Yoksa turkler HAVASINI MI ALDILAR?

İşte Beyaz Saray şifrelerinin çözümü 6 Kasım 2007 Fatih ÇEKİRGE Beyaz Saray’daki Bush-Erdoğan zirvesinin ardından tam bir haber bombardımanı yaşadık… Bir sürü kavram ortaya atıldı… Peş peşe açıklamalar, yorumlar geldi… Kimisi “istediğimizi aldık” dedi, kimisi “beklediğimizi bulamadık” yorumunu yaptı… Bu kafa ve kavram karışıklığını aşmak için Kara Kuvvetleri Komutanı ve PKK’yla Mücadele temsilciliği görevlerini yapmış olan emekli Orgeneral Edip Başer’le konuştum. Emekli komutanlara sordum. Büyükelçilerden görüş aldım… Bütün bu görüşmelerden sonra Başkan Bush’un verdiği mesajları şöyle özetleyebiliriz: - SAKIN KAPSAMLI BİR KARA HAREKATI YAPMAYIN… ANLAMI: “ Sınır ötesine büyük miktarda asker göndermek istemeniz bölgedeki güçleri (Talabani ve Barzani) rahatsız ediyor… Bunu yapmayın… -İSTİKRAR BOZULMASIN ANLAMI: Bütün Irak yanıyor bir tek Kuzey Irak’ta sorun yok. Oraya girerseniz huzur bozulur.! Barzani otonom Kürdistan’ın tehlikeye girmesinden endişe etmektedir. Kerkük endişesi vardır.. - BİZ SİZİNLE İSTİHBARAT PAYLAŞIMI YAPALIM. BU ŞEKİLDE NOKTA HEDEFLERE VURUN… ANLAMI: “Karadan girmeyin sınırlı bir hava harekatı yapabilirsiniz. Nokta hedefleri havadan vurabilirsiniz.. - İSTİHBARAT VERELİM ANLAMI: “Havadan nereye vuracağınızı birlikte belirleyelim… Yani istediğiniz yeri vurmayın… Irak yönetiminin de vurulacak yerleri bilmesi gerekiyor… Evet bütün bu mesajların ortak sonucu şudur: -ABD PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul ediyor. Ancak Türk askerinin Kuzey Irak’a girmesini istemiyor. Türk kamuoyunun gazının alınması için sınırlı bir hava harekatına izin verebileceğini söylüyor. Bu hava harekatında da vurulacak yerleri önceden bilmek istiyor. Hatta bombalanacak yerlerin koordinatlarını ABD vermek istiyor. Bu bir anlamda vurulacak yerlere izin verilmesi anlamına geliyor. İstihbarat paylaşımı dediği budur. Yoksa elbette Türkiye kendi istihbaratıyla vurulacak yerleri belirleyebilecek güçtedir. Bu özetten sonra ortaya çıkan üç önemli soru ise şudur: -ABD bugüne kadar istihbarat vermiyor muydu? Oysa konuştuğum komutanlar NATO ülkesi olarak ABD ile ikili anlaşmalar doğrultusunda sürekli olarak istihbarat alışverişinde olduğumuzu söylüyorlar. Şimdi yeni bir istihbarat mı var: Bu durum neden yeni bir şeymiş gibi sunuluyor? -ABD 1 yıl önce üçlü koordinatörlük önerdiğinde ilk madde olarak “istihbarat paylaşımı”nı söylemişti. Türkiye’den emekli Org. Edip Başer istihbarat paylaşımının sürekli olarak yapıldığını söylüyor. O zaman ne değişti? Son 1 yılda verilebilecek istihbarat var da verilmediyse bu durum nasıl açıklanacak? -Başbakan Erdoğan görüşmeden tümüyle rahatlamış bir şekilde mi çıktı? İstediğini almış olarak mı Beyaz Saray’dan ayrıldı… Bu sorunun cevabını çok yakında göreceğiz… Ancak bilinen bir şey var… O da şu: Başkan Bush “İstihbarat paylaşacağız” derken bir anlamda terör örgütüne de mesaj göndermiş oluyor: “Artık sınırı geçmeye kalkmayın takip edip bildireceğim…” Evet, sevgili okurlar… Türkiye çok bilinmeyenli bir denklemin tam ortasında ve tarihi kararların eşiğinde duruyor… Belli ki ABD oraya girmemizi istemiyor… Ve şöyle diyor: “Tamam havadan bazı dağları bombala. Böylece iç kamuoyu biraz rahatlasın. Ben de PKK’nın sınırı geçmesini engellerim” Bundan sonrası Hükümet’in kararıdır… Ama eğer hava saldırısı olursa bunu pek fazla dikkate almamak gerekiyor. Dağlara yağdırılan bombalar için şöyle haberler gelebilir: Hatta şu manşetleri atabiliriz: “Kandil’e ateş yağdırdık…” “Şahinler katilleri inlerinde vurdu” Ve benzerleri… Ama hava harekatının yeterli olmayacağı söyleniyor: Çünkü sorun “Top Gun” filminden çok daha derin ve vahimdir…

0 Yorum: