Tuncay Güney'e belgeler bir binbaşıdan gelmiş
Kurdistan-post/İSTANBUL - Evinde bulunan belgeler ve ifadeleriyle Ergenekon Operasyonu’nu başlatan Tuncay Güney, tanıklık etmek için Türkiye’ye gelmeyeceğini ancak, Kanada’ya gelmek isteyenlere de kapısının her zaman açık olduğunu söyledi. Örgütün adını 600 yıllık bir geçmişe dayanan Agarta efsanesinden aldığı iddiasına karşın Güney’e göre, ‘Ergenekon’ bir paşanın hocasından alınmış bir isim.
Tuncay Güney dün gece Kanal D’de yayımlanan 32. Gün programına katıldı. Kanada Toronto’dan canlı olarak programa bağlanan Güney, Mehmet Ali Birad, Can Ataklı, Şamil Tayyar, Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Faraç, Yeni Şafak gazetesi yazarı Fikri Akyüz, Rıdvan Akar’ın sorularını yanıtladı. Güney özetle şunları söyledi:
Dokuz gün işkence gördüm: PKK’ya Barzani’nin silah sattığı ifadelerini vermedim. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Adil Serdar Saçan, bu kimse dokuz gün bana işkence yaptı. Dokuz yıl gibi geldi bana. Ben kendisine artık önüme ne getirirsen imzalayacağım dedim. Roma’yı da ben yaktım dedim. O zamanki polislerin ergenekon hakkında bilgi ve birikimleri yoktu. Otomobil kaçakçılığı yaptığım meselesi ise Adil Serdar Saçan’ın bana kurmuş olduğu komplodur.
Aydın Doğan’ı yıpratma operasyonu: Aydın Doğan dosyası benim arşivimde yoktur. Bugün Aydın Doğan’ın benim üzerimden yıpratma operasyonu yapılıyor. Altı çuval Ergenekon dosyaları benim evimden çıktı bunu kabul ediyorum. Ben Ergenekoncu değilim. Gazetecilik yaptım fakat Ergenekon’daki insanlara tanıtşıtm. Bu da şans eseri oldu.
Belgeleri yayınlamadılar: Ben Akşam Gazetesi’nde çalışırken, Genel Yayın Yönetmenim’le bu belgeleri görüştüm. Kendisi bunları yayınlayamayacağını söyledi, ‘Gazetecilik demek her şeyi yayınlamak değil’ dedi. Gazeteci ağabeylerime belgeleri getirdiğimde, bu ülkede bir örgütlenme var, Susurluk ne ki, bunlar babası dediğimde gazetecilerin hepsi bana, sakın bu işlere girme, Uğur Mumcu’yu görmüyor musun dediler.
Bana belgeleri binbaşı verdi: Bir Binbaşı, Ergenekoncularla arası açıkmış. Kendisiyle tanışıyoruz. Bana bunlardan bahsetti. Ben inanmadım, hayal ürünü zannettim. Daha sonra belgeler elime geçince, bir gazeteci hanım efendiyle beraber, kendisi içerde olan emekli paşa, o zaman albaydı ona gittik. ‘Belgeleri yayınlamayın’ dedi. Bana belgeleri getiren binbaşı tutuklu değil, sorgulanmadı, sanık, zanlı değil.
‘Her şeyi imzalarım’
Savcılık benden tanıklık istemedi: Bana savcılıktan tanıklık başvurusu yapılmadı. Biz Kanada’ya gelelim, bizimle konuş denmedi. Savcıyı ciddi bulmuyorum. Ben Türkiye’de işkence gördüm. Hakkımda yalan dolan yüzünden dava açıldı. Ben Türkiye’ye gelemem. Ama benim buraya gazeteci arkadaşlarım da gelebilir. Kapım, evim her zzaman açık. Beni zorlat getirteceklerse, o zaman, 7 yıl önce de olmuştu, ‘Getirin bütün kağıtları imzalarım’ derim.
Paşaya şantaj: Altı çuval belge nerede bahsetmek isterdim ama Türk basınında kişilik haklarıma saldırı oluyor. Altı çuval da üç çuvala inmiştir. Emekli emniyet müdür yardımcısı emekli payaşa karşı şantaj olarak kullandığı için... Belgeler çok eski Ortadoğu ilgili Türkiye’nin iç dinamikleriyle ilgili, Avrupayla ilgili.
Ergenekon: 1978-1979’da İstanbul Jandarma Komutanı şu anki paşanın hocasıdır. Bu kişinin soyadı için verilmiş isim. Paşanın hocasına verdiği isim.
Yeni Şafak’la röportaj yapmadım: Bugün Yenişafak gazetesinin atmış olduğu manşet... Ben böyle bir röportaj yapmadım. Fakat ergenekon dosyalarında Yeni Şafak’ın yazmış olduğunun daha fazlaları var. Şaban Bey’e geçmişte röportaj yaptım fakat bugünkü manşette bunları söylemedim. Ergenekon dosyasında PKK dosyası varsa, diğer dosyalar varsa, ki vardır... (Radikal)
Yeni Şafak Gazetesi İstihbarat Müdürü Şaban Arslan'ın açıklaması şöyle:
Tuncay Güney'in, Kanal D'deki 32. Gün programında da yayınlanan Yeni şafak'ın 'Ergenekon PKK'yı bir ayda bitirir', başlıklı haberdeki ifadeleri için 'Bana ait değil' ve şahsıma ait,'Şaban Arslan İstihbarat'a bağlı çalışır. Patronlarından emir alır' gibi son derece anlamsız ifadelerini, üzülerek okuyorum.
1988 yılından bu yana, tam 20 yıldır, (13 yılı Hürriyet'te olmak üzere), tek geçim kaynağım gazeteciliktir. Hiç kimsenin, Şaban Arslan'ın, gazetecilik dışında bir geliri olduğunu iddia etmeye hakkı yoktur. Ederse de bunu belgelemek zorundadır.
Tuncay Güney'in ayrıca, elindeki belgeleri, 'Bunları bana Şaban Arslan gönderdi' dediği belgeler, kendisinin 2001 yılında Organize Suçlar Şubesi'nde verdiği ifadelerdir. Bu ifadelerin verilmesinin üzerinden 7 yıl geçmiştir. Bu işlere ilgi duyan herkesin kolaylıkla elde edebileceği belgelerdir. Daha bugün bu ifadeleri, benden isteyen bir arkadaşıma gönderdim. Benden bu ifadeleri istediğini hatırlıyorum, Tuncay Güney'e de göndermiş olabilirim.
Hem ayrıca, Sn. Mehmet Ali Birand da program sırasında yaptığı son derece mantıklı açıklamayla Ergenekon soruşturması kapsamında polis, savcılık ve mahkemede alınan ifadelerin aylardır mail ortamında dolaştığını beyan ettiler. Kendilerine teşekkürü borç biliyorum. Çünkü şu ana kadar alınan ifadelerin büyük bölümü bende var ve bunların çoğu bana mail ortamından geldi.
Ayrıca, ifadeler gizli diyorlar ama nasıl oluyorsa daha dava açılmadan, Ergenekon operasyonunda alınan ifadeler ışığında kitaplar yazılıyor.
Şunu da söylemek istiyorum. Tuncay Güney'le ilk röportaj yapan gazeteci benim. Sanıyorum yılbaşından bu yana çok sayıda görüşmemiz oldu. Öncesinde hiç tanışıklığımız olmadığını belirtmek istediğim Güney'e herkesin aradığı bir dönemde ulaşmam, tamamen gazetecilik başarısıdır. Ayrıca bugün gazete ve televizyonlarda, 'Şimdi sayın seyirciler, Kanada'dan Tuncay Güney'e bağlanıyoruz' diyen ve gazetelerine bu kişiyle ilgili haber yapan arkadaşlarımızın çoğuna Tuncay Güney'in telefonunu ben vermişimdir.
Son 5-6 aydır msn'den ve telefondan, Tuncay Güney'le yoğun bir görüşme trafiği yaptım. Ama bu görüşmelerin tamamen gazetecilik amaçlı olduğunun bilinmesini isterim. Ki bu görüşmelerden aldığım notlardan haber değeri olanları gazetemde daha önce üç kez haber yapmıştım.
Güney'le yaptığım görüşmelerde, Ergenekon soruşturmasının gizliliğine zarar verecek diyaloglara girmemem gerektiğini herkesten iyi bilenlerdenim.
Tuncay Güney'in, güvenlik kaygısı nedeniyle aşırı tepki verdiğini ve konuyu abarttığını düşünüyorum. Ancak şahsıma yönelik, 'Ben böyle bir şey demedim' şeklindeki ağır suçlaması nedeniyle msn'den yaptığımız görüşmeyle ilgili kaydın ilgili bölümlerini dikkatinize sunuyorum.
Saygılarımla. Şaban Arslan
Yeni Şafak Gazetesi İstihbarat Müdürü
0 Yorum:
Post a Comment