Baraj, Dünya kültür mirasını tehdit ediyor Gönderen: rizgarionline Tarih: 13.09.2007 Saat: 10:43 Katkıda Bulundu rizgarionline Sabine Küper Büsch*/ Türkiye'deki Ilısu barajı projesi, dünya kültür mirası Hasankeyf için bir son anlamına geliyor. Kent, bu proje nedeniyle tamamen sular altında yok olup gidecek. Antik döneme kadar uzanan yerleşim yerinin bazı bölümlerinin bir kültür parkına taşınması düşünülüyor. Ankara'dan bir heyet kısa süre içerisinde taşınma projesi hakkında karar verecek. Hasankeyf, Türkiye'nin güneydoğusunda, Türkiye-Suriye sınır bölgesi yakınında bulunuyor. Çoğunlukla Kürdlerin yaşadığı bölge, bin yıllık bir göç tarihinin izlerini taşıyor. Hasankeyf'te yaşayan Kürd halkı geçimini turizmden sağlıyor ve yıllardır da planlanan bu baraj projesinden ürküyor. Hasankeyf Belediye Başkanı Vahap Kusen, Hasankeyf'in korunması için girişimde bulunan 20 Türk derneğinden oluşan bir inisiyatifin üyesi. Kusen, "Hasankeyf bin yılı aşkın bir süredir Dicle nehri kıyısında, yani eski Mezopotamya'nın düğüm noktasında yer almaktadır. Burada, aslında çok daha eski olan yaklaşık 30 ila 40 medeniyetin izleri bulunuyor. Romalılar, Asurlular, Babilliler, Sümerler, Hititler ve Selçuklular burada yaşamış. Mezopotamya insanlığın beşiğidir. Bu nedenle de yaşanacak kültür tarihi kaybı korkunçtur" diyor. Almanya, Avusturya ve İsviçre hükümetlerinin vereceği kredi teminatları olmadan bu baraj projesinin hayata geçirilmesi mümkün değil. Bu üç ülke, eleştirmenlerin önünü kesebilmek için projeye sağlayacakları mali destek için bir dizi koşullar getirdi. Başlıca koşullardan birini de kültürel eserlerin korunması oluşturuyor. Türkiye ise bunu sağlayacağı sözünü veriyor. Antik kentin bazı bölümleri başka bir yere taşınacak ve bir kültür parkında yeniden inşa edilecek. Hasankeyf Belediye Başkanı Vahap Kusen, oldukça endişeli: "Antik Hasankeyf'in büyük bir kısmı halen ortaya çıkarılmamıştır. Henüz ortaya çıkarılmamış bir kenti, onu görmeden, onu araştırmadan nasıl taşımayı düşünüyorlar? Bunun için 100 yıl gerekir." Gerçekten de bilim adamlarının çoğu Hasankeyf'in başka bir yere taşınmasının mümkün olmadığı görüşünde. Türk arkeolog Abdülselam Uluçam, antik kültür hazinelerinin daha şimdiden turizm nedeniyle zarar gördüğü uyarısında bulunuyor. Ancak Ankara, baraj projesinde diretiyor. Vahap Kusen, "Antik bir köprünün kalıntılarını Dicle olmadan bir kültür parkında düşünsenize" eleştirisinde bulunuyor. Resmi olarak sürekli, Türkiye'nin bu dev baraj projesine, enerji temini için ihtiyacı olduğu söyleniyor. Ancak gayri resmi olarak, Ankara'nın su konusunu politika malzemesi yaptığı da biliniyor. Çevredeki komşuları petrole sahip, Türkiye de buna karşılık su kaynaklarını depoluyor. Hasankeyf'in yanı sıra 73 köy de bu barajın sularında yok olacak. Yaklaşık 40 bin insan da bundan nasibini alacak. 90'lı yıllarda bölge oldukça fakirdi, ordu ve PKK arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle de gergindi. Şimdi ise bu baraj her yeri sular altında bırakacak. Belediye Başkanı Kusen'in projenin beraberinde getireceği sosyal sonuçları için bir çözümü var; Kusen ve bölgede yaşayan halk, projeye kredi sağlayan ülkelere, yani Avusturya, İsviçre ve Almanya'ya iltica talebinde bulunacaklar. Kusen, "Bu baraj, söz konusu ülkelerin Türkiye'ye sağladığı mali kaynakla inşa ediliyor. Bu nedenle, bu ülkelerin de Hasankeyf'in yok olmasında payları var. Bölgede yaşayan ve mağdur olan insanlar AİHM'de dava açacak ve bu ülkelerden iltica talebinde bulunacaklar" diye konuşuyor. Ilısu barajının yapımına başlandı bile. Eğer Hasankeyf gerçekten de sular altında kalacak olursa, gelecekte Alp dağlarının civarında, yani Almanya, İsviçre ve Avusturya üçgeninde küçük bir Kürd kolonisi oluşması da muhtemel. *Lausitzer Rundschau gazetesi/ 12.09.2007 Hazırlayan: Kaya Vural
Etiketler: kurdistan
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment