Geriye kalan bir dram
Bölge'de yakılan ve boşaltılan binlerce köyden geriye dramatik öykülüler kaldı. Yakılan köylerini terk etmek zorunda kalan Bozkurt ailesinin yaşadıkları da bunun bir örneği. 7 kez evleri ateşe verilen, eşi ve oğlu 10 yıl cezaevinde kalan, uzun yıllar mahkum hayatı yaşayan Bozan Bozkurt, bir anne ve bir kadının taşıyabileceği travmalardan daha fazlasını taşıyor.
Öyküsü roman olsun istiyor
Yaklaşık 4 bin köyün boşaldığı ve yüz binlerce insanın göçe zorlandığı Bölge'de yaşanan çatışmalı ortam, trajik öykülülere de beşiklik ediyor. Yakılan köylerini terk etmek zorunda kalan Bozkurt Ailesi de bu dramı yaşayanlardan. 7 kez evleri ateşe verilen, eşi ve oğlu 10 yıl cezaevinde kalan, uzun yıllar mahkum hayatı yaşayan, Bozan Bozkurt, bir anne ve bir kadının taşıyabileceği travmalardan daha fazlasını taşıyor. 'Geri dönüş projesi' kapsamında tekrar köylerine gitmelerine izin verildiği halde devlet dairesine gitmekten korktuğu için hak talebinde bulunamayan Bozkurt, gözleri önünde eşi ve çocuklarına yapılan işkencenin kendisini ürkekleştirdiğini söylüyor. Ailece yaşadıkları 15 yıllık travmanın roman olabileceğini ve kitaplaştırılması gerektiğini düşünen Bozkurt, yaşadıkları işkenceli günlerin kitaplaştırılması için çocuklarına vasiyette bulunduğunu anlatıyor.
1991 yılında kurulan seyyar karakola bağlı askerler tarafından köylerinin sık sık basıldığını anlatan Bozkurt, köyden ilk çıkış hikayelerini şu sözlerle anlatıyor: 'Her baskında eşimi ve iki büyük oğlumu işkenceden geçiriyorlardı. Daha sonra eşim ve bir oğlum eve gelemez oldu. Diğer çocuklarım da küçük olduğu için evin tüm sorumluluğu üzerimde kaldı. O dönemde köyü terk etmemizi istediler. Ben de gidebilecek hiçbir yerimiz olmadığı için kaldım ve bunu söylememe rağmen 6 kez evimizi hayvanlar ile birlikte ateşe verdiler. Bir defasında 25 büyük baş ile 55 küçükbaş hayvan ahırda telef oldu. Artık yedinci defa yaktıklarında köyü terk etmek zorunda kaldık.'
Köyünü boşalttıktan sonra Dicle yakınlarında bulunan Küpetaş Köyü'ne yerleştiğini ve evinin orada da ateşe verildiğini anlatan Bozkurt, eşinin ve 8 yaşındaki oğlu'nunda Dicle'de tutuklandığını söylüyor. 'Artık geçimimizi sağlayacak hiç bir şeyimiz kalmamıştı. Eşim ve büyük oğlum cezaevindeydi. Arazimiz ve hayvanlarımız vardı. Durumumuz gayet iyiydi. Ancak o kadar mal varlığı sonrasında sığınacak hiçbir yerimiz kalmamıştı. İnsanlar bize kiralık ev vermekten bile kaçınır duruma getirilmişti. Komşu ve akrabaların yardımıyla çocuklarımı büyüttüm' diyen Bozkurt 5 yıl içerisinde hayatlarının talan olduğunu anlatıyor.
Eşi Hüseyin Bozkurt'un 1999 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişini protesto etmek amacıyla kendini yaktıktan sonra akli dengesini yitirdiğni söyleyen Bozkurt, 'Artık çocuklarımın anası ve babası olmak zorunda kaldım' ifadelerini kullanıyor. Boşaltılan köye yerleşen birçok aile gibi geçimini sağlamak için sulu tarlalarda sebze ektiğini belirten Bozan ana, 'Yakılmış, harabe halde ve elektriği olmayan köydeki evimizde sadece gündüz kalabiliyoruz. Buna rağmen askerler bize rahat vermiyor. Bir ay önce askerler çocuklarım ile birlikte tehdit ederek, kaba dayaktan geçirdi' diyor. yaşadığı şiddet ve tehdit nedeniyle İHD Diyarbakır Şubesi'ne başvuran Bozkurt, şunları söylüyor: 'Yaşam bize zehir oldu. Bütün yaşadıklarım beni hasta etti. Bu sorun operasyon, ölüm ve gözyaşı ile çözülmez. Artık annelerin gözyaşı dökmesine izin verilmemeli. 30 yıldır bu topraklarda kan akıyor, insanlar işkencelerden geçirilerek sürgün ediliyor. Artık barış olmasını istiyoruz.' Ferhat Arslan DİHA –DİYARBAKIR
BENZER HABERLER
- Kürtler, Cumhuriyet ve Şiddet
- 50 HÜCRE EVİ DAHA VAR
- Bir Ergenekon cephaneliği daha çıktı
- Köy yakanlar devrede
- İşte suç örgütü değil denilen TSK'nin vukuatları
- Kürdistan’a Bakış Hep Aynı ( Ecevit’in Gizli Arşivinden)
- TSK'ye ait olduğu belirtilen Eylem Planı'nda öncelikli hedef Kürtler oldu.
- Bir askerden vahşet itirafları
- TSK sınır köylerini boşaltmak istiyor
- Kasık’ın evini basarak sırayla Kasık’ın karısına tecavüz ederler. Askerler evi terk edince kadın kendini asar.
- İsmet İnönü’nün Şark Seyahati Raporu [1935]
0 Yorum:
Post a Comment