Cezaevindeki oğluna mizah dergisi götüren kadına 'yasak yayın'dan dava açıldı. Öte yandan savcı, İstanbul Barosu'nu 'örgüt' sanıp avukata soruşturma açtı
Mizah yasak Hukuk adına yapılan traji-komik uygulamalar bitmiyor. Cezaevlerinde keyfi uygulamaların sonu gelmiyor. Gülbanu Çobanoğlu, Kırıklar F Tipi Cezaevi'ndeki oğluna mizah içerikli Lombak Dergisi'ni götürdü. Cezaevi yönetimi dergiyi 'sakıncalı' buldu. Dergiyi inceleyen savcı ise, Çobanoğlu'na 'cezaevine yasadışı yayın sokmaktan' dava açtı.
Baro örgüt olunca...Avukat Ömer Kavili Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nden müvekkillerinin dava dosyasını inceleme talebinde bulundu. Talebini, 'Dosyalara bakmam lazım, yoksa örgütüm hesap sorar' sözleriyle dile getiren Kavili hakkında, soruşturma açıldı. Savcılık, ancak 19 ay sonra örgütten kastın İstanbul Barosu olduğunu anlayabildi.
Bunlara gülünür ancak Keyfi ve hukuka aykırı uygulamalarıyla gündemden düşmeyen cezaevlerindeki hak ihlalleri her gün biraz daha artarken, yaşanan bazı traji-komik uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Kırıklar F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan oğluna karikatür Dergisi Lombak'ı götüren anne Gülbanu Çobanoğlu'na 'cezaevine yasa dışı yayın sokmaktan' dava açıldı.
Cezaevlerinde yaşanan traji-komik uygulamalara bir yenisi daha eklendi. 'Bisküvi', 'pet şişe' ve 'kırmızı donu' bahane ederek tutuklulara insanlık dışı muamele eden cezaevleri yönetimleri bu kez de tutuklu yakınlarına çeşitli gerekçelerle dava açıyor. 18 Kasım 2007 tarihinde İzmir Emekli Sandığı önünde yaşanan patlamayla ilgilisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanarak Kırıklar F Tipi Cezaevi'ne konulan İzmir Gençlik Derneği Başkanı Ümit Çobanoğlu'nun annesi Gülbanu Çobanoğlu'nun Lombak Dergisi'ni oğluna vermek istemesi hakkında dava açılmasına neden oldu. Anne Çobanoğlu cezaevinde bulunan oğlunun moralini yükseltmek için evde bulunan karikatür dergisi Lombak'ı cezaevine götürdü. Cezaevi'nde 'sakıncalı' bulunan dergi, yönetime gönderildi. Burada incelenen mizah dergisi 'yasa dışı yayın' kapsamına alındı. Anne Çobanoğlu'na 'cezaevine yasa dışı yayın sokmak' suçlamasıyla dava açıldı. Davanın ilk duruşması 16 Haziran 2008 tarihinde görülecek. Gülbanu Çobanoğlu'nun avukatı Şule Arslan Hızal, Lombak adlı karikatür dergisinin toplandığı kitabın cezaevinde görevli jandarma tarafından 'sakıncalı' bulunmasını eleştirerek, 'Lombak adlı derginin çıkan sayılarının toplandığı bir kitabı anne Gülbanu Çobanoğlu cezaevine götürülüyor ve burada toplatma kararı olan bir dergi olduğu söyleniyor. Oysa bu derginin yasaklı olmasını gerektirecek hiçbir yanı yok. Bildiğiniz mizah karikatür dergisi' dedi. İZMİR - ANF
Gel de gülme Yargının traji-komik icraatları bitmek bilmiyor. Birbirinden ilginç komik kararlarla zaman zaman insanı güldüren savcılar, Dev-Yol davası avukatlarından Ömer Kavili'nin dava dosyalarını inceleme talebi sırasında, 'Dosyalara bakmam lazım. Yoksa örgütüm benden hesap sorar' dediği için hakkında soruşturma başlattı. Savcılık, 1 yıl 7 ay sonra Kavili'nin 'örgütten kastının' İstanbul Barosu olduğunu ancak anlayabildi ve fiilin suç oluşturmadığına karar verdi.
Mizah tadındaki olay şöyle gelişti. Ankara Dev-Yol davası avukatlarından Ömer Kavili, davanın 27 Aralık 2005 tarihli duruşmasında vekaletini yeni aldığı müvekkilini savunmak için mahkeme heyetinden dosyayı inceleme talebinde bulundu. Kavili mahkemeye, 'Evrakları görmemiz gerekiyor, görmeden savunma yapamam. Ben bir örgüt üyesiyim, benden örgüt hesap sorar, hukukçu olarak bu hususları da araştırmak mecburiyetindeyim' dedi. Kavili'nin sözlerini tutanağa geçiren Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yaptığı suç duyurusuyla avukat hakkında 'örgüt üyesi' iddiasıyla soruşturma açılmasını istedi. Avukatlar hakkında soruşturma açılması için Adalet Bakanlığı'nın onayı gerekiyordu. Bakanlık, 'Örgüt davaları DGM'de görülür. Avukat DGM savcısına ifade versin' dedi. Bunun üzerine Kavili şimdi ismi Ağır Ceza olarak değiştirilen DGM savcısına ifade verdi. Kavili, soruşturmanın hikayesini şöyle anlattı: 'İfademi alan İstanbul DGM savcısına, 'örgüt başı kısa boylu ve beyaz saçlı. Örgüt üyeleri arasında Laz Kazım diye bilinir' şeklinde ifade verdim. Savcı bunun üzerine 'İstanbul Barosu öyle tarif edilmez. Kazım Kolcuoğlu için öyle tarif mi olur' dedi. Bunun üzerine savcıya, 'ben baro veya Kazım Kolcuoğlu'nun adını zikretmedim. Onu siz söylediniz' dedim. Savcı bu tanımlamam nedeniyle hakkımda 'devletin adliyesini aşağılamak'tan soruşturma başlattı. Örgüt davalarına bakan Ankara Cumhuriyet Savcılığı, 'Avukat alaycı cevaplar vermiş. Laz Kazım derken Rizeli olan İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu'ndan söz etmiştir. Örgütten kastı da bağlı olduğu barodur' diyerek, soruşturmayı noktaladı.'
İSTANBUL-Umut Akpınar
0 Yorum:
Post a Comment