Savaşa karşı sağduyu çağrısı Bölgede yeniden çatışmaların başlamasıyla Kürtlere yönelik milliyetçi baskılar da yükseldi. Türkiye sınır ötesine kara harekatı için gün sayarken, havadan da Güney Kürdistan topraklarını bomba yağdırmaya başladı. Türkiye'yi bir uçuruma götüreceğinden endişe edilen son gelişmeler, toplumun birçok katmanında kaygıların oluşmasını neden oldu. Akademisyenler, sanatçılar, siyasetçiler, sivil toplum örgütü temsilcileri, son gelişmelere ilişkin tepkilerini ve düşüncülerini dile getirdi. M. Ali Alabora (Oyuncu): Maalesef Türkiye yine demokrasi ve özgürlük mücadelesinde sınıfta kaldı. Yaşananlar Türkiye'deki milliyetçi damarın ırkçılığa ve faşizme kaymasına sebep oldu. Bugün Kürt avı olarak başladı, yarın Ermeni, Rum, Zenci, Çerkez avı olarak devam eder. Şovenizm sınır tanımıyor. Bu ülkenin yarısı bayrak alırken diğer yarısı korku içinde yaşıyor. Savaş sever olduk. Biz elimizden gelen şeyleri barış yanlıları olarak yapmamız gerekiyor. Irkçılığın tuzağına düşmemek lazım. Eylem Kaftan (Yönetmen): Hepimizin bu karşılıklı nefretin ve dışlamanın tırmandığı zor zamanlarda sağduyuyu muhafaza etmek gibi bir misyonumuz var. Türkiye öyle bir yer ki büyük bedeller ödeyerek kazandığımız demokratik haklarımızı hemen geriye alacak provokasyonlar gerçekleşebiliyor. En demokrat, en solcu olduğunu iddia edenlerimiz bile bir duygu seline kapılıp askeri operasyonlardan medet umabiliyor. Türkiye'de 'Kurtlar Vadisi' adı altında oynanan filmin içinde yer almak istemeyenler için alternatifler yaratılmalı. Baskın Oran (Akademisyen): Türkiye'nin şu andaki durumu tatsız. Çünkü 3 tane zombi birden harekete geçti. Cinnet geçiriyoruz. Çünkü son yüzyıl içinde çözüm aramadan dolaba tıkıştırdığımız cesetler hepsi birden aynı anda dışarı uğradı: Ermeni sorunu, İslam sorunu, Kürt sorunu. Turgay Tanülkü (Oyuncu): Yazık, gerçekten bu ülkeye çok yazık... 'Kim dost, kim düşman' kavramları çelişkiler içinde yaşayan bir ülke haline geldik. 70 milyon herkes kendi gücüyle bu barışa elçilik yapsa, kardeşlik savaşımız olmaz. Din, ırk, mezhep ayırmaksızın tüm kültürlerimizi ortak kullanıyoruz. İş politik olunca niye gerginleşiyoruz. Rotinda Yetkiner (Müzisyen): Türk ve Kürt halklarının sonu karalık, sonu hüsran, sonu sadece acı olan bir savaşıma iten devletin bu anlamsız inkarı, halklarımızın tarihinde onarılması ve giderilmesi imkansız yaraların açılmasına da neden olmaktadır. Çözüm her şeyden önce inkardan vazgeçmektir. Musa Dinç (Yazar): Kürt -Türk çatışması / kavgasını etnik bazda böyle bir olasılığı düşünmek bile korkunç. Sağduyulu olmak ve buna meydan vermemek için tüm aydınların duyarlı olması ve halkı bu çıkmazdan kurtarması için çaba sarf etmelidir. Salih Altun (Siyasetçi) : Baskılara karşı 30 yıldır direniyoruz. Demokrasi için gerekirse canımızı vermeye hazırız. Barış ve kardeşlikten yanayız, akan kardeş kanının durdurulmasını istiyoruz. Fatma Ülkem Yitik (STK aktivisti): Kürt siyasetinin önünün tıkatılmak isteniyor. Yeni bir DEP dönemi yaşanacak mı? diye konuşulmaya başlandı. Böylesi bir durumun gelişmesi durumunda Türkiye'nin 10 yıl geriye gidecek. Çatışma ortamı yoksulluğu arttıracak. İnsanların göçle karşı karşıya getirecek. Mehmet Sıddık Akın (Sendikacı) : PKK'nin serbest bıraktığı 8 asker niye ölmedi diyenler oldu. Çok kabul edilir bir durum değil. DTP milletvekillerinin 8 askeri alıp Türkiye'ye getirilmelerinin alkışlanması gerekirken, bir linç girişimi başladı. Hayrettin Çelik (STK aktivisti) : Toplum bir Kürt-Türk çatışması içerisine sürüklenmeye çalışılıyor. Halk sessiz kalmaz. Batıda Kürt karşıtı mitingler yapılırken, bölgede barış ve kardeşlik mitingleri düzenlenmesi dikkat çekici. İSTANBUL / BATMAN

0 Yorum: