Katliamın sorumlusu AKP hükümeti

ANF/BEHDİNAN (05.10.2007)-Beytüşşebap katliamının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen gerçeklerin açıklanmadığını belirten KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, bu katliamın sorumlusunun AKP hükümeti ve Kürdistan’da askeri güçleri gezerek her türlü katliam için onları cesaretlendiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğunu kaydetti. Koma Civaken Kurdistan (KCK) yaptığı açıklamada, Beytüşşebap’ta gerçeklerin ortaya çıkarılmadığına dikkat çekerek, ‘’29 Eylül 2007 tarihinde Beytüşebap’ın Hemka köyünde gerçekleştirilen katliamın üzerinden bir hafta geçmesine ve çeşitli düzeylerde devlet yönetimi tarafından yapılan araştırma-incelemelere rağmen gerçekler açıklanmamış, devlete bağlı güçler tarafından yapılan bu katliamın yine devlet tarafından gizleneceği anlaşılmıştır. Bununla beraber katliamın yapıldığı gün, başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan olmak üzere Türk devletinin belli başlı tüm yöneticileri, gerçekleştirilen katliamı hareketimize yükleyerek açıklama yapmış, ardından da basın-yayın araçlarında hareketimize karşı yoğun bir saldırı kampanyası geliştirilmiştir. Gerçek şudur ki, bu katliamdan AKP hükümeti, ordu ve bir süre önce Kürdistan’da askeri güçleri gezerek her türlü katliam için onları cesaretlendiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül sorumludur’’ dedi. DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE KATLİAM Tüm bulgular katliamın Türk devletine bağlı paramiliter güçler tarafından yapıldığını gösterdiğe işaret eden KCK, şunları belirtti: ‘’Bu süre içinde ortaya çıkan tüm bulgular, Katliamın Türk devletine bağlı para-militer güçlerin yaptığını ortaya çıkarmıştır. Bu katliamı gerçekleştiren devlete bağlı güçlerin çok planlı ve belli bir amaca hizmet etmek üzere tertiplendiği anlaşılmaktadır. Birincisi, katliamın Avrupa Konseyinin Türkiye’ye ilişkin bir karar tasarısını görüşmesinin iki gün öncesinde yapılması tesadüfî değildir. Türk devleti Önderliğimize, hareketimize ve halkımıza karşı geliştirdiği saldırıları haklı göstermek ve kendisinin saldırıya maruz kalan bir güç olduğunu göstermek için böylesine vahşi bir biçimde tüm dünyanın gözleri önünde politik amaçlarla bu katliamı düzenlediği açığa çıkmaktadır.’’ KÜRDÜ KÜRDE KIRDIRTMA ‘’İkincisi, sömürgeci Türk devleti tarafından koruculuk geliştirilerek Kürt-Kürde kırdırılmak istenmiştir’’ diyen KCK şöyle devam etti: ‘’Ancak hareketimizin de uyguladığı doğru politikalarla bugün korucu örgütlenmesi bu amaca tam olarak hizmet etmekten çıkmıştır. Türk devleti açısından pasif konumda bulunan korucuları harekete geçirmek ve tekrardan eskisi gibi hizmetinde savaştırmak için bu tür olayları tertipleyerek hareketimize karşı kışkırtmak istemektedir. Çünkü yoksul Kürt köylü kesiminden oluşan korucu olanların çoğunluğu yurtsever bir kökenden gelmekte ve sonuçta onlar da birer Kürt ferdi olarak belirli düzeyde ulusal bilinç edinmiş bulunmaktadırlar. Bu nedenle Türk devleti onları eskisi gibi Operasyonlara çıkaramamaktadır ve dilediği gibi savaştıramamaktadır. Böylece Türk devletinin Kürdü Kürde kırdırma politikası önemli oranda boşa çıkarılma sürecine girmiştir. Bugün hem Güney hem de Kuzey Kürdistan’da Türk devletinin kardeşi kardeşe kırdırma politikasının tıkanması sonucu generallerde ciddi bir panikleme başlamış ve bunun sonucu olarak bu katliama başvurmuşlardır. Dolayısıyla bu katliam tamamen provokatif amaçlarla gerçekleştirilmiş bir katliamdır.’’ BİR ŞEY DEĞİŞMEYECEK MESAJI VERİLİYOR KCK, Türk devleti bu katliamı JİTEM gibi örgütlenmeler eliyle yaptırıp, hareketlerine yükleyerek, koruculara, “ büyük bir tehlike altındasınız, onun için de daha fazla operasyonlara en önde çıkmalısınız” mesajını verdiğini kaydetti. ‘’Olayın anlaşılması halinde de, hareketimize karşı saldırgan olmayan korucuları cezalandırabileceği mesajını vermektedir’’ ifadelerini kullanan KCK, ‘’Yine Kürt halkına bu katliamla, ‘korucuları bile vuruyorum, size karşı daha rahat katliam yapabilirim’ mesajını vermekte ve halkımızı korkutmak, sindirerek örgütlü mücadeleden kopartmak istemektedir’’ diye belirti. Türk Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın sözlerine dikkat çeken KCK, ‘’Özellikle Yaşar Büyükanıt’ın DTP’yi hedef gösterdikten sonra önce DTP Genel merkezi ardından Adana il binasının silahlı saldırıya uğraması, anayasa tartışmalarında Kürt halk iradesinin hiçbir biçimde tanınmaması yönlü Kara kuvvetler Komutanı İlker Başbuğ‘un açıklamaları, halkımıza ve hareketimize karşı inkar-imha siyasetinden başka hiçbir yaklaşımlarının olmadığı daha net olarak ortaya çıkmaktadır. DTP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak yargılanmalarının sürdürülmesi ise, ‘siz milletvekili de olsanız’ bir şey değişmez diyerek, milletvekilleri şahsında halkımızın iradesi hiçe sayılmakta ve rencide edilmektedir’’ dedi. PKK HİÇ KİMSEYİ SADECE KORUCU OLDUĞU İÇİN HEDEFLEMEDİ KCK, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın zehirlenmesi, Kuzey Kürdistan’da süren yoğun operasyon ve yaşanan can kayıpları ile Beytüşebap katliamı birlikte düşünüldüğünde, halk ve hareket olarak nasıl bir tehlike ile yüzyüze olunduğunun açık olduğunu belirtti. ‘’Yurtsever Beytüşebap halkı hiçbir zaman hareketimiz için bir hedef olamaz’’ diyen KCK açıklamasında devamlar şu ifadeler yer aldı: ‘’Hemka köyü korucuları da zararsız, kendi halinde sade bir Kürt durumunda olup, hiçbir zaman hareketimizin hedefi haline gelmemişlerdir. Bu kesimden bugüne kadar özgürlük mücadelesine herhangi bir zarar da gelmemiştir. Ayrıca hiç kimseyi sadece ve sadece korucu olduğu için hedefleme gibi bir siyaset anlayışımız yoktur. Beytüşebap Yurtsever halkına ve Hemka köylülerine düşmanın kürdü kürde karşı kışkırtma ve kırdırma politikasına gelmemeleri ve bu alçakça katliamı gerçekleştirenleri açığa çıkarmak için yurtsever saflarda birlikte hareket etme çağrısını yapıyoruz.’’ KORUCULAR BU TUZAĞA DÜŞMEMELİ KCK açıklamasında koruculara şu çağrıda bulundu: ‘’Türk devletinin sinsi politikasının bir sonucu olarak Kürdistan’da koruculuğu Kürdü-Kürde kırdırma siyasetini geliştirdiklerini biliyoruz. Bu nedenle de korucuları tekrardan hareketimize karşı kışkırtma ve harekete geçirme oyunlarına hiçbir korucu gelmemelidir. Türk devletinin biz Kürtlere kurmak istediği tuzağa düşmemelidirler. Tüm koruculara da bir kez daha sömürgeci güçlerin ülkemizde geliştirmeye çalıştığı oyunu bozma çağrısı yapıyoruz. Artık her Kürdistanlı ve her Kürt kendi halkı, ülkesi ve özgürlüğü için çalışmalıdır. Kimse düşmanın kirli oyunlarına alet olmamalı, onların elinde Kendi halkının yüreğine saplanan bir ihanet hançeri olmamalıdır.’’ GERÇEKLER AÇIĞA ÇIKARILSIN Bu katliamın AKP hükümetinin Şırnak, Siirt ve Hakkâri’yi neden savaş bölgesi ilan ederek, alanın dış dünyaya kapatılmasını daha çarpıcı bir şekilde ortaya koyduğunu vurgulayan KCK, ‘’Halkımıza karşı geliştirilen topyekün savaş kapsamında katliamlar sürecinin başlatılmasıdır. Bu nedenle halkımızın, Türkiyeli aydın ve demokratların gerekli tavrı koymaması halinde Türk devletinin saldırılarının ulaşacağı boyutları göstermektedir. Uluslar arası insan hakları kuruluşları da dahil herkes olayın aydınlatılması için üzerine düşen görevleri ertelemeden yerine getirmelidir’’ ifadelerini kullandı. ‘’Bir kez daha bütün uluslar arası çevreleri ve Türkiye’deki ve dünyadaki insan hakları kuruluşlarını olay yerine gelerek gerçeği açığa çıkarmaya’’ davet eden KCK, ‘’bu konuda gerçeklerin açığa çıkması için Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak üzerimize hangi görev düşüyorsa onu yapmaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz’’ dedi.

0 Yorum: