu Camp, Türkiye’nin tehditleri karşısında Kürdistan Bölgesi yönetiminin olaya hakimiyetinin önemli bir rol oynadığına dikkat çekti.