Milliyet-Güngören’deki saldırıdan sonra 17 masum insan yaşamını yitirdi. Onlarca insan ise yaralandı. 24 saat bile geçmedi ve bu kez Kerkük’te Kürtlere karşı gerçekleşen saldırıda en az 22 kişi öldü, onlarca insan da yaralandı.
Vahşet görüntüleri bir yana, iki saldırının ortak yanı Türk-Kürt gerginliğini anında artırmalarıydı. Gerçi Güngören’deki bombalardan sonra Kürtlere saldırılmadı. Ama bu bombalar Türk-Kürt kardeşliğine hizmet de etmedi.
Kerkük’te ise gösteri yapan Kürtler intihar saldırısından sonra Irak Türkmen Cephesi’ne bağlı Türkmenlere saldırdılar. Ortamın provokasyona ne kadar açık olduğu böylece görüldü. Ancak, iki saldırıda da failler henüz belli değil.
“Biz yapmadık” dese de Güngören’deki saldırının PKK’nın işi olduğu düşünülüyor. Olabilir de. Ne de olsa eli kanlı bir terör örgütünden söz ediyoruz. Ama bu henüz kesin değil. Türkiye’nin sadece PKK’nın hedefinde olmadığı da unutulmamalı.
Kanaat önderlerine düşen görev
Kerkük’teyse Kürtler, doğru olmasa bile, ITC’yi suçluyorlar. Sonuçta Türklerle Kürtler arasında çatışma isteyen Azrail için çok müsait bir ortam var. İşte bu nedenle her iki taraftaki toplum ve kanaat önderlerinin çok dikkatli olmaları gerekiyor.
Kısacası, Madrid’deki bombalı saldırıdan sonra İspanya’nın içine düştüğü durumdan kaçınmak lazım. Hükümet dahil, İspanyollar hemen ETA’yı suçlamışlardı. Bu da İspanyollarla Basklar arasındaki gerginliği artırmıştı. Oysa o saldırıların altından çok farklı bir şey çıktı.
Bu nedenle bu işi gerçekten de profesyonellere bırakmalıyız. Bu, Kerkük için daha da önemli. Çünkü kentin patlamaya hazır bir barut fıçısı olduğunu bu saldırı sayesinde gördük. Öte yandan, Türkmenlere gelene kadar, o kenti karıştırmak isteyen çok sayıda odak olduğu da biliniyor.
Korumalar ateş açtı iddiası
Bu arada, Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin Ankara temsilcisi Behroz Galali ortaya ciddi bir iddia attı. Galali, yaptığı yazılı açıklamada, ITC’nin Türkmen korumalarının, intihar saldırısından sonra güvenlik için kendilerine doğru koşan Kürtlere ateş açtıklarını belirtti.
Bazı yabancı gazeteciler de aynısını söyleyerek, Türkmen korumaların o karmaşada saldırıya uğradıklarını sanarak ateş açtıklarını belirtiyorlar. Galali, Türkiye’nin bu iddiayı araştırmak için Kerkük’e heyet göndermesini de istedi.
Söylenen doğruysa, bu, Kürtler ile Türkmenler arasındaki gerginliğin her an patlama potansiyeline sahip olduğunu gösterir. Bu da ne Türkmenler ne de Kürtler için iyi bir şey. Bu arada Kürtler bu gerginlik sayesinde Kerkük’ü ele geçireceklerine inanıyorlarsa yanılıyorlar.
Türkiye’deki yansımaları
Kenti gezmiş biri olarak biz hâlâ Kürtlerin istediklerinin gerçekleşmesini, birçok nesnel nedenden dolayı, mümkün görmüyoruz. Kerkük’ü tüm Iraklıların ortak kenti yapmanın zorunluluğu da zaten her gün yaşanan gelişmelerle daha net olarak ortaya çıkıyor.
Bu arada, radikal İslamcı provokatörlerin kol gezdiği şehirde çıkacak bir Kürt-Türkmen çatışmasının sadece Irak’ta değil, Türkiye’de de yansımaları olacağını giderek daha iyi görüyoruz.
Bu yüzden, makul Türkler ve Kürtler bu tür provokasyonlara gelmeyecek kadar akıllı olup kardeşlik duyguları içinde huzurlu bir gelecek yaratma potansiyeline sahip olduklarını göstermek zorundalar.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment