PKK BAHANE, KÜRDİSTAN FEDERE DEVLETİ HEDEFTİR Türkiye, PKK bahanesiyle Kürdistan Federal Devletinin sınırlarını ihlal etme hazırlığına başladı. Bu hazırlık çoktan vardı aslında. Bir fırsat aranıyordu. Ve bu fırsat beş-on türk askerinin ölmesi ile bulundu, yahut yaratıldı. Gabar’da öldürülen askerlerin bir türk provokasyonu olduğunda, 13 askerin komutanları tarafından yem olarak sunulduğunda inanıyorum. Diyarbakır’da el bombası ile öldürülen polisin de türk yönetimindeki savaş çığırtkanlarının işi olduğundan eminim. Olayların akabinde yaygaralar, hüzün numaraları, “vatan bölünmez” iniltileri başlatılmıştır. “Halkın tepkisi” türk parlamentosunu sınır ötesi operasyon izni çıkartmaya yönlendirecektir. Askerlerin ve polisin kurban verilmesinde amac buydu zaten. 15 askerin ölmesiyle “vatanın bölünmeyeceği” ilk okul çocuklarına bile bellidir. Türkiye’nin yüzbinlerce askeri vardır. PKK onları öldürüp bitiremez. Binde birini bile imha edemez. TC’nin Güney’e operasyon bağlamında PKK’yi, veya “terörü” bitirmeye yönelik iddiaları mantıksız ve inandırıcılıktan uzaktır. “Teröristler eylem yapıp Kuzey Irak’a kaçıyorlarmış”. Evvala, bölgeyi iyi bilenler, bugün Gabar’da bir eylem yapıp da yarın Güney’e kaçmanın imkansız olduğunu bilirler. Diğelim, mesafe yakınlığından dolayı gerillanın Gabar’dan Güney Kürdistan’a geçme imkanı vardır. Amed ve Dersim dağlarında da mı, gerilla eylem yapıp Güney’e kaçıyor? Dersim’den Güneye ayakla en az 2 aylık yoldur. Tek kelime ile Türk iddialarının tamamı palavradir. Sınır ötesi operasyonla hedeflenen Kürdistan Federe Devletidir! Sözde böylesi oprersyonlarla çiçeği burnunda Kürt devletini hırpalayarak Kürt ulusunun tamamına göz dağı verecekler. Bu iş olmaz, Siz devlet kuramazsınız, biz buna müsaede etmeyiz, deyecekler. ABD’sine, İsrail’ine ve gayrilerine de biz istemez isek bu iş olmaz mesaji iletecektir. Türklerin niyeti ve planlarının içeriği açıktır. Bu durumda PKK’den daha fazla, Kürdistan bölge hükümetinin üzerine tarihi görevler düşmektedir. Türk askerleri kirli ayaklarını Kürdistan devletinin arazilerine basarsa, söz konusu devlet oluştuğu günden buyana ilk kez askeri işgale ve tecavüze maruz kalmış olacaktır. Ve buna onurlu bir direniş gösterilmez ise Kürdistan devletinn geleceği tehlike altına girecektir. Kürdistan yönetiminin olgunluğuna ve orada stratejik, taktik planlamalar yapan kardeşlerimizin yeteneklerine inancım vardır. Sanırsam, olası operasyona karşı direniş ve Kürdistan’ı korumak amacıyla geliştirilmesi gereken taktik konusunda bir not düşmem, Güneyli kardeşlerimi küçümsediğim anlamına gelmeyecektir: Gerçekleşirse sınır ötesi operasyon; karadan değil, daha çok havadan indirmeler, nokta baskınları biçiminde yapılacaktır. Kuşkusuz, Kürdistan Federe Hükümeti Silahlı Kuvvetlerinin Kürdistan’a tecevüzde bulunan Türk uçak ve helikopterinden bir kaçını düşürmek imkanı vardır. Ve bu savunma eyleminin Kürdistan Silahlı Kuvvetleri tarafınından üstlenilmesi gerekmez. Eylemi “operasyonun hedefi olan PKK” üstlenir. Sonuç şöyle olur: Türk ordusu moral bozukluğu ile burnu avulmuş biçimde kışlalarına çekilir. Şimdiye kadar Güney Kürdistan’a yapılan 24’den fazla tecavüz oprasyonunun tecrübesi, Türk ordusunun aldığı ilk darbeden kol kanadı kırılmış biçimde süst düştüğünü açık biçimde göstermektedir. Lütfen hiçbir kardeşim, “böylesi bir senaryo Kürdistan devleti için tehlikleri olur, Türk uçakları Hewler’i, Süleymaniye’yi bomalarlar” diye kaygılanmasın. Türkler bunu yapma cesareti bulamazlar kendilerinde. Evleri camdan çünkü. Yapslar dahi bu; bizim açımızdan acılı, ama tarihsel sonuçları olan gelişmeleri ortaya çıkarır. Hewler’de, Süleymaniye’deki şehitlerimiz, kendi kanlarıyla Ulusal Birliğe giden yoldaki engelleri bir çığ gibi söküp atarlar. PKK yönetimindeki kimi arkadaşların PDK ve YNK’lileri halen “ilkel milliyetçi”, “küçük burjuva” sözcükleri ile şereflendirmesi, Güneyli kimi siyasilerin PKK’ye halen hasım gözüyle bakması, sıradan, basit ve bireysel duyguların, beş para etmeyen “ideolojik” duruşların ürünüdür. Duygularımızı da, duruşlarımızı da geleceğe saklayalım. Hele birbirimizi hırpalamaya zamanımız çok olacaktır. Şimdi gelecek karşısınıdaki sorumluluğumuzu ispatlamak zamanıdır. Kürtler Türk devletinden gelecek hayin saldırıyı stratejik Kürdistan anlayışıyla defettiğinde Kürdistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk devletin Türkiye olacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Türk devlet erkanının adetidir; eğemediği eli öperler. Zaten başka çareleri de kalmaz. Geçenlerde “Keşke Türkiye, biran önce sınır ötesi operasyonlarını başlatsa.. Bir fırtına daha kopsa… Bu son fırtına, girdaplarla boğuşan Özgür Kürdistan gemisini karaya oturacaktır! “diye yazmıştım. TC sınır ötesi operasyon planlarını somutlaştırıyor artık. Arzumuz çin oluyor. Ileride tek adımlık bir yol kalıyor; Kürt ulusu olarak onurlu direniş! Bu kadar basit. Bağımsız Kürdistan bu direnişin arkasındadır! Hejarê Şamil
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment