Kimse silahla biter demiyor Hasan Cemal-Milliyet Gül, “Kimi terör sorunu, kimi Güneydoğu sorunu, kimi Kürt sorunu diyebilir. Kim ne derse desin, bu hepimizin sorunudur. Çözümünde kimin önerisi, kimin katkısı olursa bundan yararlanılır. DAKAR Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le Ankara’dan Senegal’in başkenti Dakar’a çarşamba günü yedi buçuk saat uçtuk. Altımızda, sonsuzluğa doğru sapsarı bir deniz gibi uzanan Sahra’yı geçerken satırbaşlarıyla şunları söyledi Gül: “Kimi terör sorunu, kimi Güneydoğu sorunu, kimi Kürt sorunu diyebilir. Kim ne derse desin, bu hepimizin sorunudur.” “Silahların mutlaka bırakılması gerekir.” “Artık asker dahil hiç kimse bu iş silahla biter demiyor.” “Kara operasyonu başarılı oldu, herkes alacağı mesajı aldı.” “Ben de Bağdat’a gitmek istiyorum.” “Demokratikleşme teröristi izole ediyor.” “Din eğitimi konusu çok soğukkanlı, ideoloji ve siyaset işin içine sokulmadan ele alınmalı, bunun için şûra toplanmalı.” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le çarşamba günü öğleden sonra Ankara’dan Dakar’a yedi buçuk saatlik uçak yolcuğu sırasında, Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Sabah yazarı Erdal Şafak’la birlikte yaptığımız sohbetin özeti konu başlıklarıyla aşağıda yer alıyor. PKK, GÜNEYDOĞU, KÜRT MESELESİ... Cumhurbaşkanı Gül, kısa adı DTP olan Demokratik Toplum Partisi’nin Meclis Grup Başkanı Ahmet Türk ve grup yöneticisi bazı DTP milletvekilleriyle yaptığı görüşmeyi anlatırken bir noktayı açık olarak vurguladı: “Silahların mutlaka bırakılması gerekir. Silahla, şiddetle, terörle hiçbir yere gidilemez.” Gül şöyle devam etti: “İllegal, silahlı bir grup olacak, dağa çıkacak ve birtakım şeyleri dayatmaya kalkacak. Hiçbir devlet bunu kabul etmez. Hiçbir yere gidilemez böyle...” Gül, Türkiye Cumhuriyeti’nin başı olarak herkesin Cumhurbaşkanı olduğunu, bu yüzden hiç kimseyi dışlamak durumunda olmadığını belirtti ve DTP’lilerle görüşmesini böyle bir çerçeveye oturttu. Cumhurbaşkanı Gül, DTP’lilere, “Problemin değil çözümün bir parçası olmaları gerektiği“ni söyledikten sonra da eklemiş: “Kimi terör sorunu, kimi Güneydoğu sorunu, kimi Kürt sorunu diyebilir. Kim ne derse desin, bu hepimizin sorunudur. Çözümünde kimin önerisi, kimin katkısı olursa bundan yararlanılır. Nasıl bir yol takip edilmesi konusunda hepsini dikkatle dinledim.” Cumhurbaşkanı Gül, sorunun çözümü açısından iki noktayı vurguladı. Birincisi, “herkesin bu topraklara olan aidiyet duygusunun güçlenmesi”ydi. İkincisi, “demokratikleşme”ydi. Gül, “Demokratikleşme teröristi izole ediyor” dedi. Demokratikleşme konusunda dikkatli bir dil kullanan Gül, şunları söyledi: “Devletlerin beka duygusunun önemi elbette gözönünde tutulmalı. Yapılacaklar vardır, yapılamayacaklar vardır. Ve yapılması düşünülemeyecek şeyler vardır.” Halkı kazanmanın önemine değinen Cumhurbaşkanı Gül, sözü bir kez daha silah konusuna getirerek, “Artık hiç kimse bu iş silahla biter demiyor zaten” derken, askerin de böyle düşündüğünü belli eden bir dil kullandı. Cumhurbaşkanı Gül sohbet sırasında, DTP’nin dışlanmışlık duygusu içinde olmasının gereksizliğine de değindi. Kendisinin de, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın kendileriyle görüştüğünü, böylesi temasların devam edebileceğini de söyledi. KUZEY IRAK OPERASYONU SONRASI... Cumhurbaşkanı Gül, Kuzey Irak’a yönelik kara operasyonun başarılı geçtiğini, operasyon sonrasında sorunun çözümüyle ilgili olarak daha iyimser bir noktaya geldiğini belirtti ve şunları söyledi: “Bu operasyonla birlikte herkes alması gereken mesajı aldı. Türkiye kararlılığını gösterdi. Kendisine karşı olan hiçbir silahlı gruba izin vermeyeceğini ilan etmiş oldu Türkiye. Silahla hiç kimsenin bir yere varamayacağı ortaya çıktı. Bundan sonra herkes gerekeni yapmak zorunda...” Gerekeni yapmak zorunda olanlar arasında, Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani de var mı diye sorunca, Gül, “Tabii, Barzani de dahil buna” yanıtını verdi. CUMHURBAŞKANI TALABANİ ZİYARETİ... Cumhurbaşkanı Gül, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin Ankara ziyaretinin son derece olumlu geçtiğini söyledi. Bu arada Gül, Çankaya Köşkü’nde başbaşa yapmış oldukları bir buçuk saatlik görüşmenin zaptını, kendi deyişiyle “Bu çok önemli notu”, devletin tepesinde görmesi gereken sivil asker yetkililere gönderdiğini belirtti ve şöyle dedi: “Büyük resmi bilmesi gerekenlere ulaştırıldı bu not...” Cumhurbaşkanı Gül, kendisinin de Bağdat’ı ziyaret etmek istediğini söylerken, Kuzey Irak’ı da çerçevenin içine sokarak şöyle dedi: “Irak’a uzun vadeli ve büyük ölçekte bakmamız lazım. Irak’ın geleceği, hem güvenlik konusunda, hem siyasal, ekonomik açılarından bizim için çok önemlidir.” Irak’a ve Kuzey Irak’a dönük olarak Türkiye’nin kara operasyonu sonrasında ilişkilerini geliştirmesinin önemine de özellikle işaret etti Cumhurbaşkanı Gül... Bundan benim çıkardığım şu: Ankara, operasyonla birlikte gelinen olumlu noktayı, hem Bağdat’la hem Erbil’le daha ileriye gitmek için kullanmak niyetinde. Böylece, resmin bütününü de görüp değerlendirerek, PKK’yı daha da etkisizleştireceğini düşünüyor Ankara. ZORUNLU DİN DERSİ, DİN EĞİTİMİ... İslam Konferansı Örgütü’nün zirve toplantısı için önceki gün Ankara’dan Senegal’in başkenti Dakar’a uçarken Cumhurbaşkanı Gül’le sohbet konularımızdan biri de din dersi ve din eğitim oldu. Önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sonra Danıştay 8. Daire üst üste aldıkları kararlarla, bazı Alevi yurttaşlarımızın zorunlu din dersine karşı yaptıkları başvuruları haklı bulduklarını, bu konuda ne düşündüğünü kendisine sorduk. Dikkatli konuştu Gül. Sözcüklerini özenle seçti. Özetle dedi ki: “Din eğitimi konusu çok soğukkanlı biçimde ele alınmalı. İşin içine hiç ideoloji karıştırılmadan, üyesi olmak istediğimiz Avrupa Birliği’ndeki örnek ve uygulamalar da göz önünde tutularak çalışmak gerekir. Bunun için şûra toplayalım. Siyaseti sokmadan tartışalım. Çünkü din eğitimi konusunda bugünkü durum, ne ona yarıyor, ne buna...” Gül, din eğitimini Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri olarak nitelerken, ailelerin çocukları için din eğitimi talebinin göz ardı edilmemesi gerektiğini, buna din derslerinin seçmeli olmasını, din bilgisi ve ahlak kültürü dersinde içeriğin taşıdığı öneme de değindi. Bu arada Gül, dinle hiç ilgim yok diyenlerin de rahat bırakılması gerektiğini sözlerine ekledi. BULGARİSTAN’DA ERMENİ SOYKIRIMI... Cumhurbaşkanı Gül’le Bulgaristan’da, bazı büyükşehir belediyelerinin meclislerinde “Ermeni soykırımı”yla ilgili gelişmeleri de konuştuk. Gül, bazı “marjinal ırkçı grupları”n Bulgar meclisindeki ana partileri de etkilediğini söyledi. Bu arada Gül sözü, Avrupa’daki ırkçılık ve yabancı düşmanlığı konusuna getirdi. “Bu hastalıklar bir türlü tedavi edilemiyor Avrupa’da. Bir bakıyorsunuz yine hortlamış. Zenginlik de kâr etmiyor” dedi. AVRUPA BİRLİĞİ VE KIBRIS SORUNU... Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye- Avrupa Birliği ilişkileri açısından 1990’lı yılları “kayıp yıllar” diye niteledi ve “Sonunda trene atladık” dedi. Bu açıdan, Kuzey Kıbrıs referandumunun önemine işaret etti, bu konuda “yüzde 65’lik evet”in belirleyici olduğu söyledi. “AB yolundaki koca bir blok bu sayede Türkiye’nin önünden kalktı” diye konuştu. Güney Kıbrıs’ta Papadopulos’un yerine Hristofyas’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi, Kıbrıs’ın geleceği açısından bir iyimserlik noktası olarak görülebilir miydi? Gül bu konuda çok fazla konuşmak istemedi. Ama benim edindiğim o ki, gündemde çok fazla bir iyimserlik olduğu söylenemez. Ama şu söylenebilir: Türkiye kaçak güreşen, oyunbozan taraf olmaktan yana değil. Cumhurbaşkanı Gül’le sohbetimizin özeti böyle.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment