Semih Idiz-Milliyet
Tekrar iç meselelere daldığımız şu sıralarda yanı başımızda cereyan eden ve bizi de yakından ilgilendiren gelişmeleri görmezden geliyoruz. Oysa Kuzey Irak’tan yansıyan haberler, bölgedeki Kürtler ile Sünni Araplar arasında 2003’ten bu yana zaten var olan tansiyonun arttığını gösteriyor.
Bunun başlıca nedeninin, Kürtlerin Arapları Kuzey Irak’tan kovma girişimleri olduğu söyleniyor. Peşmergelere direnen Arapların da El Kaide türü örgütlere veya yerli Sünni direniş gruplarına artan sayılarda kaymaya başladıkları belirtiliyor.
Bu da Washington’un “istikrarlı ve sakin” diye lanse ettiği Kuzey Irak’ta yakın gelecekte patlak verebilecek bir Kürt-Arap çatışmasına işaret ediyor.
Sincar’ı da almak istiyorlar
Öte yandan, Irak’taki bazı kentlerin nihai statüsünü belirlemeyi amaçlayan referandumun bu yıl tekrar gündeme gelmesiyle bölgedeki tansiyonun daha da artması bekleniyor. Kürtler ise geçen yıl yapılamadığı için bu yıla ertelenen referandum için bastırıyorlar.
Bu yoldan sadece Kerkük’ü değil, Arapların yoğun olarak yaşadıkları Musul’un kuzey ve doğu bölgeleri ile Sincar kentini de resmen ele geçirmek istiyorlar. Yerel Kürt yönetimi, Kerkük’ü dışarıdan gelen Kürtlerle doldurma çabasının yanı sıra, Musul ve yöresinde de “etnik temizlik” yapmaya çalışmakla suçlanıyor.
Resmen olmasa da fiilen Kürtlerin elinde bulunan söz konusu bölgelerdeki zengin petrol yatakları da tabii ki gözden kaçmıyor. Kuzey Irak’ın petrol havzalarına dönük tek taraflı tasarrufları da zaten Kürtlerin Bağdat ile yaşadıkları sorunların başını çekiyor.
ABD de sorguluyor
Ancak, gönülleri Kürtlerden yana olan Amerikalı askeri yetkililer bile, sözü edilen referandumun bu şartlarda yapılmasının yararını sorgulamaya başladılar. Bölgedeki ABD güçlerinin iki numaralı komutanı General Tony Thomas da bunu sorgulayanlardan biri.
Los Angeles Times’a konuşan Thomas, söz konusu referandumu öngören, Irak Anayasası’nın 140’ıncı maddesinin çok iyi yönetilememesi halinde, bunun Kürtler ile Araplar arasındaki çatışma olasılığını artıracağını söylemiş.
Bu çatışmanın patlak vermesi halinde bölgedeki Amerikan askeri ve sivil hedeflere dönük saldırıların da artacağını kuşkusuz Thomas da biliyor. Zira Araplar, Kürtlerin tüm Kuzey Irak’ı ele geçirme girişimlerinde Amerikalıların desteğine sahip olduklarına inanıyorlar ki bu tümüyle yanlış değil.
Karışıklık artıyor
Nitekim, Los Angeles Times muhabirinin sorularını yanıtlayan Sünni Arapların yerel yöneticilerden Hassan Thanun Alaf, “Kürtlerle Araplar iyi geçindiklerinde El Kaide bölgemizde destek bulmaz” sözleriyle genel durumu özetlemiş.
Amerikalılar aksini iddia etseler de Irak’taki genel karışıklık artıyor. Son olarak Basra’da patlak veren çatışmalar da bunu gösteriyor. Bağdat ve yöresinde güvenlik açısından sağlandığı belirtilen nispi ilerlemenin de bu koşullarda kırılgan olduğu ortada.
Bu durumda Iraklı Kürtlerin maksimalist beklentileri nedeniyle çatışmaların Kuzey Irak’a sıçraması sadece bir zaman meselesi gibi görünüyor. Bu nedenle, Türkiye’nin bölgeden yansıyabilecek olumsuz yeni olasılıklara hazır olması gerekiyor.
Genelkurmay sivil toplum örgütlerini de andıçladı. Rahmi Koç dahi bu andıç da yer aldı. Hangi kurum nereden para alıyor?
Taraf gazetesi yeni bir andıçı yayınladı. Bu andıç iş dünyası ve sivil toplum örgütlerine dair. Andıç da Rahmi Koç, Bülent Eczacıbaşı ve Kemal Derviş gibi isimler de yer alıyor.
Andıçta hangi STK'nın hangi yabancı vakıf ya da kurum tarafından desteklendiği belgeleniyor. Bunların başında ise TESEV ve kurucusu Bülent Eczacıbaşı geliyor.
TÜRKİYE'DEKİ STK'LARIN BAĞLANTILARI
Genelkurmay tarafından 2006 yılında hazırlanan andıçta, ABD, AB ve Musevilerin Soros Vakfı üzerinden sivil toplum örgütlerine rejimi değiştirmek ve ülkeyi bölmek için yardım ettiği iddia ediliyor.
73 sayfadan oluşan raporda ünlü spekülatör Soros'un Açık Toplum Fonu aracılığı ile desteklediği dünyadaki örgütler, Gürcistan darbesine verdiği destek, Kıbrıs'daki faaliyetleri yer alıyor.
MUSEVİ SOROS İLE PARA AKTARIMI
Türkiye'de Soros'dan para alan kişi ve kurumlarda tablolarla gösteriliyor. Türkiye'deki STK'lara maddi desteği gösteren tablonun en üstünde ABD'de başkana bağlı dış politika konularını koordine eden Ulusal Güvenlik Konseyi yer alıyor.
Rapora göre mali destek buradan Soros Vakfı ve National Endowment For Democracy gibi vakıflara aktarılıyor. Bu vakıflarda Türkiye'deki STK'lara parayı dağıtıyor.
Raporda diğer bir tabloya göre ise Soros Vakfı'nın üzerinde hiyerarşik olarak Museviler var. Soros'un da bir Macar Musevisi olduğu hatırlatılıyor.
TÜRKİYE'DE KİMLERE PARA VERİLİYOR
Tabloda bu kurumlarla ilişki içinde olan ve mali destek alan Türkiye'deki kurumlar da sıralanıyor. En başta ise TOBB, TÜSİAD; Adalet, Dışişleri ve Eğitim bakanlıkları, TESEV, Arı hareketi, Sabancı Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, Liberal Düşünce Topluluğu, KADER, KAMER, SODEV, ENKA okulları, Umut Vakfı, Robet Koleji, İstanbul Kültür ve Sanat vakfı yer alıyor.
KİM NE KADAR PARA ALIYOR?
Askerin raporunda Amerika ve Soros'dan para alan kurumlar ile ne kadar para aldıkları da not edilmiş.
CIA bağlantı merkezlerinden proje bedeli adı altında para alan kurumlar şöyle sıralanıyor;
*TOSAV (Doğu Ergil) : 92 bin dolar/ 6 bin 250 paund (Türk-Kürt sorununun çözümü için verilmiş)
*ANSAV (Gökhan Çapoğlu) : 189 bin 604 dolar (Parti örgütlenmesi için)
*Stratejik Araştırmalar Vakfı : 190 bin 193 dolar
*Türk Demokrasi Vakfı (Bülent Akarcalı) : 106 bin 100 dolar...
*Liberal Düşünce Topluluğu: 11 bin 500 dolar
*Türk Ekonomi ve Sosyal Etüdler Vakfına: 1 milyon 111 bin dolar.
*Arı grubu: (IRI -Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsünden para alan kurum olarak geçiyor): 278 bin 500 dolar...
*Ulusal Demokrasi Enstitüsü'nün ise Yeni Forum Dergisi'ne 150 bin dolar artı 11 bin 766 dolar aktardığı yazılıyor. Bu enstitünün Türkiye'deki diğer STK'lara ise 824 bin 900 dolar verdiği not ediliyor.
(Haber: Mehmet Baransu/ Taraf)
TURKCU FASIZM SIMDIDE ANADOLUDAKI CERKES ABHAZ VE SEBATAYLARA YONELIYOR...
Kurdians: Monday, April 07, 2008
Genelkurmay'ın 2006 yılında hazırladığı 72 sayfalık Sivil toplum örgütleri raporunda Sabetayistler notunun düşüldüğü kısım dikkat çekici. Bu kısımda isimler de sıralanıyor.
TESEV, Nafis Can Paker başlığının altında şu isimler SABETAYLAR olarak not edilmiş;
Sabetayist nedir?
Bir Yahudi olan Sabetay Sevi'ye inanlara
Sabetayist deniyor.
Sabetayistler, Mesih gelene kadar bulundukları toplum içinde gizlenerek yaşamayı felsefe ediniyorlar. Müslümanlarla yaşıyorlar, müslüman isimleri koyuyor, namaz kılıp, oruç tutuyor
hatta haca gidiyorlar. Bu kişiler Yahudi dönmesi olarak niteleniyor. Ancak özünde Yahudilik inancını gizli olarak devam ettiriyorlar.
Nebahat Akkoç, Murat Belge, Osman Kavala, Ömer Madra, Eser Karakaş, Neşe Düzel...
SEZEN AKSU DA LİSTEDE
TESEV Başkanı Can Paker'in adının ortada büyük olarak yazıldığı belgede yer alan diğer isimler de şunlar;
Bülent/Nejat Eczacıbaşı, Sabancı Holding, Mehmet ve Canan Barlas Ahmet İnsel, Nabi Avcı Ömer Dinçel, Salim Uslu, Oktay Ekşi, Sezen Aksu, Zülfü Livaneli, Taha Akyol, Özdem Sanberk, Şahin Alpay, Kürşat Bumin, Nadire Mater ve Eyüp Can...
Raporda, bu isimlerin karşılarında ise irtibatlı oldukları kişiler ile nerelerde çalıştıkları not edilmiş. (Haber: Mehmet Baransu/ Taraf)
Ergenekon'cular nereli?
07 Nisan 2008 Pazartesi 16:00
Ergenekon'a bulaşmış olanların kökenlerine bakınca şaşırtıcı bir tesadüf çıktı: Kökenleri... İşte memleketleri...
Son dönemde Ergenekon yazılarıyla dikkat çeken Şamil Tayyar yeni iddialarda bulundu. Bu kez Nuriye Akman'a konuşan Tayyar Ergenekon soruşturmasında son noktaya gelindiğini belirterek "Ötesi Türkiye'de kan gövdeyi götürebilecek, çok büyük siyasi cinayetlerin işlenebileceği bir süreci tetikleyebilir." diyor. Tayyar Ergenekon'daki isimlerin çoğunun Kafkas kökenli olduğuna da dikkat çekti.
YENİ BİR İDDİA: ERGENEKON'DAKİLER KAFKAS KÖKENLİ
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan, bunlarla doğrudan ya da dolaylı ilintili olan tüm isimlerin şeceresini döktüğünüz zaman, Abhaz ve Çerkez ağırlıklı bir yapılanma ortaya çıkıyor.
Bu kesimin MİT içinde de bir dönem çok ciddi ağırlığı olduğunu herkes biliyor. Belki bu aidiyet, kendilerine bir kolaylık da sağlıyor.
Yani 'aynı kökenden insanların yoğun olarak bu hareketin içinde yer almasının siyasi anlamı var mı, tesadüf mü?' bunun araştırılması gerekir.
İDDİANAME MANİFESTO GİBİ OLACAK
Biraz sabırlı olmakta fayda var. Ortaya, bir manifesto niteliğinde çok önemli değerlendirmelerin de içinde olacağı, yakın tarihimize ışık tutacak bir iddianamenin çıkacağını düşünüyorum.
ERGENEKON SORUŞTURMASI BURADA BİTER
İlhan Selçuk'un tutuklanması, Ergenekon soruşturmasının nereye kadar gideceği konusunda bir test olmuştur. Bana göre gelinen en üst noktadır. Daha yukarıya çıkacağını zannetmiyorum. Bu haliyle bile bir iktidar partisinin kapatılması gibi bir süreci doğuran gelişmeler yaşandı. Daha ötesi Türkiye'de kan gövdeyi götürebilecek, çok büyük siyasi cinayetlerin işlenebileceği bir süreci tetikleyebilir. O nedenle, bu iş burada noktalanacaktır. Bir iddianame hazırlanacak. Kapatma davasından önce bu zaten sonuçlanacak.
ERGENEKON'UN AK PARTİ İÇİNDEKİ AYAKLARI
Benim zihnimde çok önemli bir iki isim var. Ama bunları belgelendirebilecek bir durumda değilim. Eğer olursa her ne pahasına olursa olsun bunları da yazmayı düşünüyorum. Kuşkusuz bu kadar büyük bir siyasi partinin içine el atmamaları düşünülemez.
Mehmet Ali Küçük
G. Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani “Türkler ağabeyimizdir” demişti.
Benim tek bir ağabeyim var.
Küçükken çok kavga ederdik ve iki yaş büyük olmasının verdiği avantajla her zaman o döverdi beni. Çoğu zaman ben haklı kimi zaman o, tartışırdık ağabeyimle. Küçüklüğümüzde ettiğimiz kavgalarda hiç galibiyetim olmadı ama bunun herhangi bir şekilde zoruma gittiğini de hatırlamıyorum.
Ağabeyim 16 yaşında Avrupa yollarına düşmek zorunda kalmıştı. Ayrılmadan önceki son gece bile tartışmıştık kendisiyle. Bu sefer haksız olan bendim ama haksız muamele gören kendisiydi. Annem araya girmiş ve benden yana taraf olmuştu. Ağabeyimin, sinirden ve çaresizlikten ağladığını hatırlıyorum.
Kardeşlik, ağabeylik böyle bir ilişki. İde / fikir; konsept / kavram olarak aile gereksindiren bir ilişki. Arka planında öyle bir bütün var.
Aile, sevgiyle işleyen; diğer her negatif duyguyu sevgi limanında yatıştırabilen türden bir ilişki. Yaraları iz bırakmadan yok edebilme gücü var. Kardeşlik ise bu bütün içerisinde anlamlı. Birini kardeşiniz gibi sevdiğinizi dersiniz örneğin, ama hiçkimse hiçbir zaman kardeşinizin yerini tutmaz.
Kardeş kavgası diye bir kavram vardır deyip uzatabiliriz ama yapmayalım. Meramımı anladınız siz.
Türklerle olan ilişkilerimizde bunların hiçbirisi sözkonusu değildir. Türklerle Kürdlerin ilişkisi farklıdır. Türkler Kürdlere efendilik yapmak istemekte, Kürdler de bunu kabul etmemekte. Toplama bakıldığındaysa, Türkler Kuzey’in uzun bir süredir efendiliğini yapmaktalar.
Zorunuza gitmesin, durum budur.
Biz Kürdler kendi ülkemizde Türkler tarafından hizmetçi edilmişiz. Bugünkü ilişkinin adı budur ve ‘de facto’ durum, ne yazık ki bundan çok daha beteridir. Hizmetin karşılığında bir bedel almadığımız için, ölülerimizin de hesabı yapılır olmadığı için, sade hizmetçiden beter birşeyiz. Köleyiz biz.
Türkler karşısında Kürdlerin durumu budur. Onlar efendi; biz, kimliksiz, yok sayılan Kürdler, savaşımızın adı da bu sebeple özgürlük savaşı.
Türkler, Kürdistan’ı işgal etmekle kalmamışlar. Bizi kişiliksizleştirmek için ellerinden ne gelirse de yapmışlar / yapmaya devam ediyorlar. Düğünlerdeki danslarımızı Türk folkloru diye sahiplenip satmışlar / satıyorlar; halı – kilimlerimizi Türk halı ve kilimleri diye patentlemişler, öyle sokmuşlar kataloglara; yakın dönemde dörtbin yıllık köpeğimizi Türk köpeği diye dünyaya pazarlamaya başladılar. Kürdlüğümüze ulusal bağlılığımız gelişkin olmadığı için neredeyse haberimiz yok Kangal bölgesinin tarihi bir Kürd bölgesi, ismini verdiği köpeklerin de Kürdistan’ın dört bir yanında dört bin yıldır bize yarenlik eden öz be öz ‘Kürd köpekleri’ olduklarından. Ülkemizi, halk oyunlarımızı, kültürel üretimlerimizi ve varlıklarımızı geçtik, Türk yönetimi altında kendimize dahi Kürd dememiz yasak, Kürd olarak yaşamak şöyle dursun.
Türkler öylesine herşeyimize el koymuşlar ki, kelimenin gerçek manasıyla zincirlerimizden başka kaybedecek birşey bırakmamışlar bize.
Dağlarımızı, ovalarımızı yakıp bombalıyorlar, atalarımızın mirası, geçmişimizin aynası arkeolojik alanlarımızı tahrip ediyorlar, tarihi eserlerimizi toprağa gömüyor veya bombalıyorlar. Dilimizi bile bize bırakmıyorlar. İşte son örnek: oldu mu isot ‘öztürkçe’ ‘ısı ot’!
“Şerefsizlik bu! Namussuzluk!” da diyebilirsiniz ama o zaman arkasından kardeşlik çıkarırsınız. Cıvık kavramlar kullanarak cıvık sonuçlara ulaşılır. Siyasi lügat kullanmak gerekir.
Kürd – Türk ilişkisi ağabey – kardeş değil, efendi – köle ilişkisidir. Okuyun, insanlık tarihinde bu kadar hiçleştirilenler sadece kölelerdir. Bunu böyle koymalıyız. Kürdistan’ın kuzeyi Türk işgalinden mutlak olarak kurtarılana dek, kimse kendini kandırmasın, durum budur.
Kadınlarımızın fahişeliğe sürüklenmesi, çocuklarımızın hırsızlığa ve sokaklarda dilenciliğe itilmesi; kırbaç zoruyla konuşturulduğumuz Türkçeyi konuşamayışımızın TV programlarında maskaralık olarak sunulması..
Bunlara en ufak bir itirazın olmadığı Türk toplumuyla, nasıl bir kardeşlik içerisinde olabiliriz?
Adına Kürdistan diyen devlet, Kürdistan kelimesinin ‘Kürd Ülkesi’ demek olduğunu bilmelidir. Kürdistan Devleti demek, Kürd Ülkesi Devleti demektir. Dolayısıyla Kürd Ülkesi’nin yarısını esaret altında tutan Türkler, bu ülkenin (güneyinin) devletini yönetenlere olanlara ‘ağabey’ olamazlar.
Bunu elbette Neçirvan Barzani de bilir. Zaten eksik olan Neçirvan Barzani’nin tarihi, kültürel, aktüel bilgisi değildir. Eksik olan Kürdistan siyasetinde ulusal paradigma, Kürd toplumunda ulusal felsefedir.
Genel olarak dersek, Kürdçe konuşacak, yazacak ve ders verecek filozofların, onların üreteceği bir felsefenin eksikliğidir ‘Türk Devleti ağabeyimizdir’ denmesine müsaade eden.
Öylesi filozofların yetişmesi için, felsefe tarihinin, bilim tarihinin, temel bilimlerin, sanatın ve siyasetin tüm ana kaynaklarının Kürdçe’de yayınlanmış olması; aktüelde bunlara değer verilir / tartışılır olması gerekir.
Henüz bu kaynakların ilk çevirileri yapılıyor. Sırada okunmaları ve sonra tartışılmaları olacak. Zamanla, Kürd filozoflar Kürd eliti içerisinde ağırlık kazanacaklar, vb.
Diğer ulusların tarihlerine kıyasla hızla alacağız bu mesafeleri. Onlar bugünkü iletişim teknolojilerinin olanaklarından mahrumlardı. Ümitli olmamız için çok sebep var. Yeter ki faal olmaya devam edelim, her alanda Kürdlük adına üretelim ve hep bir ümitle birbirimize sarılalım. Bir aile gibi.
Mehmet Ali Küçük
malikucuk@hotmail.com
Star-Avrupa Adalet Divanının PKK’yı terörist örgüt listesinden çıkarması hem kızgınlık hem de hayal kırıklığı yarattı. Kürt sorunu söz konusu olduğunda gözlerimiz ya çevremizdeki ülkelere ya da büyük güçlere çevrildi. Hiçbir zaman Kürt ne diyor, ne istiyor sorusuna cevap aramadık.
Karadenizli yerel kıyafetleriyle horon , Ege’nin efesi harmandalı oynarken rahatsız olmadık ama sarı,kırmızı, yeşil renkler bizi rahatsız etti. Kürt sözcüğü ile bölücülüğü neredeyse eş anlamlı olarak kullanmaya başladık.
Oysa iki halkın ayrışması ABD’deki bir etnik grubun ayrı bir devlet kurmasından daha zordu. Oradaki birlikteliği sağlayan ekonomik çıkarların özdeşliği iken bizde ucu hatırlanmayacak kadar eskiye dayanan bir ideal ortaklığı söz konusuydu. Hiçbir zorunluluk olmamasına rağmen Türklerle Kürtler bir arada yaşamaya karar vermiş ve bunu,tüm olumsuz şartlara rağmen, gerçekleştirmeyi başarmıştı.
Yıllar önce Kürtlerin bir toplantısında ‘ Siz yanaşma mısınız, köle misiniz de hak arıyorsunuz? Bir ülkenin vatandaşı iktidar talep eder ve bir sorun varsa orada çözer. Kürtlerin zaten bir devleti var ve adı Türkiye Cumhuriyeti’ dediğim zaman büyük b ir alkış tufanının koptuğunu hatırlıyorum.
Kürtlerin sorunlarını hiçbir zaman başkasının sorunu saymadım. Kendimle Kürt’ü ayrı düşünmedim. Onlar Türkiye’nin her yerindeydiler ve her yer bizim kadar onlarındı. Ancak yoğun olarak yaşadıkları Güneydoğuda farklı bir ekonomik ve sosyal düzen vardı. Bölgede sanayi yoktu hatta neredeyse dönen bir çarka rastlamak mümkün değildi. Bölgedeki hayvancılık terör nedeniyle önemli ölçüde gerilemişti. İşsizlik ve fakirlik kol geziyordu. Sosyal açıdan bir örnek vermekle yetineceğim. Kızlar evlenecekleri zaman takas ediliyor ve adına berdel deniyordu. Yani kızlar alınıp satılıyor ama henüz bu alanda para ekonomisine bile geçilememişti ve takas yöntemi kullanılıyordu. Yani parayla satılma bile bir ileri aşama sayılacaktı.
Bundan daha vahim olan Kürt meselesi söz konusu olunca gözlerimizin dışarıya çevrilmesi ve kimin bu meseleye nasıl baktığını sorgulamamızdı. Şüphesiz dışarıyla işbirliği yapa kişiler vardı ve yalnız bırakılan halkın onlardan başka arkasından gideceği kimse kalmamıştı.
Bugün Kürtleri temsil ettiğini söylenen kimselerin önemli bir bölümünün kendi çıkarları peşinde koştuğu ve bölgedeki geriliğin hem sebebi oldukları hem de bunun sürmesini istedikleri bir gerçek. Bu nedenle bölge halkının sesini kimse duymuyor ya da duydukları sesin onların sesi olmadığını fark edemiyor. Bölgedeki sosyal ve siyasal yapı halkla devlet arsına bir duvar örüyor. Bu duvar yıkmak kolay değil. Geçmişte Gaffar Okkan halka aracısız yaklaşmayı denedi bedeli hayatı oldu. Siyasal planda AKP halkla doğrudan ilişki kumayı başardı ama onun da ayakta kalması risk altında.
Halka gidin ve onları anlamaya çalışın. Yüreğinizi ısıtacak şarkılar duyacaksınız. Kürt konusunda dışardan gazel okuyanlar umurumda bile değil ve beni korkutmuyor. Onlar yıldızlar kadar uzakta iken ben elimi uzatsam, bırakın dokunmayı, kucaklaşmış olacağım.
BAŞKAN BARZANİ: “BA’S REJİMİNDEN ÖNCE KÜRDİSTAN BAĞIMSIZ BİR DEVLETTİ, ANCAK KÜRDİSTAN PARLAMENTOSU IRAKLI KARDEŞLERLE YAŞAMAYA KARAR VERDİ”
Kurdians: Monday, April 07, 2008
GERI ADIM...
PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başkanı Mesut Barzani, Kürtlerin Ba’s rejiminin yıkılmasından sonra etkili bir rol üstlendiğini ve Kürdistan Bölgesi’nin Ba’s rejiminin yıkılmasından önce de bir bağımsız devlet olduğunu, ancak Kürdistan Parlamentosu’nun Iraklı kardeşlerle beraber yaşamaya karar verdiğini söyledi. Başkan Barzani, Irak Daimi Anayasasında bulunan 140.maddenin de uygulanmasının anayasal bir mesele olduğunu ve bu maddenin uygulaması gerektiğini söyledi.
Irak’ın Sesi’ne konuşan Başkan Barzani, “Ba’s rejiminin yıkılmasından sonra Kürtler Irak’ta etkili bir rol üstleniyor. Ba’s rejimi yıkılmadan önce de Kürdistan Bölgesi bir çeşit bağımsız devlet idi. Ancak Kürdistan Parlamentosu Iraklı kardeşlerle kendi isteğiyle birlik çerçevesinde yaşamaya karar verdi. Bu açıdan da Kürtler yeni Irak’ta esas bir rol üstleniyor” dedi.
Bazı Iraklı tarafların Kürtlerin konumunu ve rolünü kenarda bırakmak girişiminde bulunması konusunda Başkan Barzani, bu çabaların ortada olmadığını, Kürtlerin Irak’taki konumunun ve ağırlığının azaltılamayacağını çünkü Irak Daimi Anayasasına göre Kürt halkının haklarının tanındığını hatırlattı.
Kürt, Arap, Fars ve Türk ulusları arasında müzakere çağrıları hakkında Başkan Barzani, bu müzakerenin hedefinin bölgedeki bu dört ulusu yakınlaştırmak olduğunu söyleyerek, Kürtlerin, şiddet tarafının birbirini anlama ve müzakere yoluyla reddedilmesini ve şiddetten uzak bir şekilde bölgedeki sorunlara çözüm bulunmasını temenni ettiğini söyledi.
Irak Daimi Anayasasında bulunan, Kerkük ve sorunlu bölgeler meselesininin çözümünü öngüren 140.madde hakkında Başkan Barzani, “Bu anayasal madde uygulanmalı. Çünkü Kerkük meselesi tarihi bir sorundur. Eğer bu mesele çözülmezse Irak’ın durumu kötüye gider” dedi.
Kürt düşmanlığı Facebook'ta : “En iyi Kürt ölü Kürt'tür, Kürtlere soykırım yapılsın”
Siz gercek kimliginizi nasil tanimliyorsunuz?
Türk Savaş Uçaklarının Kendekolê Katliamı

Kendekolê'de bir vahşet anı, 'Uçaklar vurdu, vurdu, vurdu', 30 kişi öldürüldü, İlk saldırı 1992'de gerçekleşti, Tanıklar katliamı anlatıyor, Manzara tam bir vahşetti, Çıplak ayaklarla yola düştük, 45 dakika bombaladılar, Çocuklarımla kayalıklara sığındık, Bombaların hedefi bizdik, 'Baba ölecekmiyiz?'
Kürt İşadamlarını Biz Öldürdük

Korkut Eken'in bulunduğu İzmir Urla'da bir askeri kışlada silah ve bomba eğitimi aldığını, Tarık Ümit tarafından kendisine sahte polis kimliği ile pasaport çıkarıldığını da itiraf eden Cavit, Kürt işadamları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım, Hacı Karay, Fevzi Aslan, yeğeni Salih Aslan, Behcet Cantürk ile şoförü Recep Kuzucu'nun infaz edilmesi olayına tanık olduğunu söylüyor.
Diyarbakır Valisi mi AKP ‘lilerle cemaatlerin Valisi mi?
Lice katliamından Başbuğ çıktı
Şengal katliamı unutulmuyor

Güney Kürdistan’ın Şengal kentinde yaşayan Êzidî Kürtlere yönelik katliamın üstünden bir yıl geçti. Federal Kürdistan Bölgesi dışında bırakılan Musul’un Şengal İlçesi’nde geride bıraktığımız 2007 yılının 14 Ağustos’unda, Türkiye ve Suriye’nin ortak düzenlediği saldırı sonucu gerçekleştirilen Êzidî katliamında yaklaşık 700 kişi yaşamını yitirmiş, binin üzerinde kişi ise yaralanmıştı.
Türk hükümeti, Federe Kürdistan’ın içişlerine karışacağını “tehditlerle” teyit etti!
Kadın tutuklular taciz ediliyor!
Diyarbakır’da muhbirlik eğitimi
Halkın İddianamesi (1-2-3-4-5-6)

Aygan'ın itirafları, Patlayıcı ABD'den, İlk hedef Mustafa Özer, Mumcu cinayetinde JİTEM parmağı, Yeni Ülke'yi Tilki bombaladı, Özgür Halk bombalandı, Musa Anter katledildi,JİTEM'de Veli Küçük dönemi, Cinayetler hız kesmedi, Aygan'ın anlattığı yargısız infazlar, Harbi Arman'ı Yeşil vurdu, Bitlis'i Ersever mi öldürdü? Ersever öldürüldü, Perinçek: Çiller Özel Örgütü, MİT: Talimatı Avcı verdi, Dosya Meclis'e gönderilmedi, Çiller ve Ağar'dan 'bin operasyon', Devletin tetikçi ordusu: JİTEM, Yeşil'e Yılmaz'a suikastten dava, JİTEM'ciler çek-senet işinde, Susurluk ifadeleri emniyette kayboldu
Kürdistan’da geliştirilen İslamcı Hareket
'Faili devlet' yargılansın
Aslan payı askere
Bölge alev alev yanıyor
'Sayın yargıç, Öcalan'ın rolü kalıcı barışın teminatıdır'
TÜRKİYE'DE İŞKENCE VE İŞKENCE TARAFTARLARI ARTIYOR...
WPO RAPORU :‘’TÜRKLERİN %51’İ İŞKENCEDEN YANA’’
Fethullah Gülen'den skandal Risale çarpıtmaları
iMZA KAMPANYASI
KurdTime RecentPosts
Kürtler asimile edilmelidir... Kürtlerin şehirlere yerleşmesi engellenmelidir...
Kürtler İçin Umum Müfettişliği Kuruldu [25 Haziran 1927]
![Kürtler İçin Umum Müfettişliği Kuruldu [25 Haziran 1927]](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiykxlFPs8k3e8W_sbnwKCG3yQ_HJge25KOfH5S6IOzmdN82y8Jp-qc9Lm7_IeAyg1zbtVogEqojOiMnLGxmdayBpgTwvE3s3mbPry2dGBmftoadpcIgcOr9enGD58F_oR5USADlCnbC7c/s160/ataturk-ibrahim-tali-ongoren-ile-birlikte-1927.jpg)
Abdullah Alpdoğan’ın sunduğu raporda yer verdiği şu satırlar, cumhuriyetin Kürtlere yaklaşımını ortaya koymaktaydı: “… Soyadı Kanunu Kürt mıntıkasında Türk soyu adları soyadı olarak halka verilmekte ve bu adlarla kendileri çağrılarak tatbik edilmektedir. … Türkçe bilmeyen çocuklara bu mekteplerde Türkçe öğretiliyor. Türk duygusu aşılanıyor.
Türkiye'ye Türklerin ve Kürtlerin yaşadığı topraklar dendiği halde...
Kerkük üzerinden nüfuz savaşı
'Türküm, Türk doğdum, Türk olarak öleceğim' dedirtebilmek için...

Esat Oktay Yıldıray, 'Size öyle şeyler yapacağım ki değil örgüte ve ailenize, kendinize bile bir faydanız olmayacak. Hiçbiriniz elimden sağ kurtulmayacaksınız. Kıbrıs savaşında nasıl ki rakımı yudumlayarak Rum kadınlarının göğüslerini kasatura ile doğradıysam sizleri de aynı uygulamalardan geçireceğim'
1937-38 DERSİM JENOSİDİSİNİN KRONOLOJİSİ
Alınak 35 yıl sonra 2. kez cezaevinde : “Bu maskeli faşist düzeni teşhir ediyorum”

"Yıl 2008, yine suçlu sandalyesinde ve cezaevi yolundayım. On yıllar geçmiş ama hiçbir şey değişmemiş. Şu bilinsin ki, çocuklar öksüz kalmasın diye annelerin yürekleri dağlanmasın diye, insanlar özgür ve mutlu olsunlar diye sadece özgürlüğümüz değil, bin canım olsa binini de feda ederdim. Özgürlüğün istediği bedeli ödemek üzere cezaevine gidiyorum"
Kürt Şehri Musul Bölüşülemedi [23 Ocak 1923]
Şark Islahat Planı gereği...
Kürdistan Eyaleti
Sular altında kalacak olan Hasankeyf dışında Kürdistan
AKP medyasının yeni dönem görevi
Şok itiraf:
TBMM’de Kürtçe tahammülsüzlüğü
Bir zamanlar 'Erivan Radyosu'

1939 tarihinde ise, Irak'ta kurulan ve Kürtçe yayın yapan Bağdat Radyosu ile takriben aynı dönemde, İran'da da Kürtçe yayın yapan Urmiye Radyosu mevcuttu. Fakat bu iki radyonun yayın dilleri, Fars ve Arap dili etkisinde kaldığından Türkiye'deki Kürtlerce rağbet göremedi. Bunun tam tersi olarak Erivan Radyosu, anlaşılır Serhat şivesiyle yayın yaparak, müzikte de enstrüman olarak genelde Kürtlere has Bilur ve Fiq (Kaval ve Mey) kullandı.
Küllenmeyen yangın: Sivas Katliamı
Kardeş Türküler
Genelkurmay’dan sonra bu da AKP'nin "gizli" eylem planı!
Welat için mücadeleye
Rojin : Medya patronları aranıp korkutuluyor bence
Ödül, ölümlerin sorumlusuna!
İran’da Çatışmalar Şiddetleniyor
Tarihsel sıralamaya göre "bazı" Bağımsız Kürt Devletleri-Yönetimleri:
TÜGİK Raporu : Bölge her şeyden mahrum
Güney Kürdistan medyasında İsrail-Kürdistan ilişkileri
Tüm olumsuzluklara rağmen bir cazibe merkezi : Kürdistan
Dtp Kongresinde konuşan Türk : Fırat'ın doğusundaki Ergenekon'u temizleyin
En Son Haberler
-
▼
2008
(1219)
- ► November 2008 (58)
- ► October 2008 (57)
- ► September 2008 (96)
- ► August 2008 (261)
- ▼ April 2008 (88)
- ► March 2008 (80)
- ► February 2008 (48)
- ► January 2008 (49)
-
►
2007
(601)
- ► December 2007 (110)
- ► November 2007 (225)
- ► October 2007 (78)
- ► September 2007 (124)
- ► August 2007 (64)
Bağlantı Listesi
- Amude -Deutsch
- Awene -Kurdi
- Awestakurd -Kurdish
- Azadiya Welat -Kurdish
- Azady -Nl
- Ciwanenazadiye Rojaciwan -Kurdish Tr
- Diyarname -Kurdish
- Gelawej Org -Tr Kr
- GUNDEMIMIZ -Tr
- Hemdem -Kurdish
- Hewler Post -Kurdi
- Kurdinfo Platform -Kurdish - Tr
- Kurdish Inst.Burssel
- Kurdistan Online -Kurdi
- Kurdistan Region Presidency En Kr-Ku Ar
- Kurdistan Regional Gov. Kr En Ku Ar
- Kurdistan Regional Gov. Kr En Ku Ar
- Kurdistan's Photostream English
- KURDISTAN-POST -Tr
- Kurdistan.Ru -Ru
- Kurdistan.Ru -Ru
- Nasname -Kurdish Tr
- Nefel -Kurdi
- Netkurd -Kurdish
- PICASA -Int
- PNA -English
- PNA -Tr
- PNA PEYAMNER -Int
- PUKMEDIA -Int
- RIZGARI ONLINE -Int
- Sbeiy -Kurdi
- Türkiye'de Kürt sorununa Barışçıl çözüm Çağrısı İMZALAMAK İÇİN KR-FR-EN-DE-TR
- Yeniozgurpolitika -Tr
- Yndk -Kurdi
- YOUTUBE -Int
- Zaxowoice -Kurdish Kurdi
- ▪Amerika'nın Sesi ▪ Dengê Amerîka ▪Kurdish
- ▪Amerika'nın Sesi ▪ Turkish