BERLİN, 24/08(BYE)--- Tirajı günde 150 bin olan sosyal demokrat eğilimli Frankfurter Rundschau gazetesinin 24 Ağustos 2007 tarihli sayısında, Birgit Cerha imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan analizin çevirisi şöyledir: İki nehrin geçtiği ülkede direniş ve terör giderek daha kanlı bir hal alarak azdığından beri, 1992 yılından itibaren özerk olan Kürdistan bölgesi, yangının ortasındaki bir huzur adası gibi görülüyor. Amerikan askerlerin dinlenmek için tercih ettikleri bölge, zengin Iraklılara ise güvence altında lüks bir yaşam sürdürme olanağı sağlıyor. Onlarca yıldır Bağdat'taki diktatörlerin, savaşların ve uluslararası ambargoların çektirdiği acılarla kıvranan ülkede para, hiç olmadığı kadar akıyor. Erbil'deki, beş bin mağazayı barındırması öngörülen 33 katlı gökdelen, benzeri görülmedik bir ekonomik büyümeyi sembolize ediyor. Beş üniversite eğitim fırsatı sunuyor. İki büyük havaalanı Kürtlere tarihlerinde ilk kez, düşman komşularının lütfuna muhtaç kalmadan doğrudan dünyaya açılma olanağı sağlıyor. Bugün Kürdistan'da 1900'ü yabancı olmak üzere 5800 şirket kayıtlı. Kasım 2006 ile Haziran 2007 arasında yeni ve oldukça liberal bir yatırım yasası temelinde 3,7 milyar avroluk yatırım onaylanmış bulunuyor. Ülkenin diğer kesimlerinin tersine Kürdistan, geniş ölçüde hoşgörülü bir topluma, işleyen bir parlamentoya ve Bağdat'takinden çok daha etkin bir hükümete sahip olup herşeyden önce bölgede üst düzeyde güvenliği sağlayan disiplinli, motive edilmiş ve savaş tecrübesine sahip, Kürdistan'ın eski gerilla birliklerini oluşturan Kürt Peşmergelerin varlığı kendini belli ediyor. Ancak, bu cennetin kapısında kurtlar pusuda bekliyor. Dışarıdan ve içeriden gelen tehlikeler huzur ve istikrarı tehdit ediyor. Tarihte de sürekli olduğu gibi komşuları, Kürtlerin özerkliğine ve barışına göz dikmiş durumdalar. Türkler ve İranlılar sınıra binlerce askeri yığıp, sürekli Kürt köylerini bombalıyorlar. Zor durumdaki Irak Başbakanı Maliki daha geçenlerde, tartışmalı olmakla birlikte anayasada öngörülen petrol kenti Kerkük ve özerk bölgeye dahil olmayan diğer Kürt bölgeleriyle ilgili referandumun yapılmasını sağlayacağına söz vermek karşılığında Kürtlerin desteğini satın aldı. Bu ihtilaf, yeni şiddetin kaynağıdır. Kürdistan'a büyük miktarda para akmasına rağmen (sadece bu yıl ulusal petrol kasasından beş milyar avro) halk arasında memnuniyetsizlik artıyor. Çok sayıda lüks ve göstermelik projeler gerçekleştirilirken, sıradan vatandaşın su ve elektrik tedariki garanti altına alınmış değil. Fiyatlar son üç yılda kısmen beş katına çıkmış durumda. Kürt ekonomistleri, liderlerinin stratejik planları olmayışından yakınıyorlar. Sanayi ve tarım teşvik edilmiyor. Gıda maddeleri satan dükkanlar bile neredeyse sadece ithal mal satıyor. Ekonomik bağımsızlık için gereken zemin eksik. Genç Kürtler iş bulamıyorlar ve imkanı olan ülkeden göç ediyor. Düşman komşular ve Irak'ın geri kalan radikal kesiminde yeşerme imkanı bulan bu rahatsızlık potansiyeli, Kürtlerin tarihleri boyunca ellerine geçirdikleri en büyük fırsatı kaybetmelerine neden olabilir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment