Annem

imageHasan Bildirici - Geçen günlerde google arama motorunda ismim üzerine kayıtlı olan yazılara göz atarken, bir değil bir çok yerde ölü annemin ve ailemin tartışıldığını gördüm. Üzüldüm. Ama olsun, bu tür yazılar bana dağların Kürt asiliğini ve boyun eğmezliğini verip 28 yaşında bu dünyadan göçüp giden annemi anmanın bir vesilesi olsun....

Ben bir Kürdistan yetimiyim. Yetimlik bende ağır bir duygudur. Çünkü beni doğuran kadın, basit bir rahatsızlıktan dolayı ben üç yaşındayken bu dünyadan göçüp gitmiş.

Siyah-beyaz bir resmini dahi bulamadığım annemden bana, Süphan eteklerinin Van Gölü ile buluştuğu yamaçlarda mezar yeri olarak işaretlenmiş bir toprak yığını kalmıştı. Kışları soğuk olurdu, birkaç metreye ulaşan kar altındaki mezara çocuk ellerimle ulaşmazdım.

Fakat yaz oldu mu, toprak ısındı mı, akşamları, annemin mezarının gündüzden kalan ılıklığına sığınırdım. Anne kokusu bende, toprak kokusu olarak kaldı. Bu Kürt kadınına olan özlemim bende Kürdistan sevdasına dönüştü.

Bazılarının PKK ile olan kan davalarını benim ölü annem üzeri sürdürmeleri ne çirkin!

Kan davasının bile bir mertliği vardır.

Bunu bir değil, bir çok kez yaptılar. Sorumluluğum altında olan Kurdistan-Post sitesinde kendileriyle ilgili en ufak bir eleştiri ve tartışmayı kabul etmeyenler, kıyameti koparanlar, benim ölü anneme sırf aşağılamak için “Tirk” denen metin ve yorumları yıllarca sitelerinde tuttular...

Milliyetçilik veya ulusalcılık kaliteli bir kültürle yapıldığı zaman bir ulusa fayda sağlıyor.

Kalitesiz ve düşük bir kültürle yapıldığı zaman, vatan dolandırmışlığın, çeteciliğin, kin ve düşmanlığın sığındığı liman vazifesi görüyor.

Türkiye’yi 85 yıldır dolandıranların, en büyük hazine yağmacılarının, çek-senet mafyasının, cinayet örgütlerinin Türk milliyetçisi örgütlerden çıkması bundandır.

Kaldı ki benim annem Kürt değil, Türk asıllı da olabilirdi.

Dedim ya, yetimlik bende ağır bir duygudur. Annem, Süphan yaylalarını tutan Kürt bir aşiretin kızı idi. Konserve kutusu gibi sıkıştırılmış şehirlerin yoksulluğu içinde doğmadı. Talih ona Süphan yaylarının doruklarında doğup büyümeyi bağışladı. O zamanın Kürt kızları Kürdistan doruklarında rüzgar hızında atlara binerlerdi. Bana annemi böyle anlattılar ve ben annemin soyunu rüzgarlara olan özgür at koşuşlarıyla sevdim...

Baba tarafımı da anne tarafım kadar benimsemiş biriyim. Ahlat’ın beşte birine denk düşen baba tarafımda Kürt soyu ile Türk soyu iç içedir.

Ama baba tarafım beni, çocukluktan beri “Kürt damarlı” olarak damgaladı. İnadım, ısrarım ve ölçüsüz cesaretim yüzünden bu ismi bana verdiler. Bunu gizliden benimsedim. Ailemin, “Kürt damarlı çocuğu” olarak hep merakla izlendim.

Kürtlükle harmanlanmış Türk ağırlıklı ailem, yani baba tarafım, benden dolayı devletin kendilerine yönelik baskılarını her defasında savmayı bildiler. Koruculuğu ve ihbarcılığı bana ve soylarındaki Kürt kanına olan saygılarından kabul etmediler. Yaşamın en güzelini, kendi halinde yaşamayı bir yol olarak seçtiler.

Beni doğuran Kürt kadının akrabaları, yani dayılarım hala Süphan eteklerinde oturur. Ne yazık ki, Ahlat ve Bitlis civarının en tanınmış kan davalı kabilelerinden biridir. Cezaevinden çıktığımda dayılarımdan birinin oğlu öldürülmüştü. Taziye ziyaretine gittim. Anne tarafından bir çok akraba ismimi duymuş oldukları halde beni ilk kez görüyorlardı. Kederli yüzlerinde bir sonraki ölümün derin ıstırabı vardı. Oğlu öldürülen dayım bana şunu dedi:

“Sana bakınca, kendimizi görüyorum. Fakat sen öfkeni yönelteceğin hedefi iyi buldun. Bizse hala birbirimizi kırıp geçirmekle meşgulüz.”

İşte bu adamın ölü kızları, yani annem Kürt sitelerinde tartışılıyor. Bana annem ve Kürtlük adına üzülmekten başka bir şey kalmıyor.

Sakın, bunlar için “birkaç kendini bilmez” diyip geçmeyin. Karşıtlık atmosferinde bunamışların tartışma platformunda annemi aşağılayan ifadeleri çok sık görmeseydim bu yazıyı yazma ihtiyacı hissetmezdim. Hani bir gazete veya televizyonda bir grup veya mezhep için küçültücü bir ifade kullanılır da, herkes protesto etmek için oraya koşar ya, ben şimdi protesto etmek için nereye koşayım?

Benim protestom da bu.

Ben Kürdistanlıyım. Kürdistanlılık bir kimliktir. Kürt kimliği yaralıdır, derbederdir. Kürt özgürlükçülerin yanı sıra, Musa Anter’i öldüren Kürtler de vardır. Kürt katili Yeşil de Kürt bir anne babanın çocuğudur. Köy korucuları, AKP, MHP ve CHP’li Kürtler de Kürt kökenlidir. Fakat Kürdistanlılık özgür bir tercihtir. Zincir ve tutsaklık tanımaz. Kürdistan’ın özgürlük kokusunu genç yaşında ölen annemin yaz akşamları sığındığım mezarının toprak ılıklığından aldım ben. Kürdistan toprağı annem oldu. Ona sığındım.

Bir gün yetimlik üzerine bir yazı yazmıştım. Hamile bir Kürt kadını demek ki bundan çok etkilenmiş. Bana internet aracılığıyla birkaç cümlelik şöyle bir mesaj göndermişti:

“25 yaşında bir Kürt kadınıyım. Şu anda hamileyim. Seni yeniden anneli doğurmak isterdim.”

Kim olduğunu, nereden yazdığını bilmediğim ve bilmek istemeyeceğim hamile bir Kürt kadınının bu mesajını, iki de bir ölü annemin cesedini çiğnemeye çalışanlara ve bu yazılara sitesinde yer verenlere armağan ediyorum. image

Hasan Bildirici
bildiricihasan@hotmail.com

0 Yorum: