Halkların iradesine ipotek koyma üzerine inşa edilen dış politikayla özgürlük ufuklarına açılım sağlanamaz, barış iklimi yaratılamaz.
Afrika'dan esen 'Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde de topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde, topraklarımız vardı' özdeyişi unutulmamalı.
21. yüzyılda da Washington ve Londra, Asya'dan Ortadoğu'ya boyunduruk altına aldığı partiler ve krallar vasıtasıyla halkların gözlerini kapattırıyor. Bunu bugün Irak İslam Partisi, Dava, AKP, KDP, YNK, Gürcistan Milliyetçi Hareket Partisi ve emirlikleri kullanarak yapıyor.
Washington ve Londra'nın bahşettiği koltuklarda gözleri kapalı, yürekleri kelepçeli oturan başbakanlar, cumhurbaşkanları gözlerini açtıklarında ellerinden nelerin gittiğini gördüklerinde kahrolmamak için emperyalizmin salvolarından sıyrılmayı hedeflemeliydi. Ancak ne oluyor, Ortadoğu'da neo-sömürge politikararının gözcüleri ve sözcüleri haline getirilen yönetimler gelecek nesiller için özgürlük ortamı yaratma yerine yerine kaos girdabı besliyor. Halkların eşitliğine saygı duyulacağına, barış koşullarını dinamitleyen mekanizmalar devre dışı bırakılacağına Filistinliler, Kürtler, Çeçenler, Ermeniler, Asuri-Süryaniler, Lazar, Romanlar, Tamiller, Basklılar, Katalonyalılar, Tibetliler, Beluciler vb. yok edilmeye çalışılıyor. Son savaş satrançlarından biri Kerkük üzerinden oynanıyor. Federal Irak Anayasası öngördüğü halde referendum süreci komşu ülkelerin ırkçı hırslarıyla baltalanarak kriz körükleniyor.
Referanduma 2007 ertelemesinden sonra Haziran 2007 takvimi benimsenmişti. Ancak bir anda ipler BM eline bırakıldı. 5 Haziran'da BM Temsilcisi De Mistura, Kerkük sorununa ilişkin 3 bölümlük raporun referandum öngörmeyen ilk faslını Talabani'ye sundu.
BM'li uzun vadeli plan
5 Mayıs tarihli 'Kerkük'te BM yüzlü dominyon dönemi mi?' başlıklı makalemizde 'BM'ye bel bağlanması ateş üstünde yürümektir' demiştik. Ancak KDP ve YNK, BM'nin müdahalesine onay verdi, destekledi. Rapor açıklıktan sonra ise Hewler Parlamentosu, Bölge Başkanlığı toplanarak 'negatif' buldukları raporu kabul etmeyeceklerini deklare etti. Rapordan KDP'nin de YNK'nin de Mistura gibi 'negatif' çıktığı tescillendi.
Mistura Raporu'nun ilk faslından hemen önce ABD Başkan Yardımcısı Cheney, ABD Dışişleri Bakanı Rice ve İngiltere Dışişleri Bakanı Miliband, Bağdat ve Hewler'de olması; Miliband'ın açıktan Kerkük sorunu için BM'nin rolünün önemli olduğunu Hewler'deyken telkin etmesi basıncın şiddetini gösteriyor. Başbakan Erdoğan'ın Başanışmanı Ahmet Davutoğlu ve Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik, rapor öncesi yoğun görüşmeler yürütürken, Neçirvan Barzani'nin referandum şartından vazgeçebileceklerini açıklaması aslında raporu bildiğinin itirafı oldu.
Rapordan sonra FK Başkanı Mesut Barzani, birçok ismin yanısıra, 11 Haziran'da da, ABD'nin Federal Irak Büyükelçiliği'nden 140. maddenin uygulanmasından sorumlu Tomas Crageske başkanlığındaki heyeti ağırlayarak Mistura raporunu ele aldı. Barzani, 'Bu halk raporun içeriğinin bu şekilde olacağı kesinlikle beklememiştir. Bölgede ya 2005 seçim sonuçlarına gidilecek ya da referandum yapılacak' deme noktasına geldi. 12 Haziran'da Mistura'nın yanıtı geldi ve 140. maddenin artık 'ölü' olduğunu söyledi. Diplomasi trafiğinin yoğunluğu içinde 12 Haziran'da Irak Meclis Başkan Yardımcısı Arif Tayfur ise, Özçelik'e Irak'ın içişlerine müdahale ettiği eleştirisini yöneltmek durumunda kalırken, 14 Haziran'da Irak Başbakan Yardımcısı Behram Salih beklenmedik programla Cumhurbaşkanı Gül tarafından ağırlandı.
Umut ve barış yolu
Süreç KDP ve YNK'nin nasıl dirayetten yoksun duruma düştüklerini afişe etti. Federal Irak Anayasası'nı Sünni, Şii, Kürtler çetin pazarlıklardan sonra onayladıkları halde referandum öngören 140. maddeyi uygulayamayan, bunun için nüfus sayımını, Baas diktatörlüğünün yerlerinden ettiği, Kürt, Türkmen ve Asurileri tespit edemeyen bir yönetim yıl sonuna doğru yapılacak yerel seçimleri nasıl organize edecek?
Gelişmeler Ortadoğu ve Orta Asya'daki kaynamanın itici gücü enerjideki mihenk taşını elinden kaçırmak istemeyen Washington'un ve ittifak halinde olduğu Irak'a komşu ülkelerin, 2009 yılındaki yeni başkanlık dönemi öncesi bazı taşları yerine oturtma gayreti ve kaos ortamından azami ölçüde faydalanma hırsının parçası olarak cereyan ediyor. ABD'de Neo-con isimlerin başında gelen Daniel Pies'in, Bush'un yeni başkana koltuğu devretmeden İran'ı vuracağını söylemesinin üzerinde soru işareti bırakılarak da olsa durulmalı. Bir yandan İran'la yaşanan kriz, bir yandan Afganistan'daki çatışma bölgelerine NATO üyelerinin yeni sevkle Pakistan'daki tehlikeli gidişat sorunu; bir yandan Lübnan'daki Hizbullah, diğer yandan İsrail'deki hükümet krizi ve Filistin'deki Hamas; yine Gürcistan'da sarsılan müttefiki Saakaşvili bu dönem Washington'un en zor pazarlık parametleri... Bu sorunlara karşı elde tutulmak istenen, İncirlik gibi üsler vasıtasıyla koçbaşı olarak kullanılmak istenen ülkelerden biri Türkiye. Ankara, Riyad, Bağdat, Hewler, Tiflis, Ramallah, Beyrut gibi merkezler silah gücüne dayalı Washington'un şemsiyesini tutmaktan vazgeçmeli. Ancak herkesi petrol çıkarları yerine enternasyonal değerleriyle, kimlikleriyle benimseyen eşitlik retorikli özgürlük ufku; savaşları ve çatışmaları önleyip umut ve barışı geleceğe taşır.
M. Ali Çelebi- www.gundemonline.com
0 Yorum:
Post a Comment