Türkler ve Kürtler: ‘Kürt sorunu’ nu tartışıyor

kurt sorunu Rizgarî OnlineRO/Zilan Dersim/Abant Platformu’ nun ‘Kürd sorunu’ nu tartıştığı toplantının ilk oturumu başladı. Abant Platformu Başkanı Cemal Uşşak, Abant Platformu’nun 10 kez toplandığını ve gündeminin yoğun olduğunu söyledi.Açılış konuşmasını ise Prof. Dr. Mete Tuncay yaptı.Tuncay yaptığı konuşmada şunları belirtti:’Burada mümin olan ve olmayan aydınların bir araya gelip gündemin konularını değerlendirdi. Kürd sorunu bu toprakların yeni sorunu olmadığını belirten Tunçay şunları söyledi:“Osmanlı devleti döneminde Kürtler’in yaşadığı topraklar özerk durumda idi. 19. yüzyılda özerklikleri ellerinden alındı. Bu durum erken cumhuriyet yıllarına kadar devam etti. Abant Platformu olarak bizler askeri çözümlerin bizi bir yere götürmeyeceğini biliyoruz. Çözüm tek yanlı olmaz. Bugün itibariyle, Güneydoğu’dan daha çok insan büyük şehirlerde yaşıyor. Asıl o havaliye refah getirmesi umulan GAP projesi’nden batıya enerji gidiyor öma bölgeye refah getirecek olan sulama kanalları henüz devreye girmedi.Kürtler, geç kalmış bir milliyetçilik havası içinde. Türkiye’de ciddi bir Kürt sorunu var, ama Kürt çözümü yoktur. ‘
Kanal 7’ de verilen haberde şunlar kaydedildi:

  • Amed Milletvekili Abdurrahman Kurt: ÇÖZÜM VESAYETSİZ DEMOKRASİDE
    “Hepimizin istediği gibi çözüm makamı siyasettir. Biz AK Parti olarak iktidara geldiğimizden beri, bir çözüm için çaba harcadık. Kimi zaman iki adım ileri, bir adım geri atmak zorunda kaldık.
    Ben kendimi bildim bileli bu sorunları tartışıyoruz. Ben umutluyum, yıllar içerisinde çözümü nasıl ileri götürürüz onu arıyoruz.
    Her şeyin başı, vesayetsiz bir demokrasidir. her şeyin önündeki engel, siyasetin önündeki vesayettir.”
    Hak İş Başkanı Salim Uslu: FAZLA DEMOKRASİDEN YIKILAN ÜLKE YOK
    Bugünlerde geçen operasyonlarda bir milat çıkacağını umuyorum. Demokrasi kartışı kalkışmalara bu ülkede de hesap sorulacağını göreceğimiz umudumuza kapılmak önemli bir gelişme.Çatışma ve şiddet sarmalına bulaşmış çözümler, konuşulabilir bir başlangıç noktasını da ortadan kaldırıyor. Farklı tanımlamalar, çözülden çok, tarafları kategorize etmek için kullanılıyor.
    Komplekslerimizden kurtulup, kapalı toplum yerine çözüme yönelik çalışmalıyız. Güçlü özgür bireylerin devleti olmanın yolu bireyden geçiyor.
    İnsan ve birey sorunun nesnesi, toplum öznesi haline gelmiş. Bir tartışma bireyin üzerinden yapılırsa doğru yolda oluruz.
    Batıda yaşayanların doğuda, doğuda yaşayanların da batıdakilerini anlayabilme empatisi kurmalı.
    Maalesef tarafların kullandığı dil sert bir dildir. Bugün tartıştığımız sorunlar
    Dünyada daha fazla dekokrasi olduğu için yıkılan bir ülke yoktur. Bireyle devlet arasındaki krizi aşmanın yolu demokrasiden geçer.
    Batılı kurum ve kuruluşlarla kurduğumuz sendikal ilişkilerde, sosyal diyalogun önemini öğrendik.
    Gerekli toplumsal iklimin oluşturulması için ortamı hazırlamalıyoz.
    Türkiye rol ve model ülke sözünü çok düştük. Bunun içini dolduramazsak, model ülke olma fırsatını kaçırırız.
    Geçen hafta Malatya’da yaptığımız bir benzeri toplantıyı yarın Samsun’da yapacağız.
    Amed Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya
    Ben Kudbettin Bey’in yerini aldım, sıra Abdurrahman Bey’de.
    Bu toplantıyı aslında Diyarbakır’da düzenleyecektik. Biraz gecikme ile de olsa Abant’ta yapıldığını görmek beni mutlu ediyor. Abant Platformu, ülkemizde ortak akıl yaratılmasında büyük görevler üstlendi. Krizin derinleştiği bir ülkede, birbirlerinin elini sıkmayan yöneticilerin olduğu bir ülkede bu toplantının önemine inanıyorum. Bu toplantının zamanı da son dedece önemli.
    Bugün içinde bulunduğumuz kriz, uzun sürmesi halinde, daha sıkıntılı bir dönemi beraberinde getirecek. Uzun sürerse, birlikteliği sağlamamanın daha zorlaşacağına inanıyorum.
    Türkiye’nin başta Kürt meselesi olmak üzere sorunlarından mutabakat sağlamaması durumunda, işler giderek zorlaşacak.
    Bu toplantıda Kürk konusunun ele almasının bir başka önemli yanı daha var. Kürt sorunu bizim iç sorunumuz ama uluslar arası boyut kazanmaya başladı. Tarih bize gösterdi di hangi sorunumuzu içerde değil de dışarıda çözmeye kalkmışsak bizi hep üzdü.
    Gazeteci Yazar Ai Bulaç: KENARDAN MERKEZE GÖÇE DİKKAT
    Kürt konusunun uluslararası boyutu var. Türkiye'deki gelişmeleri bunların dışında tutmak mümkün değil. kentlerin kenarından merkeze doğru başlayan hareket, son dönemde en fazla artan tehlike olarak ortaya çıkıyor. Kürt sorunu bunlardan biridir.
    Yazar Sadık Yalsızuçanlar: BU DA SİZE DERT OLSUN
    Seyyit Rıza: Ben sizin oyunlarınızla başa çıkamadım, oyunlarınızla başedemedim, bu bana dert oldu. Ben de size itaat etmedim, bu da size dert olsun.
    Kürt konusunu en iyi anlatan ifade sanıyorum bu.
    Kürt sorununun tarihte ilk önemli dönüm noktalarından birisi. 1910’da Kürtçe, Süryanice ve Lacza’nın yasaklanması idi.
    Dersim olayları işin bir başka yönü. 60 bin insan öldürüldü orada. İnsanlar betonların arasına tıkıldı ve içine gaz verildi.
    12 Eylül sonrasında 500 bin Kürt soruşturulmadan geçirildi. 67 askeri marş ezberletildi, canlı kurbağa yutturulmuş, kola şişesinin üzerine oturtulmuş. Yaşanan acılar konuşulmadan çözüm bulunamaz.
    Oturum Başkanı Prof. Naci Bostancı: BEN DE 12 EYLÜL CEZAEVİNİ BİLİRİM
    Mamak cezaevinde kalmışlığımız var. Orada da şiddet dil, din, ırk ayırımı yapmadan eşit bir şekilde dağıttılar. Ben İstiklal Marşı’nın ezberledim. Aferim dediler. Sonra Eskişehir Marşı’nı bilmiyorum diye azarlandım. Bildik uygulamaya döndüm.
    Doç. Necdet Subaşı: KÜRT DİYASPORASI OLUŞTU
    Doç. Necdet Subaşı: Bir Türk olarak 1990’lı yılların başında Van’a ilk kez gittiğimde, karşılaştığım farklı tablolar vardı. Doğu medreselerinden eğitimlerden geçmiş olanlarla sıcak dostluklarım oldu.
    Bunlar, PKK ve Hizbullah’ın dışında bir yol arıyorlardı. Ama bunlara hem PKK hem Hizbullah düşmandı. İki tarafın da ölüm listesinde vardı. Beni biri şiddetli bir şekilde uyarmıştı. Sen PeKeKe diyenlerden uzak duracaksın.
    Görüldüğü gibi insanlar, bugün de imgelere takılmış durumda. Kürt sorunu, sözcükler üzerinde bile bloke edilmiş durumda.
    Demirel’e sormuşlardı bir dönem, verdiği cevap enteresandı. “Biz Kürt halkına kötü davranıyoruz da Türk halkına farklı mı davranıyoruz.”
    Kürt sorunu, başta bir entellektüel yaklaşım idi. Devletin kurduğu düzenek içinde, Kürtler, irticai bir kılıf idi. Bu biraz da Şeyh Sait isyanından sonra yaygınlaştı.
    Din, Kürt siyasi hareketinin söylem dili olmaktan çıktı. Daha çok sekülerizm şeklinde kendini gösteriyor."
    Konuşmalardan sonra katkıda bulunanlar görüşlerini açıklamaya başladı
    Doç. Dr. Şaban ÇALIŞ: KÜRT SORUNU YOKMUŞ GİBİ KONUŞTUK
    Ben bu konuşmalardan Türkiye’de Kürt sorunu olmadığını ortaya çıkardım. Sanki Kürt sorunu yok, Türkler için bir fırsat var gibi algıladım.
    Anadolu’nun inşasında Kürtler’in olmazsa olmaz olduğunu gördüm. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması’nda Kürtler’in büyük rolünün olduğunu biliyorum. Osmanlı’nın, Cumhuriyet’in kuruluşunda da böyle bir rol oynandı. Bunu biliyorum.
    Demokrasinin inşasında Kürtler’in rolünun anlatılmasını isterdim.
    Yazar Enver Sezgin: NASIL BİRARADA YAŞIYORUZ ŞAŞIYORUM
    İlkokul 2. sınıfta idim. Okul müdürü benim de adımın bulunduğu bir grup öğrenciyi aldı içeri götürdü ve bizi dövdü. Aradan bir iki gün geçtikten sonra aynı şeyi yaptı. Sonra gerçeği öğrendik. Bizim Kürtçe konuşmamızdan dolayı bunu yapmıştı. 'Bir daha Kürtçe konuşmayacaksınız' dedi.
    O dönemde Kürtçe yer isimleri değiştirildi. Biz hiçbirini başta anlayamadık. O dönemde devlet dairelerinde, "Vatandaş Türkçe konuş" levhaları vardı.
    1980 yılında yaşananları hepimiz biliyoruz. Diyarbakır'da cezeavinde yaşananlardan sonra nasıl birarada yaşayabiliyoruz hayret ediyorum. Ortak evlilikler var biliyorum.
    Doç. Dr. Ergün YILDIRIM: KÜTRLER VE TÜRKLER ÇATIŞARAK BUGÜNE GELMEDİ
    Kürtler ve Türkler, tarih içinde sadece çatışarak bugüne gelmedi. Birbiriyle ticaret yaptı, alışveriş yaptı. Türkiye tarihi, Türkçüleştirerek bugüne getiriyor. Bu bir taraftan da Kürtler'i tarihsizleştirilmeye çalışılıyor. Buna karşılık da birileri Kürtlere tarih arayışına giriyor.
    Yazar Altan TAN: DİN, SİYASETTE KANDIRMA ARACI KULLANILDI
    Necdet Subaşı, "Dini söylem, siyasi harekette yerini kaybetti" dedi. Ben buna katılıyorum. Geçmişte medreselerde okuyanların yerini, okullarda iyi eğitim görüp gelen sosyalist görüştekiler yerini aldı. Ama din, toplumların hayatında önemini hiç kaybetmedi.
    Bir arkadaşım, "Kürtler birarada yaşamaya hazır" dedi. Peki buna türkler ne kadar hazır. Din siyasette, Kürtler'i bir kandırma aracı olarak kullanıldı.
    İslam dini asli özelliği ile iyi anlaşılırsa, bu sorunun çözümünde de en önemli noktadır. Aydınlarımız kızsalar bile... Bediüzzaman Said Nursi'nin bakışı son derece önemli. Din bu noktada çok büyük katkılar sağlayacak. Yeter ki kötü niyet olmasın.
    Eski parlamenter Sedat Yurttaş: KÜRTLER'DE KANDIRILMIŞLIK HİSSİ VAR
    Eski parlamenter Sedat Yurttaş, Kürdler'in ‘Cumhuriyet’in kuruluşunda önemli rol oynadığını’ belirterek, "Acaba bugün de bir “imkan” olarak mı görüyor, yoksa bu işin esas aktörü olarak mı değerlendirmek gerek. Kürdler’de bir kandırılmışlık hissi var. Kuruluş felsefesinden kaynaklanan sorunlar var" dedi.
    "Kürtler, Lozan ile birlikte yeni bir yere kondu" dıyen Yurttaş, "Kürtler’in bilincinde aynı zamanda Dersim’de öldürülenler, Şeyh Sait isyanında öldürülenler de var." dedi. Kürdler'e kendi dillerinde dua etmeye bile müsaade edilmediğini belirten Yurttaş, "Bu toplantıya bazı isimlerin de çağrılması gerekiyordu. Görüyorum ki bazı isimler burada eksik" diye sordu.
    Bu soru üzerine Abant Platformu organizasyon komitesi adına yanıt vermek üzere Ahmet Tan söz aldı. Ahmet Tan komite adına yaptığı açıklamada; "DTP'den Sırrı Sakık, Aysel Tuğluk, Cebbar Legara bu toplantıya çağrıldı. Hiçbir ayırım yapılmadı. Osman Baydemir, toplantının Diyarbakır'da yapılacağı sırada açış konuşması yapacaktı. Komiteye günlerce randevu bile vermedi" dedi.
    Osman Tunç: KÜRTLER ÖNCE KENDİ BİRLİĞİNİ SAĞLAMALI
    Kürtler, farklı nedenlerden dolayı kendi aralarında birlik sağlayamadı. Araplarla, Türklerle nasıl birlikte yaşayacaklar. Kürtler önce kendi aralarında birliği sağlamak zorundadır. Bediüzzaman Said Nursi de Kürtler’in en büyük sorununun ihtilaf olduğunu söyler. Birliği sağlamalarını ister ve Türkler’le birlikte yaşamanın zorunluluğuna dikkat çeker. Bediazzaman’ın bir diğer dikkat çektiği nokta da eğitim konusu idi. O dönemde Van’da üniversite kurmak ister.
    Müfit YÜKSEL: OSMANLI KÜRTLER'E SİYASİ İDAM YAPMADI
    Kürtler’in unuttukları bazı tarih ayrıntıları var. Şah İsmail'in büyük dedeleri Kürt idi. Osmanlı-Kürt ilişkilerinde her zaman inişler çıkışlar oldu. 1913'e kadar Osmanlı'nın bölgede siyasi bir idamı olmadı. İttihatçılar döneminde yaşandı. İlk idam Barzani'nin dedesi idi. Elimde belgeleri. İşte burada.
    Muhammet AKAR: Cihan harbinde ve Kurtuluş Savaşı'nda Türkler'e destek veren isimler, daha sonra İstiklal Mahkemeleri'nde idamla yargılandı. Ne oldu da böyle oldu. Bunun temelinde Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren ideolojisindeki sapmadır.
    Halifeleliğin kaldırılması Türk-Kürt ittifakının bittiğinin ilanı idi. Kürtler, bunu böyle algıladı, böyle algılamaları da istedi.
    Tarih boyunca Türkler ve Kürtler birlikte olmakdan kıvanç duydu. 21. yüzyılda stratejik ittifak içinde olmalı. Birlik olmalı.
    Yazar Leyla İpikçi: SUSTUĞUMUZ DİL DAHA ÖNEMLİ
    Biraz damarlarımıza basıldığında farklı olmaya başlıyoruz. Siyasetin yıpratmadığı diller de var. Sustuğumuz diller. Bir ay kadar önce Mardin’de bir asker uğurlama törenine katıldım. Asker Diyarbakır’a gidecekti. 5-6 ihtiyar müziğe uyum sağlamadan kendi kafalarındaki müzüklerine göre halay çektiler. Bu kendi dilini uygulamanın önemine inanıyorum.
    Acıyı anlatırsanız, bunu malzeme yapabilirsiniz. Acınızı paylaşabilmeniz önemli. Ben ifade edilmemiş acının dilini önemsiyorum. Acı dili birbirimizi daha derinlere taşıyacak. Gözyaşlarını paylaşmaya daha çok ihtiyacımız var.
    Şerif Ali Tekalan: SORUNUN ETRAFINDA DÖNÜYORUZ
    Temel Trabzon’da bir adam öldürmüş, gemiye binerken de yakalanmış. Hakim karşısına çıktığında hakim sormuş. “Oğlum nasıl oldu?” Temel, havanın nasıl olduğunu anlatmış, yağan yağmurları anlatmış. Hakim kızmış “Oğlum adamı nasıl öldürdün onu anlat!” dediğinde Temel çıkışmış: “Oraya gelirsem benim canıma okuyacaksın”.
    Türkiye’de bir Kürt sorunu var mı var. Ama biz Kürt sorununun esasını konuşmak yerine etrafında dönüp duruyoruz.
    Halk ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı Sertaç Bucak: BİRLİKTE YAŞAMAKTAN ÖNCE YANYANA YAŞAYALIM
    Yaşananların en ağır faturasını Türkler ödedi. Herkes fatura ödüyorsa, yeni bir dil bulmamız gerekiyor. Kürtler artık sabırsız, birşeylerin değişmesini istiyor. İşin özü de burada. Önce birlikte yaşamaktan ziyade, yanyana yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
    Bu dili yaratmada Avrupa Birliği'nin önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Keşke bu toplantıyı Diyarbakır'da yapabilse idik. Çok önemli bir mesaj olurdu.
    Eski Parlamenter Haşim Haşimi: SORUN DEVLETİN KİMLİĞİ İNKARIYLA BAŞLADI
    Bu sorunun tarafları kimlerdir, bu konunun taraflarıdır. Sorun devletin Kürtler'in kimliğini inkar etmesiyle yaşanmaya başladı. Kürtlerle Türkler arasında sorun yok. Elde kalan bir şey var. Dindarlık, kardeşlik. Bunlar önemli. Ben çok önemsiyorum bunları. Elde kalan bunlar da harcanırsa geriye bir şey kalmaz.
    Bu din kardeşliğinin siyasi sonuçlarının ortaya çıkması lazım.Bir başka nokta da şu, bu kardeşliğin gereğinin yapılması lazım.

0 Yorum: