AİHM'in 'istikrar' olarak değerlendirdiği yüzde on seçim barajının yüzde üçe düşürülmesi, yüzde bir oy alan partilerin devlet yardımı alabilmesi ve siyasi partilerin propagandalarında Türkçe dışındaki dilleri de kullanabilmesi için DTP Meclis'e kanun teklifi sundu.
DTP Milletvekili Gültan Kışanak, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunu ve 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun değişik maddelerinde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi verdi. Kışanak'ın hazırladığı ve DTP grubu tarafından imzalanan kanun teklifi ile yüzde 10'luk seçim barajının yüzde 3'e düşürülmesi, Türkçe dışındaki yerel dil ve lehçelerde siyaset yapılması, seçimlerde televizyon ve radyolarda Türkçe dışındaki dillerde propaganda yapılması, Hazine'den yardım almak için yüzde 7 oy oranı şartının yüzde 1'e indirilmesi talep edildi. Anayasa'da 'yönetimde istikrar', temsilde 'adalet' ilkelerinin yer aldığı belirtilen gerekçede, yüzde 10'luk seçim barajının istikrar ve adaleti sağlamadığı belirtilerek, baraj nedeniyle milyonlarca seçmenin iradesinin Meclis'e yansımadığına dikkat çekildi.
Düşük baraj barışa hizmettir Barajdan dolayı Meclis dışında kalan oyların suni bir 'aşkın temsiliyet' yoluyla Meclis'e yansıdığı, bunun de en fazla birinci olan partiye yaradığı anımsatılan teklifte, bu yöntem nedeniyle 1987 genel seçimlerinde yüzde 36 oy alan ANAP'ın, yüzde 69,9 oranı kadar sandalye elde ettiği belirtilerek, '2007 seçimleri ile birinci parti olarak Meclis'e giren AKP yüzde 46,6 oyla milletvekillerinin yüzde 62, ikinci parti CHP yüzde 20,9 oyla yüzde 22 temsil bulurken, üçüncü ve son sırada yer alan MHP yüzde 14,3 oyla yüzde 12,7 temsil bulmaktadır' hususlarına dikkat çekildi. Bu durumun Meclis'te bir, meşruiyet krizi yarattığı belirtilen teklifte, sistemin çoğunluk sistemini ve halkın yönetime katılmasını engellediğine dikkat çekildi. Teklifte bu nedenle barajın yüzde 3 olarak belirlenmesinin, daha geniş kesimlerin sisteme katılmasını beraberinde getireceği belirtildi. Teklifte yüzde 10 seçim barajı gibi devlet yardımı alabilmek için konulan yüzde 7'lik barajın da aynı eşitsizliği desteklediği, çoğunluğu oluşturan partilere yaradığı belirtildi.
Krizin nedeni uygulanan siyaset anlayışı Konuya ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenleyen DTP Milletvekili Gültan Kışanak, Türkiye'de her seçim sonrasında sistemin tartışıldığına dikkat çekti. Kışanak, barajın adalet getirmediğini belirterek, 'Eğer yüzde 10'luk baraj olmamış olsaydı, DEHAP 52 milletvekiliyle Meclis'te temsil ediliyor olacaktı' dedi. Kışanak, seçim barajının düşürülmesi ile Meclis'te birçok partinin temsil imkanı bulacağını, bunun da etkin bir muhalefeti beraberinde getireceğini dile getirdi. Hazine yardımındaki adaletsizliğe dikkat çeken Kışanak, 'Birçok partinin devlet yardımı alan partilerle aynı koşullardaymışçasına seçime girmeleri en büyük adaletsizlik ve toplumsal huzursuzluk nedenidir' dedi.
Dil siyasetin aracıdır Türkçe dışındaki dillerin kullanılması talebine de değinen Kışanak, 'Siyasetin aracı dildir; nasıl ki ressamın aracı renkse, müzisyenin sesse, siyasetin aracı da dildir. Resmi dil dışındaki farklı dillerde siyaset yapmayı yasaklamak özgür siyaset koşullarını ortadan kaldırdığı gibi siyasi istikrarı da olumsuz etkilemektedir. Halk hangi dille konuşuyorsa halkı temsil edecek olanlar da o dili özgür bir biçimde kullanabilmeliler' diye konuştu. Kışanak, verdikleri kanun teklifinin ivedilikle ele alınması talebinde de bulundu.
Ufuk Uras'ı sadece DTP'liler destekledi
ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, darbe ve muhtıra gibi demokrasi dışı girişimlerin belirlenmesi için Meclis Araştırması açılmasını istedi. Uras'in Meclis Başkanlığı'na sunduğu Meclis Araştırması önergesine sadece DTP'li milletvekilleri destek verdi. Uras, Türkiye'nin, son 50 yıllık tarihinde askeri darbelerle, muhtıralarla ezildiğini söyledi. Ergenekon iddianamesinin açıklanmasından sonra Meclis Başkanlığı'na sunduğu 'Meclis Araştırma Önergesi' ile ilgili bilgi veren Uras, düzenlediği basın toplantısında 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' kod adlı girişimlerle ilgili eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in günlüklerine yansıyan olayların araştırılmasını istedi. Meclis'in kendi varlığını savunması gerektiğini anlatan Uras, Ergenekon soruşturmasının 'kahramanları'nın bir bölümünün isimlerinin Susurluk dosyalarında bulunduğuna dikkat çekti. Uras, 'Türkiye toplumunu 12 Eylül 1980 darbesinin yarattığı anti-demokratik rejime hapsetmiş olan 1982 Anayasası savunularak, demokrasi geliştirilemez. Darbelerler hesaplaşmak istiyorsak, tüm toplum kesimlerinin katılımıyla demokratik bir tartışma ortamı yaratılmalı' dedi.
ANKARA / DİHA
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment