Tezkereye Meclis onayı

CNN TÜRK/TBMM, son tezkerenin de Genel Kurul'da kabul edilmesiyle, 1950'den bu yana yurt dışına asker göndermek için 21'inci kez izin vermiş oldu. Genel Kurul, TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın başkanlığında bugün saat 15.00'te toplandı. Yurtdışına asker gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkereleri, şimdiye kadar kapalı oturumlarda görüşülerek karara bağlanmıştı. Ancak bugünkü görüşme açık oturumda yapıldı. Görüşmelerde hükümet ve parti gruplarına 20 dakika söz hakkı verildi. Meclis İç Tüzüğü gereği Başbakanlık tezkereleri doğrudan Genel Kurul gündemine alınıyor ve ilk oturumda, görüşme yapıldıktan sonra oylanıyor. Tezkerenin geçmesi için oylamaya katılan milletvekillerinin yarıdan bir fazlasının kabul oyu gerekiyordu. Meclis'e getirilecek tezkereye CHP ve MHP destek vereceğini, DTP ise destek vermeyeceğini açıklamıştı. Erdoğan: "Milletimiz için hayırlı olsun" Oylamanın ardından bir açıklama yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemiz, milletimiz için teröre karşı mücadeleyi uluslararası bir karar olarak görenler için hayırlı olsun" dedi. Erdoğan, "ABD Başkanı George Bush'un 'Türkiye'nin sınır ötesine asker göndermesi Türkiye'nin yararına değildir" açıklamasını da değerlendirdi. Başbakan Erdoğan, "Ben sadece şu anda TBMM olarak tüm parlamenterlerimizle biz kahirekseriyetle bir karar verdik. Bunun için de kimin ne dediği değil, TBMM'nin ne dediği önemlidir ve bu kararı da TBMM almıştır. Ülkemiz için, milletimiz için, teröre karşı mücadeleyi uluslararası bir karar olarak görenler için hayırlı olsun diyorum" diye konuştu. Baykal: "Büyük bir mutabakat" CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da, tezkerenin kabul edilmesine ilişkin, "Amacımız savaş değil, savaşmadan sonuç almaktır" dedi. Tezkerenin 507 oyla kabul edilmesini "büyük bir mutabakat" olarak değerlendiren Baykal, "Böyle bir karar alıp, onun üzerine yatmak olmaz. Şartlar gerektiğinde kullanmamak mümkün değil. Oyun olmaz. En etkin şekilde bu yetkiyi kullanmak zorundasınız. Bundan öncekilerde ABD'nin müdahalesine ortak olunup olmamasıydı. Şimdi bıçak kemiğe dayandı. Terörle mücadelede olması gerektiği için çıkarılıyor; ABD'nin talebiyle değil. Şaka kaldırmaz. Ciddi bir şekilde Türkiye'nin bütünleşik bir politika ortaya koymasıdır. Umarız ABD, Türkiye'nin ciddiyetini kavrar işbirliğine girer. O zaman iş değişir müdahaleye belki gerek kalmaz" şeklinde konuştu. Bahçeli: "Sorumluluk siyasi iktidara aittir" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, "Bu aşamadan sonra bütün sonuçlarıyla sorumluluk siyasi iktidara aittir. İnşallah TBMM'nin verdiği bu yetki çerçevesinde, gereği neyse onu cesaretle yapabilirler" dedi. Bahçeli, "Bu tezkerenin milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyoruz. Bu aşamadan sonra bütün sonuçlarıyla sorumluluk siyasi iktidara aittir. İnşallah TBMM'nin verdiği bu yetki çerçevesinde gereği neyse onu cesaretle yapabilirler. Biz MHP olarak her aşamada bu yetkiyi destekleyeceğiz" şeklinde konuştu. PARTİLER NE DEDİ? AKP (Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek) - Sabır taşı çatlamıştır. Yaşanan bunca üzücü olaylardan sonra sabrımızın taştığı bir noktadayız. Türkiye'nin bunca zamandan bu yana yaptığı iş, sabır taşının çatladığı noktada, doğru kararı alabilmek içindir. - Biz bu kararları alırken, gözettiğimiz bir tek husus var; parti içi hesaplarımız, dengelerimiz yok, orada dengeler yerinde. Bizim gözettiğimiz, devletimizin, milletimizin dengesi bozulmasın. Attığımız her adımda, aldığımız her kararda, bazı kararları dün değil de bugün niye alıyorsak, gözettiğimiz tek husus budur. - Türkiye, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının değişmez gündem maddesi olarak, bu belayı buldu. Dolayısıyla sadece dün, bugün ortaya çıkan bir konuyu konuşmuyoruz. Her hükümet uğraştı, biz de uğraşıyoruz. Bu tezkere onun bir parçasıdır. Eğer konu bu ölçekte ele alınmazsa, terörün tuzağına düşer, oyununa geliriz. 'Ben gelirim terör biter, akan kan durur' deniliyorsa, bu söylemi de geçmişte yaşadık, tam tersi her gün hayatını kaybedenlerin sayısı arttı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir terör sorunu var. Bunun üstesinden gelmek için alınması gereken birçok önlem var. Biz bugün sadece sınır ötesi operasyonla ilgili konuşuyoruz. Terörle mücadele milli meseledir. Tek bir partinin, hükümetin değil, devletin tüm birimleri, organlarıyla, bütün fertlerle sürdürülmesi gereken bir mücadeledir. Öyle anlamadığımız takdirde meseleyi yanlış zeminde tartışmış oluruz. Partiler, hükümetler üstü bir meseledir,Türkiye'nin geleceğiyle ilgilidir. - Terör konusunda çözüm ararken, önce gömleğin ilk düğmesini doğru iliklememiz lazım. Yanlış iliklersek, sonuna kadar yanlış gider. O da şudur: Terörün tanımında anlaşmamız gerekir. Eğer benim terörist dediğime özgürlük savaşçısı, bizim terör örgütü dediğimize başkası bir başka şey söylüyorsa bir araya gelip, çözüm bulmakta zorlanırız. Terör konusuna olumlu yaklaşım sergilenecekse, ondan rahatsız olacak herkesin tanımında mutabakata varması gerekir aksi halde farklı sonuçlara varırız. - Terör gibi karmaşık bir konu için zaman zaman televizyon ekranlarında gördüğümüz, bazen stratejist, bazen analist gibi sıfatların yazıldığı bir kısım insanlar, öylesine karışık, karmaşık, derinliği olan bir konu için sihirli çözümler üretmekte, vatandaşımıza doğru bilgi verilmemektedir. Bu tezkere, adeta terörle mücadele açısından yegane çözüm olarak kamuoyuna takdim edilmiş bu da ister istemez yanlış anlamalara, kendi içimizde farklı düşünmelere yol açmıştır. Bunun sihirli hiçbir çözümü yok, askeri mücadele, müdahale sorunun bir yönünü ele almaktadır, çözümlerden bir tanesidir. Bunun başkaca önlem ve eş zamanlı olarak sürdürülmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri olarak, bizim hükümetimiz olarak yapmaya çalıştığımız iş de bunun gereğini yapmaktır. - Terör örgütleri, uluslararası politikanın bir enstrümanıdır. Arkasında bir veya birden fazla devlet veya uluslararası güç yoksa, bu şer odaklarının bir günden fazla yaşama şansı yoktur. Dış destek olmadan, hiçbir terör örgütü varlığını sürdüremez. Bugün dünyadaki terör örgütleri içerisinde en fazla desteğe sahip olan, PKK'dır. Onun için tarihin en kanlı terör örgütüdür. O nedenledir ki hiçbir terör örgütü müstakil hareket edemez, müstakil karar alma kabiliyeti yoktur. Destek verenlerin maşasıdır, kuklasıdır, ipleri başkalarının elindedir. Yaşamakiçin öldürmek zorundadırlar. Bunun en güzel örneği de PKK'dır. Ama şunu biliyoruz; birkaç gün önce gözaltına alıyor, birkaç gün sonra serbest bırakıyor, sonra özel uçaklarla Kandil Dağı'na gönderiyorsanız, bunun bir izahı olmalıdır. Türkiye; bizden önceki hükümetler döneminde, biz de müteaddit defalar, 'Bunlar terör örgütü mensuplarıdır,yöneticileridir, bunları bize iade edin' dediğimizde, göstermelik sığınmacı statüsüyle bunları iadeden vazgeçiyorlarsa veya bir silahın otomatik mi yarı otomatik olduğuna 4 yılda karar veremiyorlarsa, oturup düşünmek lazım gelir. Bunlar kimin hesabına, kimin namına bu eylemleri ortaya koyuyorlar... CHP (İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ) - Hükümetin bu tezkereyi Meclis'in onayına sunmasını olumlu karşılıyoruz ve "evet" oyu vereceğiz. - "Kuzey Irak'taki yerel yönetimin, PKK'ya destek vermek ve onu Türkiye'ye karşı kullanmak konusundaki iradesinin kırılması lazım. Bunu yapamadığımız takdirde dağ fare doğurmuş olur ve tezkereye bir blöf olarak bakılır. Böyle bir durum da Türkiye'nin saygınlığına ve inandırıcılığına büyük darbe vurur. - Artık Irak ve kuzeyindeki yerel yönetimin şu tercihi yapmak zorundadır: PKK mı Türkiye mi? ABD, Kuzey Irak'ın ve Irak'ın PKK'yı himaye etme politikasına mı destek verecek, yoksa müttefiki Türkiye'ye mi destek verecek? - Tehdidin birinci boyutunu, Irak'ın kuzeyinde konuşlanmış ve Kuzey Irak yerel yönetimi tarafından Türkiye'ye karşı bir piyon olarak kullanılan PKK unsurları oluşturuyor. - Tehdidin ikinci boyutunu, ülkemizi bölmeye yönelik siyasi bir projenin gerçekleştirilmesini hedef alan PKK'nın, Türkiye'de konuşlanmış unsurları oluşturuyor. - Tehdidin üçüncü boyutunu, esas hedefi bağımsız bir Kürt devleti kurmak, sonra da Türkiye üzerinden Akdeniz'e çıkarak Büyük Kürdistan Projesi'nin ilk aşamasını gerçekleştirmek olan ve PKK'yı bölgesinde barındırarak ona her türlü desteği sağlayan Barzani'nin otoritesindeki Kuzey Irak bölgesi oluşturuyor. - Tehdidin dördüncü boyutu ise sözde stratejik müttefikimiz ABD'nin tutumundan kaynaklanıyor. Dostluğuna çok büyük değer verdiğimiz ABD'nin Irak'a yönelik stratejisi bağlamında Türkiye'ye yönelik iki yönlü-diplomatik nezaket göstererek, ikiyüzlü demiyorum- ve ülkemizin çıkarlarını hiçe sayan politikası, artık tam bir netlik kazanmış durumdadır. - Kuvvet kullanmaya giden yolda, kuvvete başvurmadan önce alınacak birçok ekonomik ve siyasi önlem var. Türkiye'nin de elinde bu konuda türlü seçenekleri ve yöntemleri içeren geniş bir yelpaze bulunuyor. (Kuzey Irak'ın Türkiye'deki ticari ilişkileri, bu bölgeye verilen elektrik, Habur Sınır Kapısı'ndan yapılan taşımacılık, Irak ve Afganistan'daki Amerikan askerlerinin lojistik ikmali ve İncirlik Üssü'nün kullanımı vb.) MHP (Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı): - Sınır ötesi harekat kararı, geç kalmış bir karardır. Bu tezkere, gecikmiş bir tezkeredir. MHP, bütün eksik ve sakat yönlerine rağmen, Başbakanlık tezkeresine tam destek verecektir. - Tezkereler siyasi ve hukuki anlam taşıyan metinlerdir. Silahlı kuvvetler unsurlarının kullanımının askeri hedefleri ile ulaşılması öngörülen siyasi hedeflerin çerçevesinin çizilmesi gerekir. Başbakanlık tezkeresinin bütünlükten yoksun, eksik ve belirsiz yönleri var. Bu metin tezkere olmaktan ziyade 1 paragraflık bilgi notu niteliği taşımaktadır. - Meclis'ten yetki alındıktan sonra Türkiye'nin, Habur Sınır Kapısı'nın kapatılması, Türk hava sahasının Irak bağlantısının kesilmesi, Kuzey Irak'a yapılan lojistik desteğin kesilmesi ve Mersin Serbest Bölgesi'nde yeni düzenlemeler yapılması gibi caydırıcı tedbirleri alması gerekir. - Meclis'ten yetki alınıp bunun kullanılmamasının çok vahim sonuçları olur. Böyle bir gaflet, PKK terörü karşısında teslim olmak anlamına gelecektir. DTP (Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş) - Şimdi sınır ötesi operasyonlardan ziyade, en az denenen ve bizce en etkili, en zahmetsiz, ülkemiz açısından en kazançlı yol olan demokratik tartışma ve sivil çözüm yöntemlerini gündemimize almalıyız. - Sınır ötesi operasyona karşı çıkan hiçkimse yokmuş gibi, 549 milletvekilinin de evet oyu kullanması gerekliği yönündeki baskıcı bir yaklaşım var. Eğer burası Milletin Meclisi ise milletin sesi de burada tümfarklılıklarıma duyurulmak zorundadır. - Sınır ötesi dediğimiz yerde Türkiye ile operasyon konusunda uzlaşmamış olan bir bölgesel Kürt yönetimi ve bir merkezi Irak yönetimi İle bunlardan daha da önemlisi ve farklı olarak ABD'nin varlığı söz konusudur. Bütün bu aktörlerin konumlanma durumu, sınır ötesi bir operasyonda yaşanacak can kayıplarının artması yanında siyasi olarak da bir bataklığa saplanmamıza yol açma riskini ciddi şekilde taşımaktadır. - Türkiye'yi 'savaşan ülke' konumuna düşürebilecektir. Kaldı ki bütün bu riskler bir an için göze alınsa bile, askeri açıdan başarılı olduğu kabul edilen bir sınır ötesi operasyonun dahi sorunun bir müddet sonra daha yakıcı bir şekilde karşımıza çıkmasını engellemeyeceği inancındayız. - Bölgede zaten felce uğramış olan ekonomik yaşam, bir sınır ötesi operasyon nedeniyle iyice içinden çıkılmaz hale gelecek, daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha az demokrasi ve daha az özgürlük gibi sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır.

0 Yorum: