Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde kalan 3 hükümlünün, yazdıkları Kürtçe mektuplara Cezaevi Disiplin Kurul Başkanlığı tarafından elkonuldu. Tutukluların yaptıkları itiraz ise, Bolu İnfaz Hakimliği tarafından ilginç bir gerekçeyle reddedildi. İnfaz Hakimliği, tutukluların yaptığı itirazı Kürtçe'nin Latin harflerinden oluşmadığı ve cezaevinde tercüman bulunmadığı gerekçesiyle reddetti. Karara tepki gösteren Kürt Dil Hareketi TZP Kurdî İzmir Temsilcisi Serdar Balcı, Kürtçe'nin 80 yılı aşkın bir süredir Latin alfabesini kullandığına dikkat çekti.
Kürtçe üzerindeki baskılar her geçen gün artarken, Kürtçe tek kelimeye bile tahammül edilmeyen cezaevlerindeki baskı ve engellemeler ise birbirinden ilginç gerekçelere dayandırılıyor. Tutukluların Kürtçe konuşmaları ve yazışmaları önündeki engeller sürerken, bu engeller mahkeme kararlarıyla da teyit ediliyor. Bazı cezaevlerinde Kürtçe'nin engellenmesine dayanak yapılan gerekçelerin çoğu ilginç olduğu kadar da asılsız. Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ndeki hükümlüler Mehmet Aydın Söğüt, Suat Gökalp ve Sakip Hazman'ın yazdıkları Kürtçe mektuplara Cezaevi Disiplin Kurul Başkanlığı'nca elkonuldu. Bunun üzerine tutuklular konuyu yargıya taşıdı. Söğüt, Gökalp ve Hazman'ın Bolu İnfaz Hakimliği'ne yaptığı itiraz ise, Kürtçe bilen tercüman bulunmadığı ve Kürtçe'nin Latin harflerinden oluşmadığı gerekçesiyle reddedildi. Hakimliğin verdiği gerekçeli kararda, 'Mektupların incelenmesinde Türkçe dışında farklı bir dille yazılmış olması, yabancı dilden tecrübe edebilecek, personel bulunmadığından asayiş ve güvenliğin tehlikeye düşürüp düşürmediği belirlenememiş, bu nedenle alıkonulmasına karar verilmiştir' denildi. Kürtçe mektupların alıkonulmasına, Hint Avrupa dil grubunda yer alan 31 Latin harfinden oluşan alfabesi bulunan Kürtçe'de, 'Latin harfleri dışında harflerin kullanıldığı anlaşılmaktadır' denilmesi ise oldukça dikkat çekti.
Bu hakimliğin bilgisizliğidir! Karara tepki gösteren TAYD DER İzmir Şubesi yöneticilerinden Avukat Canan Uçar, mahkemelerin kendini farklı dille ifade edenlere, 'Seni anlamıyoruz' diyerek geri çevirmeyip tercüman bulunduruyorsa, aynı durumun cezaevleri içinde geçerli olduğunu söyledi.
Bolu İnfaz Hakimliği'nin gerekli incelemeyi yapmadan karar vermesinin bilgisizlik olduğunu söyleyen Uçar, 'Yasalarla da güvence altın alınan haberleşme ve iletişim özgürlüğünü sağlayacak olan ve tercüman bulundurma ve bunun masrafını karşılama yetkisi tamamen cezaevi idaresinin sorumluluğundadır' şeklinde konuştu.
80 yıldır Latin alfabesi kullanılıyor Kürt Dil Hareketi TZP Kurdî İzmir Temsilcisi Serdar Balcı ise, mahkemenin Kürtçe'nin Latin harfleri dışında yazıldığı yönündeki kararını bilgisizlik olarak değerlendirdi.
Tüm dünyada, Arapça ve Çince dışında bütün dillerin Latin harflerle yazıldığını ve Kürtçe'nin 80 yılı aşkın bir süredir Latin alfabesini kullandığına dikkat çeken Balcı, 'Mahkeme hem dili anlamıyor hem de Latince olmadığına karar veriyor. Bu tam bir Türkiye komedisi' diye konuştu.
İHD MYK Üyesi ve Ege Bölge Temsilcisi Necla Şengül de, cezaevlerindeki hak gasplarının önemli bir boyutunun da Kürtçe'ye yönelik tahammülsüzlük olduğuna dikkat çekerek, Kürtçe mektup, telefon ve kitaplar üzerindeki engellere gerekçe olarak 'tercüman yok' denmesinin gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Kürtçe'nin yabancı bir dil olmadığını, bu topraklarda yaşayan insanların dili olduğunu ve cezaevlerinde çalışan gardiyan ve müdürlerin birçoğunun bu dili bildiğini söyleyen Şengül, 'Kürtçe yapılan bir konuşma nasıl ki anında Türkçe'ye çevrilerek soruşturma açılabiliyorsa, cezaevlerinde böylesi bir tercüman sorunu var demek sadece baskı aracı olarak kullanılmak istenmesindendir' dedi. BOLU - DİHA FATMA KOÇAK