AKP serbest diyor fakat "Kürtçe yasağı tam gaz!"

22 Temmuz genel seçimlerinde anons araçlarında kullanılan Kürtçe şarkı nedeniyle, Urfa Bağımsız Milletvekili adayı İbrahim Ayhan'a 6 ay hapis cezası verildi. 22 Temmuz seçimlerinde kullanılan sanatçı Rojda'nın söylediği Kürtçe seçim şarkısı nedeniyle Urfa Bağımsız Milletvekili Adayı İbrahim Ayhan'a hapis cezası verildi. Siverek 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davada, Ayhan'a, Siyasi Partiler Yasası gerekçe gösterilerek, 6 hapis cezası verildi.

CHP'YE SERBEST... Kararla ilgili DTP İl binasında basın toplantısı düzenleyen İbrahim Ayhan, bağımsız aday olarak katıldığı 22 Temmuz seçimlerinde, DTP tarafından hazırlanan müziği çaldıklarını anımsattı. Kürtçe müziğin Türkçesi'nin de anons araçlarında çalındığını vurgulayan Ayhan, 'Mahkeme heyeti Kürtçe'nin serbest olduğuna dair söylediklerimizi dikkate almadı. AKP başta olmak üzere birçok hükümetin 'Kürtçe serbesttir' sözlerini böylece boşa çıkıyor. Kararı skandal olarak niteliyorum' diye konuştu. TRT'de süresiz Kürtçe yayının yapılmasının konuşulduğu bir dönemde böyle bir kararın verilmesinin hukuki olmadığını kaydeden Ayhan şunları söyledi: 'Bu sorunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Kürt kültürünün ve dilinin serbestçe yaşanacağı bir ortam sağlanmalı. Görülüyor ki, AKP'nin bu yönlü bir adımı söz konusu değil. Hatta daha da sorunu derinleştiriyor. Bu özel bir uygulamadır. CHP'nin birçok mitinginde Kürtçe şarkı çalınıyor, ama dava açılmıyor.' Ayhan, kararı temyize götüreceklerini de sözlerine ekledi. URFA -DİHA

Cezaevindeki oğluna mizah dergisi götüren kadına 'yasak yayın'dan dava açıldı. Öte yandan savcı, İstanbul Barosu'nu 'örgüt' sanıp avukata soruşturma açtı

Mizah yasak Hukuk adına yapılan traji-komik uygulamalar bitmiyor. Cezaevlerinde keyfi uygulamaların sonu gelmiyor. Gülbanu Çobanoğlu, Kırıklar F Tipi Cezaevi'ndeki oğluna mizah içerikli Lombak Dergisi'ni götürdü. Cezaevi yönetimi dergiyi 'sakıncalı' buldu. Dergiyi inceleyen savcı ise, Çobanoğlu'na 'cezaevine yasadışı yayın sokmaktan' dava açtı.

Baro örgüt olunca...Avukat Ömer Kavili Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nden müvekkillerinin dava dosyasını inceleme talebinde bulundu. Talebini, 'Dosyalara bakmam lazım, yoksa örgütüm hesap sorar' sözleriyle dile getiren Kavili hakkında, soruşturma açıldı. Savcılık, ancak 19 ay sonra örgütten kastın İstanbul Barosu olduğunu anlayabildi.

Bunlara gülünür ancak Keyfi ve hukuka aykırı uygulamalarıyla gündemden düşmeyen cezaevlerindeki hak ihlalleri her gün biraz daha artarken, yaşanan bazı traji-komik uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Kırıklar F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan oğluna karikatür Dergisi Lombak'ı götüren anne Gülbanu Çobanoğlu'na 'cezaevine yasa dışı yayın sokmaktan' dava açıldı.

Cezaevlerinde yaşanan traji-komik uygulamalara bir yenisi daha eklendi. 'Bisküvi', 'pet şişe' ve 'kırmızı donu' bahane ederek tutuklulara insanlık dışı muamele eden cezaevleri yönetimleri bu kez de tutuklu yakınlarına çeşitli gerekçelerle dava açıyor. 18 Kasım 2007 tarihinde İzmir Emekli Sandığı önünde yaşanan patlamayla ilgilisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanarak Kırıklar F Tipi Cezaevi'ne konulan İzmir Gençlik Derneği Başkanı Ümit Çobanoğlu'nun annesi Gülbanu Çobanoğlu'nun Lombak Dergisi'ni oğluna vermek istemesi hakkında dava açılmasına neden oldu. Anne Çobanoğlu cezaevinde bulunan oğlunun moralini yükseltmek için evde bulunan karikatür dergisi Lombak'ı cezaevine götürdü. Cezaevi'nde 'sakıncalı' bulunan dergi, yönetime gönderildi. Burada incelenen mizah dergisi 'yasa dışı yayın' kapsamına alındı. Anne Çobanoğlu'na 'cezaevine yasa dışı yayın sokmak' suçlamasıyla dava açıldı. Davanın ilk duruşması 16 Haziran 2008 tarihinde görülecek. Gülbanu Çobanoğlu'nun avukatı Şule Arslan Hızal, Lombak adlı karikatür dergisinin toplandığı kitabın cezaevinde görevli jandarma tarafından 'sakıncalı' bulunmasını eleştirerek, 'Lombak adlı derginin çıkan sayılarının toplandığı bir kitabı anne Gülbanu Çobanoğlu cezaevine götürülüyor ve burada toplatma kararı olan bir dergi olduğu söyleniyor. Oysa bu derginin yasaklı olmasını gerektirecek hiçbir yanı yok. Bildiğiniz mizah karikatür dergisi' dedi. İZMİR - ANF

Gel de gülme Yargının traji-komik icraatları bitmek bilmiyor. Birbirinden ilginç komik kararlarla zaman zaman insanı güldüren savcılar, Dev-Yol davası avukatlarından Ömer Kavili'nin dava dosyalarını inceleme talebi sırasında, 'Dosyalara bakmam lazım. Yoksa örgütüm benden hesap sorar' dediği için hakkında soruşturma başlattı. Savcılık, 1 yıl 7 ay sonra Kavili'nin 'örgütten kastının' İstanbul Barosu olduğunu ancak anlayabildi ve fiilin suç oluşturmadığına karar verdi.

Mizah tadındaki olay şöyle gelişti. Ankara Dev-Yol davası avukatlarından Ömer Kavili, davanın 27 Aralık 2005 tarihli duruşmasında vekaletini yeni aldığı müvekkilini savunmak için mahkeme heyetinden dosyayı inceleme talebinde bulundu. Kavili mahkemeye, 'Evrakları görmemiz gerekiyor, görmeden savunma yapamam. Ben bir örgüt üyesiyim, benden örgüt hesap sorar, hukukçu olarak bu hususları da araştırmak mecburiyetindeyim' dedi. Kavili'nin sözlerini tutanağa geçiren Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yaptığı suç duyurusuyla avukat hakkında 'örgüt üyesi' iddiasıyla soruşturma açılmasını istedi. Avukatlar hakkında soruşturma açılması için Adalet Bakanlığı'nın onayı gerekiyordu. Bakanlık, 'Örgüt davaları DGM'de görülür. Avukat DGM savcısına ifade versin' dedi. Bunun üzerine Kavili şimdi ismi Ağır Ceza olarak değiştirilen DGM savcısına ifade verdi. Kavili, soruşturmanın hikayesini şöyle anlattı: 'İfademi alan İstanbul DGM savcısına, 'örgüt başı kısa boylu ve beyaz saçlı. Örgüt üyeleri arasında Laz Kazım diye bilinir' şeklinde ifade verdim. Savcı bunun üzerine 'İstanbul Barosu öyle tarif edilmez. Kazım Kolcuoğlu için öyle tarif mi olur' dedi. Bunun üzerine savcıya, 'ben baro veya Kazım Kolcuoğlu'nun adını zikretmedim. Onu siz söylediniz' dedim. Savcı bu tanımlamam nedeniyle hakkımda 'devletin adliyesini aşağılamak'tan soruşturma başlattı. Örgüt davalarına bakan Ankara Cumhuriyet Savcılığı, 'Avukat alaycı cevaplar vermiş. Laz Kazım derken Rizeli olan İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu'ndan söz etmiştir. Örgütten kastı da bağlı olduğu barodur' diyerek, soruşturmayı noktaladı.'

İSTANBUL-Umut Akpınar

Emekli Albay :'Kürt öldürdüm derim bana madalya takarlar'

Şirket koordinatörü emekli Albay'ın paralarını isteyen çalışanlara, 'Sizi vururum, sonra da 'Kürt terörist öldürdüm' derim, bana madalya takarlar' sözleriyle tehdit ettiği ileri sürüldü

Kürtlere yönelik ayrımcı uygulamaların ve saldırıların ne kadar meşrulaştığını ortaya koyan şok bir iddia ortaya atıldı. Afyon'un Sandıklı ilçesinde Nuhoğlu İnşaat AŞ tarafından yaptırılan okul ve spor salonunun inşaatında taşeron firma sahibi Sinan Çetin'in 60 bin YTL alacağını vermek istemeyen şirket koordinatörü emekli albay Beyazıt Aksüt, 30 kişiyle şantiyeyi bastı. Baskın sırasında çıkan çatışmada iki kişi yaralanırken, Aksüt'ün, 'Benim devlette çok tanıdığım var. Malzemenizi bırakın, paranızı da vermiyorum. Buraları terk edin, yoksa sizi burada vururum, sonra da 30 tane 'Kürt terörist öldürdüm' derim. Bana madalya takarlar' diye tehdit etti.

Silahlı çatışmada 2 kişi yaralandı Afyon'un Sandıklı ilçesinde İnşaat adlı taşeron şirkete borçlu olan Nuhoğlu İnşaat AŞ'nin ortaklarından emekli albay Beyazıt Aksüt, iddiaya göre 30 kişiyle birlikte işçilerin bulunduğu şantiyeyi bastı. 5 Haziran sabahı saat 06.30 sıralarında yaşanan olay inşaat işçilerinin ifadelerine göre şöyle gelişti: Sandıklı'da TOKİ konutlarının yanında yaptırılan okul ve spor salonu inşaatının 4 buçuk ay önce taşeron işçiliğini üstlenen Urfalı Sinan Çetin'e ait şirket, inşaatın bitimine az bir süre kalması üzerine bağlı olduğu Nuhoğlu İnşaat A.Ş'den 62 bin YTL alacağını istedi. Şirket Genel Koordinatörü olan emekli albay Beyazıt Aksüt, Çetin'e parayı vermeyeceklerini ve inşaatta bulunan taşeron firmaya ait malzemelere de el koyacaklarını, işçilerin de ilçeyi terk etmelerini istedi. Taşeron firma ve işçilerinin şantiyeyi terk etmemesi üzerine Aksüt'ün de aralarında bulunduğu silahlı 30 kişilik grup, inşaat malzemelerini tahrip ederek işçilere saldırdı. İşçilerinde karşı koymasıyla çıkan silahlı çatışmada 2 kişi yaralandı.

'35 Kürt öldürdüm derim' İşçilerin inşaatı terk etmek istememesi üzerine emekli albay Aksüt, Sinan Çetin'i yanına çağırarak, 'Malzemelerinizi de bırakın ve bu inşaatı terk edin. Size beş kuruş para ödemiyorum. Canınızı seviyorsanız gidersiniz. Benim çok tanıdıklarım var sizi burada öldürürüm 35 tane Kürt terörist öldürdüm derim hiç bir şey olmaz. Bana madalya bile takarlar' diye tehdit etti. Taşeron şirketin sahibi Çetin de, Aksüt'ün işçileri tehdit ettiğini doğruladı. Çetin, 35 işçinin kaldığı şantiyenin basılması ve 2 kişinin yaralanması olayının da Aksüt'ün tehdidinden sonra gerçekleştiğini söyledi.

Jandarma da şantiyeyi bastı Olaydan sonra işçiler can güvenlikleri olmadığı için kendilerini şantiyeye kapatarak beklemeye başladı. 3 gün boyunca şantiyeden çıkamayan işçiler ve taşeron firma sahibi Sinan Çetin, 8 Haziran'da şantiyeye baskın düzenleyen Sandıklı Jandarma Karakolu'na bağlı askerler tarafından gözaltına alındı. İşçilerin gözaltına alınmasının ardından Nuhoğlu İnşaat'a ait araçlarla şantiyeye gelen şirket yetkilileri taşeron firmaya ait olan malzemelerin bir kısmını dışarıya atarken büyük bir kısmına ise el koydu. Çetin ve taşeron şirket işçileriyle aynı gün gözaltına alınan Nuhoğlu İnşaat AŞ Genel Koordinatörü emekli albay Beyazıt Aksüt ve beraberindeki 4 kişi Sandıklı Asliye Ceza Mahkemesi'ne çıkarıldı. Mahkemece ifadeleri alınan kişilerden Sinan Çetin ve Nuhoğlu İnşaat AŞ çalışanı Emekli Albay Aksüt'ün de aralarında bulunduğu 4 kişi silahla adam yaralamak suçlamasıyla tutuklandı. AFYON - DİHA -Mustafa Aydın / Fatma Koçak

Edip Akbayram: ‘AKP konserine çıkmam’

Tazminatı ödeyip anlaşmayı iptal etti

Ereğli Belediye Başkanı Murat Sesli, düzenlediği basın toplantısında Osmanlı Çileği Festivali için 1 hafta önce Gülşen ve Edip Akbayram ile anlaştıklarını, ancak ünlü protest şarkıcının kendisinin AKP'li olduğunu öğrenince konserini iptal ettiğini söyledi. Akbayram'ın bu tavrının sanatçı tavrı olmadığını ifade eden Sesli şöyle konuştu: "İnsanlar arasında ayrımcılık yapmak kendisine hiç yakışmadı. Belediye Başkanı'na değil, Ereğli halkına konser verecekti. Sanatçı kişiliğine ihanet etmiştir." Akbayram ise olayın yanlış anlamadan kaynaklandığını belirtti:

"Ben bugüne kadar hiçbir AKP'li belediyenin konserlerine çıkmadım. Bu benim kişisel tercihim ve özgürlüğüm.

Burada yanlış anlaşılma, menajerimin Zonguldak ve çevresinin sosyal demokrat belediye olduğunu düşünmesinden kaynaklanıyor. Bunu öğrenince kendilerine haber verip aldığımız avansı da geri gönderdik. "vatan

OSMAN: ''ABD İLE GÜVENLİK ANLAŞMASINDA KÜRTLERİN HAKLARI SAVUNULMAZSA KÜRTLER ANLAŞMAYI REDDETMELİ''

PNA-Kürdistan İttifak Listesinden federal Irak meclisine üye Dr.Mahmut Osman , Irak ile ABD arasında imzalanması beklenen güvenlik anlaşmasının içeriğinde Kürt halkının hakları savunulmazsa Kürtlerin bu anlaşmayı reddetmesi gerektiğini dikkat çekti.
Konuya ilişkin PNA'ya konuşan Osman,''Kürtler genel olarak Irak ile ABD arasında imzalanması beklenen anlaşmaya karşı değil.Fakat Kürtler bu anlaşmada Kürdistan Bölgesinin güvenliğinin korunması ve 140.maddenin uygulamasının garantisini istemelidir aksi durumda Kürtler bu anlaşmayı reddetmeli'' diye konuştu.

'' En büyük sorunlarımızdan birinin sırtımızı dayadığımız birşeyin ondan hiçbirşey elde edememesi'' olduğunu dikkat çeken Osman , eğer sözkonusu anlaşmanın içeriğinde Kürdistan Bölgesinin güvenliğinin korunması ve 140.maddenin uygulamasının garantisi olmazsa Kürtlerin reddetmesi gerektiğinin altını çizdi.

Federal Irak ile ABD arasında imzalanması beklenen güvenlik anlaşması ülkede büyük tartışmalara yol açtı ve özellikle ülkedeki Şiiler anlaşmaya şiddetle karşı çıkıyor.

Economist Türkiye'yi masaya yatırdı

Dergi, sınır ötesi operasyonların nedeniyle Güneydoğu'daki AKP'ye desteğin azaldığını öne süren dergi, Başbakan Erdoğan'ın da DTP milletvekillerini görmezlikten geldiğini, 1 Mayıs olaylarının imajına yardımcı olmadığını yazdı.

Kurdistan-Post/Türkiye'de "laikler ile dindarlar"ın yeni bir çatışmaya doğru ilerlediği öne sürüldü. The Economist dergisi, "Laiklerin AKP'ye saldırısı nedeniyle Türkiye'deki radikal İslam tehlikesi artmış olabilir" iddiasına yer verdiği haber analizinde Türban değişikliğinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "stratejik hata"sı olduğu görüşlerine dikkat çekti. Bu arada, dergi, IMF Türkiye Masası Şefi Giorgianni'nin hükümetin yerel harcamaları artırma planlarına ilişkin "Türkiye, cambaz ipinde yürüyor" sözlerini de aktardı.

The Economist dergisi, son sayısında "Türbanın ötesinde" başlıklı haber analizinde Türkiye'deki son gelişmeleri değerlendirirken "Laikler ile dindarlar, demokrasi ve Türkiye'nin Avrupa'daki şansı için öngörülemez sonuçları olacak yeni bir çatışmaya doğru ilerliyor" yorumunu yaptı.

Türkiye'nin AKP hakkındaki kapatma davasının açılmasından beri kargaşa içerisinde olduğunu öne süren dergi, sorunların Mahkeme'nin türban kararı ile daha da yoğunlaştığını kaydetti.

Dergi, Mahkeme'nin 2 oya karşın 9 oy ile türban yasağını kaldıran anayasa değişikliğini iptal ederek kapatma davası konusunda "açık bir sinyal" gönderdiğini yazdı.

"AKP DAVASI YARGI DARBESİ"İngiliz dergisi, "Birçok kişi için dava bir yargı darbesi gibi: AKP'nin simgelediği, yükselen dindar Türklerden oluşan sınıf ile zenginlik ve sosyal alanı paylaşmayı reddeden bir elidin iktidara tutunmak için bir son çaba. Aynı zamanda anayasa mahkemesinin prestijini daha da fazla zedeleyebilir" yorumunu yaptı.

"Meydan okuyan" Başbakan Erdoğan'ın karşı koymaya "yemin ettiği"ni yazan dergi, bazı AKP yetkililerinin, sokaklara milyonlarca destekçisinin indirme hayalinin olduğunu ancak "bunun gerçek bir askeri darbe provoke etme riskinin yaratılabileceğini bildiklerini" belirterek bir AKP'linin "Boğazlanmaya götürülen kuzular gibiyiz, kaderimize baş eğdik" sözlerini de yansıttı.

The Economist, AB'nin, AKP'nin kapatılması halinde üyelik müzakerelerinin askıya alınabileceğini ima ettiğini ancak bazı AB ülkelerinde Türkiye'nin üyeliğine olan muhalefetin nedeniyle zaten çok az Türkün katılımın gerçekleşebileceğine inandığını kaydetti.

IMF ŞEFİ: "TÜRKİYE CAMBAZ İPİNDE YÜRÜYOR"En büyük caydırıcı unsurun ekonomi olabileceğini de belirten dergi, "Yatırımcının güveni, hükümetin Mayıs ayında sona eren IMF anlaşmasının uzatılmasına ilişkin kararsızlığın nedeniyle sarsıldı. Dergi, bu çerçevede IMF Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni'nin değerlendirmesine de yer verdi.

Lorenzo Giorgianni de, hükümetin, yerel yönetimlerin harcamalarını artırma planlarına değinerek "Finansal piyasalar gergin olmayı sürdürürken, Türkiye cambaz ipinde yürüyor ve politika hatalarını potansiyel olarak çok pahalı haline getiriyor. Özellikle, planlanan belediye finansmanı reformu gibi açıklanan mali hedeflerin gerçekleşmesini baltalayabilecek yeni girişimler, politika dengelerini bozabilir ve onlardan kaçınılmalı" dedi.

Buna karşın, dergi, İstanbul'da finansman çevrelerinde birçok kişinin AKP'nin yasaklanması halinde bile "alarm için bir neden görmediği"ni, "daha akıllanmış olan" bir AKP'nin yeni bir parti adının altında yeniden faaliyet göstereceğini düşündüklerini belirtti.


"TÜRBAN DEĞİŞİKLİĞİ ERDOĞAN'IN STRATEJİK HATASI"Ancak herkesin AKP'nin krizden yara almadan çıkacağını düşünmediğini de kaydeden dergi, şöyle devam etti:

"Sayın Erdoğan'ın müttefikleri bile, türban değişikliğini, yeni bir anayasa çerçevesindeki daha geniş bir reform paketine dahil etmek yerine Meclis'ten geçirttiği için stratejik bir hata yaptığı görüşünü paylaşıyorlar. Laiklerin korkularını yatıştırmak yerine bazı AKP üyeleri, türbana yakında hükümet dairelerinde de izin verileceği diye böbürlendi."

Tüm hatalarına karşın anketlerin AKP'nin büyük bir farkla önde gittiğini gösterdiğini belirten dergi, yine "Dindar Türklere siyasette ifade etme olanağını vererek onların demokrasiye olan inancını pekiştirdiği" görüşünü de dile getirdi.

The Economist, Anayasa Mahkemesinin kararının ardından "radikal grupların haklarını yasa dışı yollarından elde etmeye çalışabileceği" görüşlerine de dikkat çekerken de "Başka bir deyimle, laiklerin AKP'ye saldırısı nedeniyle Türkiye'deki radikal İslam tehlikesi artmış olabilir" iddiasına yer verdi. (ANKA)

KDP'den ajan misillemesi

Federe Kürdistan'ın Duhok kenti yakınlarında MİT ve JİTEM'le ilişkili olduğu iddiasıyla çok sayıda kişi KDP tarafından yakalanarak gözaltına alındı. ANF, KDP'nin gözaltına aldığı 'ajanların' isimlerine ulaştı.

Güvenilik kaynaklardan alınan bilgilere göre Duhok, Diyana ve Zaxo üçgeninde KDP tarafından aralarında en az 4 Türk ajanın da bulunduğu çok sayıda kişi yakalandı. Son bir hafta içinde yakalanarak gözaltına alınanların sayısı 21'e yükseldi. Bunlar arasında Güney Kürdistanlılar da bulunuyor.

Sorguya alınanların MİT ve JİTEM'le bağlantıları olduğu ve karanlık faaliyetleri bulunduğu iddia edildi. Yakalananlardan Türk kökenli üç kişinin isimlerinin Şehmuz Bayrak, Hamit Kanat ve Muhammet Reşat olduğu öğrenildi. Operasyonda yakalanan diğer kişilerin de Türk istihbaratıyla bağlantılarından ötürü gözaltına alındıkları belirtiliyor. Güneyli yetkililer operasyon konusunda bilgi vermezken, gözaltına alınanların ne zaman mahkemeye çıkarılacakları hakkında bilgi edinilemedi.

Ancak bu operasyonun Türkiye'de 5 KDP ajanının yakalandığına dair ortaya atılan iddialardan sonra gelmesi dikkat çekti.Geçtiğimiz ay Türkiye'nin Güney Kürdistan sınırındaki askeri birlikler hakkında Federe Kürdistan İstihbarat Teşkilatı (Parastin)'na bilgi gönderdiği ileri sürülen 4 kişi tutuklanmıştı. Yakalanan köylülerin üzerinde bölgedeki askeri birliklere ait fotoğraflar ile bazı bilgilerin yer aldığı notlar ele geçirildiği ileri sürülmüştü.Parastin Haber Alma teşkilatı da bu iddiayı yalanlayarak, tutuklanan 4 kişinin kendileriyle ilişkisi olmadığını bildirmişti.HEWLER - ANF