Belli çevreler şu günlerde şehit edebiyatı yapmaya yine hız verdiler. Bunlar belli ki akan kan üzerinden siyaset yapanlar, rant sağlayanlar. Çünkü kanın durması için hiçbir çabaları yok; hatta bu yöndeki çabaları ısrarla, inatla engelliyorlar. Öte yandan, askerse ”şehit”, Kürt partizanı ise şehit değil, ”terörist!” Cesedine bile binbir kötülük yapıyor, bazen kafasını, kulağını kesiyorlar, bazen yakınlarına vermiyorlar. Üstelik ona şehit diyeni 3 yıllık hapis cezasına mahkum ediyorlar! Ölen askerlerin birçoğunun Kürt olması ise bir başka ilgi çekici nokta. Diyarbakırlı, Bingöllü, Ağrılı, Hakkarili, Şırnaklı… Hatta Adanalı, İzmir’li, bilmem nereli denenler bile birçok durumda Kürt asıllı… Bunlar genellikle mayın patlaması sonucu veya, uzun menzilli silahlarla karakola ateş edilirken vurulanlar… Sözde eylemleri PKK yapıyor, ama öldürülen askerlerin çoğu Kürt.. Bazıları operasyonlar sırasında önde yürütülen korucu Kürtler.. Geçende Kürt kökenli bir asker de Yüksekova’da, asker yemeği götürürken güya yanlışlıkla askerler tarafından vuruldu.. Bunlar gerçekten rastlantı mı, yoksa bölgeye, yani savaş cephesine çoğunlukla Kürt askerler mi gönderiliyor? Yoksa bir başka oyun mu söz konusu? Yani Türk militarizmi, Kürt asıllı bu askerleri kendi eliyle kurban edip, ardından PKK öldürdü diye gösterip bir taşla iki kuş mu vuruyor?.. Onların sırtından propaganda mı yapıyor? Çünkü, yargıçları, kaymakamları bile ”hizaya getirmek” maksadıyla ”sağa sola bomba attıran” komutanlar için, istenen askeri aracın yanında mayın patlatmak zor bir iş değil. Hangi karakolda, hangi saatte kimin nöbet tuttuğunu bilip orayı hedef seçmek de… Çünkü bu militarist devlet acımasızdır. Halkın çocuklarının hayatı ise ucuzdur. Bu devlet, kendi haince planları için onların bir bölümünü kendi eliyle kurban etmekten çekinmez. Hele onlar Kürt iseler, zaten düşmandan sayılırlar ve ölümleri bu baylara zevk bile verir… Son olarak 19 Eylül günü Bitlis’te bir karakola ”uzun menzilli silahlarla” açılan ateş sonucu Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın kuzeni Erkut Babacan hayatını kaybedince ve Mustafa Şahin adlı er de yaralanınca akla aynı şey geliyor. Bu da bir başka açıdan, ”bir taşla iki kuş” sayılır. Militarist kesimin AKP’ye karşı tavrı malum.. Böyle bir hedef seçilirken hem Babacan ailesine acı verilir, hem de AKP Kürtlere karşı kışkırtılır… Bu kadarı da olur mu diyeceksiniz.. Ama bu kadarı ne ki! Bu devlet 80 bin askerini bir gecede, bir maceraperest komutanın, İttihatçı Enver’in hırsı uğruna Sarıkamış’ta dondurmuş bir devlettir. Bu devlet daha yakın zamanda, eylemi solculara yüklemek ve darbe zemini yaratmak için kendi Marmara Gemisi’ni batırmış, kendi Kültür Sarayı’nı yakmış bir devlettir. Bu devlet ortalığı kızıştırmak için nice seçkin gazetecisini, savcısını, bilim adamını kurban etmiş bir devlettir. Onların yanında bu çocuk oyuncağı kalır. Osmanlı’da oyun çoktur! Diyeceksiniz ki PKK yapmasa bu konuda açıklama yapar.. Böyle derseniz PKK’yı da tanımıyorsunuz demektir. Yeter ki ”eylem” olsun, PKK, yapmasa bile üstlenmeyi sever.. Dengê Kurdistan
Etiketler: kurdistan, turkey terror
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment