DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, DTP Grup Toplantısı'nda şunları söyledi:
'Ergenekon çetesinin avukatlığını yapan Baykal, bu korkunç katliamı fırsat bilerek, mal bulmuş mağribi misali, kendini düze çıkartmaya çalışıyor. Baykal, ne yapmaya çalışıyor? Ergenekon kuyrukçuluğunu bu şekilde unutturacağını mı düşünüyor? Acaba vatandaşlarımızın acılarını kışkırtarak, milliyetçi gösteriler mi düzenlemeye çalışıyor? Vatandaşlarımızı teselli etmeye mi gidiyor, yoksa milliyetçiliği kışkırtmaya mı gidiyor? Sayın Baykal, halkı kime karşı sokağa davet ediyorsun? Kürtlere karşı bir linç kampanyasından mı medet umuyorsun?'
Ahmet Türk'ün bu konuşmasından bir gün sonra Taraf Gazetesi manşetten Baykal'ın da Ergenekon'la ilgisi olduğuna dair MİT raporunu duyurdu.
Ahmet Türk'ün konuşma yaptığı gün Baykal da, Ergenekon savcısına ağzından köpükler saçarak, 'Cüppeni çıkar da karşıma çık' diye meydan okumuştu...
Bu kabadayılık, bir siyasi parti başkanının değil, Ergenekon çetesi amigolarının tarzı değil mi?
Baykal her konuşmasıyla Ergenekon'la bağına dair çok ağır kanıtlar veriyor...
Ama daha da önemlisi şudur: Baykal Güngören'deki facianın arkasından 'milyonluk gösteri' çağrısını yapmakla, masum insanların ölümüne yol açan terör eyleminin amacını da bilerek ya da bilmeyerek ele verdi...
Cumhuriyet mitingleriyle yapmak istediklerini, bu kanlı terör eylemini bahane ederek yapmaya çalışmak, acaba Ergenekon'un son debelenmeleri mi?
Fehmi Koru çaptan mı düşüyor?
Lanetli katliam hakkında yazılan yazıların geçmişten farkı pek çok yazarın büyük bir ihtiyatlılık içinde konuşuyor olması.
Ergenekon gerçekleri, akılları yavaş da olsa başlara devşiriyor. İnsanlar, kendilerine ezberletilenlerden ağır ağır farklı ihtimalleri de hesaba katıyor.
Baykal katliamın failini işkembe-i kübradan sallayıverse de, örneğin yıllardır PKK karşıtı yazılarıyla meşhur olan Bugün Gazetesi yazarı Gülay Göktürk, dünkü yazısında şöyle yazdı:
'İki gündür, halktan gelen yorumlara kulak verin: Bombanın üstündeki imza kimin imzası olursa olsun, bu olayın 'Ergenekon bağlantılı' olduğunu düşünmeyen var mı? 'Ergenekon'u gündemden düşürmek için' girişilmiş olabilecek bu eylemin Ergenekon'u daha da sağlam bir biçimde gündeme oturttuğunu görmeyen var mı?'
Bilindiği gibi Gülay Göktürk eski bir sosyalist. Şimdi liberal düşüncelere sahip. AKP yanlısı medyada İslamcı yazarlarla belirli bir işbirliği içinde...
Ancak şu son gelişmeler, sol kökenli liberal yazarlarla fundamentalizmden İslami liberalizme yaklaşan İslamcı yazarlar arasındaki açı farkını ortaya koymaya başladı...
Nitekim Göktürk'ün köşe komşusu Ahmet Taşgetiren, Kürt Özgürlük Hareketi'nden nefretine dünkü yazısında da yenildi. Katliamdan söz ederken, Ergenekon'a karşı çıkarken, ansızın 'Brüksel'deki Roj TV'ye sataşması boşuna değil.
Ama daha önemlisi, Yeni Şafak'ta evvelsi günkü kılığı içindeki Fehmi Koru'yla dünkü Fehmi Koru arasındaki keskin ayrışmadır.
29 Temmuz günü yazdığı yazıdan aktaralım:
''Olağan kuşkulu' diyebileceğimiz PKK örgütü eylemi üstlenmediği gibi, DTP lideri Ahmet Türk 'Güngören'e yapılan saldırıyı l�netlediklerini' açık bir dille ifade etti. Buradan şimdilik çıkarılabilecek sonuç şu: Son terör eylemi bilinenin ve ilk akla gelenin ötesinde bir amaca hizmet etmek üzere sahneye konulmuş bulunuyor...'
Koru'nun 'olağan kuşkulu' sözlerinin Ergenekon gerçekleri karşısında ne denli ciddiyetten yoksun olduğu açıksa da, onun ilk yazısından aktardığımız satırlar, Koru'nun 'asıl kuşkulu' olarak Ergenekoncuları gördüğünü gösteriyor...
Aradan yirmidört saat geçiyor ve bakınız Koru'nun yazısı 30 Temmuz'da ne hal alıyor:
'Eylem, Ak Parti kapatma davasının şu veya bu biçimde sonlanmasını etkilemek için sahnelenmiş olabilir mi? Ergenekon operasyonunu saptırmak veya gözden düşürmek, 'Biz de size gösteririz' mesajını vermiş olmak için mi yapıldı yoksa? Son örneği dün Kandil ve Zap üstünde uçan uçakların bıraktığı bombalara bir ön-ödeme olmasın?'
Her şey kirli bir uzlaşma arayışı kokuyor...
'Sen benim partimi kapatma, ben seninle birlikte her şeyi yaparım...'
Kuldan utanmıyorsunuz, bari Allahtan utanın!...
Medyada bazı kımıldanmalar
'Ben de diyorum ki verilen kavganın demokrasi ile alakası yok!
Biz birbirimizi yediğimizi zannederken birileri bizleri toptan yiyor!
Yeni bir Türkiye kuruluyor, ama kurucu unsur biz değiliz!
Demokratı olmayan bir ülkenin rejimi demokrasi olamaz!'
Bu sözler Cüneyt Ülsever'e ait.
Ne denebilir?
Doğru söze ne denirse o denebilir...
Düşünün. Partisi kapatılma davasında. Kendisi ha yasaklandı ha yasaklanacak... Ergenekoncuların vahşet yerine gelmiş.
Kalabalık toplanmış... Kapatılacak partinin, yasaklanacak başkanını alkışlıyorlar... Partisi kapatılmak istenen, kendisi de yasaklanmak istenen kişi, lafı evirip çeviriyor, karşısındaki kitleye hoş görünmeye çalışıyor. Kimin pimi çektiğini bilse de, yine de dili Ergenekon demeye varmıyor, 'terör örgütü' diye evirip çeviriyor ve sonuçta kitlesinin 'heyecanını' sağlıyor...
Kürt düşmanı sloganlar... Ne ilgisi varsa 'yine Şehitler ölmez, vatan bölünmez' sloganları...
Sanki katliamda yaşamını kaybeden minik Aleyna Kürt dağlarından tabutla gelmiş bir asker... 'Şehitler ölmez...' Demokrasi gücüne bakınız...
Fare kapanındaki çırpınışlar
Medya dünyasına Ertuğrul Özkök'ten daha sinik bir yazar ayak basmadı.
O kanlı 12 Eylül darbesini savundu.
Rezil edilince...
Kazı çevirmeye başladı...
Dünkü yazısında 'duyunca 'oh hayatım kurtuldu...' dediğini yazıyor. Bu 'oh...' ne anlama geliyormuş?
Özkök buna 'hissiyatım' diyor...
Yani o bir birey... Ve darbe olunca, hissiyatını dile getiriyor...
O hissiyat değil... Darbe ve darbeler karşısında Özkök ve benzerlerinin zavallı halleridir...
Belki de Ergenekon iddianamesi kapanına kısılmanın korkulu rüyaları...
Hazırlayan
Ceng Özden - Fırat Dağlı
Baykal yeni 'Cumhuriyet mitinglerinin' başına neden geçmeye hazırlanıyor?
Kurdians: Thursday, July 31, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment