Federe Kürdistan’ı İşgale Kalkışan Türk Devleti İnsanlığa Hesap Vermekten Kurtulamayacaktır!

PRK-rizgarî /...Avrupa’da, 2 milyon nüfuslu Kosova’nın bağımsızlığını elde etmesinin gündemde olduğu bu günlerde Kürd halkının yüz yıla varan özgürlük ve bağımsızlık talebine hala gözlerin kapatılması, Kürdistan’ın kendi işgali altındaki kısımında Kürd halkının en temel ulusal demokratik haklarını bile tanımayıp, baskı ve devlet terörüyle ezmeye çalışan Türk devletinin Kürdistan’ın güneyinde elde edilen bir parça özgürlüğe bile tahammül edemeyişine uluslararası toplumun sessiz kalması, adalet duygusunu zedeleyen acı bir durumdur... * * * Bir kaç aydan bu yana Kürdistan’ın güney kırsalını havadan ve karadan bombalayıp askeri yığınaklar yapan Türk devleti, 21 Şubat akşamından itibaren binlerce askerle alana girdi. Boyutları henüz tam olarak açıklık kazanmamış olsa da, resmi açıklamalarda “sadece PKK ile sınırlı” olduğu ileri sürülen bu harekat, gerçekte bir işgal girişimidir; on yıllardır Kürd halkına karşı yürütülen sömürgeci zorbalığın yeni bir halkasıdır; Kürd halkının hak ve özgürlük taleplerinin zorla bastırılması siyasetinin uzantısıdır. Çeşitli vesilelerle daha önce de belirttiğimiz üzere “PKK” bahanesi, bu işgal senaryolarını “meşru” gösterme çabasının kılıfıdır. Asker sivil Türk devlet yetkililerinin Federe Kürdistan’ın siyasal bir statüye kavuşmasından, Kürd halkının daha geniş özgürlükler elde etmelerinden duydukları endişeyi saklamadıkları, bunu engellemek, yıkmak için fırsat kolladıkları zaten bilinen bir gerçektir. Türk devletinin Federe Kürdistan’ı işgal harekatına ABD’nin bilgisi ve onayı olmadan girişmesi zayıf bir ihtimaldir. Nitekim, geçen Kasım ayında ABD ve Türk devlet yetkililerinin yaptıkları ve içeriği hala kamuoyu açıklanmayan görüşmelerde belirli mutabakatlara varıldığı ve ardından Türk devletinin askeri harekatlara başladığı bilinmektedir. Dünyanın değişik “kriz” bölgeleriyle birlikte Ortadoğu ve “Irak”ın geleceği bağlamında da uluslararası ve bölgesel rekabet ve pazarlıkların sürdüğü bir dönemde yapılan bu görüşmelerdeki temel pazarlık konularından birinin Kürdistan olduğu aşikardır. Öteden beri uluslararası güçlerle pazarlıklarında bölgesel konumunu ve olanaklarını birer şantaj unsuru olarak kullanan Türk devletinin bu pazarlıklarda, Federe Kürdistan’daki devletleşme sürecini yıkamasa bile, en azından alanını daraltmak, topraklarından ve zenginliklerinden pay kapmaya çalışmak, siyasi ve ekonomik olarak daha fazla gelişmesini, Kuzey bölgesi ile kan bağının güçlenmesini önlemek gibi, kendince daha rasyonel hedefler belirlemiş olması mümkündür. Bu bağlamda işgal hareketi ile, Federe Kürdistan’ın bir kısmını “tampon bölge” ya da “sınır değişikliği” adı altında ele geçirme isteğini de yeniden pazarlık konusu yapması muhtemeldir. Avrupa’da, 2 Milyon nüfuslu Kosova’nın bağımsızlığını elde etmesinin gündemde olduğu bu günlerde Kürd halkının yüz yıla varan özgürlük ve bağımsızlık talebine hala gözlerin kapatılması, Kürdistan’ın kendi işgali altındaki kısımında Kürd halkının en temel ulusal demokratik haklarını bile tanımayıp, baskı ve devlet terörüyle ezmeye çalışan Türk devletinin Kürdistan’ın güneyinde elde edilen bir parça özgürlüğe bile tahammül edemeyişine uluslararası toplumun sessiz kalması, adalet duygusunu zedeleyen acı bir durumdur. Kürd halkı, maruz kaldığı tüm adaletsizliklere ve zorbalıklara rağmen, hak ve özgürlüklerini elde etmek için ağır bedellerle sürdürdüğü direniş ve mücadeleyi bırakmayacak, kazanımlarının ortadan kaldırılmasına, yağmalanmasına sessiz kalmayacaktır. Kürd halkı, kararlı duruşuyla ulusal demokratik taleplerini tasfiye etmeye, zorluklarla elde ettiği mevzilerden geriletmeye yönelik plan ve pazarlıkları boşa çıkartacaktır. Önceki açıklamamızda da belirttiğimiz üzere, ülkemizin her bir parçasının kaderinin birbirine bağlı olduğu bir süreçte Kürd halkı, bulunduğu her yerde sömürgeci işgal güçlerine karşı koyacak, umutlarının söndürülmesine izin vermeyecektir. Türk devletinin askeri gücü ve olanakları özgür Kürdistan’ı ele geçirmeye, yönetebilmeye, Kürd halkını ve onun haklı özgürlük mücadelesini bitirmeye yetmeyecektir. Türk devleti tüm siyasi ve askeri sorumluları ile birlikte eninde sonunda tarih önünde insanlığa hesap vermekten kurtulamayacaktır. Partîya Rizgarîya Kurdistanê PRK-rizgarî 22.02.2008

0 Yorum: