İran'dan Türkiye'ye 'Kürt sorunu' ile ilgili öğütler Semih İdiz-Milliyet/PKK'ya düzenlenen operasyonlar karşısında genelde sessiz kalan uluslararası camianın, bu operasyonların başarıya ulaşmasıyla birlikte Türkiye'deki "Kürt sorunu"nun siyasi ve sosyal boyutlarını daha fazla ön plana çıkaracağını gösteren işaretler artıyor. Gelişmeler bununla ilgili baskı, telkin ve öğütlerin de sadece Batı'dan gelmeyeceğini gösteriyor. DHA'dan İhsan Dörtkardeş'in önceki gün aktardığı, Tahran Radyosu'nun konuyla ilgili yorumu bu yüzden çok ilginçti. Resmi Tahran Radyosu, Türkiye'nin teröre karşı elde ettiği askeri üstünlüğü hukuki, ekonomik ve sosyal reformlarla sürdürmesi halinde, "PKK terörü diye bir sorunun kalmayacağı" yorumunda bulunmuş. Yapılması gerekenlere, "PKK'lıların eve dönmelerinin sağlanmasını" da ilave etmiş. Bu görüşün ABD ve AB'nin yaklaşımlarıyla örtüşmesi tabii ki gözden kaçmıyor. Bu öğütlerin, "PKK'nın uzantısı" olarak görülen PEJAK ile savaşan bir ülkeden gelmesi ise işin başka bir yanı. Kuzey Irak'taki PEJAK'ı sık sık bombalayan Tahran'ın, Türkiye'nin sınır ötesi operasyonuna sıcak bakmadığını çeşitli vesilelerle belli etmiş olması ise işin diğer bir ilginç yanıdır. İran'da köklü 'Kürt fobisi' yok Peki, bu bir "çelişkiye" mi, yoksa gelenekleri iki bin yıl geriye giden bir ülkenin "gerçekçi" ve "stratejik" düşünüyor olmasına mı işaret ediyor? Bize göre ikincisi geçerli. Her şeyden önce, Türkiye'dekinden nitelik ve nicelik bakımından farklı olan İran'ın "Kürt sorunu," Tahran'ın Iraklı Kürtleri "sorunun bir parçası" olarak algılamasına yol açmamıştır. Daha açık söylemek gerekirse, İran'da köklü bir "Kürt fobisi" yoktur. Bu nedenle de, PEJAK'ın Kuzey Irak'tan İran güvenlik güçlerine karşı düzenlediği saldırılar, Tahran'ın Mesud Barzani ve Celal Talabani ile işbirliği yapmasını engellememiştir. Bu arada, İran'ın PEJAK'a karşı düzenlediği operasyonlar da, Iraklı Kürtler tarafından, kendilerini yok etmeye dönük "örtülü bir savaş" olarak algılanmamıştır. Iraklı Kürtler, İran'ın kontrolleri dışındaki Kandil'e dönük operasyonlarına da daha çok, "Türkiye'ye emsal yaratıyor" diye karşı çıktıklarını belli etmişlerdir. Tahran'ın verdiği öğütler Özetle, İran'ın genel tutumu, "Kürt devleti" konusunda bizde olan türden vehimleri olmadığını ve böyle bir devletle işbirliği yapabileceğini ortaya koyar niteliktedir. Bunu da stratejik çıkarları için yaptığı ortadadır. Londra'daki ünlü düşünce kuruluşu Chatham House, birkaç gün önce yayımladığı bir raporda, Kuzey Iraklı Kürtlerin çıkarlarının artık ABD ve AB'nin bölgesel çıkarlarıyla örtüştüğünü yazdı. Buna bölgesel etkinlik peşinde olan Rusya'yı ve petrol peşinde olan Kore, Çin ve Japonya gibi ülkeleri de dahil edebiliriz. Söz konusu raporda, bölge ülkelerinin de artık bu gerçekle yaşamak zorunda olduklarını gösteren ifadeler yer alıyor. İran da işte bu temel gerçeği, "inkâr" ve "dışlama" yoluyla değil, "yöneterek" kendi çıkarlarıyla uyumlu hale getirmeye çalışıyor. Türkiye'ye verdiği öğütlerin temelinde de bu yatıyor. Özetle, Tahran da Ankara'ya, aynen Batılı ülkeler gibi, "Terörle mücadele hakkın var ama bölgesel istikrar için Kürt sorununu barışçıl yollardan halletmen şart" diyor.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment