KÜRTLER İN ELİNE TUTUŞTURULMUŞ YENİ TOPİTOP ŞEKERİ YAHUDi DÜŞMANLIĞI

METİN AKTAŞ-Annem seksen altı yaşında. Sık sık oturur bana 1938 öncesi Dersim halkının yaşamını anlatır.

  • Dersim’de o yıllarda aşiretler arasındaki kavga yağma, talan yaygındır. Annem aşiretler arasında bu kavgayı anlatırken kendi aşiretinden birinin husumetli olduğu aşiretten birini öldürülüşünü büyük bir kahramanlık olarak anlatır ama karşı aşiretten birinin kendi aşiretinden birine bir tokat vurmasını bile ihanet, kötülük olarak değerlendirir.
  •  Biz doğu toplumlarında yöneticisinden annem gibi en sıradan insanına kadar kendini sorgulama, kendi eksiklerini hataları söyleme erdemine sahip değiliz. Bize göre biz mükemmeliz. Kültürümüz, yaşam tarzımız, ahlakımız mükemmeldir; evili de böyleydi ezeliye kadarda böyle olacaktır. Çünkü mükemmellik bizim soyumuzda, kültürümüzde, ırkımızda var. Çünkü biz üstün bir soyuz, bizim kültürümüz, inançlarımız üstündür. Biz hata yapamayız. Bizim adaletimiz, yaşam tarzımız, kültürümüz sorgulanamaz. Görünüşte söylediğimiz bu sözlere karşı olsak ta aslında kendini kutsama, kendisi gibi olmayanı yerme ahlakı hepimizin bilinç altında şu veya bu oranda yaşamaktadır. Annemden duyduğum masallardan tutunda ders kitaplarında okuduğum tarihe kadar bize geçmişle ilgili anlatılan her şeyde biz haklıyız. Bizim yaptıklarımız doğrudur,bizim başka halkların topraklarını işgal etmemiz kahramanlık tır. Biz balkanlardan Cezayir’e kadar topraklarda yaşayan halkları işgal ederken haklıydık. Çünkü biz onları seviyorduk. Onların bir kısmını kılıçtan geçirdik bir kısmını da zorla yaşadıkları topraklardan kopararak getirip zorla kendi dinimize sokarak çıkarlarımız için savaşacak askerlere,kölelere dönüştürdük.
Bunları yaparken biz haklıydık. Bu uygulamalarımıza karşı çıkanlarsa haksızdı. Onları acımasızca yok ettik, soylarını kuruttuk. Biz haklıydık.
  • Büyüyüp tarihi sorgulamaya başladığımda acı çekerek kendi toplum gerçeğimize yüzleştim. Evet kötülük,adaletsizlik bize anlatıldığı gibi sadece bize dışarıda gelen bir şey değildi, kötülük bizim yaşam tarzımızın, kültürümüzün, ahlakımızın içerisindeydi. Kötülüğün, adaletsizliğin bizim toplumsal yaşamımızda, kültürümüzde olmadığı düşüncesi içimizdeki kötülerin uydurduğu bir tuzaktı. Çünkü böylece bizim onları sorgulama, değiştirme düşüncemiz ve faaliyetimiz olmayacak biz dışımızdakilere düşmanlık yapmakla bir ömür çürütüp gideceğiz.
Bu ülkedeki sağ çevrelerden umut yoktu; çünkü onlar bu ırkçı düşüncelerle zehirlenmişlerdi. Umut soldaydı. Gencecik insanlar ağır bedeller ödeyerek kendini, kendi yaşam tarzını, kültürünü,inançlarını, sorgulamaya başladı. Bu toplumda görülmemiş bir şeydi; ilkti.ve çok tehlikeliydi. Çünkü bu gencecik insanlar çürümenin, adaletsizliğin, kötülüğün asıl kaynağının içimizde,ruhumuzun derinliklerinde, toplumsal yapımızın, kültürümüzün derinliklerinde olduğunu söyleyerek kendimizde, kendi kültürümüzde,toplumsal yaşamımızda değişim ve yenilenme istiyorlardı.Değişim ve yenilenmeye kapalı olan, kültürün bir sosyal olgu olmaktan çıkarak biyolojik(yaradılışta varol) olguya dönüştüğü toplumumuzda bu istek sarsıntı yarattı.Asla değişilmez, yenilenmez, sorgulanmaz sanılan kurumlar, kültürler, düşünceler, inançlar sarsılmaya çatırdamaya başladı.
  • Efendilerimiz çılgına döndü. Çünkü kendilerini ayakta tutan asıl güç ellerinden gidiyordu. Onlarda biliyordu ki onların iktidarlarını koruyan asıl güç büyük orduları değil insanlarımızın ruhlarına sokulmuş bu düşünceler,yaşam tarzı, kültürdü.
Efendilerimiz dövmekle, öldürmekle, işkence etmekle bu yeni akımı durduramayacaklarını anlayanca her zaman yaptıkları klasik yöntemine baş vurdular. Onları içerde çürütmeye, kendilerine benzeştirmeye başladılar. Ülkemizde yaşanmış bu sürecin tanığı ve mağduru olarak şimdi yaşananları görünce efendilerimizin bir kez daha kazandığını görüyorum; Çünkü sol adına yola çıkmış insanlar, kurumlar efendilerin ağzıyla konuşmaya başlamışlardı. Onlarda bizim toplum olarak mükemmel olduğumuzu bu günde, geçmişte de bizim soyumuzun kötülük, adaletsizlik yapmadığını söyleyerek oklarının sivri uçlarını dışarıya yöneltmeye başlamışlardı.Bize dışarıdan kötülüğü transfer edip, bizim adaletli, güzel yaşam tarzımı, kültürümüzü bozan yeni güçler yeni düşmanlarımız vardı artık. Bunlar Emperyalistler ve Siyonistlerdi. Aslında bizim temiz mayamızda ırkçılık yoktur. Irkçılığı da bütün dünyaya olduğu gibi ülkemize de Yahudiler getirdi. Uzun mücadeleler sonucu kabul etmek zorunda kaldıkları kötülüklerini de aslında onlar yapmamıştı, içlerine giren Yahudiler yapmıştı. Kendimizi Yahudilere karşı korumalıydık çünkü Yahudiler ülkemizi parçalamaya çalışıyorlardı. Bu düşünceler solun içerisindeki yeni sağın düşünceleridir.Ve son yıllarda bir haylide taraftar bulan düşüncelerdir. Şimdi bu düşüncelere Kürtlerin bir kesimi de katılmış durumda.
  • Bir Yahudi düşmanlığıdır almış başını gidiyor.Bu düşmanlık öylesine korkunç bir tabuya dönüştü ki hiçbir yurttaş korkusunda kendini sorgulama cesaretini bulamıyor. Çünkü soldan sağa,Türklerden, Kürtlere büyük bir kesim bu salgına kapılmış gidiyor. Yahu ülkemizde açlık var desen şıp Yahudiler bizi aç bırakıyor, yahu ülkemizde bölgeler arası ekonomik,siyasi,kültürel adaletsizlik var desen bunu Yahudiler, emperyalistler yapıyor, yahu ülkemiz işsizlik var desen Yahudiler yapıyor, Çevre katliamı var desen Yahudiler yapıyor diyorlar. İnsanlar, iş aş özgürlük, Kürtler temel insani haklarını istediklerinde bu taleplerin Yahudilerin ülkemizi bölmek için yarattığı bir tuzak olduğunu söylemektedirler.Ne olacak bizim bu Yahudilerle halimiz bilmiyorum? Acaba hepsini öldürsek içimizdeki kötülükler, açlık, issizlik, adaletsizlik sona erer mi? Hiç sanmıyorum; çünkü kendimize yeni Yahudiler bulduk bile. Baksanıza bağırıyorlar hep birlikte Barzani Yahudi diye. Bu demektir ki bize rahat gün görmek nasip olmayacak.Biz ve bizden sonra gelecek soyumuz açlıktan baskılardan kurtulamayacak. Yahudiler bütün dünyayı sarmış. Barzani’yi de öldürsek acaba başka Yahudiler çıkacak mı?Ne yapsak bilmiyorum?
Yahudi düşmanlığı şimdilik Ortadoğu devletlerini ellerinde tutan Fars,Arap,Türk ırkçılarının temel siyasal argümanı. Şimdilik ağır baskılar altında,açlık sınırında yaşayan toplumlarını Yahudi düşmanlığıyla besleyerek yönetiyorlar. Çok umutsuz değilim. Gelecek Orta doğuda yaşayan bütün halkların temel insani haklarını barış içerisinde bir arda yaşadığı bir toplumsal sistemin olacağından eminim. Bu bir temenni değil global ekonominin yaratacağı yeni zorunlu yaşam tarzıdır. Global ekonomi farklı ırklardan, inançlardan, kültürlerden,uluslardan insanları iç içe harmanlayarak bu gün insanlığın en büyük düşmanı olan ırkçılığı yok edecek ortak bir insan olma düşüncesini bir kültür bir yaşam tarzı haline getirecektir. Bundan eminim. Bu gün yükselmekte olan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, ölmekten olan hastanın yükselen son ateşidir. Bu sizi korkutmamalıdır.
  • Yazıma son verirken bir Kürt olarak Kürt kurumlarından, partilerinden bir isteğim var. Lütfen artık ortak karar alma bilici geliştirin kurumlarınızda, partilerinizde. Söyledikleriniz doğru da olsa mutlaka kurumlarınızda, partilerinizde tartıştıktan sonra ortak karar alarak savunun. Bunu başarmazsanız hiçbir şeyi başaramazsınız. Başarının yegane güvencesi budur. Yoksa nereye sürüklendiğinizi öğrendikten sonra çok geç olabilir. Kürtlerin politikalarını Kürtler gibi Orta doğunun en eziyet görmüş halklarından biri olan Yahudi halkının düşmanlığı üzerinde inşa etmeye kalkmalarını anlamak mümkün değil. Bu hayra alamet değil!

1 Yorum:

Anonymous said...

o yazıları ananın amına soook