TEVKURD / Kürt ulusal sorununda çözüm seçeneği askeri değildir. Halkımız siyasi çözüm dışındaki seçeneği kabul etmeyecektir… TEVKURD Yürütme Kurulu 30. 03. 2008 günü toplandı. TEVKURD Meclisi’nin önerilerini, Kürtler ve Türkiye ile ilgili gündeme gelen önemli gelişmeleri değerlendirdi. Aşağıdaki görüşlerini kamuoyuna açıklamaya karar verdi. ***** TEVKURD olarak; Türk devletinin yaşadığı kriz, Newroz Haftası boyunca meydana gelen olaylar ve halkımıza yapılan baskılar ile Kürdistan halkının, kendi iç barışının tesisi için gerekli olan beraber yaşama kültürü ve bunun hukukunu oluşturma hususundaki görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşmayı uygun gördük. Ankara’daki kriz; Türk devletinin Kürdistan sorunundaki çözümsüzlüğünün bir neticesidir. Kürdlerin kendi kaderini tayin etme hususunda sahip oldukları iradeyi kırmak ve halkımızın meşru taleplerini baskı, tehcir, katliamlarla cevaplandırmak, bu sistemin en bariz vasfıdır. Bir ulus olarak, uluslar arası anlaşmalar, tabii hukuk ve meşru taleplerinden kaynaklanan ve özünü; Kürd halkının kendi kadim toprakları üzerinde siyasi iktidar mücadelesi olarak tanımlanması gereken meseleyi, 1925 ve 1937 yılında İrtica ve bölücülük, 1984 yılından itibaren de asayiş meselesine indirgeyen zihniyetin ihtiyaç duyacağı araçlar; keyfi-örfi yönetim, OHAL uygulaması, yasak bölgeler ve hukuk tanımayan silahlı çetelerdir. Devletin denetimindeki bu yapının; taktik icabı dini, ideolojik ( sağ-sol ) ve askeri sac ayakları vardır. Yapılan iddiaya göre, Kürdistan’da gayri nizami harp yapan, faili meçhulleri organize eden, katliamlar yapan ve somut örneklerini Jitem’in uygulamalarında gördüğümüz bu yapının “ulusalcı” ayağı tasfiye edilmek istenmektedir. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de bazı iç ve dış gelişmelere bağlıdır. Türk devletinin ulusalcı kanadı; Musul ve Kerkük dahil olmak üzere tüm Kürdistan’ın işgalini, milletimizin askeri, siyasi ve moral açısından iradesinin kırılmasını hedeflerken, AKP’nin başını çektiği İslamcı-liberal kanat ise AB projesi kapsamında; Güney-Federal Kürdistan ile sınırlı ilişkiler kurmak ve biz Kuzey Kürdlerini ferdi özgürlükler yoluyla oyalamak istemektedirler. Türk devletinin yaşadığı krize gereğinden fazla taraf olmak bize hem zaman hem de başka kayıplara sebep olabilir. Kendi milli hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalı, Kendi kadim topraklarımızda siyasal iktidar olmayı ve geleceğimizi kendimiz kurmayı hedeflemeliyiz. Newroz haftası süresince halkımıza yönelen şiddet, sindirme, öldürme olayları; Türk devletinin inkârcı ve imha mantığına dayalı siyaseti terk etmediğini göstermektedir. Savaş uçaklarının miting alanlarındaki halka gözdağı vermesi, kolluk kuvvetlerinin sergilediği şiddeti, öldürme olaylarını şiddetle kınıyoruz. Keza, yasak bölge uygulamalarını, askeri operasyonları da kınıyoruz. Çözüm seçeneği askeri değildir. Halkımız siyasi çözüm dışındaki seçeneği kabul etmeyecektir. Bunun yanında, sömürgeci Suriye Devleti’nin Newroz’da halkımıza yönelik gerçekleştirdiği katliamı ve baskıları da kınıyoruz. Bunun yanında önemli bir husus da; Kürdistan’da faaliyet gösteren örgüt, parti ve değişik eğilimlerin hukuka ve beraber yaşama kültürüne riayet etmemeleridir. Bunun arka planı; çok renkli ve çok sesli bir toplum olan Kürdistan halkının Osmanlıdan başlayarak tabi tutulduğu katliam, imha, tehcir ve kültürümüze yönelen imha, katliam uygulamalarıdır. Daha önce başlayıp 1915 yılında zirve yapan Ermeni katliamı, Yavuz Sultan Selim’le başlayıp 1937 yılında doruğa ulaşan Dersim-Alevi katliamı, Yezidi kardeşlerimize yönelen imha operasyonları, diğer gayrimüslim çevrelere yönelen imha ve asimilasyon siyasetleri, Kürd siyasi hareketlerini de taktik ve ideolojik açıdan kendine yaklaştırmış ve benzetmiştir. Kürdistan sorununun yarattığı kriz dönemlerinde olduğu gibi, günümüzde de devlet Kürtler arasında çatışma çıkarma yoluna gidebilir. Geçmişte bazı Kürd kesimleri arasında yaşanan ve bize maddi, manevi kayıp olarak yansıyan süreçlerin benzerlerini yaşamamak için azami çaba sarf edilmelidir. Bazı kışkırtıcı ve kötü niyetli fert ve gurupların oyunlarına karşı da halkımız uyanık olmalıdır. Çok sesli ve çok renkli toplum yapımızı kuruyarak, milli birliğimizi güçlendirerek bu süreci götürmeliyiz. Bunun için beraber yaşama kültürünü ve bunun alt yapısını güçlendirecek hukuki ve fiili tedbirler alınmalıdır. Özgür bireyler, hukuka ve ahlaki değerlere riayet eden, kendi aralarında ve halk ile doğru ve şeffaf bir diyalog içerisinde olan yapı ve kadrolarla daha özgür bir toplum inşa edeceğimiz ve özgürlüğümüze daha yakın duracağımıza dair inancımızı ifade etmek istiyoruz. Kürdistan’da birlikte yaşıyoruz. Geleceğimizi birlikte kuracağız. Birlikte yaşama hukukumuzu oluşturalım. TEVKURD YÜRÜTME KURULU

0 Yorum: