Hasan Bildirici
Tarih: 1 Mart 2008 Cumartesi
Türk işgal güçleri, PKK’ye bağlı gerilla güçlerinin konumlandığı Güney Kürdistan içlerindeki Medya Savunma Alanlarından ağır kayıplar vererek geri çekildi.
Bunun adı yenilgidir. Türk askeri tarihinin Kürtler karşısında aldığı en ağır yenilgidir.
Türk ordusu, tek gerilla cesedi sergileme şansı elde etmeden Türkiye’nin hemen hemen her iline birkaç asker cenazesi göndermiştir.
Ne zaman Türk ordusunun Güney Kürdistan işgali gündeme gelse şöyle soruyorduk:
Arkanızda 20 milyonluk yasak bir ulus, yıkık binlerce köy, hesabı verilmemiş onbinlerce Kürt ölüsü bırakarak nereye gidiyorsunuz?
Evet nereye?
Hayattan tüm beklentisi kendi köy, şehir ve kasabalarında yasaksız, hilesiz ve korkusuz günler geçirmek olan Kürt halkına karşı askeri ve siyasi zafer kazanılamayacağı, kazanılacak zaferlerin üç kuruşluk bir kalıcılığının olmayacağını yıllarca söyler dururuz.
Hep gitmek istiyorlardı. Gittiler ve gördüler.
İşgal harekatı sürdüğü günlerde rezil Türk gazete ve televizyonlarına bakıyordum arada bir. Genelkurmay yalancısı spiker anlatıyordu:
“Sayın seyirciler, birazdan ekrana operasyonla ilgili inanılmaz görüntüler getireceğiz.”
İnanılmaz görüntü az sonra ekrana geliyordu. Bir asker kar içine oturttuğu piknik tüpünde konservesini ısıtıyor.
Genelkurmay yalancısı spiker heyecanla devam ediyor:
“Birazdan gözlerinizi yaşartacak bir görüntü ile karşılaşacaksınız.”
Göz yaşartan görüntü ekrana geliyor. Asker karda yürürken kameraya gülümseme pozu vermiş.
Spikerden yalanlara devam:
“ Birazdan göreceğiniz görüntülere şaşacaksınız!”
Askerlerin yürüdüğü yerde gerillanın ayak izleri de varmış.
Daha bir sürü boş, yalan, uydurma haber ve görüntü...
Her şey ortada olup bitti. Tanığa gerek yok. Türk ordusu Güney Kürdistan bataklığına girdi ve ABD sayesinde geri çıktı. Hem de hemen çıktı. Gecikmeden çıktı.
ABD’yi operasyon için o kadar sıkıştırdılar ki, ABD gerçekten Türk ordusunun bir hafta bir şeyler yapabileceğini sandı. Fakat kırım haberleri geldikçe büyük müttefik tedirgin oldu. Türk ordusunun kısa sürede bu kadar kayıp vereceğini, sınırı birkaç kilometre bile geçebilecek takatte olmadığını Amerikan Ağabey önceden nasıl bilsin!
Biz Türk devletine diyoruz, Kürtlerle savaş, Suriye ile savaşa benzemez. İran ile savaşa benzemez. Yunanistan ile savaşa benzemez. Kürtlerle savaş, yetim bir çocuğa vurmaktır. Haksız bir savaştır. Vatan savunması ile ilgisi yoktur. Herhangi bir işgale karşı koyuş değildir. Kürtlerle savaş, çocuklara, hastalara, çaresizlere vurmak gibidir.
Hayır, bunu Kürtleri acındırmak için söylemiyorum. Kürtlere karşı açılmış savaşın haksız niteliğinin tam anlaşılması için yukarıdaki örnekleri verdim.
Türk işgal güçlerinin geri çekilmesinde ABD baskısı olabilir. Ancak ABD baskısı Irak’taki dandik düzeni korumak, Kürtleri tümden yitirmemek ve Türk ordusunun PKK karşısındaki daha ağır yenilgisini engellemek içindir.
Türk ordusu PKK karşısında yenilirse, bu ABD’nin bir çok planını alt üst eder.
Onun için eminiz, ABD çatışmaları tüm ayrıntıları ile havadan ve karadan izlemiş, Türk ordusunun Kürt gerillalar karşısında düştüğü perişan durumu görmüş, sonunda ordu komutanlarına şunu söylemiştir:
“Bu savaşı kazanma olanağınız yok.”
Bütün hikaye budur.
Düne kadar Kürtleri Türk kırbacıyla terbiye eden ABD, şimdi bir yol da Türkleri Kürt kırbacıyla terbiye etmek istedi...
Türk-Kürt düellosu yeni başlıyor. Kürt-Türk ilişkilerinde 29 Şubat bir milat sayılabilir. Türk devleti ve ordusu bu yenilgiyi hazmedemeyecektir.
Fakat Türk devletinin Kürt halkına karşı katliam ve ölüm tehdidinden başka kullanacağı bir koz da yoktur...
Kürtler zaten ölüm ve tehdit tiryakisi olmuş. Ölüm tehdidine karşı alın perdesi yırtık...
İşgalci Türk birlikleri karşısında direnen Kürt kahramanları, uluslaşma ve direniş bilincinde Kürt ulusuna önemli bir enerji kazandırdılar...
Kürt ulusu alçaklığa ve işgale karşı direndikçe kazanacaktır.
Kürt vatanının onur ve şerefini işgalci Türk birliklerine çiğnetmeyen kahramanları saygıyla selamlamak istiyorum...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment