ALEV ALATLI'YA GECİKMİŞ BİR NAZİRE : BEN BİR TÜRK AYDINI OLSAYDIM... Mehmet Sönmez Ben bir Türk aydını olsaydım,Cumhuriyet'i kuran dinamiklerin arka planını öğrenmekten korkmaz,Türkiyenin emperyal güçler tarafından masa başında büyük tavizler vererek yatak odalarında kurulduğu gerçeğiyle yüzleşirdim. Ben bir Türk aydını olsaydım,yedi düveli denize döktük,masalından uyanır;yeni körpe dimağların bu kuyruklu yalanlarla kirlenmemesi için amansız bir mücadele verirdim. Ben bir Türk aydını olsaydım,Mustafa Kemal'in kişisel ihtiraslarına kavuşması için nasıl bütün dostlarına,yakınlarına ve özellikle de "Vurun Kürt uşakları gün namus günüdür !"diyen Kürtlere ihanet ettiğini bütün detaylarıyla öğrenir,bunu ifşa etmekten de korkmazdım. Ben bir Türk aydını olsaydım, Mustafa Kemal'in güya savaştığı,denize döktüğü,Çanakkale'de geçirmediği emperyal güçlere karşı şirin görenmek için koca bir halkın manevi değerlerini ayaklar altına aldığını büyük rahatsızlık duyma pahasına araştırırdım.Rahatsızlığım vagonlarca Osmanlı arşivlerini kilo fiyatına Bulgaristan'a sattığını öğrendiğimde daha da artardı. Ben bir Türk aydını olsaydım,kendimi parçası hissettiğim halkın bütününü tanımaya adar,Lozan'da "Türkler ve Kürtler asıl kurucu unsurlardır."diyen bir hükümetin neden daha sonra Kürt varlığını inkar edip Kürtleri bütün haklardan mahrum bıraktığıyla ilgili soruları hiç durmadan kendime sorardım. Ben bir Türk aydını olsaydım,Kürtlerin başkaldırıp temel hak ve hürriyetlerini istediğinde Sabiha Gökçen'lerce büyük bir katlima uğradığını hatırlar,bizimle aynı cephede savaşan bu yetim ümmete bunlar mı reva görüldü diye de iyice düşünürdüm. Ben bir Türk aydını olsaydım,Bulgaristan'daki bir avuç Türk'ün hakkını savunmak için gösterdiğimiz çabayı övünerek anımsar,Kürtlerin de temel hak ve hürriyetlerine kavuşması için aynı tutarlılığı sergilerdim. Ben bir Türk aydını olsaydım,kürtlerin neden kendilerini Kürt olarak hissettiklerini "Dağ Türkü ya da Türklük" gibi aidiyetleri diğer azınlıklar gibi, neden benimsemediklerini merak ederdim. Ben bir Türk aydını olsaydım,daha Türkler Anadolu'ya gelmeden Kürt coğrafyasının Türk dilbilimcisi Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügatüt'ü Türk(1071) "adlı eserinde "Erdul Ekrad/Kürtlerin Ülkesi" olarak geçtiğini araştırır,bu coğrafaysının ilk müdavimlerinin Kürtler olduğunu öğrenmekten gocunmazdım. Ben bir Türk aydını olsaydım,van'da 33 Kürt köylüsünü katledenlerin,Dersim'de taş üstünde taş bırakmayanların isimlerini büyük caddelere,ordu evlerine verenlerin patolojik vaka olduğunu çekinmeden ilan eder,bu meymenetsiz isimlerin ilelebed kaldırılması için de kampanya başlatırdım. Ben bir Türk aydını olsaydım,Zilan kanyonunda savunmasız yaralıların,çocukların,kadınların,ihtiyarların nasıl hunharca çapraz ateşe tutulduklarını bunu yapanların anılarında okuduğumda küçük dilimi yutar,başımı gökyüzüne kaldırıp feryat ederdim. Ben bir Türk aydını olsaydım,bir Kürt köylüsünün Kürt şehrindeki bir fırından sıcak bir ekmek almak için"ka nanekî bê tirkî mi de(bana türkçe bir ekmek ver )!"deyişinin toplumda yarattığı travmayı algılamaya çalışır,Ahmet Kaya'nın" bu ne yaman çelişki anne"şarkısını gönlümden düşürmezdim. Ben bir Türk aydını olsaydım,Kürtçenin de tanrının bir ayeti olduğunu anımsar,bu dili yasaklayan zihniyeti mahkum ederdim.Mahkum etmekle kalmaz,en azından "seni seviyorum kardeşim "diyecek kadar da Kürtçe öğrenirdim. Ben bir Türk aydını olsaydım İsmail Beşikçi'nin Kürtlerin gönüllerindeki konumlarını duyumsamaya çalışırdım. Ben bir Türk aydını olsaydım,mardin'de daha ilkokul çağında terörist diye öldürülen uğur'ların yasını tutar,mezarının başucuna kırmızı karanfiller bırakırdım. Ben bir Türk aydını olsaydım,ülkemin bir parçası saydığım bölgesinde onlarca askerin tecavüzüne uğrayan genç kızların davalarına katılır,bu insanlık suçunu işleyen karanlık yüzlere hezar kez tükürürdüm. Ben bir Türk aydını olsaydım,Türk medyasının günde birkaç saat yarış atlarına yer vermesine karşın 20 milyonluk Kürt nüfusunun diline kimsenin izleyemeceği bir zaman diliminde bir saat ayırmasına isyan ederdim. Ben bir Türk aydını olsaydım,genç bedenlerin kendilerini ateşe neden verdiklerini soruşturur,bayan gerillaların daha iyi nişan almak için memelerini kestiğini öğrendiğimde korkuyla irkilirdim. Ben bir Türk aydını olsaydım,Kürt analarının yaramaz bebelerini " cendırme têye(jandarma geliyor), eskerê romî werê(bak türk askeri gelir)" ninnileriyle(!) uyutmalarını şaşkınlıkla düşünür,geçmişin şimdiyi yarattığına tanık olurdum. Ben bir Türk aydını olsaydım,Kürtçe diye bir dil yok,Kürtlerin tarihi,edebiyatı yok ,Kürtler ilim,irfan ve marifetten nasiplenmemiş diyen kara cahillere Meleye Cizirileri,Ehmede Xanileri,İdrisi Bitlisileri,Feqiye Teyranları,Şerefhanları,Ebul İzleri,Mewlana Halidleri,Said Nursileri,Cigerxwunları okuyarak; Mervanileri,Şeddadileri,Eyyübileri anlatarak yanıt verirdim. Ben bir Kürt aydını olsaydım,ulusal devletlerin "mili birlik ve beraberlik"i sağlamak amacıyla ulusal sınırları içinde yaşayan farklı etnik ve dinsel toplulukları yok etme eğilimi olduğunu bilir,bilmekle kalmaz bunu ulus devletinin sonu olacağını da düşünürdüm. Ben bir Türk aydını olsaydım,başıma geleceklere aldırmaz "aydın" sıfatımın zekatını,kalem namusuyla öderdim.... MEHMET SÖNMEZ

0 Yorum: