DTP açıklamasına katılan genç bıçaklandı
TUAD ve DTP'nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın üzerindeki baskılara dikkat çekmek için yaptığı basın açıklamasından sonra gözaltına alınan Mesut Aslan adlı gencin bıçaklandığı ortaya çıktı. Yaralanan genç İHD İstanbul Şubesi'ne başvurdu.
Tutuklu Aileleri Derneği (TUAD) ve DTP'nin, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın üzerindeki baskılara dikkat çekmek için İstiklal Caddesi'nde önceki gün yaptığı basın açıklamasından sonra Mesut Aslan adlı gencin bir grup tarafından sırtından bıçaklandığı ortaya çıktı. Aslan, 20 kişilik bir grubun ara sokakta önünü kestiğini ve polisin gözü önünde bıçaklandığını söyledi. Polisin hiç bir müdahalede bulunmadığını belirten Aslan, yaralı vaziyette 24 saat gözaltında tutulduğunu ve polisin hakaretlerine maruz kaldığını ifade etti. Aslan yaşadığı olayı şöyle anlattı: ''Açıklamadan sonra eve gidiyordum. Ara sokakta 20 kişilik bir grup ellerinde bıçaklarla bana saldırdı. Polis karşıda saldırganları izliyordu. Müdahalede bulunmadı. Ardından polis beni gözaltına aldı. Yaralı olmama rağmen oturmama, su içmeme bile izin vermiyorlardı. Hakaret ediyorlardı. Gözaltında bulunan diğer kişilerden de yaralı olanlar vardı.''
İHD İstanbul Şubesi'ne başvuruda bulunan Aslan, saldırganlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirtti.
İSTANBUL (DİHA)
Washington Times’ta yayımlanan bir yorumda, Ahmedinejad’ın İstanbul ziyareti nedeniyle Türkiye’nin "başının derde girebileceği" belirtilerek, İran ile enerji anlaşması imzalanması durumunda PKK'ya karşı işbirliğinin sona erebileceği ileri sürüldü
'ABD'nin PKK desteği, İran’la ilişkilere bağlı'/ Kurdistan-Post.org
AKP Yönetimine yönelik eleştirilerle dikkat çeken “Neo Conölara yakın Washington Times gazetesi, İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad’ın Türkiye ziyareti öncesi Türkiye’nin bu ziyaretten hiç bir şey kazanmayacağı gibi başının derde girebileceğini öne sürdü. Gazetede yer alan yorumda “Eğer Türkiye, İran ile enerji anlaşmasını imzalarsa, ABD, PKK'ya karşı mücadelede işbirliği ve istihbarat paylaşımı konusunda yeni bir sayfa açan Kasım 2007 anlaşmasına son verebilir iddiasında da bulunuldu.
Washington Times gazetesinin yorumcularından Tülin Daloğlu imzalı yazıda İran’ın aralarında ABD’nin de bulunduğu BM Güvenlik Konseyi beş daimi üyesi ve Almanya’dan oluşan 6’ların nükleer teknolojiyi geliştirmeyi durdurması talebini reddetmesinden iki hafta geçmeden ilk defa bir NATO üyesini ziyaret edeceği belirtildi.
"ZİYARET, AHMEDİNEJAD’IN İMAJINI GÜÇLENDİRECEK"
İran’ın yeni yaptırımlara meydan okuyarak bölgedeki konumunun güçlendiği, Ahmedinejad’ın Türkiye’ye yapacağı ziyaretin İran’ın imajını daha da kuvvetlendireceği kaydedilen gazetede “Ancak Türkler ne kazanacak? En iyi koşullarda hiçbir şey. Ayrıca bu ziyaret, Türkiye’nin başını derde sokabilir yorumu yapıldı.
BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve Almanya’nın İran’ın, nükleer hedeflerinin ilerletilmesinde olumlu herhangi bir yönü görmemesinin “hayatiö olduğu görüşünde birleştiğini belirtilen yazıda şöyle devam edildi:
“Türkiye’nin siyasi liderlerinin ise bu yüksek düzeyli ‘görüşmeleri’ barış adına bir ‘iyi niyet’ gösterisi olarak görmeyi tercih etti. Sayın Gül, aynı nedenle Darfur’da soykırım emrini veren Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Şerif’e evsahipliğini de yapmıştı. Ancak bir Türk atasözü, konuşmanın her zaman bir erdem olmadığını gösteriyor. Asıl erdem olan, ne zaman ve nasıl ‘sessiz kalmayı bilmektir.
Washington Times’deki yorumda komşularla iyi ilişkilerin Türkiye için iyi olduğunu ancak İran ile mevcut durumu ve bu ülkenin “nükleer silahları elde etme tehdidiniö ciddi olarak nitelendirildi. Halbuki Bush Yönetimi’nin AKP’yi güçlü bir biçimde desteklediğini kaydedilen yorumda ABD’nin kapatma davası konusunda sessiz kalmadığına dikkat çekildi.
“BEYAZ SARAYI ZİYARETTEN MEMNUN DEĞİL"
Türkiye’de Ahmedinejad’ın ziyareti konusunda Washington ile temas kurduğu yolunda spekülasyonların bulunduğu ancak bu yönde bir kanıt olmadığı ifade edilirken de “Türkiye, tamamen bağımsız bir biçimde hareket ettiği gibi gözüküyor. Beyaz Saray da, büyük bir olasılıkla bu ziyaretten memnun olmazsa da ABD yetkilileri, AKP liderliğini, komşuları ile pro-aktif angajmanı nedeniyle övmeyi sürdürüyor" denildi.
ABD’li gazetede, diğer bir senaryoya göre Türkiye’nin Amerika’nın İran Yaptırımları Yasası’nı “ihlal ederek" bu ülke ile bir gaz anlaşmasını imzalayabileceği belirtilerek “Eğer Türkiye, İran ile enerji anlaşmasını imzalarsa, ABD, PKK'ya karşı mücadelede işbirliği ve istihbarat paylaşımı konusunda yeni bir sayfa açan Kasım 2007 anlaşmasına son verebilir" diye yazıldı.
Ahmedinejad’ın ziyareti sırasında Anıtkabir’e gitmeyeceğini “açıkça" bildirdiği belirtilerek “Sayın Gül, teslim oldu ve bunun yerine onu İstanbul’a davet etti. Böylece, bu iki lider, farklı yönetim şekillerini temsil ederken, gerçekte ortak birçok şeyleri var" iddiasında bulunuldu.
"TÜRKİYE BÖLGESEL OYUNCULUGA OYNUYOR"
Washington Times’deki yorumda Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın Türkiye’nin İran ile ilgili konularda sessiz kalamayacağını söylediği anımsatıldıktan sonra Türkiye’nin, topraklarının ABD kuvvetlerince Irak’a saldırmak için kullanılmasını reddettiği, ve Babacan’ın, Türk topraklarının İran’a karşı bir saldırıda kullanılmayacağını da söylediği kaydedildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İran’ın nükleer silahları bulundurmasına karşı çıkıp çıkmadığının belli olmadığı öne sürülen yorumda “Türkiye’nin siyasi liderliği, eş zamanlı olarak İran ile dans edip büyük bir bölgesel oyuncu hale gelebileceğine inanıyor. Umalım ki haklı çıkar. Yoksa Türk halkı, dikkatsiz bir politikanın sadece bir kurbanı olur" iddiasında bulundu.
Showing posts for query türkiye iran. Show all posts
Türkiye-İran arasında ittifak var...
Kerkük'te İran, Türkiye, Suudia Arabistan'ın anti-Kürt ittifakı ve ITC parmağı
ALUSİ, İRAN VE TÜRKİYE’NİN KÜRDİSTAN BÖLGESİNE YÖNELİK SALDIRILARININ DURDURULMASINI İSTEDİ
Karayılan: Ankara ve Tahran yeni saldırılar planlıyor
TSK'den sevkiyat, İran'dan top atışı
ABD SESSIZ : "TÜRKİYE İLE İRAN'IN ORTAK OPERASYONLARINDAN HABERİMİZ YOK"
KÜRT PARLAMENTERLER TÜRK VE İRAN OPERASYONLARININ DURDURULMASINI İSTEDİ...
Barzani: Türk ve İran bombardımanı durmalı
Basın düşmanları: Türkiye, İran, Suriye
Akp’nin Atadığı Vali Yardımcısı : “Bitlis halkının yüzde 80’i hırsızdır, bu insanlara güvenmiyorum”
Kurdians: Tuesday, August 12, 200814.08.2008-BİTLİS Vali Yardımcısı Hakan Burak Uz hakkında, bazı avukatlara “Bitlis halkının yüzde 80’i hırsızdır, bu insanlara güvenmiyorum” dediği iddiasıyla Valilik tarafından soruşturma başlattı. Vali Mevlüt Atbaş, konunun içeriğini bilmediğini belirterek, “Ancak böyle bir söylem için kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun böyle bir şey söyleyemez. Konu ile ilgili olarak soruşturma başlattık” dedi. AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ise konuyu İçişleri Bakanlığına bildirdiğini ifade ederek, “Bitlis Vali Yardımcısı Hakan Burak Uz, Bitlisliler hakkında iğrenç bir ifade kullanarak, bir iftirada bulunmuştur. Bitlis halkının yüzde 80’inin hırsız olduğunu ve Bitlis halkına güvenmediğini söylemek suretiyle, boyunu aşan lafların altına silemeyeceği kara bir imza atmıştır” diye konuştu.
Bitlis Vali Yardımcısı Hakan Burak Uz, iddiya göre bir hafta önce makamında avukatlarla sohbeti sırasında “Bitlis halkının yüzde 80’i hırsızdır, bu insanlara güvenmiyorum” dediği iddia edildi. Bu konuşmalar avukatlar tarafından milletvekili Kiler'e iletildi. Bu konuşmalar kentte de tepkilere yolaçtı. AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, yaptığı yazılı basın açıklamasında Vali Yardımcısı Uz’u eleştirdi. Kiler, yaptığı açıklamada, devlet adamlığının sorumluluk makamı olduğu kadar, halkı önyargısız kabul edebilme makamı olduğunu belirterek, “Vali yardımcılığı, halka karşı devletin saygısının ve büyük gönüllülüğünün en üst temsil makamlarındandır. Devlet adamlığı, sırtını devlete yaslayıp vatandaşa efelenme makamı değildir. Adı geçen vali yardımcısı, devletimizin maaşıyla ve devletimizden aldığı güçle, devletimizin vatandaşı olan Bitlislilere hiç de haddi olmayacak şekilde sözler sarf etmiştir. Söz kurşun gibidir. Ne geri döner, ne hızlı erir. Yavaş yavaş erir ve bulunduğu yeri eritir. Bu vali yardımcısı da söylediği sözle kendi görev alanını eritmiştir. Bitlis’in değerli halkına saygısızlık yapan kişi, bizim çalışabileceğimiz kişi olamaz. Bitlis’i sevmeyen kişi, bu vatanı sevmeyen kişidir. Bitlisliye hırsız diyen kişinin asıl kendisi hırsızdır” dedi.
Kiler, konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı Müsteşarıyla görüştüğünü ve Bitlislilerin bu kişiyi burada istemediğini ilettiğini kaydederek, “Bu Vali yardımcısı görev yaptığı süre boyunca, eğer ki, külhanbeyi gibi elinde tespihle vatandaşı karşılamak yerine azıcık Bitlis’i ve Bitlisliyi tanımaya uğraş verseydi, Müştak Baba’nın ‘Adam odur ki, hayatında koya bir eser Eseri olmayanın, gör ki yerinde yel eser’ dizelerinin anlamı kadar Bitlis’e bir şeyler kazandırmaya çalışırdı. O zaman da böyle iftiralarla değil, projelerle vakit geçirirdi ve geride eser bırakırdı. Biz savcılık kanalıyla Bitlisliler adına hakaret davası açarak, Bitlis insanının hakkını savunacağız” açıklamasında bulundu.
VALİLİK SORUŞTURMA BAŞLATTI
Vali Yardımcısı Hakan Burak Uz hakkında, bu iddialar konusunda soruşturma başlatıldı. Bitlis Valisi Mevlüt Atbaş, konuyu Vali Yardımcısı ile görüşmediğini ifade ederek, “Konu ile ilgili olarak soruşturma başlattık. Konunun içeriğini bilmiyorum. Ancak böyle bir söylem için kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun böyle bir şey söylenemez. Bir problem var ortada. Gerçek bu soruşturma sonunda ortaya çıkacaktır” dedi.
İddialarla ilgili olarak Vali Yardımcısı Hakan Burak Uz ise konunu soruşturma aşamasında olduğu için açıklama yapmaktan kaçındı. vatan
Ermenistan'ın başkenti Erivan'da yayın yapan Ermeni ulusal radyosu bünyesinde 1955 yılında Kürtçe yayın yapan bir bölüm kurulmuştu. Böylece Erivan Radyosu, dağılmış olan Kürt halkının, yarım asrı aşkın ortak sesi, ortak dili ve tesellisi olmayı başarıp günümüzde tarihsel değere haiz bir konum aldı. 1939 tarihinde ise, Irak'ta kurulan ve Kürtçe yayın yapan Bağdat Radyosu ile takriben aynı dönemde, İran'da da Kürtçe yayın yapan Urmiye Radyosu mevcuttu. Fakat bu iki radyonun yayın dilleri, Fars ve Arap dili etkisinde kaldığından Türkiye'deki Kürtlerce rağbet göremedi. Bunun tam tersi olarak Erivan Radyosu, anlaşılır Serhat şivesiyle yayın yaparak, müzikte de enstrüman olarak genelde Kürtlere has Bilur ve Fiq (Kaval ve Mey) kullandı. Böylece, Erivan Radyosu süreç içerisinde dinlenen ortak bir radyo konumuna geçti.
Bu şekilde, köy misafir odalarının en seçkin köşesine yerleştirilen ecnebi malı ahşap kaplamalı pille çalışır kocaman radyolar, yarım asrı aşkın Kürtçe yayın yapan Erivan Radyosu (Radyona Rewanê)'nun istasyonuna kilitlenip durdu. Varlıklı ve imtiyaz sahibi kişilerin yüklü paralar ödeyerek satın alabildikleri bu radyolardan Kürtçe haberler, klamlar, stranlar, işitsel tiyatro ve hikyeler dinlemek adeta bir ayrıcalık sayılırdı. Koca bir köyde en fazla iki tane radyo bulunurdu. Erivan Radyosu'nun Kürtçe haber yayın saatinde radyonun bulunduğu ev her gece tıklım tıklım misafir dolup taşardı. Sadece evin saygın reisinin kumanda edebildiği radyonun o kesme şekere benzer sıralı düğmelerinden biri olan açma tuşuna basıldığında; gırtlaktan gelen tok sesiyle spiker, Keremê Seyad ile Gulizera Casım'ın sesi işitilmeye başlardı. Ermenistan'da yaşayan Kürtlerin konuştuğu Serhat şivesiyle haberleri sunmaya başlayan bu spikerler, 'Erivan xeberdide, guhdarên eziz, naha bibîzın deng u behsên teze' (Erivan Radyosu haberleri sunar, değerli dinleyiciler şimdi yeni haberler dinleyeceksiniz) cümlesi radyoda okununca onlarca insanın doluştuğu oda adeta sessizliğe gömülürdü. Bazen Azniva Reşit, bazen Sêvaza Evdo, bazen de Lusika Hüseyn isimli kadın spikerler periyodik olarak haber sunumunda eşlik ederdi Keremê Seyad'a. Ama her zaman Keremê Seyad, o Kürt gırtlağıyla sunduğu dünya haberlerini yıllar boyu evimizin içine kadar taşıdı, hem de zengin bültenleriyle. Erivan Radyosu aracılığıyla Kürtler, Brejnev'den tutun Kruşçev'e, Andropov'dan Çerninko ve Gorbaçov'a kadar tüm Sovyet lider ve bakanlarını bu radyo aracılığıyla bilmiş oluyordu. Ayrıca, Soğuk Savaş döneminde SSCB ile ABD arasındaki kıtalararası balistik füzeler ve nükleer silah üstünlük yarışı konusunda da Kürtleri aralıksız bilgilendiriyordu. Öte yandan, Melle Mistefa Barzani'nin Irak ordusuyla savaştığına dair verdiği haberler, dinleyiciler tarafından can kulağıyla dinlenir ve daha sonra uzun uzadıya bu konuda yorumlar yapılırdı. Haberlerin hemen ardından yine spiker Keremê Seyad, Kürtçe müzik programının başladığını şu unutulmaz cümleyle hep hatırlatırdı: 'Guhdarên eziz dengê radyoya Erivanê, klamê cimeta Kurdan' (değerli dinleyiciler Erivan'ın sesi radyosundan Kürt toplumunun şarkıları.)
Kış mevsiminin dondurucu soğuğunda Erivan Radyosu'nun Kürtçe yayın saatinde, radyonun bulunduğu evin bacasından durmadan bulutlara doğru simsiyah duman tüterdi. Hıncahınç dolan odanın sobası evin genç kızları ve gelinleri tarafından durmadan taşınan tezeklerle gümbür gümbür yanardı. Delice yanan sobanın üzerinde fokur fokur kaynayan büyük çinko kaplamalı çaydanlıkta tavşankanı kıvamında demlenen İran malı Maşin ya da Anargül marka kaçak çay, yaldızdan işlemeli cam bardaklara doldurularak saatler boyu misafirlere servis edilirdi. Tekel tütünüyle dolu, parlak metalden sigara tabakaları elden ele dolaşır, durmadan sigaralar sarılıp yakılırdı. Sigara dumanının gri bir bulut gibi kapladığı odada efsanevi Kürt dengbêj (halk ozanı) Kawis Ağa'nın naif sesinden 'deloylo de şêxêmıno' klamı inceden inceye Erivan Radyosu'ndan yayılırdı. Şeyh Mahmud Berzenci'nin İngilizlere ve Irak hükümetine karşı verdiği mücadele bir kez daha sessizce saygıyla yd edilirken, o dönemin canlı tanıkları ise sürekli iç çekerlerdi.
Karapetê Xaço, Şeroyê Biro, Meyrem Xan, Aslîka Qadîr, Zadina Şakir, Efoyê Esed, Ahmê Çolo, Egîtê Cimo, Aramê Tigran ve M. Arîfê Cizrewî gibi birçok tanınmış dengbêjin klam ve stranlarıyla altı aylık o çetin kış mevsimi böylece geride bırakılmış oluyordu. Kış mevsimi adeta bu görevi yaz mevsimine devredercesine Erivan Radyosu'nda tüten stranlar ve klamlar susmadan taşardı yaz mevsimine. Bu defa odalar boşalır, bahçeler dolardı. Açık pencereye yerleştirilen radyodan yayılan Kürtçe stranların hazıyla, bahçede iş koşturan berivanlar ikindi vaktinin ılık güneşinde can kulağıyla stranları kaval melodisi eşliğinde dinlerken, annesinden bir emiş süt koparma telaşındaki kuzu ve oğlakların meleşmeleri radyodan yayılan stranlar ile Fîq ve Bilur'un sesiyle karışarak adeta bir ses cümbüşü oluştururdu. Gündüz saat dörtte ve akşam saat dokuzda olmak üzere günde iki kez Kürtçe yayın yapan Erivan Radyosu'nun akşam saatindeki yayını, genelde yaşlılar tarafından dinlenirken, gündüz saatindeki yayın ise umumi olarak köyün genç kız ve genç erkeklerince dinlenirdi. Böylece, Şiblîya Çaçan, Werda Şemo, Asa Evdîle, Xana Zazê, Begîya Qadîr, Susika Simo ve Eyşe Şan gibi birçok kadın dengbêjin ağırlıklı olarak seslendirdikleri aşk stranları gençlerin sevda duygularını okşayarak sevdalarına sevda katardı. Radyodan yayılan aşk stranlarının sesi köyün en ücra köşesine kadar yayılır, böylece köylü sevdalılar arasında iletişim Erivan Radyosu'ndan okunan aşk stranları aracılığıyla da kurulmuş olurdu. Böylece, Erivan Radyosu'nun kanalıyla, Kürt kültürünün müzik diliyle de nesilden nesile aktarılma olanağı sağlanmış oldu. Efsanevi dengbêj Evdalê Zeynikê, Kawîs Ağa ve benzeri birçok önemli dengbêjin sanatsal yönleri ile birbirinden farklı klam ve stran okuma tarzları bu sayede günümüze dek muhafaza edilerek yeni kuşaklara aktarıldı.
Erivan Radyosu, kuruluşundan günümüze dek, gerek müzik aracılığıyla gerekse kimliksel aydınlanma amaçlı programlarla Kürt ulusal bilinç ve kültürünün daha da berraklaşmasına maksimum katkı sundu. Ne yazık ki son yıllarda ekonomik yetersizlikten ötürü, Erivan Radyosu'nun iki saatlik yayın süresi yarım saate indirildi. Ekonomik yetersizliklere rağmen, yine de radyoyu ayakta tutmaya gayret eden büyük emektar spiker Keremê Seyad'ın bu konudaki çığlığı, Bilur ve Fîq'in sesini baskılayacak kadar hüzünle yankılanmaktadır!
MUSTAFA BALBAL
İşkence konusunda 'sıfır tolerans' diyen, ancak sürekli olarak artan vakaları ise görmezden gelen AKP hükümeti, bizzat kendi bakanlığı tarafından yalanlandı. Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, 2005-2007 döneminde işkence görenlerin sayısında artış görüldü. Verilere göre, 2006'da 6 bin 18 devlet görevlisi hakkında işkence yaptığı gerekçesiyle şikayet yapıldı.
İşkenceye on bin tolerans
DTP Milletvekili Ayla Akat Ata'nın kamu görevlilerinin 'işkence ve zor kullanım yetkisinin aşılarak suç işleyenlerin tespiti' için verdiği önergeyi yanıtlayan Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, 2005-2007 döneminde işkence görenlerin sayısında artış görüldü. Bakanlığın verilerine göre, 2 yılda 12 bin 753 kamu görevlisi hakkında işkence iddiasıyla şikayette bulunuldu.
AKP'nin dilinden düşürmediği 'işkenceye sıfır tolerans' sloganını Adalet Bakanlığı'nın verileri bile yalanlıyor. Özellikle son yıllarda toplumsal muhalefeti sindirmek için yeniden devreye konulan politikalar, polisin yetkilerinin sürekli genişletilmesi, 2000'li yılların başında sayısında azalma görülen işkence vakalarında yeniden artışa neden oldu. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, DTP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'nın soru önergesine verdiği yazılı yanıtta 2005-2007 yılları arasında işkencenin giderek arttığını ortaya koydu.
Şahin'in verdiği yanıta göre 2006 yılında 6 bin 18 kişi hakkında işkence yaptığı gerekçesiyle şikayet yapıldı. 2007 yılında ise 6 bin 735 devlet görevlisi hakkında şikayette bulunuldu.
2007 Türkiye İlerleme Raporu'na göre özellikle tutuklamalarda ve nezarethanelerin dış bölümlerinde hala işkence ve kötü muamele olaylarının rapor edildiğini kaydeden DTP Milletvekili Ayla Akat Ata, Adalet Bakanı'nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Önergesinde 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenen ve kötü muamele iddiasıyla kaç başvurunun yapıldığnı soran Ata, 2006, 2007 ile 2008 yıllarında bu başvurular neticesinde kaç kamu görevlisi hakkında dava açıldığını sordu. Adalet Bakanlığı'nın Akat'a verdiği yanıtına göre işkencenin bilançosu yıldan yıla artarken, işkenceye maruz kalan kadınların sayısında da artış görüldü. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in önergeye verdiği yanıttaki verilere göre, 2005-2007 yılları arasında işkence giderek arttı. Şahin'in verdiği yanıta göre
2006 yılında 5 bin 256'sı polis,
459'u jandarma,
290'ı diğer kamu görevlisi olmak üzere
6 bin 18 kişi hakkında işkence yaptığı gerekçesiyle şikayet yapıldı.
Şikayette bulunan mağdur sayısı ise 3 bin 962 kişi. 2006 yılında işkence ve kötü muamele yapan 6 bin 18 kişiden yalnızca 135 kamu görevlisi hakkında işkenceden dava açıldı. 2007 yılında ise
6 bin 23'ü polis,
355'i jandarma,
357'si diğer kamu görevlisi olmak üzere
toplam 6 bin 735 devlet görevlisi hakkında
4 bin 719 mağdur şikayette bulundu.
2007 yılında işkence suçundan 108, zor kullanım yetkisini aşarak yaralama ve sakatlanmaya sebebiyet verme suçundan 784 kamu görevlisi hakkında kamu davası açıldı. Buna karşılık 3 bin 223 kişi hakkında kovuşturma yapılmadı.
Çocuklar da nasibini aldı
2007'de, 18 yaşından küçük 10,
18 yaşından büyük 496 erkek,
18 yaşından küçük 1,
18 yaşından büyük 54 kadın
işkence mağduru olarak dava dosyalarına girdi. Aynı yıl,
18 yaşından küçük 150,
18 yaşından büyük 2.355 erkek,
18 yaşından küçük 6,
18 yaşından büyük 193 kadın
aşırı güç kullanımına hedef oldu ve davasını takip etti. 2006'da,
18 yaşından küçük 9,
18 yaşından büyük 585 erkek,
18 yaşından küçük 4,
18 yaşından büyük 51 kadın işkence mağduru olarak dava dosyalarına yansıdı.
Aynı yıl, 18 yaşından küçük 144, 18 yaşından büyük 1.597 erkek, 18 yaşından küçük 29, 18 yaşından büyük 160 kadın aşırı güç kullanımına hedef olduğu için dava dosyalarına girdi. ANKARA
Gözaltındaki DTP İlçe Başkanı hastaneye kaldırıldı
- Çocuğa falaka kadına işkence AKP hükümeti hesap vermeli “Tutuklanmayacak Ergenekon” Kuzey Kürdistan’da: 6 ayda 178 kişi öldürüldü Bir 'iyi çocuğun' itirafları : infaz, bombalama, tecavüz, işkence, suikast! İnsaf! Ömür 10 yaşındaydı Vahşete karşı bir direniş ruhu: 14 Temmuz 1982 ‘Tek oğlumu aldılar benden’ Yine Van yine polis! İran bir Kürdü yaralı halde idam etti İşte JİTEM'in ağına düşen 14 yaşındaki kızın hikayesi “Devletin vur dediğini vurduk”! İşkence yok infaz var! AKP hükümetine göre işkence 'münferit' olay Kürt önergesi Alman parlamentosunda Kürt toplumunun haklarını savunanlar baskı altında TÜRKİYE'DE İŞKENCE GÜNLERİ WPO RAPORU :‘’TÜRKLERİN %51’İ İŞKENCEDEN YANA’’ Adaletten dönüş operasyonu Bornova da bir ayda 2. işkence : Mardinli Kürt'tür Vurun ulan vurun! Tutukluya işkence yaptılar Cizreli çocuklara cezaevinde işkence Karakolda şahitlere de işkence : 'Siz Kürtler ölmezsiniz, köpeksiniz size bir şey olmaz' Polis'ten neştercilere çay ikramı... İşkence : Vicdani retçi Bal'a Askeri Cezaevi'nde linç girişimi TSK'de intihar salgını: 5 ayda 26 asker öldü AK Parti Hükümeti tarafından değiştirilen Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun (PVSK) uygulamaları vatandaşın canını yakmaya devam ediyor. Vahşetin simge kızı 13 yıl sonra konuştu Bir askerden vahşet itirafları 'Dışkı davası' baş mağduru Kamil Müştak yaşamını yitirdi Irkçı-milliyetçi saldırgan gruplar, polis eşliğinde, Penisine ip bağlanarak odanın içinde gezdirilen Aslan'a 'suçunu itiraf etmesi' istendi. Darbe, gözaltı, işkence, idam, göç, sürgün, faili meçhul, köy boşaltma, koruculuk, itirafçılık, pişmanlık dâhil tüm yollar ve yöntemler denenmedi mi? Kürtlerin yüzelli yıldır süren özgürlük kavgası Rehn, ‘’Türk hukuki çerçevesi işkence ve kötü muameleye karşı geniş teminatlar içermektedir. Ancak hala vakalar meydana gelmektedir, 'Bölgede Kürt erkeğinin de kadın konusunda eğitilmesi gerekiyor. Zaten mevcut olan sistem Kürt halkına elinden geldiği kadar baskı ve işkence yapıyor "Eve geldi. Saat beş gibi dışarı çıktı. Yavrumun ne kahvesi vardır, ne içkisi. Kazandığı parayı ay başı bana verirdi." Generalini bağrına basar, 'o da demokratikleşti' diye sevinç payı da çıkarır, sonra "30 bin Kürt öldürdük" diyen yazarı taşa tutar. 'Önümüzdeki mahkeme gelmeyebilirim, beni işkencede öldürecekler,' sözleri hâlâ kulağımda. Necmettin sonraki mahkemeye gerçekten gelemedi, haklı çıktı. “Ellerine Sağlık. Bu millet bağlı bulunduğu her ülkenin başına beladır. Asalakça yaşamaya alışmışdır. Ermeniler gibi bunlarıda İran, Suriye, Irak.." Oyunu bozalım Gerilla sanilip 16 yaşında bir kız çocuğunun da aralarında bulunduğu 4'ü kadın 5 kişinin öldürülmeden once iskenceye ugradiklari ortaya cikti “Bitlis, Hakkari, Artvin, Çankırı, Muş, Van gibi onlarca ilde kişi başına gelirin 300-400 dolar civarında olduğu saklanmaktadır” Dedelerimizin Mezarlarının Nerede Olduğunu Bilmek İstiyoruz!
İstanbul'da Sarıyer Mehmet Akif Ersoy piknik alanında 6.'sı düzenlenen BarışaRock Festivali, Türkiye Barış Meclisi'nin düzenlediği 'Kürt sorununda barışçıl çözüm' konulu panelle devam etti. Düzenlenen panele katılan, Barış Meclisi üyeleri Gülten Uçar, Çiğdem Özbaş, sanatçı İlkay Akaya, yazar Berrat Günçıkan ve sosyolog Nazan Üstündağ, Kürt sorununa demokratik çözüm yollarını tartıştı. Panelde konuşan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi sosyolog Nazan Üstündağ, PKK ve Kürtlerin barış istediğini belirterek, 'Eğer Kürtler kendi devletlerini kurmak istiyorlarsa biz buna bölücü diyemeyiz. Bu özgürlük savaşı olarak kabul edilmeli ve onların iradesine uyum göstermemiz gerekiyor. Çünkü biz Filistin'i savunuyoruz, Doğu Timur'u savunuyoruz, sömürgeciliğe karşıyız. Türklerin yapması gereken Kürtlerin iradesinin arkasında durmaktır' dedi. Savaş nedeniyle Bölge halkının yaşadığı zorluklara dikkat çeken Üstündağ, Bölge illerinin her yerinde savaşa dair kalıntıların olduğuna dikkat çekerek Bölge'de insanların kaygıyla yaşadığını söyledi. Savaşın Bölge'deki etkilerine dikkat çeken Üstündağ, Migrosların kurulduğunu ve polisin kent esnafından alışveriş yapmayarak ekonomiyi baltalamaya çalıştığını kaydetti. Kürt öğrenciler üzerindeki baskılara da değinen Üstündağ, 'Dicle Üniversitesi'ne gidin, neredeyse yarısı boştur. Sadece 6 ay içinde gençlerin çoğu tutuklandı. Eğer PKK demokratik çözüm istiyorsa ve siz de demokratik çözüm istiyorsanız tutuklanırsınız. 'Sayın Öcalan' derseniz, Demokratik Cumhuriyet, demokratik haklar, yerellere inisiyatif verilmesi gibi şeyleri konuşursanız tutuklanırsınız. Benim Kürt öğrencilerim 'neronlar' diye tutuklandı. Hazırlık sınavlarının hepsini kaçırdılar'' dedi. Tüm olup bitenlere rağmen insanların sokağa dökülmemesini eleştiren Nazan Üstündağ, şunları söyledi: 'Kolombiya'da bile bunlar yok. Kolombiya'da köyleri yakılan insanların hakları var. Burada yok... Bunları duymayıp, kalkıp Irak, Filistin diyorsunuz. 30 yılı aşmış bir felaketten söz ediyoruz. Barış çabası içinde olmalıyız. Kürtleri dinlemeliyiz, bu savaşı durdurmalıyız...' İSTANBUL / DİHA
PNA-Peşmerge güçlerinin koparılmış bölgelerin koruması için bu bölgelerde kalacakları bildirildi.
Peşmergelerin söz konusu bölgelerden çekilmeleri konusunda şuana kadar hiçbir talimatın gelmediği bildirildi.
Konuyal ilişkin PNA’ya demeç veren üst düzeyi askeri yetkililerden İrfan Hamahan Hacı Dara, ‘’ güçlerimimzin koparılmış bölgelerde kalmalarına yönelik talimatın dışında bu bölgelerin sınırından çekilmemiz konusunda şuana kadar hiçbir talimat almadık. Bundan dolayı biz bu bölgelerde kalmaya devam edeceğiz ve yerlerimizi terketmeyeceğiz’’ dedi.
Hanıkin ve çevesinde Irak ordusunun varlığı konusunda Dara, ‘’Irak ordusu operasyon amaçlı olarak bölgeye geldi ve operasyonlar Karatepe’ye kadar uzadı . Bu ayın 10’unda operasyonlara sona verildi. Ancak karara göre çekilmeleri gerekirken şuana kadar da çekilmediler ve peşmerge gücünün bu bölgeden çekilmelerini istediler. Biz de bölgeden çekilme konusunda hiç bir şekilde hazır olmadığımızı söyledik. Çünkü iki yıldır biz Celevla ve diğer bölgelerin sınırını teröristlerden koruduk. Bunun adına da şuana kadar çok sayıda şehit ve kurban verdik.’’ dedi.
Abhazya Milletvekili Soner Gogua: Gürcüleri Türkiye cesaretlendirdi
Kurdians: Tuesday, August 12, 2008Rizgarî Online/ Türkiye'nin, Gürcü subaylarına eğitim verdiğini ve silah yardımında bulunduğunu hatırlatan Gogua, Gürcistan'ın Güney Osetya'ya dönük harekatına Türkiye'den aldığı bu desteğin cesaret verdiğini belirtti. Gogua, Türkiye'nin gelinen süreçte Gürcistan'a baskı yaparak sorunun barışçıl yollarla çözülmesi için politika üretmesini istedi. Rusya'nın bölgeye "barış gücü" sıfatıyla operasyon düzenlemesinin doğal olduğunu ifade eden Abhazya Milletvekili Gogua, ABD'nin de tutumunu eleştirerek, Abhazya ve Osetya'nın da tanınması gerektiğini söyledi.
Güney Osetya bölgesinde çatışmalar tüm hızıyla sürerken, son olarak Abhazya da, Rus-Gürcü savaşına taraf oldu. Kafkaslar'da yaşanan gerilimi ANKA'ya değerlendiren Abhazya Milletvekili Soner Gogua, Türkiye ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.
TÜRKİYE CESARET VERDİ
Güney Osetya bölgesinde çatışmaların tüm hızıyla sürdüğünü ve Gürcistan tarafının top ve tank atışlarıyla saldırılarını sürdürdüğünü belirten Gogua, Abhazya'nın da dün gece itibariyle çatışmalara taraf olduğunu anlattı.
Abhazya'ya bağlı Yukarı Kodora Bölgesi'nin Moskova'da yapılan uluslararası antlaşmayla tarafsız bölge ilan edildiğini ancak Gürcistan'ın bu anlaşmaya uymadığını belirten Gogua, 2006 yılında Gürcistan'ın bölgeye tek taraflı olarak asker sokmasını eleştirdi. Soner Gogua şöyle konuştu: "Türkiye'nin Gürcistan'a askeri yardımı yanlıştır. Ekonomik ilişkiler konusunda bir şey söyleyemeyiz. Askeri anlamda yapılan yardımların, Gürcü subayların Türk subaylar tarafından eğitilmesi Gürcülere büyük cesaret verdi. Türkiye ve NATO tek taraflı olarak yardım yaptı. Silahlı yardım Gürcistan'ın elin güçlendirdi. Ancak Gürcistan şimdi işin içinde çıkamıyor. Bu savaşın sınırı olmaz. Barışçıl yolla bu sorun çözülmesi gerekir. Türkiye ve ABD başta olmak üzere Gürcistan'a destek veren ülkeler, bir an önce barışçıl yollarla sorunun çözülmesi için politika üretmeli.
ABD iki yüzlü politika gütmemeli. Kosova'yı tanıyan ABD Abhazya'yı da tanımalı. Eğer bizi tanımıyorlarsa Kosova'yı da tanımamalıydı. Abhazya ve Osetya ister tanınsın ister tanınmasın bağımsız devlettir. Bugüne gelinmesine maalesef, Gürcistan'a destek veren ülkeler neden oldu. Şu an yapılacak en acil iş Gürcistan'a baskı yapılarak Güney Osetya ve Yukarı Kodora bölgesinden güçlerini sağlamak ve bu ülkelerle saldırmazlık anlaşması imzalamak olmalı."
RUSYA HAKKINI KULLANDI
Rusya'nın Güney Osetya'ya müdahalesinde şaşırılacak bir şey olmadığını ifade eden Abhaz Milletvekili Soner Gogua, şunları söyledi: "Burada saldıran taraf Gürcistan. Bugün tüm uluslararası antlaşmaları ihlal eden Gürcistan. Şimdi Gürcistan, saldırıların altından kalkamadığı için dünyaya barış çağrısı yapıyor. 2000 bin insanın kanı var. Gürcistan politik olarak hata yaptı. Rusya uluslararası olarak kendine tanınan hakla barış gücü sıfatıyla görev yapıyor. Gürcistan hükümetiyle barış gücü görüşme yaptı ancak Gürcistan geri çekilmedi. 2 bin kişi öldü. Bunun üzerine Rusya müdahale etmek zorunda kaldı. Batılı ülkelerin yapamadığın Rusya yapmıştır, yerinde ve yararlı bir müdahale olmuştur." RO/Cemil Süphan
Gürcistan, savaşa Türkiye ve ABD tarafından hazırlandı, Türk savaş gemisi Batum`da…
İran dilli bir halk olan Osetinler Kürtlerin ırk kardeşleridir
Gürcü subayların üniformaları bile TSK’dan
Yunanistan’daki orman yangınlarını da Türk kontrgerillası gerçekleştirmiş!
Kurdians: Tuesday, August 12, 2008
Rizgarî Online/Haber-Yorum/Türk Başbakanlığı Teftiş Kurulu tarafından 1998 yılında tamamlanan ve “devlet sırrı” kapsamında olduğu gerekçesiyle kamuoyuna açıklanmayan Susurluk Raporu’nun 12 sayfalık bölümünde devlet terörü hem itiraf ediliyor, hem de savunuluyor… Belgede: “Türkiye’deki yangınlara misilleme olarak Yunanistan’da yangınlar çıkarılması, bazı yabancı ülkelerdeki PKK’lıların ve işyerlerinin bombalanması kararlaştırıldı” denilerek, Türk devlet güçlerinin PKK’lilere ve Yunanistan`a yönelik gerçekleştirdikleri orman yangınları, işyeri bombalamaları ve suikastler itiraf edilirken, “Her ülkenin kendi menfaatleri için illegal faaliyetlerde bulunması tabidir. Bu metodlar geçmişte uygulanmıştır. Halen de uygulanmaktadır. Gelecekte de uygulanacaktır.” Denilerek, bu terörist eylemler de açıkça savunuldu.
Raporda, Yunanistan’daki Lamia kampının saldırıya uğradığı, bazı yabancı ülkelerde PKK’lilerce çalıştırılan iş yerlerine bombalı saldırılar yapıldığı, PKK’ye patlayıcı, silah ve lojistik destek veren bazı kişilere suikast düzenlendiği, iki yıl devam eden bu çalışmalardan sonra PKK’nin dağ ve şehir kadrolarında büyük gerileme olduğu belirtiliyor.
Dönemin Türk Başbakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan 120 sayfalık raporun “devlet sırrı” olarak kabul edilen 103 ve 104. sayfasında, 1993 yılı sonlarında “terörle mücadelenin” ön plana çıkarıldığı anlatılıyor.
Devletin üst kademelerinden verilen talimatlar doğrultusunda, PKK`nin yurtdışı ve yurtiçindeki kampları, finans kaynakları, patlayıcı temin yerleri, yöneticilerinin barındıkları yer ve ülkeler hakkında Türk Genelkurmayı, Dışişleri Bakanlığı, MİT ve Emniyet’in koordineli bir keşif ve istihbarat toplama çalışması yaptığı belirtiliyor.
Tespitlerin ardından MİT, Genelkurmay, Jandarma ve Emniyet görevlilerinin katıldığı bir çalışma grubu kurulduğu, bu çalışmalarda değerlendirilen bilgilerden hangilerinin uygulandığının bilinmediği kaydedildi.
Susurluk Raporu’nda su bilgi ve savunular yer alıyor: “Ancak, zaman içinde önemli hedeflerden biri olan Yunanistan’daki Lamia kampı saldırıya uğramıştır. Halen aynı bölgede olmakla birlikte yeri üç defa değiştirilmiştir. Yunanistan’da eğitilerek ormanlarımızı yakmak üzere Ege ve Akdeniz bölgelerine gönderilen militanların yakalanmasından sonra Yunanistan’da da büyük orman yangınlarının çıktığı müşahade edilmiştir. Turizm bölgelerimizdeki (terörist) eylemlerden sonra Yunanistan’ın Girit ve Rodos adalarının turistik yerlerinde de patlamalar meydana gelmiştir.
Bu dönemde Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’da PKK’lılarca çalıştırılan iş yerlerinin bir kısmı bombalı saldırılara maruz kalmıştır. Rusya ve diğer Doğu Bloku ülkelerinde, bazı PKK liderlerine suikast teşebbüsleri olmuştur.
“Dernek, parti ve gazetelerde”
Yurt içinde de örgütün legal uzantısı olan dernek, parti ve gazetelerde patlamalar olmuş, PKK’nın patlayıcı madde, silah ve diğer lojistik desteğinin çok önemli kısmını sağlayan bazı kişiler suikastlere uğramıştır. İki yıl kadar devam eden bu çalışmalar ve yürütülen operasyonlar sonrası hem dağ hem şehir kadrolarında büyük gerileme ortaya çıkmıştır.
“Gelecekte de uygulanacaktır”
Her ülkenin kendi menfaatleri için illegal faaliyetlerde bulunması tabidir. Bu metodlar geçmişte uygulanmıştır. Halen de uygulanmaktadır. Gelecekte de uygulanacaktır. Ancak, bunun tek elden koordineli bir şekilde ve yanlışlıklara yol açmayacak tarzda yürütülmesi esas olmalıdır."
RO/Ömer Kaçar
Top atışlarıyla Zap'da ormanları yakıyorlar!
Asker helikopterlerle Karakoçan'da orman yakıyor
Tunceli ormanları yanıyor, Ovacık duman altında
Osetya sorunundan kaynaklı Rus-Gürcü savaşına dikkatler çevrilmişken, Türkiye'de Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı asıl gündemi oluşturan çatışmalar sürüyor. Kemah'ta çıkan çatışmada 9 asker yaşamını yitirdi
Çözümsüzlüğün sonucu
Yıllardır çözülmeyen Osetya, Abhazya ve Acaristan sorunları, Rus-Gürcü savaşından dolayı dünyanın gündemine oturmuşken, Türkiye'de benzer şekilde süren Kürt sorunundaki çözümsüzlükten dolayı çatışmalar devam ediyor. Erzincan ve Dersim'de şiddetli çatışmaların yaşandığı bildiriliyor.
Kurmay Yarbay da var
Kemah'taki çatışmada, 9 asker yaşamını yitirdi. Erzincan Valisi Ali Güngör, yaşamını yitiren askerlerden birisinin kurmay yarbay, 2'sinin uzman çavuş, 6'sının ise er olduğunu açıkladı. Kurmay yarbayın Kars 14'üncü Mekanize Tugay Komutanlığı'ndan Kemah'a operasyona geldiği belirtildi.
Bölge'deki savaşı gören yok...
Bölge'de yürütülen operasyonlar kapsamında çıkan çatışmaların şiddeti her geçen gün artıyor. Ergenekon'un sadece sivri uçlarının törpülenmesi ve AKP'nin kapatılmaması konusunda mutabakata varan AKP hükümeti ve Türk ordusu, Bölge'deki operasyonlarını tırmandırdı. AKP ve ordunun mutabık kaldığı Kürt sorununda şiddet konsepti nedeniyle yoğun çatışmalar yaşanıyor. Erzincan'ın Kemah ilçesine bağlı Olukpınar köyü kırsalında çıkan çatışmada 1'i kurmay yarbay, 2'si uzman çavuş 9 asker yaşamını yitirdi, 1'i yüzbaşı, 4 asker de yaralandı.
Yıllardır çözülmeyen Osetya, Abhazya ve Acaristan sorunları, Rus-Gürcü savaşından dolayı dünyanın gündemine oturmuşken, Türkiye'de benzer şekilde süren Kürt sorunundaki çözümsüzlükten dolayı yaşanan çatışmalar devam ediyor. Sonbaharda kara harek�tına hazırlık yapan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), sınıriçinde operasyonlarını yaydı. Erzincan kırsalında devam eden operasyonlar kapsamında dün saat 10.30 sıralarında Kemah ilçesine bağlı Olukpınar köyü yakınlarında şiddetli bir çatışma yaşandı. Yetkililerin yaptığı resmi açıklamaya göre, Kemah İlçe Jandarma Komutanlığı'na bağlı askeri birliklerle HPG'liler arasında çıkan çatışmada, 1'i kurmay yarbay, 2'si uzman çavuş olmak üzere 9 asker yaşamını yitirdi, 1'i yüzbaşı 4 asker de yaralandı. Yaralı askerlerin Erzincan Devlet Hastanesi ve 13 Şubat Hastanesi'nde tedavi altına alındığı bildirildi.
Yaralı askerleri ziyaret ettikten sonra konuyla ilgili açıklama yapan Erzincan Valisi Ali Güngör, Kemah kırsalında askeri aracın geçişi sırasında bir patlamanın meydana geldiğini, aynı araçta Jandarma Tabur Komutanı'nın da bulunduğunu söyledi. Kurmay yarbayın Kars 14'üncü Mekanize Tugay Komutanlığı'ndan Kemah'a operasyona geldiği belirtildi. Çatışmanın ardından bölgede hava destekli operasyonun başlatıldığı bildirildi. Çatışma bölgesine gazetecilerin girmesine izin verilmediği belirtildi. ALTERNATİF
'NATO, ABD ve Türkiye hazırladı'
Kürdistan’da geliştirilen Islamcı Hareket
Türkiye ve Irak’ta provokasyon kol geziyor
“Tutuklanmayacak Ergenekon” Kuzey Kürdistan’da: 6 ayda 178 kişi öldürüldü
Top atışlarıyla Zap'da ormanları yakıyorlar!
Türk: Fırat'ın doğusundaki Ergenekon'u temizleyin
YORUM - PKK’ye ‘maledilen’ eylemler El-Kaide’ye maledilebilir
Berxbir Festivali'ne asker baskını
Kürd sorununa barışçıl çözüm çağrısı Le Monde'da tam sayfa…
Türk, saldırı ile Türk-Kürt savaşı başlatılmak isteniyor
THE DAILY STAR: PKK askeri olarak yok edilemez
REKTÖR, POLİSİN FAŞİSTLERE MÜDAHALESİNİ EKSİK BULDU Polisle ülkücü işbirliği hep aynı
Kamuoyuna Ankara’daki kriz; Türk devletinin Kürdistan sorunundaki çözümsüzlüğünün bir neticesidir...
YTÜ'de Kürt öğrencilere polis saldırısı
Psikolojik savaşta TV merkezelerine uyarı
Fransız Albay Türk işgalini değerlendirdi
Bir askerden vahşet itirafları
Türkiye'nin Kuzey Irak'a askeri harekâtı PKK'nın varlık nedenini ortadan kaldırmayacak.
Türkiye'nin sınır ötesi harekatı 'anlaşılabilir' fakat 'makul olmayan' bir adım olarak tanımlanıyor.
HPG Komutanı Bahoz Erdal: Operasyon uzun süreli
Karayılan: Gabar'da İsrail parmağı var!
Panzerlerle abluka altına alınan mahalleye çok sayıda çevik kuvvet polisi gönderildi.
Polisin müdahalesine gençler molotof kokteyli ve taşlarla karşılık verdi.
ROPÔRTAJ/Bu kaosun asıl sebebi Türkiye'nin demokratikleşememesidir
Kuzey Kürdistan'da bir yılın özeti : 650 Operasyon
09:50Devrimci Halk Kurtuluş Partisi (DHKP/C) lideri ve Genel Sekreteri Dursun Karataş hayatını kaybetti.
DHKP/C tarafından yapılan yazılı açıklamada Belçika'nın başkenti Brüksel'de bir süredir kanser tedavisi gören DHKPC lideri Dursun Karataş'ın 11 Ağustos sabaha karşı 05.00'te yaşamını yitirdiğini açıkladı.
Açıklamada Karataş'ın 10 yıldır kanser tedavisi gördüğü belirtilerek, 'Hastalığı bir günde ortaya çıkmadı elbette. Ağır işkencelerin, uzun tutsaklık yıllarının, onlarca kez girilen açlık grevlerinin, ölüm oruçlarında geçirilen tüberkülozların, sürgün yıllarındaki zorlukların; kısacası, faşizmin ve emperyalizmin baskı ve kuşatması altında geçirilen 38 yılın sonucuydu sağlığını kaybetmesi. Tedavisi için gereken her şey yapıldı; fakat bilimin ve doğanın sınırları vardı. O sınırlarda kaybettik onu. Tek bir gün bile, görevlerinden geri kalmadı bu yıllar boyunca. Son 6 güne kadar da görevinin başındaydı. Kendi ölümü dahil, her şeyi planladı.''
25 Mart 1952'de Elazığ'ın Kürdemlik (Cevizdere) Köyü'nde doğan Dursun Karataş, 1970'de İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'ni kazanarak İstanbul'a geldi. Karataş, 1978'de Devrimci Sol'u kurdu. Karataş, 12 Eylül harekatından sonra 30 Eylül 1980 tarihinde yakalandı ve 9 yıl cezaevinde kaldı. Karataş, 25 Ekim 1989'da Bayrampaşa Cezaevi'nden firar etti. Yurt dışına kaçan Dursun Karataş 1994'te Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Kuruluş Kongresi'ni topladı. Devrimci Sol, kongrede Devrimci Halk Kurtuluş Partisi (DHKP-C) olarak sürdürme kararı aldı. Karataş, uzun yıllardır Belçika'da yaşıyordu.
Karataş ailesi bugün TMMOB'ta, konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyecek. DİHA
BAŞBAKAN BARZANİ İLE AHMEDİNEJAD BİR ARAYA GELDİ...
PNA-Resmi bir davet üzerine üstdüzey bir heyet ile İrana giden federal Kürdistan Bölge başbakanı Neçirvan Barzani’nin Tahran’daki temasları sürüyor.Başbakan Barzani son olarak İran cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad ile bir araya geldi. Görüşmede genelde Irak özelde de Kürdistan Bölgesindeki son siyasi gelişmeler ele alındı.
İran devlet başkanlık sarayında bugün öğle saatlerinden sonra gerçekleşen görüşmede genelde Irak özelde de Kürdistan Bölgesindeki son durum ele alınarak iki taraf arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin önemine vurgu yapıldı.
Kürdistan Bölge yönetimi ile İran yönetimini yakından ilgilendiren siyasi ve güvenlik gibi hassas meselelerin tartışıldığı görüşmede İran yönetimi ile federal Kürdistan Bölge yönetimi arasındaki ilişkilerin her alanda daha da geliştirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
BAŞBAKAN BARZANİ, İRAN MECLİS BAŞKANI LARİCANİ İLE BİR ARAYA GELDİ: KÜRDİSTAN BÖLGESİ İLE İRAN ARASINDAKİ DAİMİ İLİŞKİLER VURGULANDI
11-Aug-08 [14:36] PNA-Mensur Cihani/Tahran: Resmi temaslarda bulunmak üzere İran’da bulunan Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başbakanı Neçirvan Barzani, İran Meclis Başkanı Ali Laricani ile bir araya gelerek bir süre görüştü.
Yaklaşık bir saat süren görüşmede, Laricani, Başbakan Barzani ve beraberindeki üstdüzey heyetin ziyareti karşısında duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
İran ziyareti ve İranlı yetkililer tarafından sıcak karşılaşmadan dolayı memnuniyetini dile getiren Başbakan Neçirvan Barzani de, “Biz burayı ülkemiz olarak biliyoruz ve burada çok hatıralarımız var. İran’dayken bize çok saygı gösterildi” dedi.
Başbakan Barzani, Ali Laricani ile görüşmesinde, genel olarak Irak’ın siyasi durumundan bahsetti.
Görüşmede, iki taraf siyasi ve ticari alanındaki müzakerelerde bulunarak Kürdistan Bölgesi ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki daimi ilişkileri vurguladı.
BAŞBAKAN BARZANİ, CELİLİ İLE GÖRÜŞMESİNDE KÜRDİSTAN İLE İRAN’IN TARİHİ VE SİYASİ İLİŞKİLERİNE DEĞİNDİ
11-Aug-08 [13:56] PNA-İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Nükleer Baş Müzakereci Said Celili ile dün görüşen Başbakan Neçirvan Barzani, çeşitli konular üzerinde görüş-alışverişinde bulundu. Resmi bir ziyaret için üstdüzey bir heyet ile birlikte İran’da bulunan Başbakan Barzani, dün Said Celili ile bir araya gelerek çeşitli konular üzerinde görüş-alışverişinde bulundu.
Irak'taki olumlu güvenlik sürecinden İran'ın memnuniyetini dile getiren Celili, Irak’ın güvenliği İran’ın güvenliği sayıldığını ve ekonomisinin gelişmesi için ülkede güvenliğin sağlanmasına destek verdiğini söyledi.
Celili, Irak'ın güvenliği ve istikrarı için İran'ın elinden geleni yapacağını da belirtti.
Kürdistan Bölgesi ile İran’ın ortak kültürel, tarihi ve siyasi ilişkilerine değinen Başbakan Neçirvan Barzani de, Irak'ın bu yeni döneminde İran'ın Irak halkına verdiği destekten ötürü şükranlarını sunarak, Irak'ın sorunlarını gidermek için İran’ın bölgedeki rolünün önemine değindi.
Başbakan’ın Tahran temasları tüm hızıyla sürüyor. Başbakan Barzani, bugün İran Ticaret Odası ile bir toplantı gerçekleştirdi.
İran ile Kürdistan Ticaret Odası arasında gerçekleşen toplantıya, çok sayıda İranlı tüccar, yatırımcılar, ünlü İranlı şirket sahipleri katıldı.
Başbakan Barzani ile İran Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Muhammed Nehevandiyan başkanlığında gerçekleşen topalantı yaklaşık bir saat sürdü.
Toplantıda, Kürdistan Bölgesi ve İran arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler değerlendirildi.
BAŞBAKAN BARZANİ: ‘’AMACIMIZ KÜRDİSTAN’I KALKINDIRMAKTIR’’
11-Aug-08 [10:58]PNA-Federal Kürdistan Bölge Başbakanı Neçirvan Barzani,amaçlarının Demokratik Federal ve yeni Irak’ta Kürdistan halkının kalkınıdırılması ve yaşamının güzelleştirilmesi olduğunu bildirdi.
Başbakan Barzani, Tahran’daki temasları hakkında gazeteciler yaptığı açıklamada, Demokratik Federal ve yeni Irak’ta Kürdistan halkının kalkınıdırılması ve yaşamının güzelleştirilmesi oldğunu bildirdi.
Kürdistan Bölgesi Ticaret odası ile İran Ticaret odalarının yapacağı toplantıya girmeden önce başbakan, Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi halkının kalkındırılması konusundaki projeler konusunda gazetecilere konuştu.
Başbakanın bir süredir devam eden Tahran temasları çok yönlü olarak sürüyor.
BAŞKAN BARZANİ YURT DIŞINA ÇIKTI
PNA-Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’nin yurt dışına çıktığı bildirildi.
Başkan Barzani’nin yurt dışına çıkışıyla ilgili bir açıklama yapan Kürdistan Bölgesi Başkanlığı Divanı Başkanı Dr.Fuad Hüseyin, ‘’Kürdistan Bölgesi Başkanı Sayın Mesut Barzani, özel bir ziyaret amacıyla bir kaç gün için yurtdışına çıktı’’ dedi.
Hüseyin, Başkan Barzani’nin hangi ülkeye gittiği konusunda bir bilgi vermedi.
İNGİLTERE’NİN HEWLER BAŞKONSOLUSU BRUS: “140. MADDEYİ DESTEKLİYORUZ’’
Kurdians: Tuesday, August 12, 2008PNA-Kürdistan Bölge parlamento başkan yardımcısı Dr.Kemal Kerkuki ,bugün İngiltere’nin başkent Hewler konsolusu bayan Cler Brus’i kabul etti. Ülkedeki yerel seçimlerin gündeme geldiği görüşmede bayan Brus ,Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerle ilgili Irak anayasasında yer alan 140.maddenin uygulanmasını büyük bir kararlılıkla desteklediklerini belirtti.
Yeni Irak’ın siyasi taraflar arasında bir uzlaşma temeli üzerinde kurulduğunu hatırlatan Kerkuki, ülkede özellikle siyasi sürecin Irak halkının çoğunluğunun onayladığı daimi anayasanın öngördüğü gibi takip edilmesi gerektiğini vurgulayarak ‘’ federal meclisin içinde Irak halkının özgür iradesini hiçe sayarak çeşitli siyasi girişimlerle daimi anayasa ile keyfine oynamak isteyen bazı kesimler hala mevcut’’ şeklinde konuştu.
‘’Kürdistan Bölge yönetimi olarak genelde anayasaya ve özelde de 140.maddeyeye karşı hiç bir girişimi kabul etmeyeceklerini’’ belirten Kerkuki , Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerdeki halkın özgür iradasine saygı gösterilerek kendilerine kendi bölgelerinin geleceği konusunda referanduma geçme hakkı tanınması gerektiğinin altını çizdi.
Kerkuki’nin sözlerine destek çıkan İngiliz konsolus (vekalet) Brus da, 140.maddenin uygulanmasını büyük bir kararlılıkla desteklediklerini belirterek bu yolla sorunların çözüme kavuşacağını ve bölgedeki halkın da bu kapsamda fayda göreceğini söyledi.
Şii Lider Sistani: “KERKÜK’ÜN GELECEĞİNİ KERKÜK HALKI BELİRLEYECEK”
Türkiye, Irak’ı siyasi krizin eşiğine getirdi
Dr.MAHMUT OSMAN: ‘’IRAK’TAN KERKÜK’E GÜÇ KAYDIRMAK ARAPLAŞTIRMA ANLAMI TAŞIYOR’’
- Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerinin durumunun anayasada öngörülen şekilde normale dönüştürülmesi