'Dışkı davası' baş mağduru Kamil Müştak yaşamını yitirdi Şırnak'ın Cizre İlçesi'nin Yeşilyurt Köyü'nde 1989 yılında köyü basan jandarma ve özel harekat timi tarafından dışkı yedirilen Kamil Müştak, yakalandığı pankreas kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. Yaşamı ve mücadelesiyle bölgede örnek insanlardan biri olan ve son yaşanan 'dışkı yedirme' olayında AİHM'de görülen davalar ve bölge halkının yaşadığı baskıların sembolü haline gelen Müştak'ın kaybının kendileri için büyük bir acı olduğunu belirten Müştak ailesi, Kamil Müştak'ın gördüğü işkenceler nedeniyle yaşamını yitirdiğini söyledi. Şırnak'ın Cizre İlçesi'ne bağlı Yeşilyurt Köyü'nde 1989 yılının 14 Ocak'ı 15 Ocak'a bağlayan gece saat 02.00 sıralarında köydeki iki sıpa ve bir eşeğin karartıları nedeniyle Cizre Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Cafer Tayyar Çağlayan yönetiminde düzenlenen operasyonda Kamil Müştak ve köylülere dışkı yedirilmişti. Köy muhtarının da aralarında bulunduğu köylüler, işkenceye maruz kalmıştı. Olay sonrası Kamil Müştak, Köy Muhtarı Abdurrahman Müştak, Bahattin Müştak ve Abdullah Gündoğan yaşadıkları olay için uzun uğraşlar sonunda dava açmıştı. Davada dışkı yedirme olayını reddeden Jandarma Komutanı Çağlayan, 'kötü muamele' nedeniyle 3 ay hapis cezasına çarptırılmış, bu ceza da paraya çevrilerek ertelenmişti. Dışkı yedirme olaylarını mahkemelerin reddetmesinin ardından köylüler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurmuş ve Türkiye'nin 300'er Fransız Frangı para cezasına mahkum edilmesine vesile olmuştu. Türkiye'nin AİHM'de ilk mahkumiyeti olarak bilinen ve büyük yankı uyandıran olayın gündemleşmesinin ardından ANAP hükümeti döneminde İçişleri Bakanlığı yapan Abdulkadir Aksu, yaşananları 'Olacak o kadar' sözleriyle değerlendirmişti. Olayı yaşayanlardan Kamil Müştak'ın pankreas kanseri hastalığına yakalanıp yaşamını yitirmesinin ardından, olay bir kez daha gündeme geldi. Yaşamını yitirmeden önce yakınları ile konuşan Müştak'ın 'Bu işkenceler öldürecek beni' demesi dikkat çekerken, yakınları Müştak'ın işkencelerden dolayı yakalandığı hastalıktan kurtulamadığını söyledi. 'Bizi zaten öldürmüşlerdi hiç korkumuz kalmamıştı' Olayın mağduru ve Kamil Müştak'ın yeğeni eski köy muhtarı Abdurrahman Müştak, çok değerli bir insanı kaybettiğini ve halen bunun şokunu yaşadığını söyledi. 1989 yılında büyük bir olay yaşadıklarını hatırlatan Müştak, bu olaydan önce amcası Kamil Müştak'ın defalarca gözaltına alındığını, işkence gördüğünü söyledi. 1989 yılında amcası ve kendilerinin askerler tarafından köyün okuluna götürüldüğünü ve işkencenin ardından dışkı yedirildiğini hatırlatan Müştak, 'Saatlerce işkence yaptılar. Olayın ardından dava açtık. Büyük bir irade ile birlikte olayın takipçisi olduk. AİHM'de davayı kazandık. Dava sonuçlandı. Ancak bu süreç içerisinde büyük tehditler aldık. Tehdit mektupları alıyorduk. Bu mektupları mahkemeye de sunduk. Yaptıkları ile birlikte zaten bizi öldürmüşlerdi. Hiçbir korkumuz kalmamıştı' diye konuştu. 'Yaşam güvencemiz olduğuna inanmıyoruz' Davanın ardından bugüne kadar halen yaşam güvencelerinin olduğuna inanmadıklarını söyleyen Müştak, hangi nokta olursa olsun, hangi kimlik kontrolünden geçerken mutlaka tehdit edildiklerine dikkat çekti. Şu anda olayın kapandığı sanılsa bile halen tehditlerin devam ettiğine vurgu yapan Müştak, şunları söyledi: 'Amcam 2001 yılında yatağa düştü ve bir daha kalkamadı. Amcamın tüm hastalığı işkencelerden kaynaklanıyordu. Dışkı yedirme olayında kaburgaları kırılmış, iç organları zarar görmüştü. 3 kez ameliyat oldu. Son olarak Diyarbakır Devlet Hastanesi'nde ameliyat oldu. Ancak doktorlar artık yaşayamayacağını söyledi. Yaşamını alt üst ettiler. Son ameliyattan sonra 2 ay yataktaydı ve daha fazla dayanamayarak yaşamını yitirdi.' 'Olayın etkisinden kurtulamadık' 12 Eylül Askeri Darbesi'nden bu yana baskılara maruz kaldıklarını anlatan Müştak, şunları dile getirdi: 'Haziran'ın 1996 yılında koruculuk sistemi getirdiler. 3 yıl boyunca köyümüzü terk etmek zorunda kaldık. Cizre'de yaşadık. Ancak daha sonra köyümüzü yeniden kurarak döndük. Ancak yaşama şeklimizde hiçbir resmi işlem yaptıramıyoruz. Devlet hiçbir resmi işlemimizi yapmıyor. Köyümüzün yolu halen bozuktur. Defalarca başvurmamıza rağmen halen bu yollar yapılmadı. Biz rahat işlerimizi yapamıyoruz. Rahat bir uykumuz bile yoktur. Amcam çok iradeli bir insandı. İşkencenin yarattıkları tahribatlar nedeniyle fiziksel hastalığın yanı sıra o endişeyi her zaman yaşadı.' 'Özel Güvenlik Bölgesi' kabul edilecek bir şey değil' Türkiye'nin geçmişe gitmesini istemediğini ifade eden Müştak, faili meçhul, gözaltılar ve işkencenin her türlüsünün yaşandığı Türkiye'de tekrar 'Özel Güvenlik Bölgesi' ilan edilmesinin kabul edilmeyeceğini söyledi. İşkence mağduru olarak yaşadıklarını asla unutmayacağını belirten Müştak, 'Yeter artık, biz amcamızı kaybettik. Başka kimsenin yaşamını yitirmesini istemiyoruz. Demokratik Türkiye özlemimizin gerçekleşmesini istiyoruz' dedi. 'Bağırsaklarında ciddi tahribat oluştu' Kamil Müştak'ın 8 çocuğundan Bahattin Müştak ise, babasının dışkı yedirme olayının ardından ciddi şoklar yaşadığını anlattı. 2001 yılında babasının bünyesinin bu psikolojiyi daha fazla kaldırmadığını ve hastalandığını söyleyen Müştak, babasının çektiği tüm röntgenlerde işkence izlerinin ortaya çıktığını belirtti. Babasının kaburgalarının kırıldığını hatırlatan Müştak, 'Babamı tedavi eden doktorlar, röntgenleri gördükten sonra 'Sorun var ama ne olduğunu çözemiyoruz' cevabını veriyorlardı. İşkence izleri olduğunu onlara söyledik. Bağırsaklarında ciddi tahribatlar oluşmuştu' dedi. 'Bu işkenceler beni öldürecek' demişti Babasının yaşama ve düşüncelerine çok bağlı olduğunu anlatan Müştak, babasının ölmeden önce sürekli 'Bu işkenceler beni öldürecek' dediğini söyledi. Babasının tüm yaşamında fedakar biri olduğunu belirten Müştak, 'Yaşamını çevresi için adadı. Hep çevresindekilerin daha rahat bir yaşam sürdürmesini istiyordu. Tüm çabası bunun içindi' dedi. 'Askeri noktada her durdurulduğumuzda mutlaka tehditlere maruz kalıyoruz' diyen Müştak, 'Bize sürekli 'terörist' diyorlar. Ya da sürekli hakaret ediyorlar. Biz AİHM'deki davayı kazandık. Ama bizim vicdanımız hiç rahat olmadı. Bu davayı kazandık ama Türkiye hiçbir şey yapmadı' diye konuştu. Olaydan sonra sadece kendilerinin değil çocuklarının da etkilendiğini söyleyen Muştak, çocuklarımıza geçmişlerini geçmişte yaşadıklarını anlattıklarını ve etkisinin çocukların üzerinde de devam ettiğini söyledi. Türkiye'de yaşanabilir bir ortamın sağlanması gerektiğine dikkat çeken Müştak, OHAL'i aratmayacak uygulamaların tekrardan yaşama geçirilmek istendiğine vurgu yaptı. ŞIRNAK (DİHA) NESRİN YAZAR

0 Yorum: