Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolü sorunlu

BUYUTMEK ICIN TIKLA  Steven A.Cook*/ Türkler, Kürtler ve Iraklıların sık sık çatışan politikaları, Kuzey Irak'ın aslında na kadar kırılgan olduğunun göstergesi. Osmanlı'dan beri Türkler bölgede bu kadar etkin ve potansiyel olarak sorunlu bir rol oynamamıştı. Son beş yıldır Irak'ta bütün dikkatler Mezopotamya'daki Kaide'nin akıbetinin ne olacağına, Sünni-Şii çatışmasına, İran'ın rolüne, Anbar eyaletinin güvenliğine, 'asker takviyesi'ne ve son olarak da Basra'daki durumun kötüleşmesine odaklandı; Kuzey Irak'ın durumunaysa sadece arada bir bakıldı. Yaygın kabul, Kürtlerin çoğunluğu oluşturduğu kuzeyin 'Özgürlük Harekâtı'nın başından bu yana ülkenin tek istikrarlı parçası ve bir başarı hikâyesi olduğu yönündeydi. İşgal kuzeyi, ülkenin diğer bölgelerinden farklı olarak fazla sarsmadı ve Bölgesel Kürt Yönetimi'ne dönüşen yapı idari kurumları inşa etmeye başlamak açısından 12 yıllık bir avantaja sahipti. Saddam'dan hemen sonraki dönemde BKY hizmetleri yerine getirmeye ve bölgede güvenliği sağlamaya muktedirdi. Oysa Kuzey Irak, ülkeyi yeni bir iç savaşa sürükleme potansiyeli olan kritik bir bölge. Ayrıca şiddete batması halinde Irak'ın bazı komşularını da çatışmanın içine katabilecek tek bölge niteliğinde. Kürt bölgesiyle alakalı sorunlar (Kerkük'ün statüsü ve Kürt milliyetçiliğinin buna bağlı meselelerinden, PKK'nın Türkiye, PJAK'ın İran'la çatışmasına, oradan uzun süredir bekleyen petrol yasasına kadar) Türkiye, Irak, bu iki ülkedeki Kürtler ve ABD için korkutucu riskler barındırıyor. Diyaloğu reddetmek Türkiye'ye zarar Türkler, Kürtler ve Iraklıların sık sık çatışan politikaları Kuzey Irak'ın kırılganlığını ve nasıl çökebileceğini yansıtıyor. Sözgelimi, Türkiye'nin şikâyetlerine rağmen, Iraklı Kürt liderliğinin PKK'ya maddi destek sağladığına dair gerçek kanıt yok. Liderliğin politikası özünde, Irak Kürt nüfusunun daha kapsamlı hedeflerini (bağımsızlık veya buna yakın bir şey) etkilemeyeceği umuduyla PKK'yı görmezden gelmekti. Türkiye'nin PKK'ya diz çöktürülmesi yönündeki ısrarlı taleplerine karşılık vermenin ne anlama geleceği açıktı ve Kürt Bölgesel Yönetimi'nin harekete geçmemesi en nihayetinde Türkiye'nin geçen aylardaki askeri harekâtlarına yol açtı. İşte bu harekâtların devamı, kuzeyin istikrarını bozma potansiyeli taşıyor. Benzer biçimde, Ankara'nın Kuzey Irak'a yönelik politikaları da bir idrak karmaşasını yansıtıyor. Türkler Bağdat'ın kuzeydeki gelişmeler üzerinde konrolü olduğuna inanmıyor olsa da, Bölgesel Kürt Yönetimi'yle temas kurmayı reddetmek konusunda tutarlı davrandı. 2006'da Irak-Türkiye-ABD arasında başlatılan ve bu üç ülkedeki PKK karşıtı faaliyetlerin koordinasyonunu amaçlayan mekanizmanın başarısızlığa uğramasının başlıca sebebi buydu. Türkiye Iraklı Kürt liderlerle birlikte çalışıyor, ancak diyaloğa girmeyi reddetmesi sınır ötesi operasyonlarla da birleşince Iraklı Kürtlerin PKK'ya desteğini ateşliyor ve Kürt milliyetçiliğine daha da ivme kazandırıyor; ki Türkiye'nin çıkarlarına zarar veren gelişmeler bunlar. Gerek ABD'nin Irak'ı işgal ederek yol açtığı değişikliklerin, gerekse Türkler, Kürtler ve Bağdat arasındaki karmaşık ilişkilerin bölgesel etkileri ortada. Osmanlı İmparatorluğu'ndan beri Türkler Ortadoğu'da bu kadar etkin ve potansiyel olarak sorunlu bir rol oynamamıştı. ABD'nin tavır değişikliğine gidip Türkiye'ye PKK'yı Irak içlerinde takip etmesi için yeşil ışık yaktığı göz önüne alınırsa, Türkiye'nin sınır ötesi müdahalelerinin kontrol altında tutulabilir olduğu söylenebilir, fakat büyük tehlikelere yol açabilecek kadar ciddi olduğu da açık. Arap dünyasında Kürtlerin çektiği acılara dair belli bir sempati söz konusu, fakat sadece Irak'ın birliğini zedelemediği sürece. Alternatif olarak, Türkiye'nin operasyonları İran'ın da PJAK'a karşı benzer operasyonlarına yol açar ve Irak'ın Arap nüfusu çatışmaya dahil olursa, Türkiye Ortadoğu'da (ki iktidardaki liderleri bu bölgeyi stratejik ve ticari açıdan çok önemli sayıyor) yeni elde ettiği bu statüyü ve prestiji yitirecektir. Kendi payına ABD, Türkiye'nin kuzeyde, İran'ın Irak'a daha fazla karışmasını tetikleyecek eylemlere girişmesine müsamaha göstermeyecektir. Kürtler emsal teşkil edebilir Kürtlerin, birleşik bir Irak'ın parçası veya bağımsız devlet sıfatıyla olsun, bölge siyasetinde yeni bir aktör haline geldiği de inkâr edilemez. Bu yeni statünün, Türkiye, Suriye ve İran'daki Kürt yoğunluklu bölgelerin ötesine giden etkileri olabilir. Çoğunluğunu Arapların oluşturduğu bir ülkede devlet başkanlığı, dışişleri bakanlığı, başbakan yardımcılığı ve başka birçok önemli mevkinin Kürtlerin elinde olması, Arap dünyasıyla ilgili mitleri yerle bir ediyor. Iraklı Kürtlerin ister bağımsızlık yoluyla, isterse birleşik bir Irak içinde elde ettiği büyük siyasi güçle oluşturacağı örnek, bölgedeki diğer büyük azınlık gruplarını konumlarını değiştirme arayışı konusunda cesaretlendirecek. Bu tür değişiklikler muhtemelen sükunetle karşılanmayacaktır. *Avrupa merkezli internet sitesi, ABD Dış İlişkiler Konseyi üyesi, 17 Nisan 2008/Radikal

0 Yorum: