İSTANBUL (25.04.2008)- Sınırötesi kara harekatında gerilla direnişi karşısında verilen asker kaybı, TSK'nın psikolojik savaş açıklamaları ile gizlendi. Kirli savaş yalanları, oğlu Zap'ta yaşamını yitiren bir asker annesinin gizli cenaze törenini anlatması ile deşifre oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Zap'a yönelik saldırısı esnasında verilen asker kayıplarını az göstermek için yaptığı açıklamalar, asker annesinin sözleri ile yalanlandı. Asker annesi oğlunun cenazesini nasıl gizlice toprağa vermek zorunda kaldıklarını anlattı. Annesine haber verildi; ancak bir şartları vardı: “Tören yapılmayacak, gizli gömülecek; PKK’lileri sevindirmeyelim” denildi. Asker annesi G.Ç., Yeni Özgür Politika gazetesine konuştu. Acılı anne, röportajda çatışmada yaşamını yitiren oğlunun gizlice defnedildiğini söyledi. Asker annesi G.Ç, yaşadıklarını açık isim ve mekanların yazılmaması koşuluyla anlattı. röportajın tam metni şöyle; Psikolojik harp kurbanı Güney Kürdistan ve Zap’a yönelik saldırı sırasında kapısını çalan üst düzey iki askeri yetkili ve yaşadığı şehrin ‘Şehit Aileleriyle Dayanışma Derneği’ Başkanı N.Y, onbeş ay önce oğlunu askere gönderen 63 yaşındaki G.Ç’ye oğullarının ‘sınır ötesi operasyonda öldüğünü’ açıklar. Haberi alan asker annesi G.Ç, baygınlık geçirerek hastaneye kaldırılır. Uyandığında acısının yüreğine gömülmesi istenilir. Çünkü... G.Ç.’nin oğlu Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı’na bağlı birliklerde onbeş aylık asker iken son yapılan kara harekatına gönderilir. Operasyonun altıncı gününde gece yarısı bulundukları vadide saldırıya uğrayan ve sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden çatışmada yaşamını yitirir. Askerin cesedi önce Amed daha sonra ise yaşadığı şehrin askeri kışla morguna getirilir. Ve yaşamını yitiren erin annesinin kapısı çalınır... Oğlunuzun yaşamını yitirdiği gün mü haber size ulaştırıldı? Hayır, öldürüldükten beş gün sonra haberini verdiler. Yani oğlunuzun naaşı bulunduğunuz şehre ulaşmıştı? Evet. Önce Diyarbakır’a getiriliyor. Bir iki gün orada bekletildikten sonra yaşadığım şehrin asker kışlasına getiriliyor. Zannedersem iki, üç gün de burada bekletiliyor. Bana öyle anlattılar. Oğlunuzun öldüğü haberi size nasıl ulaştı? Geceydi. Alt kattaki komşumla televizyon haberlerine bakıyorduk. Hep merak ediyordum. Bugün yarın haber gelir diyordum. Gerçi son telefon konuşmamızda oğlum ‘bizim birlik operasyona katılmayacak’ diyordu ama yine de merak ediyordum. Geç oldu eve gideyim dedim. Yukarı çıktığımda iki üniformalı ve bir sivilin kapı zilini çaldıklarını gördüm. Dizlerim çözüldü ve merdiven basamaklarını çıkamayıp olduğum yere oturdum. Beni farkettiler. Hiç konuşmadan kollarıma girip içeri aldılar. ‘Vatan sağolsun, oğlunuz şehitlik mertebesine ulaştı’ dediler. Evde bağrışmalar oldu. Sonra ben bayılmışım. Gözlerimi hastanede açtım. Bir odada tek kalıyordum. Yanımda iki yakınım ve o üç kişi vardı. Bana sakinleştirici iğne yaptıkları için konuşmakta zorlanıyordum. Sadece ‘nerdedir’ diye sordum. ‘Burda morgta’ dediler. Sonra beni bir sedye ile aşağı indirdiler. Sarılıp ağladım, ağladım, ağladım... O gün mü naaşı toprağa verdiniz? Gece. Saat 22:30 sıralarında toprağa verdik. Neden gece? Cenaze töreni olmadı mı? Hayır, olmadı. Bize ‘PKKlileri sevindirmeyelim’ dediler. Özellikle Şehit Aileleriyle Dayanışma Derneği’nden gelen kişi ‘devletin bekaası için gece gömmeliyiz. Oğlunuz da aynısını isterdi’ dedi. Rütbeli kişiler ise törenin olması durumunda olaylar çıkabileceğini belirterek ‘Türk askerine güvenin’ dedi.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment