M.Salih Erol Tarih: 17 Ağustos 2008 Pazar Kurdistan-Post
Fıkra bu...
Köylünün biri, şehirden cam bardak almış. Satıcı, kırılmasın diye bardakları eski gazete parçalarına sarmış... Fıkra bu ya, bardakların sarılı olduğu gazete de Orhan Gencebay’ın fotoğrafı varmış.. Evin genç kızı, izlediği dizilerden etkilenmiş olsa gerek, Orhan Gencebay’ın fotoğrafını güzelce kesip oturma odasının duvarına asıvermiş... Derken, akşam eve dönen baba, fotoğrafı görünce kızına, kızım kim bu adam, diye sormuş. Kızı; baba, nasıl tanımazsın, Orhan Gencebay, demiş. Önemli bir hata yaptığını sanan adam, kızına soruvermiş; Bizim neyimiz olur ki?
Ve ...
Yaralı bir parmak görünce sidiğini derman sanıp koşuşturan adama benzeyen ve olur olmaz her konuya dalan bizimkiler, Ergenekon’u tartışmaktalar. Üstelik birbirlerini Ergenekonculukla suçlayarak, hem de ne ithamlarla...
Ergenekon kelimesini yeni duymuş ve doğru dürüst telâffuz edemeyen halkımız adına soralım; Ergenekon bizim neyimiz olur ki?
Kürt topraklarında, Ergenekon veya onunla aynı çöplükte yeşermiş, hayat düşmanı, sermayesi “vatan, millet, Sakarya” olan, sıkışmaları durumunda bunu da ucuza satacak kadar ödlek ve vicdanı nasırlı adamların oluşturduğu binlerce cinnet var.
“Baba” kelimesinin hissiyatını bilmeyen, elma armut, der gibi bu kelimeyi öylesine kullanan binlerce Kürt yetimi var...
Kaybettiği sabisinin arkasından ağlaya ağlaya çoğunun göz pınarları kurumuş Kürt kadınının göz yaşları bir yerde toplanabilseydi kocaman bir barajı dolduracak kadar olurdu. Her hali içe dokunan bu kadının ahı var...
Bir çok Kürt aydını, hayatının fidan dönemlerini zulümle şefkatlandırılmış mahpus damlarının izbe köşelerinde, insanlığa dair her şeylerini kaybetmiş mahlukatların işkencelerine teslim ettiler. Her ayrıntısı insanı çılgına çeviren bu aydınların kin tadında hikâyeleri var...
Dememiz o ki...
Kürtlerin birbirini Ergenekonculukla suçlaması dayanılası bir ıstırap değildir. Bir insan, kendinden olan birini ancak ve ancak böyle insafsızca boğazlayabilir. Birileri bunun Kürtlüğe hizmet ettiğini düşünüyorsa bilsin ki bu kendi kalesine gol atmaktan öteye birşey değildir. Kullanılmak sadece birilerinin talimatıyla birşeyler yapmak değildir. Acımasız hayat bezirganlarının ağına gafilce düşmek de kullanılmaktadır.
Etmeyin eylemeyin;
Bülent Arınç’ın deyimiyle, bırakın sistem bağırsaklarını temizlesin.
Bırakın, pusu yüzlü puşt adamların pislikleri mezat gibi pazarlarda üç kuruşa sergilensin.
Bırakın, el alem, rezillikleri arşa çıkmış bu adamların Kürt coğrafyasını nasıl cehenneme çevirdiklerini kendi dillerinden öğrensin.
Tamam...
Farkına varmadan bu insafsız tuzağa düşüp hata yapanlar olmuştur.
Tamam...
Zehirli bir örümcek gibi ağını mazlum Kürt topraklarının her yerine ören cinayet şebekesine farkına varmadan hizmet edenler olmuştur...
Ne yani...
Kara kaderimiz bu diye birbirimizin etini mi yiyelim?
Kürt olup da bir belaya tutulmamış biri var mı ki, Ergenekon belasıyla ilişkilendirilen insanımızı yerin dibine batıralım?
Ben şahsen hiç bir Kürdün Ergenekoncu olduğuna inanmıyorum. İnanmak istemediğimden ya da bunu bir Kürde yakıştırmadığımdan değil, bu tarz örgütlenmelerin organize biçimleri ve mantalitesi buna engel olduğu için bunu söylüyorum. Çünkü, bu örgütlenmeler saf kan ilkesiyle hareket eden beyni bozuk faşist yapılardır. Hem de, ırkçılıklarını ibadet edercesine canlı tutarlar. Ve ancak hasta ruhlu, insanlığından eser kalmamış bir Kürt bu örgütlenmelerin içinde kalabilir. “Kalabilir” demek yerine kullanılır desek daha yeri.
Yeri gelmişken;
Yaşar Kaya’nın, Kürtler Ergenekon işinde taraf olmalıdır, demesini önemsiyorum. Gidip mahkemeye, bu caniler, şu kadar ocağımızı söndürdü, bu kadar çocuğumuzu yetim bıraktı bizim hakkımızı da sorun bu adamlardan, demeli. Kürtler Ergenekon’u tartışacaksa eğer bu yönüyle tartışmalı, vuruşarak değil.
Yani...
Toplumun önündeki aydınlarımızın bu baş belası hadiseyi tartışırken daha dikkatli olmalarını dileriz. Hani cilalı bir laf var ya; Biz tarihi çocuklarımızdan ödünç aldık. Yarın çocuklarımızın yüzünü kızartacak şeyler yapmamalıyız diyorum.
M.Salih Erol
salihmehmet_1@hotmail.com
0 Yorum:
Post a Comment