Ahmet Türk: “Kürtlerin demokratik taleplerini görmezden gelen, Kürtlüğünü inkar edenler, nasıl Kürtlerin temsilcisi olarak gönderilir? Alay mı ediyorsunuz bu milletle? Kürtleri küçük düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Kürtler aptal değil.’’ DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, “Ne Anayasa Mahkemesi’nin açtığı dava, ne savcıların ortaya koyduğu dokunulmazlık bizi ilgilendirmiyor; cezaevinde de yatmasını biliriz” dedi. AKP Hükümeti’nin ortaya bir çözüm projesi koymadığını belirten Türk, “Sayın Başbakan bir elinde gül, bir elinde balta... Gülü halka koklatıyor, baltayla halkın iradesiyle seçilmiş olan insanları, siyasetçileri, partiyi yok etmeye çalışıyor” dedi. DTP Grup Başkanı Türk, partisinin grup toplantısında, ‘Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü’nün yıldönümü olduğunu belirterek, ne basında ne de siyasi partilerde bu konuya değinildiğini söyledi. DTP olarak kadının özgürleşmemesi durumunda, o ülkenin, o toplumun özgürleşmeyeceğine inandıklarını ifade eden Türk, Türkiye Meclisi’nde Kadın Hakları Komisyonu oluşturulmasının zorunlu olduğuna inandıklarını söyledi. Amed mitinginin mesajları saklanmaya çalışıldı Amed’de yaptıkları mitinge değinen Türk, ‘’Mitingde verilen mesajlar, adeta saklanmaya çalışıldı. Halkımızın, partimizin verdiği mesajlar adeta görmezden gelindi. Küçük olaylar öne çıkarılarak, halkın sesini kısmaya yönelik siyasi linçle karşı karşıya kaldık. Medya maalesef olayları beklercesine, küçücük bir olayı, mitingin mantığı ve anlayışıyla uygun olmayan bir yaklaşım biçimi sergiledi. Basının bu tavrını kınıyorum’’ diye konuştu. Demokratik özerklik bir çözüm modelidir Kürt sorunuyla ilgili partisinin ve halkın taleplerini yansıtmaya çalıştıklarını belirten Türk, bu tartışmaları yaparken DTP’nin felsefesine, halkın taleplerine uygun Demokratik Özerklik Projesini ortaya koyduklarını bildirdi. Proje üzerinde herkesin farklı tartışma içinde olduğunu belirten Türk, ‘’Tamamen özgürlükçü, demokratik bir Türkiye’nin yaratılması için ortaya koyduğumuz bir projedir’’ dedi. Turgut Özal döneminde Adnan Kahveci’nin ortaya koyduğu bir projede; merkezi yönetimin gücünün yerele dağıtılması, Kürt kimliğinin Kürt kültürünün üzerindeki baskıların kaldırılması, halkın daha fazla yönetime katılmasının sağlanmasının öngörüldüğünü hatırlatan Türk, şunları söyledi: ‘’Demokratik Özerklik Projesinin özü, birlikteliği sağlamaya yönelik, birlikteliği sevgiye dönüştürmeye yönelik bir projedir. Tabii ki fikirlerin, düşüncelerin özgür olması için çaba gösteriyoruz. Federal sistemden de eyalet sisteminden de söz edilmelidir. Bu konuda gerçekten demokratik bir tavrı herkesin sergilemesi gerekiyor. Bin yıldır birlikte yaşamış iki halk, bugün Kürt nüfusunun yarısından fazlasının yurtdışında olduğu toplumsal bir gerçekle karşı karşıyayız. Bunun için çözüm, demokratik özerkliktir. Bize göre çözüm budur. Biz bunu söylüyoruz.’’ Herri Batasuna’dan önce İspanya Anayasası’na bakın Daha önce İspanya Anayasası’na atıfta bulunarak, “Türkiye böyle bir anayasa yapsın, biz siyaseti de bırakırız” diyen Türk, son zamanlarda İspanya modelinin tartışıldığına değinerek, İspanya’da siyasilere ve halka karşı şiddet uygulanmasına rağmen sorunun çözülmediğini söyledi. İspanya’da Herri Batasuna’nın kapatıldığını, DTP’nin de kapatılması gerektiği yönünde görüşler bulunduğunu belirten Türk, ‘’Herri Batasuna kapatıldı ama ayrımcılığı esas alan partiler, bugün düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorlar. Türkiye’de birileri Herri Batasuna benzetmesini yaparak, oradaki İspanya Anayasası’nın Bask halkına sağladığı demokratik hakları görmezden geliyor’’ şeklinde konuştu. Meydanlarda ip atanlar ipi Genel Kurul’a getirdi ‘’Dün seçim meydanlarında ortaya ip atanlar, bugün Meclisin Genel Kurulu’na o ipleri atmaya başladılar’’ diyen Türk, adeta yargıya ‘’Gelin Meclis’ten bunları alın, dokunulmazlıklarını kaldırın’’ mesajnın verilmeye başlandığını söyledi. Türk, ‘’Bu hangi demokrasi... Siyasetçinin, yargıçları davet ettiği bir demokrasi, demokrasi olabilir mi? Yargının bağımsızlığından söz edenler, niçin yargının harekete geçmesi için adeta seferberlik ilan ediyor, anlamakta zorluk çekiyoruz’’ diye konuştu. Bir elinde baltayla olmaz Sizin projeniz nedir? Hükümetin Kürt sorunuyla ilgili yaklaşımlarına değinen Türk, şöyle devam etti: ‘’Sayın Başbakan, bir elinde gül, bir elinde balta... Gülü halka koklatıyor, baltayla halkın iradesiyle seçilmiş olan insanları, siyasetçileri, partiyi yok etmeye çalışıyor. Gerçekten anlaşılmaz bir tavırla bu sorunla ilgili değerlendirme yapıyor. Soruyoruz Sayın Başbakan, sizin projeniz nedir? Ortaya bir proje koyun. Geçmişte Adnan Kahveci’nin ortaya koyduğu proje vardı. SHP’nin bile Kürt raporu vardı. Ama Sayın Başbakan bugün ne yapıyor, Amerika’ya ‘Kürt kökenli’ milletvekillerini Kürt halkı adına gönderecek. Kürtlerin demokratik taleplerini görmezlikten gelen, Kürtlüğünü inkar edenler, nasıl Kürtlerin temsilcisi olarak gönderilir? Alay mı ediyorsunuz bu milletle? Kürtleri küçük düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Kürtler aptal değil. Onlar, o hakların dile getirilmesi konusunda tavır koyamaz, söz ve taleplerini ortaya koyamazlar.’’ Sığınacak bir liman sanıldı ama siz ne yaptınız? Seçim döneminde gelişen şoven milliyetçi dalgaya karşı Kürtlere mesaj verildiğini belirten Türk, şunları söyledi: ‘’Kürtler, sizi sığınacak bir liman olarak gördü, bundan dolayı size oy verdi. Halk, MHP’nin CHP’nin şoven milliyetçi tavrına karşı sığınacak bir liman olarak gördüğü için size oy verdi. Ama siz ne yaptınız, bu kadar oy almanıza rağmen Meclis’te DTP’ye yönelik, ‘Sizin o bölgede nasıl oy aldığınızı çok iyi biliyoruz’ dediniz. Sayın Başbakan, DTP’nin aldığı oylar belli. DTP, şehir merkezlerinde yüzde 50’nin üzerinde oy aldı. Yani kimin kime oy verdiği belli olmayan yerlerden aldı. Kırsal kesimlerde, mezra ve köylerde AKP, aldığımız oyun bazı yerlerde 2-3 katını aldı. Şimdi bizim aldığımız oylar belli, mezralardan, köylerden almadık. Mezralarda, köylerde kimin kime oy verdiği belli oldu. O zaman ben de şunu söylerim; Rüşvetlerle, çocuk yardımlarıyla, KÖYDES’le, BELDES’le, devletin imkanlarını kullanarak o insanları satın almaya çalıştınız. Bizim oylarımız tertemiz.’’ Her şeyi göze alırız cezaevinde de yatarız Siyaseti dürüst yaptıklarını vurgulayan Türk, ‘’Halkımız için, yarınlarımız, çocuklarımız ve insanların yarınları için siyaset yapıyoruz. Bizim Meclis’te gözümüz yok. Linç politikası sürdürüldüğü müddetçe biz gerçekten düşüncelerimizi, inançlarımızı ifade edecek zemini bulamazsak, bu zemin yaratılmazsa, bu zemin bize tanınmazsa, insanlarımızın oyuna saygı gösterilmezse, biz burada olmayız. Ne Anayasa Mahkemesi’nin açtığı dava, ne savcıların ortaya koyduğu dokunulmazlık bizi çok fazla ilgilendiriyor; cezaevinde de yatmasını biliriz. Demokrasi için, barış için, inançlarımız için her şeyi göze alırız. Bunun böyle bilinmesini istiyorum’’ diye konuştu. O koklatılan gülün mantığını biliyoruz Kürt özgürlük hareketinin tasfiyesine yönelik bir politikanın hızla gündeme sokulduğunu ifade eden Türk, konuşmasını şöyle tamamladı: ‘’Bu tasfiye politikası, inancın, düşüncenin tasfiyesidir. Birilerini tasfiye etmek için değil, halkı susturmaya yönelik bir tasfiyedir. Çünkü biz bu mantığı biliyoruz. Geçmişte de bu mantıkla karşı karşıya kaldık. Sayın Başbakan, o gülü koklatsa da onun mantığını çok iyi biliyor, ne yapmak istediğini çok iyi biliyor. Artık bugün gerekirse o mantığı ortaya koymak için her gün halkımızın içinde olacağız. O mantığı hatırlatmaya yönelik sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Tarihin önünde sorumlu olmak istemiyoruz. Eğer bu oynanan oyunları halkımıza doğru bir şekilde götüremezsek, yarınların vebali büyük olur. Biz bu sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Bundan kimsenin endişesi olmasın.’’ ANKARA

1 Yorum:

Anonymous said...

hepiniz oruspu çocuğusunuz yıllarca bizim devletimizde yeyip içip sıçtınız şimdi de kürdistan diyorsunuz nah veririz hain herifler size onca şeyi boşuna vermişiz bir gün gelecek yeniden osmanlı gibi bir türk devleti kurulacak sizde dahil olmak üzere tüm kafirlere yarrağımızı yalatacağız